Eda Dikmen: FİLİSTİN İŞGALİNİN KRONOLOJİSİ

FİLİSTİN İŞGALİNİN KRONOLOJİSİ
Giriş Tarihi: 18.12.2023 11:40 Son Güncelleme: 18.12.2023 12:10
Eda Dikmen SAYI:106
İşgalci İsrail’in Filistin toprakları üzerinde ilan edilişinin üzerinden 75 yıl geçti ve vatanları her yıl parça parça ellerinden koparılan Filistinliler bu süre zarfında gün yüzü görmediler. Bu 75 yıllık süreç sık sık Filistinlerle birlikte bir toplumun önce egemenlik, ardından var olma haklarının, insan hak ve hürriyetlerinin, evrensel uluslararası hukuk kurallarının korsan bir devlet tarafından katledilişine sahne oldu. Bu insanlık ve hukuk dışı acımasız sürecin mihenk taşlarını unutulmaması için derledik.

1947

29 Kasım 1947'de İngiliz mandasında olan Filistin'in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar BM Genel Kurulu'nda onaylandı. Bu
karara göre Filistin'in yüzde 56,5'i Yahudilere, yüzde 43,5'i Araplara verildi. Siyonistler tarafından kurulan "Haganah" adlı silahlı çete tarzı örgüt, bölünme kararının ardından Siyonist Yahudilerin ikamet etmesi için hazırlanan bölgeleri ele geçirdi.

1948

Filistin'de İngiliz mandasının sona ermesinin ardından işgalci İsrail, 14 Mayıs'ta Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti. 15 Mayıs'ta beş Arap ülkesi (Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak) İsrail'e saldırarak Arap-İsrail Savaşı'nı başlattı. İsrail, Arap devletleri ile arasındaki savaşta
sınırlarını genişletti. Batı Kudüs işgalci İsrail yönetimine, Doğu Kudüs Ürdün yönetimine geçti. İsrail'in bağımsızlığı sonrası Filistin 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) günü olarak sembolleştirdi. İşgalci İsrail devleti kurulduğunda Yahudilerin bölgede sahip olduğu toprakların oranı yüzde 5'i
geçmiyordu. İsrail güçleri Nekbe'de yaklaşık 1 milyon Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün etti, Filistinlilere ait 675 köy ve kasaba yok edildi, binlerce Filistinli öldürüldü ve birçok kent Yahudileştirildi.

1964

Bağımsız Filistin'e ulaşmak hedefiyle Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kuruldu.

1967

İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran'da başlayan 6 Gün Savaşları'na neden oldu. Orta Doğu'nun haritası bu savaşta değişti. İşgalci İsrail, Mısır'dan Gazze ve Sina Yarımadası'nı, Suriye'den de Golan Tepelerini aldı. Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ten Ürdün güçlerini çıkardı. İsrail toprakları bu savaşın ardından neredeyse iki kat büyüdü. BM Güvenlik Konseyi, 2422 sayılı kararıyla savaşla toprak kazanımını reddetti ve İsrail'in son savaşta işgal ettiği bölgelerden çekilmesi için çağrıda bulundu ancak İsrail işgal ettiği topraklardan çıkmadı. BM'ye göre bu savaş sonucu 500 bin Filistinli daha mülteci durumuna düştü.

1969

Mescid-i Aksa, Avustralya asıllı fanatik bir Yahudi olan Denis Michael Rohan tarafından kundaklanarak yakıldı. Yangın sonucunda Selahaddin Eyyubi tarafından Halep'ten Kudüs'e getirilen "Selahaddin Minberi" ile güney duvarı tamamen yandı.

1970


İşgalci İsrail'e karşı mücadelede Ürdün topraklarını kendileri için merkez yapmaya çalışan Filistinli grupların ayaklanması üzerine, Ürdün'de Kral Hüseyin sıkıyönetim ilan ederek sindirme operasyonu başlattı. "Kara Eylül" olayları olarak isimlendirilen çatışmalar yaklaşık 1 ay sürdü ve çoğu
Filistinli olmak üzere 8 bin insan hayatını kaybetti.

1973

Yahudilerin en önemli dini bayramı olan Yom Kippur'da (Kefaret Günü) Altı Gün Savaşı'nda kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, işgalci İsrail'e karşı taarruza girişerek yeni bir bölgesel savaş başlattı. Savaş İsrail'in Arap ordusunu yenmesiyle sonuçlandı.

1974

BM ve Arap Birliği, FKÖ'yü Filistinlilerin meşru temsilci olarak tanıdı.

1976

İşgalci İsrail, Celile bölgesinde yaşayan İsrail vatandaşı Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Filistin halkı, durumu protesto
etmek için genel greve gitti. Gösteriye katılan Filistinlilere ateş açan İsrail polisi 6 kişiyi şehit etti, binlercesini yaraladı. "Toprak Günü" olarak anılan bu olay, Filistinlilerin toprak konusundaki direnişi olarak bilinir.

1979

İsrail, elinde tuttuğu toprakların karşılığında düşmanlarıyla barış masasına oturma politikasını başlattı. ABD'nin arabuluculuğunda Mısır ve İsrail arasında barış müzakereleri başladı ve Camp David Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Mısır, Altı Gün Savaşı'ndan sonra kaybettiği Sina Yarımadası'nı geri aldı ve İsrail'i resmen tanıyan ilk Arap ülkesi oldu.

1980

İşgalci İsrail, Kudüs'ü başkent ilan etti. Ancak BM Güvenlik Konseyi, 478 no'lu kararı gereğince Kudüs'ün İsrail'in başkenti ilan edilişini tanımadı.

1982

İsrail'in desteklediği aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler, Beyrut'ta bulunan Sabra ve Şatilla'ya uluslararası sözleşme ile koruma altına alınarak yerleştirilen Filistinlilere, İsrail ordusunun teşviki ile saldırarak 3 binden fazla savunmasız insanın canına kıydı.

1987

İsrail işgaline karşı kitlesel bir ayaklanma olan birinci intifada, Gazze Şeridi'nde başladı ve kısa sürede Batı Şeria'ya yayıldı. Uluslararası ilgi toplayan bu protestoda Filistinliler sadece taş kullanmalarına rağmen İsrail buna aşırı güç kullanarak karşılık verdi. 1993'e kadar süren protestolarda çok sayıda Filistinli sivil hayatını kaybetti. Birinci İntifada'nın önemli yapı taşlarından biri de Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas'ın (1987)
silahlı direnişle Filistin sahasında yer alması oldu.

1988

FKÖ, 242 ve 338 sayılı BM kararlarını kabul ederek, İsrail devletini tanıdı.

1991

İsrail ile Arap ülkeleri arasında daimi barışın sağlanması amacıyla düzenlenen Madrid Barış Konferansı'nda İsrail ve Filistinli temsilciler, ilk kez karşı karşıya geldi. Konferansta Arap-İsrail görüşmeleri sonuçsuz sona erdi.

1993

Eski İsrail Başbakanı İzak Rabin ve yine dönemin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yasir Arafat arasında Oslo'da düzenlenen görüşmeler sonrasında "Oslo Anlaşmaları" imzalandı. Anlaşmayla, taraflar arasında yıllardır süren çatışmanın sona ermesi, önce geçici bir Filistin yönetiminin kurulması ardından ise bağımsız Filistin Devleti'nin kurulması hedeflenmişti. Geçen 30 yıl içerisinde Filistinlilere işgalin sona ermesi konusunda verilen sözler yerine getirilmezken, İsrail, işgal altında tuttuğu Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü giderek daha fazla Yahudi yerleşimciyle doldurmaya devam etti.

1995

Oslo II olarak bilinen ikinci bir anlaşma imzalandı ve ilk anlaşma genişletilerek İsrail'in Batı Şeria'daki 6 şehir ve 450 kasabadan tamamen çekilmesini zorunlu kılan hükümler eklendi.

1996

Oslo Anlaşmalarına karşı çıkan Binyamin Netanyahu ilk kez başbakan seçildi.

1997

Batı Şeria'daki El-Halil kentinden İsrail güçlerinin kısmen çekilmesi için El-Halil (Hebron) Protokolü imzalandı.

2000

Dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un, İsrail askerlerinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusunda dolaşması İkinci İntifada'nın fitilini ateşledi. İkinci İntifada da Filistin, İsrail askerinin istilasına uğradı. 3 bin Filistinli ve bin İsraillinin öldürüldüğü bu savaş 2005 yılına kadar sürdü.

2002

İkinci İntifada ardından İsrail yönetimi, "güvenlik" gerekçesiyle Batı Şeria'da yaşayan Filistinlileri izole etmek için "Ayrım Duvarı" inşasına başladı.
Ayrım Duvarı nedeniyle Batı Şeria'daki 3 milyona yakın Filistinli, işgal altındaki Doğu Kudüs ve İsrail'e geçemiyor. 8 metre yüksekliğindeki bu duvar, dünyanın birçok ülkesinde "Utanç Duvarı" olarak biliniyor.

2005

Mahmud Abbas, Filistin'de yapılan seçimler sonucunda özerk yönetimin başkanlığına getirildi. Şaron ise, Gazze'den çekilme planı için hükümetinden onay aldı ve 38 yıllık işgalin ardından İsrail, Gazze'den çekildi.

2006-2007

İşgalci İsrail, Gazze'den çekilmesine rağmen bölgeye hava saldırıları düzenlemeye devam etti. 2006-2007 yılları arasında Bağımsız Filistin için mücadele eden El Fetih ve Hamas arasındaki çatışmalar İsrail'in işine yaradı. Uluslararası kamuoyu, İsrail'e Batı Şeria'da daha fazla Yahudi yerleşimi yapmaması yönünde çağrıda bulunurken İsrail işgal haritasını büyütmeye devam etti.

2008

İsrail, Gazze'ye "Dökme Kurşun Operasyon"u düzenledi. 22 gün süren askeri saldırıda bin 400 Filistinli hayatını kaybetti.

2009

18 Ocak'ta İsrail ve Hamas tek taraflı ateşkes ilan ederek, bin 300'den fazla Filistinlinin yanı sıra 13 İsraillinin ölümüne neden olan 22 günlük savaşı sona erdirdiler.

2010

Gazze halkına yardım götürmeyi amaçlayan birçok uluslararası kuruluş tarafından 2010'da yardım kampanyası başlatıldı. "Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" sloganıyla yola çıkan Mavi Marmara gemisine İsrail donanması uluslararası sularda saldırdı ve 10 vatandaşımızı şehit etti.

2012

İsrail savaş uçaklarının Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları Komutanı Ahmed el- Caberi'yi hedef alan saldırısıyla başlayan ve 8 gün süren "Bulut Sütunu Operasyonu"nda 162 Filistinli hayatını kaybetti.

2014

Hamas'ı İsrail kentlerine roket saldırısı düzenlemekle suçlayan İsrail ordusu, yaklaşık 2 milyon nüfusuyla dar bir alana sıkışmış Gazze'yi ilk olarak savaş uçaklarıyla vurdu. Daha sonra kara operasyonu başlatan İsrail ordusu ile Filistinli gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar sonucunda en az 2 bin 250 Filistinli şehit oldu.

2015

Filistin İstatistik Merkezinin Mart ayı verilerine göre İsrail, 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85'ini işgal etmiş durumda. Filistinliler ise
bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor. İsrail, Filistin topraklarında bulunan Yahudi yerleşim yerlerine binlerce yeni konut ekledi. İsrail'in bu illegal
yerleşim yerlerini genişletme politikası, Filistinlilerin kendi vatanlarında yaşam alanlarının sürekli daralmasına neden oluyor.

2016

BM Genel Konseyi, İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarındaki tüm yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmasını talep etti.

2017

ABD Başkanı Trump, işgalci İsrail'in başkenti olarak Kudüs'ü tanıdığını ve ABD Büyükelçiliği'ni Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacaklarını açıkladı.

2018

Gazze'nin İsrail ile çitlerle çevrili sınırında Filistinliler protesto başlattı. İsrail askerleri protestocuları uzaklaştırmak için ateş açtı. Birkaç ay boyunca süren protestolar sırasında en az 189 Filistinlinin öldürüldüğü ve 6 binden fazla kişinin yaralandığı bildirildi.

2021

Ramazan ayında haftalarca süren gerilim sonrası Kudüs'teki Mescid-i Aksa yerleşkesinde İsrail polisiyle Filistinliler arasında çatışmalar başladı. İsrail'in güvenlik güçlerini yerleşkeden çekmesini talep ettikten sonra Hamas, Gazze'den İsrail'e roket yağdırdı. İsrail'in Gazze'ye hava saldırılarıyla karşılık vermesi 200'den fazla Filistinlinin ölümüyle sonuçlanan 11 günlük bir çatışmayı tetikledi.

2022

İsrail, Gazze'ye hava saldırısı düzenleyerek İslami Cihad grubunun üst düzey bir komutanını öldürdü ve Filistin bölgesinden buna karşılık roket ateşi açıldı. 3 gün süren çatışmalarda Gazze'de yaklaşık 50 Filistinli yaşamını yitirdi. İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal ettiği 1967'de, bölgede tek bir Yahudi yerleşimci yaşamazken 2022 rakamlarıyla 220 bini Doğu Kudüs'te olmak üzere 650 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor.

2023

Hamas, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı bir operasyon başlattı. Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken Filistinli silahlı direnişçiler Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek ele geçirdi. Daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girdi. Bu olaylar sonrasında İsrail ordusu "Demir Kılıç Operasyonu" adıyla Gazze Şeridi'ne yönelik yoğun hava saldırıları ile adeta bir mezalim başlattı. İşgalci İsrail, kara operasyonu öncesi Gazze sınırına yığınak yaptı. Gazze'den düzenlenen saldırılarda 306'sı asker bin 400 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarıldı. Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 3 bin civarında çocuk 7 bin kişi hayatını kaybetti, 17 binden fazla kişi yaralandı. İsrail saldırılarında 13 gazeteci hayatını kaybetti. İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'ne sağlanan elektrik ve su kesildi. Ayrıca İsrail, insani yardımlarında bölgeye ulaştırılmasına izin verilmeyeceğini açıkladı. İsrail'in Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesine 17 Ekim'de düzenlediği saldırıda en az 471 kişi hayatını kaybetti, 28'i ağır olmak üzere 342 kişi yaralandı. Dergimiz yayına hazırlandığı sırada işgalci İsrail'in büyük bir insanlık utancına dönüşen mezalimi tüm dünyadaki vicdan sahibi insanlar tarafından kınanmaya devam etmekteydi.

BİZE ULAŞIN