DÜNYADAN PORTRELER/ HABERLER
ABD
ROGER WATERS 79 YAŞINDA VE POLİTİK DURUŞUNDAN TAZVİZ VERMİYOR
Müzik efsaneleri arasında yer alan Pink Floyd grubunun eski solisti Roger Waters 79 yaşına daha yeni girdi. Ama ne konser ne turne ne de politik tavır performansından hiçbir şey kaybetmedi. Özellikle İsrail'i Filistinlilere yönelik insan haklarına aykırı uygulamaları nedeniyle sık sık eleştiren Waters salt bu nedenle pek çok yerde "antisemit" olarak yaftalanıyor ama duruşundan da taviz vermiyor. 30 Ağustos günü New York'ta bir konser düzenleyen Waters o gün de yapacağını yaptı. Konser sırasında dışarıda bir grup New Yorklu Yahudi kendisini İsrail bayrakları ve antisemit yazan pankartlarla eleştirip, sloganlar atarak yürüyüş yaparken o programını bozmadı. Üstüne üstlük üzerinde "Press" etiketli yeleği ve kaskı varken İsrail askerleri tarafından kafasından vurularak öldürülen Filistin asıllı Amerikalı gazeteci Şirin Ebu Akleh'i andı ve saygı duruşunda bulundu. Konser sırasında Ebu Akleh'in ismi dev ekranda yansıtılırken şunlar yazıyordu: "Tek suçu Filistinli olmaktı, cezası ise ölüm oldu."
İSVİÇRE
PUSSY RIOT "ASİ KEDİLER" YİNE İSYANDA: "BATI, SAVAŞI FİNANSE EDİYOR."
İsmi "Kedi İsyanı" anlamına gelen Rusyalı müzik grubu Pussy Riot son yılların en azılı Putin rejimi karşıtlarının başında. Rusya'da rejimin hatalarına karşı açtıkları isyanla seslerini tüm dünyada duyurdular. Defalarca tutuklandılar, tartaklandılar, yasaklandılar ve sonunda İsviçre'ye sığınmak durumunda kaldılar. Ancak Avrupa'ya sığınınca uysal kediye de dönüşmediler. Bern şehrinde bir duvara çizdikleri savaş karşıtı grafiti nedeniyle gözaltına alındılar. Bu defa eleştiri oklarını konserlerini sürdürdükleri Avrupa'ya yönelttiler ve şöyle dediler: Avrupa kamuoyuna Rusya'dan petrol ve gaz ithalatına sistematik bir ambargonun gerekliliğini göstermek ve Avrupa'nın bu konudaki ikiyüzlülüğünün altını çizmek bizim için önemli. Avrupa ülkeleri hala Rusya'dan petrol ve gaz satın alıyor. Kârlar muazzam ve bu para Putin rejimini iktidarda tutmak ve savaşı sürdürmek için kullanılıyor. Avrupa ve Batı, Ukrayna'daki savaşı finanse ediyor."
LÜBNAN
MASHROU LEILA ORTADOĞU'YU SARSAN "LEYLA PROJESİ" SONA ERİYOR
Mashrou Leila (Leyla Projesi) Ortadoğu'da yıllardır oldukça ses getiren Lübnanlı bir alternatif rock grubuydu. 2008'de Beyrut'ta Amerikan Üniversitesi'nde bir müzik projesi olarak farklı inançlara sahip dört Lübnanlı genç tarafından kurulmuştu. Sonrasında bölgesinde epey tanınmaya başlamıştı. 10 yıldır yaptıkları elektronik melodik parçalarıyla şöhretleri Ortadoğu'yu aşmıştı ama öte yandan da Arap dünyasının muhafazakârlarının tepkisini de kazanmıştı. Bunun başlıca nedeni ise rock yapmaları değil, müziklerini özellikle LGBT taraftarlığı ve propagandası için kullanmalarıydı. Bir yandan toplumsal ve politik sorunları hicvederken öte yandan LGBT "cinsel kimliklerini" savunuyorlardı. Ancak sadece Müslümanları değil, Lübnanlı Hristiyanları da kızdırıyorlardı. Mesela birkaç yıl önce "İncil'e hakaret" ettikleri, Hristiyan değerlerini aşağıladıkları" gerekçesiyle Hristiyanların boykotuna uğradılar. Geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamayla grup artık çalışmalarını sona erdirdiğini duyurdu.
BİRLEŞİK KRALLIK
BRITISH ROCK'A ATILAN KRALİÇE ELIZABETH II İMZASI
Sağlığında Kraliçe II. Elizabeth'i en fazla yere vuranlar İngiliz rock ve punk grupları oldu. Kraliçe ve temsil ettiği rejimi eleştiren şarkıcılar parçalarında onu bazen faşist, bazen parazit olarak seslendirmekten çekinmediler. Bunlardan en meşhurlarından biri The Smiths grubunun başyapıtı olan ve Kraliçe ile birlikte kokuşmuş rejimin de ölümünü ilan eden "The Queen is Dead" (Kraliçe Öldü) idi. Housemartins grubunun "Flag Day" parçasında o bir "parazit", Crass grubunun "Big a Little a" parçasında ise "diktatör parçası" olarak nitelendirildi. Stone Roses grubu ise bir parçada ondan şöyle bahsediyordu: "O tahtta olduğu sürece huzur bulamayacağım, seni ölümüne döveceğim Elizabeth." Ancak şüphesiz en çok ses getiren ve skandala yol açan parça 70 ve 80'lerin ünlü punk grubu Sex Pistols'a aitti: Tam da Thames Nehri'nde Kraliçe'nin jübilesinin kutlandığı gemiye yanaşarak antimonarşik "God Save The Queen" parçasını çalmaları ve doğrudan jübileyi sabote etmeleri bir efsane oldu.
AVRUPA
ALTI AVRUPA ÜLKESİ AŞIRI SAĞCI VE İSLAMCI MÜZİKLERİ İNTERNETTEN SİLDİ
Bazı uygun bulunmayan müzik parçalarına ve kliplerine karşı Avrupa'da da tepkiler oluyor ancak çoğu zaman bunlara karşı yaptırımlara başvurulmuyor. Ama sonunda altı Avrupa ülkesi kültürel alana müdahalede ortak bir zemin yakaladılar ve bazı türden müzik parçalarını ve kliplerini internetten tümden silmek üzere harekete geçtiler. Almanya, İngiltere, İspanya, Portekiz, Macaristan, Danimarka'nın internette yayınlanan müzik parçalarını tümüyle silme çabası öncelikle iki tür müziği hedef alıyor: Bunlardan biri "İslamcı" olarak nitelendirilenler, diğeri ise "aşırı sağcı" parçalar. Bu altı ülkenin girişimiyle önceki haftalarda "İslamcı ve aşırı sağcı", "sesli propaganda malzemeleri" olarak nitelenen müzik ve görüntüler Avrupa Polis Teşkilatı ile müzik servis sağlayıcısı Soundcloud iş birliğiyle büyük ölçüde internetten silindi. Söz konusu "İslamcılar" ve "aşırı sağcılar" olunca haliyle kimse sansürden, sanat ve kültürün kısıtlanmasından söz etmedi.
BELÇİKA
YENİ CEZAEVİNİN İLK MAHKÛMLARI 55 HÂKİM OLDU
Brüksel'de Haren "ceza köyü" olarak nitelendirilen büyük bir cezaevinin açılışının birkaç hafta öncesinde farklı bir uygulama yapıldı ve Belçika Adalet Bakanlığı tarafından hâkimlere farklı bir tecrübe fırsatı sunuldu. Bu yeni cezaevinin ilk tutukluları ve mahkûmları Belçikalı hâkimler olacaktı. Öyle de oldu. Cezaevinde tutuklu ya da mahkûm olmanın nasıl bir şey olduğunu daha yakından anlamaları ve şartları bizzat görmeleri için hâkimlere öneride bulunuldu. Tam 55 hâkim bu iş için gönüllü oldu ve gece de dâhil iki gün boyunca bu cezaevine kapatıldılar. Böylelikle bir hafta sonu boyunca bir tutuklunun içerideki durumunu gerçeğe en yakın biçimde deneyimlediler. Üstelik hiçbir torpilden yararlanmadan. Gönüllü olarak tutuklu kalan 55 hâkim, gardiyanların kendilerine verdiği komutlara uymak ve cep telefonu kullanmamak gibi şartlara da tabi tutuldular. Bu uygulamayla hâkim ve savcıların kararlarını verirken daha hassas olmaları bekleniyor.
ÇİN
ÇİN'İN MÜZİĞİ YUMUŞAK GÜÇ OLARAK KULLANMA PROJESİ
Güney Kore K-pop sayesinde Asya başta olmak üzere dünyada büyük bir kültürel etkinlik ve pazar yakaladı. Üstelik bu müzik türünü yumuşak güç olarak kullanma yolunda önemli bir model oldu. Kore'nin bu modelini şimdi komşusu ve rakibi olan Çin de kopyalamanın peşinde. Çin üretimi pop müziği marka haline getirerek kültürel varlıkları sayesinde dünyada edindiği yumuşak gücünü pekiştirmek istiyor. Bu amaçla "Chinese Music Gravity" adlı bir proje başlatıldı. Böylece Çin pop gruplarını dünyaya yaymaya çalışacak. Hatta büyük eğlence grubu Tencent Music Group bu hedef doğrultusunda Billboard ile bir ortaklığa bile imza attı. Bu ortaklık Tencent Group'un geliştirdiği teknolojileri Billboard'ın müzik alanındaki saygınlığı ve network ile birleştirerek Çinli şarkıcıları dünyaya pazarlama hedefine odaklanıyor. Yakında lanse edilecek olan "Chinese Music Gravity" projesi bu ortaklığın ürünü olacak.Tabii bu projeye Çin ve dünyadan büyük ve etkili müzik platformlarının da katılması hedefleniyor.