HABİB NURMUHAMMEDOV
KAFKAS ASLANI BABASINA VERDİĞİ SÖZÜ TUTTU (DAĞISTAN)
Habib Nurmuhammedov, Kafkasya'da Rusya Federasyonuna bağlı Dağıstanlı bir Avar. Küçük yaşında babası tarafından karma dövüş sanatlarında yetiştirildi. Kısa sürede Rusya'da yenilgisiz şampiyon olduktan sonra dünya karma dövüş arenasına geçti. Dinine sadık kaldığı, içki içmediği, ağırbaşlı olduğu için sık sık aşağılandı, tahrik edildi, İslamofobik sataşmalara maruz kaldı. Ama o dik duruşunu daima korudu ve kendisine hakaretler eden rakiplerini yerlere sererek profesyonel dövüşte yenilgisiz 29 maç kazanarak dünya şampiyonluğuna ulaştı. Bu Kafkas Aslanı salt bir dövüş sporu şampiyonu olmakla kalmadı, yeteneği, azmi ve efendiliği ile ringde -daha doğrusu kafeste- hem bir dava adamına hem de bir Müslüman kahramana dönüştü. Ancak antrenörü de olan babasını Covid-19 sebebiyle kaybedince son dövüşünü kazandıktan sonra 31 yaşında profesyonel dövüşe son verdiğini açıkladı.
Adolf Hitler Uunona
HALKIN OYU DEMOKRAT ADOLF HİTLER'E GİTTİ (Namİbya)
Tüm dünya Hitler'den nefret ediyor olabilir ancak ismi yaşamaya devam ediyor. Hatta kitleler bu isme oy verip seçim kazandırabiliyor. En azından eski Alman sömürgesi Namibya'da durum böyle. Yerel bir politikacı olan Adolf Hitler Uunona ise faşist Alman diktatörün hem ön adını hem soyadını kendi ismi olarak taşıyor. Geçtiğimiz ay yerel seçimlere giren Uunona oyların yüzde 85'ini alarak Adolf Hitler adını Ompundja bölgesi yerel yönetim meclisine de taşımayı başardı. Ancak siyahi Hitler orijinal Hitler'e göre oldukça oldukça farklı bir siyasi yelpazede yer alıyor. Sömürgeciliğe ve beyaz azınlığın yönetimine karşı mücadele eden Swapo Partisi'nin bir mensubu. Adolf Hitler'in seçmenleri rahatlatmak için en önemli mesajı ise şöyle: "Nazi ideolojisi ile hiçbir bağlantım olmadığı gibi dünyaya hâkim olma planım da bulunmuyor." Uunona adını değiştirmeyeceğini de ilce ediyor.
SONAM WANGCHUK
HİMALAYALARA BUZ TEPELERİ İNŞA EDEN ADAM (HİNDİSTAN)
Himalayalar gibi dünyanın çatısında yer alan dağlık ve soğuk bir bölgede yapay buzullar ve buz tepeleri inşa etmek kulağa tuhaf gelebilir ama böyle bir işe kalkışan Sonam Wangchuk'un gerekçesi oldukça makul: Küresel ısınma ya da iklim değişikliği nedeniyle dünyada en fazla kar toplayan bu coğrafya da giderek kuraklaşıyor ve kurak mevsimlerde tarımı sürdürebilmek için su kaynağı depolamak gerekiyor. Hindistan'ın kuzeyinde dağlık Ladakh bölgesinde köylüleri susuzluktan korumak için yeni bir teknikle karları toplayıp dev buzul tepeleri şeklinde depolama projesi gerçekleştiriyor Wangchuk. Böylelikle son yıllarda yazın giderek daha fazla su sıkıntısı çeken Ladakh bölgesi köylüleri için tarıma yeterli suyu tutabilecek yapay buzullar inşa ediyor. Wangchuk'un bu iş için kurduğu ekibi Ladahkh'ın 12 köyünde kışın kar kütlelerini makinelerle toplayıp sıkıştırarak dev buzul kulelerine dönüştürüyor.
DONALD TRUMP
ORTA DOĞU'DA BAŞKAN OLSAYDI (LÜBNAN)
Lübnanlı haber sitesi Raseef 22 bir öngörü makalesi hazırlayarak Donald Trump'ın başkanlığını Orta Doğu'ya uyarladı ve eğer Trump Arap ülkelerinden birinde başkan olsaydı neler olabileceğini öngördü. Lübnanlı medyanın ibretlik öngörüsünü kısaca özetleyelim: "Donald Trump'ın bir diktatör olduğunu söyleyebiliriz. İhtiyacı olan tek şey bir üçüncü dünya ülkesi… Trump bir Orta Doğu ülkesinde başkan olaydı otoritesini hiç kaybetmeyecek ve kimse ona meydan okumaya cesaret edemeyecekti. Elini kaldırarak sokakları dolduran ve "ruhumuzla, kanımızla kendimizi senin için feda etmeye hazırız, Trump" sloganları atan destekçilerini selamlayacaktı. Dev bir portresi Birleşik Arap Emirlikleri'nde Trump Tower'a, Mısır'da piramitlere yansıtılacak ya da Şam'ın merkezindeki "Trump Kütüphanesi"nin duvarına asılacaktı. Bir Arap ülkesinin hükümdarı olsaydı, sallanmayan bir koltuk bir sandalye ve etrafına hanedan görüntüleri yayınlar ve saray balkonundan el sallardı. Devlet televizyonu her gün onun bayrak üzerine işlenmiş resmini yayınlayacak, ülkenin en büyük şarkıcıları ona "Tanrı seni korusun" şarkıları söyleyecekti. Zavallı Trump, ne yazık ki bizim bölgemizde yaşamıyor."
KOMPLO TEORİLERİNİN
DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ (KÜRESEL)
Yeryüzünde bilimsel teorilerden daha bereketli bir alan var: Komplo teorileri. Bunu Koronavirüs günlerinde bir kez daha gördük. Hekimleri ne kadar dinlediysek bir o kadar da komplo teorisyenlerini diledik, okuduk. Hemen her zevke, her meşrebe göre komplo teorileri mevcut ama bunların en revaçta olanı kuşkusuz "dünyayı yöneten elitler" teoisi. Bu komplo teorisinin çeşitleri olsa bile hepsinin ortak ana fikri şu: "Dünyada olan her şeyi gizli bir örgüt kontrol ederek etkisini tüm dünyaya yayıyor." Bu konuda son olarak yapılan bir araştırmada 25 ülkede 26 bin kişiye şu soruyu sormuş: "Seçkin ve güçlü bir grup insanın gizlice dünyaya hükmettiğine ve olayları yönlendirdiğine inanıyor musunuz?" Kesinlikle ya da büyük olasılıkla inananların oranı şöyle: Nijerya yüzde 78, Güney Afrika'da yüzde 68, İspanya'da yüzde 55, Polonya'da yüzde 47, İtalya'da yüzde 45, Yunanistan'da yüzde 40, Fransa'da yüzde 36, ABD'de yüzde 37 ve İngiltere'de yüzde 28.
ERMENİSTAN BÖLGESEL JEO-POLİTİK GELİŞMELERİ HAFİFE ALDI (ERMENİSTAN)
Pervasız biçimde Azerbaycan'a saldıran ve adından uğradığı yenilgiyle kendini büyük bir hayal kırıklığı ve bunalımın içinde bulan Ermenistan yönetimi şu sıralar ağır eleştirilere maruz durumda. Ancak Ermenistan yönetimine yönelik en aklı başında analiz ve eleştiriyi gazetede Yeghia Tashjian imzalı 9 Aralık 2020 tarihli makale veriyor. Türkiye'nin son yıllarda Suriye'de, Libya'da , Doğu Akdeniz'de büyük mücadelelere girerek başarılı olduğunu ve Orta Doğu başta olma üzere etki alanını genişlettiğini kaydeden gazete şu analizi yapıyor: "Sonuç olarak, son yıllarda bölgede açık jeopolitik değişimler yaşandı ve güç dengesi Türkiye'ye doğru kaydı. Türkiye tarafından hem Libya'da hem de Suriye'de sınırlar taşındı ve yeniden çizildi ve Rusya, Suriye'nin kuzeyinde işbirliği yapmaya ve bazen Türkiye'ye karşı koymaya çalışırken uluslararası toplum sessiz kaldı. Bu sadece bir zaman meselesiydi; Ankara, elini Güney Kafkasya'ya uzatacaktı. Bugün Erivan'ın yaptığı yanlış hesaplamalar sayesinde Rusya'nın kâbusu gerçekleşti oldu ve Azerbaycan'da Türk askeri varlığı gerçek oldu." Ve Ermenistan'ın en büyük hatasını şöyle ifşa ediyor: "Ermenistan otoritelerine sorulması gereken asıl soru bölgedeki jepolitik gelişmeleri hafife alıp almadıkları değil, nasıl olup da hafife aldıkları, yanlış hesapladıkları, görmezden geldikleri olmalı."
ERMENİ ASILLI ABD'Lİ GAZETECİDEN İNSANLIK DIŞI ÇAĞRI (ABD)
Azerbaycan Ermenistan'ın saldırılarına işgal altındaki Karabağ'ın büyük bir bölümünü kurtararak cevap verince Ermeni diaspora lobisi büyük infiale kapıldı. Ancak hiç biri Amerika'da yayınlanan bir Ermeni gazetesinin köşe yazarı Stepan Altounian kadar insanlık dışı önerilerde bulunmadı. Los Angeles'ta yayınlanan Taşnak eğilimli Asbarez gazetesindeki köşesinde Altounian Azerbaycan'a olan kinini kusarak Türkiye ve Azerbaycan'a kitle imha silahları kullanma iftirası atarak Ermenistan'a nükleer bombalarla Bakü'yü yerle bir etme çağrısında bulundu. "Neden Metsamor'daki nükleer atıkları alıp da nükleer bombalar üretilmesin. Rica ederim, Türkler ve Azerbaycanlılar kim olduklarına bakmaksızın siviller üzerinde kullanırken bana kitle imha silahlarının sakıncalarından bahsetmeyin. Eğer bu iki ülke bu oyunu böyle oynuyorsa biz de yapmalıyız. Eğer Bakü'yü önümüzdeki 5 bin yıl için nükleer bir enkaza çevirirsek bu onları bir daha harekete geçerken iki defa düşünmeye mecbur bırakacaktır."