Zaman değişti. Çocukların çocukluklarını yaşama şekilleri, anne babalarına göre çok farklı artık. Sabah çıkıp akşama kadar vakit geçirilen 'sokak', şimdi sadece pencereden bakıldığında görülebilen bir mekân nerdeyse.
'Z kuşağı' olarak tanımlanan 2000 ve sonrasında doğan çocuklardan oluşan bu nesil, sokakta seksek oynamak yerine vakitlerini daha çok tabletlerinin başında geçiriyor. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, sosyal medya hesapları, Youtube kanalları gibi birçok alanı, son derece aktif bir şekilde kullanıyorlar. Hatta sosyalleşme alanları bile bu mecralardan oluşuyor. Konuşmaları ve paylaşımları, burada gördükleri materyaller üzerinden yürüyor. Kızlar yaptıkları pastaları, giydirdikleri bebekleri, patlattıkları şekerleri; erkekler kurdukları köyleri, savaş stratejilerini, futbol müsabakalarını konuşuyorlar. Sosyal medya hesapları üzerinden paylaşımlar yapıyor; ilişkilerini, yaptıkları bu paylaşımlara gelen tepkiler üzerinden kurguluyorlar.
Bazı okullar ve uyguladıkları eğitim sistemleri de buna çanak tutuyor. Mesela okul kaydı sırasında verilen kitap-kırtasiye listesinde, alınması gereken, özellikleri belirtilmiş bir de tablet oluyor. Bazı dersleri bu tablet üzerinden yapacaklarını, dolayısıyla her çocukta bulunmasının zorunlu olduğunu söylüyorlar.
Bu kuşağın en büyük çocuğu bugün 17 yaşında. Yani hâlâ reşit değil. Yasal anlamda anne babasının yetkisi altında… Fakat giderek ustalaşarak kullandığı ve anne babasının kendisi kadar hâkim olamadığı teknoloji dünyasında istediği bilgiye, kişiye, ortama ulaşabilme gücüne sahip. İşler de tam bu noktadan itibaren zorlaşmaya başlıyor. Çünkü anne baba, çocuklarının bilgisayar başında tam olarak ne yaptığını, kimlerle görüştüğünü, hangi sitelere girdiğini ve bu sitelerde hangi bilgilere ulaştığını kontrol edemiyor.
Çocuk için cinsel içerik her dönemde merak unsuru
Bilgisayar ekranı birçok çocuk ya da yetişkin için oldukça kolaylaştırıcı, hızlandırıcı ve bir o kadar da büyüleyici bir etkiye sahip. Eskiden, aradığımız bir bilgiye evdeki ansiklopedinin ilgili harfinin olduğu cildi elimize alıp, sayfaları karıştırıp orada yazıyorsa ulaşabiliyorduk. Şimdi ise birkaç tuşa basarak birçok kaynaktan oldukça detaylı bilgiye ulaşabilmek mümkün oluyor. Hayatımızı çok daha kolaylaştırdığı bir gerçek ama her iyi, mutlak iyi olmadığı için, bu kolaylık da bazı kötücül detaylar içeriyor elbette. Mesela bilgi kirliliği ile kafamızın karışmasına yahut aradığımız konunun ötesinde uygunsuz içeriklerin de kolayca karşımıza çıkmasına sebep oluyor.
Böyle bir durumda yetişkinlerden, ne istediklerini bilmeleri, buna uygun hareket etmeleri ve gereken yerde de durma olgunluğu göstermeleri beklenebilir. Ama çocuklar için bu, her zaman kolay olmaz. Özellikle cinsellik ve cinsel içerikli yayınlar çocuklar ve ergenlerin oldukça yoğun bir şekilde dikkatini çeker. Üç-altı yaş aralığındaki çocuklar cinsel kimliklerini keşfeder ve gelişimleri bu düzlem üzerinde yol alır. Bu zamanda; "Onun neden pipisi yok?" yahut "Bebek, karnına nasıl girdi?" gibi bol bol soru sorarlar. Bu zamanlar cinselliğin de cinsel kimliğin de sorgulandığı ilk zamanlardır. Eski çalışmalar, okul çağı çocuğunun cinsel merakını bastırdığını, dolayısıyla bu konularla pek de ilgilenmediğini savunsa da, yapılan yeni araştırmalar, ergenlik yaşının giderek geriye doğru gelmesiyle beraber, bu yaşta da cinsel merakın tamamen bastırılmadığını gösteriyor. Ergenlik dönemi ise bu merakın tavan yaptığı bir dönem olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla çocuk için cinsellik yahut cinsel içerik, şiddeti ve yoğunluğu değişmekle beraber her yaşta merak unsurudur.
Merak etmek, sağlıklı ruhsal ve bilişsel işleyişin bir parçasıdır. Çocukların merak etmeleri, anne babanın da çocukların bu duygusunu törpülemeden, onlara yardımcı olması yahut yardımcı olacağını düşündükleri uygun bilgi kanallarına onları yönlendirmeleri gerekir. Eğer çocuk bu merak duygusunun, anne babasından aldığı tepkilere göre 'ayıp', 'tehlikeli', 'onaylanmayan' bir yapıda olduğunu düşünürse, bir yandan merakının önüne geçemez bir yandan da çözümü kendi kendine bulmaya çalışır. Böyle bir durumda ona yardımcı olacak iki kaynak vardır: Arkadaşları ve internet! Bu iki kaynak da çocuğa hem yanlış hem de ihtiyacı olandan fazla bilgi vererek, çocukta travmatik bir etkinin meydana gelmesine sebep olabilir.
Bazen de internet, pedofili hastalarının çocuklara ulaşabilmelerini kolaylaştıran bir araç olabiliyor. 'Oyun sitesi' diye açtıkları hesaplarda çocukların yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan pornografik içerikler yayınlayabiliyorlar. Hatta çocukların, internette aradıkları bir ödev konusunda bile bu tür uygunsuz bir içerikle karşılaşmaları mümkün olabiliyor. Çocuklar böyle siteler yüzünden cinsel istismara yahut tacize maruz kalabiliyorlar. Özellikle Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarına üye olan çocuklar, interneti güvenli kullanma konusunda da yeterli bilince sahip olmayınca, hem şahsi bilgilerini hem de fotoğraflarını paylaşarak, bu tür kötü niyetli kişiler tarafından tanınabilmelerini ve ulaşılabilmelerini kolaylaştırıyorlar.
Ebeveynlerine soru sormaya çekinen çocuk cevabı tehlikeli mecralarda arar
Bir çocuğun, internet üzerinden pornografik bir yayınla karşılaşması, onun gerek cinsel gelişimi gerekse ruhsal gelişimi açısından oldukça zarar vericidir. Yaşına göre uygun olmayan bir uyarıcılık içerir ve çocuk için travmatik bir etki yaratabilir. Bu etkiyi travma haline getiren, çocuğun ekranda gördüğü ve yaşına uygun olmayan cinsel içerikli bir uyaranın, doğrudan beynindeki duygu merkeziyle algılanması sonucunda oluşur. Beyindeki 'amigdala' adı verilen bu alana oldukça hızlı bir şekilde yerleşen bu uyaranın ve çocukta oluşturduğu duygunun silinmesi mümkün olmaz!
Hem bu tür yayınlara hem de pedofili hastası kişilerin hazırladığı tuzaklara ulaşılabilirliğinin bu kadar kolay olması nedeniyle, adeta bir 'saatli bomba' niteliğinde olan internet kullanımı için dikkat edilebilecek hususlar şu şekilde sıralanabilir:
Öncelikle internet kullanımı ile ilgili bir filtre programı edinin. Bu program sayesinde çocuğunuzun uygun olmayan sitelere erişimi de büyük oranda engellenir.
Bilgisayarın, evin ortak kullanım alanında olmasını sağlayın yahut çocuğunuzun tabletiyle beraber odasına kapanmasına izin vermeyin. Çocuğunuzun, yanında olmadığınız zamanlardaki internet erişimini ya durdurun ya da sınırlandırın.
Online iletişim gerektiren oyunlara sınır koyun. Çocuğunuzun oyun sırasında kiminle konuştuğu, ne konuştuğu hakkında muhakkak bilgi sahibi olun. Tanımadığı kişilerle konuşmaması gerektiğini mutlaka anlatın.
Oyunlarda ve sosyal medya hesaplarında özel bilgilerini ve fotoğraflarını paylaşmaması gerektiğini, kötü niyetli bazı kişilerin bunu başka amaçlar için kullanabileceğini anlatın.
Çocuğunuzun hangi oyunları oynadığı ve oyunların içeriği hakkında bilgi sahibi olun. Hatta zaman zaman siz de onunla beraber oyun oynayın.
Bazen çocuğunuzdan da bazı şeyler öğrenebileceğinizi kabul edin. Teknoloji konusundaki eksiklerinizi, çocuğunuzun desteğiyle tamamlayabileceğinizi unutmayın.
Rastladıkları ve rahatsız oldukları bir içerikle yahut bir kişiyle karşılaştıklarında hemen size haber vermeleri gerektiği konusunda çocuklarınızı bilgilendirin.
Çocuğunuzun bilgisayar/tablet/akıllı telefon başında ne kadar zaman geçirdiğini kontrol edin. 1-2 saatten fazla zaman geçiriyor olması sağlıklı değildir. Bu süreyi aşıyorsa bununla ilgili bir düzenleme yapın.
Yetişkin olarak evde kendinizin bilgisayar başında geçirdiği süreyi de kontrol edin. Çocuğunuzu oyundan/sosyal medyadan uzak tutmaya çalışırken siz vaktinizin çoğunu buralarda geçiriyorsanız, çocuğunuza da bu şekilde model olmuş olursunuz, buna dikkat edin.
Çocuğunuzla birlikte içinde teknolojik bir alet olmadan da hoşça vakit geçirebileceğiniz zaman dilimleri oluşturun.
Yaşadığımız zaman diliminde hem kendi hayatımızdan hem de çocuklarımızın hayatından bu tür teknolojik aletleri çıkarabilmemiz mümkün değil. Bize sağladığı imkânlar dolayısıyla çıkarmamıza gerek de olmayabilir. Ama bunu nasıl yöneteceğimizin kontrolüne sahip olmamız da gerekir.
Çocukların internette, uygun olmayan sitelerde, uygun olmayan kişilerle ilişki kurmasını engellemenin en önemli yolu, ebeveynleriyle kuracakları sağlıklı ve güvenli ilişki olacaktır. Eğer size cinsellikle yahut başka bir konuyla ilgili soru sormaya çekinirlerse, cevapları alacakları son derece tehlikeli alanlara doğru kayabilirler.
Eğer çocuk evinde, onu dinleyen, ihtiyaçlarına saygı duyan, seven ebeveynleri olmadığını düşünüyorsa, daha sevecen, daha güçlü ve daha takdir edildiği alternatif alan arayışına girer. Ve bu alternatif arayışı, onu bir pedofili hastasının porno tuzağına götürebilir yahut yaşına uygun olmayan bir içerikle karşılaşmasına neden olup zihninde silinmesi çok zor izler bırakabilir.
Aman dikkat!