Mustafa Derviş Dereli: AKIŞKAN DİJİTAL DÜNYADA DİNDARLIK: GENÇLER İÇİN İMKAN MI TEHDİT Mİ?

AKIŞKAN DİJİTAL DÜNYADA DİNDARLIK: GENÇLER İÇİN İMKAN MI TEHDİT Mİ?
Giriş Tarihi: 22.4.2022 15:16 Son Güncelleme: 22.4.2022 15:16
İnternet ve sosyal medya ortamları, kullanıcılar için imkânlar sağladığı kadar tehditleri de beraberinde getiriyor. Bu dijital akışkan dünyada hayatın hemen her alanı gibi dini hayat da değişimler yaşıyor ve bu değişim, en fazla genç kuşaklarda karşılık buluyor.

İnsanlığın kadim dönemlerinden bu yana toplumlar sürekli değişim içerisinde. Değişimin neredeyse kaçınılmaz olduğu gerçeği, sosyologları değişimin süresi, hızı, sebepleri ve sonuçları çerçevesinde araştırmalar yapmaya yönlendirdi. Bireysel ve toplumsal anlamda yaşanan değişimler, matbaanın icadıyla önemli bir seviye kaydetti, 19. yüzyılda ortaya çıkan telgraf ve telefonla birlikte çok daha hızlandı. 20. yüzyılın ilk yarısında radyonun, ikinci yarısında ise televizyonun damga vurduğu haberleşme ve iletişim temelli dünya, 1990'lı yıllarda interneti, yeni binyılla birlikte ise yeni medya ortamlarını karşımıza çıkardı.

Yeni medyanın radyo, televizyon, dergi ve gazete gibi geleneksel medya araçlarından kendisini ayrıştırdığı en önemli husus, mesafenin ve bedenin ölümüne, mekânın değer kaybına ve zaman-uzam sıkışmasına sebebiyet vermesi. Geleneksel medya döneminde insanların bir bedenle ancak belli bir yerde bulunabileceğine, dolayısıyla zaman ile mekânın zorunlu birlikteliğine yönelik bir kabul varken, yeni medya araçları bu anlayışa tabiri caizse meydan okudu ve bir zaman diliminde bir bedenle birden fazla mekânda/uzamda bulunulabileceği şeklinde yeni bir algıyı ortaya çıkardı. Mekânın/uzamın ve bedenin görece önemsiz hale geldiği bu yeni iletişim düzeyinde insanoğlunun önceki dönemlerden bu yana bir şekilde yaşadığı değişim, artık çok daha akışkan bir hal almaya başladı.

Çerçevesini çizmeye çalıştığımız bu dijital akışkan dünyada hayatın hemen her alanı gibi dini hayat da değişimler yaşıyor ve bu değişim, en fazla genç kuşaklarda karşılık buluyor. Dijital ağların kullanıcıları daha fazla beğeni almaya ve fenomen olmaya sevk ettiği kullanım vasatı, gençlerin sosyal medya kullanımlarında belirgin biçimde etkili oluyor. Diğer kullanıcılardan kendilerini farklılaştırarak ön plana çıkmayı arzulayan genç kullanıcılar, sosyal medya ortamlarının keşfet bölümlerinde bir şekilde görünebilmeyi ve hatta mümkünse fenomen olabilmeyi arzulayabiliyor.

Dini içerik dindar fenomen

Fenomenlik bilindiği üzere sosyal medya ortamlarındaki takipçi sayısıyla, paylaşımların ne kadar beğeni aldığıyla ilgili; niceliksel algoritmalar fenomenlerin görünürlük alanını doğrudan etkiler. Fenomenlerin yanı sıra bilhassa son dönemlerde tüketimin alanını fazlasıyla genişleten bir diğer grup ise influencer'lar (kitle etkileyicileri). Kitle etkileyicileri, ilgi alanları çerçevesinde kendi hayat deneyimlerini paylaşarak takipçilerinin belli bir konuda güvenini kazanan kişiler.

Fenomenliğe kıyasla geçici bir etki uyandırmaktan ziyade daha kalıcı yönlendirmelerde bulunan kitle etkileyicileri, genç sosyal medya kullanıcılarını yalnızca tüketim alışkanlıkları veya kıyafet tarzı anlamında değil, hemen her alanla ilgili olarak etkileyebiliyor. Dolayısıyla kitle etkileyicileri ile takipçileri arasında kurulan parasosyal ilişki, gündelik hayatın hemen bütün alanlarına sirayet edebiliyor.

Fenomen veya kitle etkileyicisi olarak kabul edilen kişiler arasında özellikle muhafazakâr kimlikleriyle ön plana çıkmış kişiler her geçen gün artıyor. Modanın yeni belirleyicileri olarak görülen bu kişilerle yapılan saha araştırmaları, özellikle görsel içerikli paylaşımların sınırlarının nasıl olması gerektiği konusunda onların düşüncelerinin zaman içerisinde değiştiğini ortaya koyuyor. Çünkü sosyal medya, yaygın bir kullanım biçimi haline getirdiği kendi vasatıyla, kullanıcıların dini hassasiyet anlamında yaşadıkları gelgitleri bertaraf ediyor.

Bilhassa muhafazakâr kitle etkileyicileri arasında yaygın bir paylaşım formu haline gelen "helal romantizm" içerikleri ise dinin, dini karşılığı bulunan kelimelerin, hatta ibadetlerin gösteriye ve gösterişe her an teşne olabileceğini ortaya koyuyor. Kitle etkileyicilerinin, hayatlarının önemli bir kısmını sosyal medya ortamlarında paylaşmaları, diğer kullanıcıların da önceleri pek kabul görmeyen içerik türlerinde paylaşım yapmalarını normalleştiriyor. Bütün bu paylaşım türleri, elbette sosyal medyadaki mahremiyet sorununu derinleştiriyor.

Sosyal medyanın "yeni otorite"leri

Son dönemlerde bir nevi yeni "kanaat önderleri" olarak sunulan kitle etkileyicileri, hangi konularda ve içeriklerde paylaşımlar yapıyorlarsa o konularda "yeni otorite" haline geliyorlar. Bu durum, yalnızca giyim tarzı, beslenme ve tüketim alışkanlıkları bağlamında değil; giderek dini alan için de geçerli. Yaptıkları dini içerikli paylaşımları belli bir nicelikteki beğeni/retweet sayısına ulaşan kimi kişiler, dini görüş ve anlayışlar çerçevesinde takipçilerine etki ediyorlar.

Dijital ortamların otorite tanımaz karakteri, dini konularda herhangi bir eğitimi ya da yetkinliği olmayan kişilerin dahi yeni dini mikro otoriteler olarak dini konulardaki görüşlerini ve yaklaşımlarını bu mecralarda başkalarına aktarmalarına izin veriyor.

Diğer taraftan gençlere kendi dilleriyle hitap edebilme gerekçesiyle, din dilinin, sosyal ağlarda popülerlik peşinde olan birtakım kişiler eliyle mizah içerikli bir forma dönüştürüldüğü ve her an karikatürize edilebilmeye hazır hale getirildiği de açık. Aynı dini grup ya da yapı içerisinde yer almakla birlikte genç kuşak tele-vaizlerinin sohbet ve vaaz dilinin önceki kuşaklar tarafından ciddi şekilde eleştirildiği yer tam da burası oluyor.

İnternet ve sosyal ağlar söz konusu olduğunda, dini otorite sorunsalının yanında onu tamamlayan bir diğer problem olarak dini bilginin otantikliği meselesi karşımıza çıkıyor. Dini bilgiye ulaşmanın geleneksel formlarını değiştiren dijital ortamlarda, hemen her konuda olduğu gibi dini alanda da doğru ya da yanlış, sahih veya değil, muazzam bir bilgi kirliliği göze çarpıyor. Hatta buna enformasyon kirliliği dememiz daha uygun olur.

Dini bilgi/fetva için uzunca bir süredir kendilerine başvurulan kurumlar ya da kişiler yerine bunlara doğrudan arama motorları veya sosyal medya ağları üzerinden kolayca erişmek isteyen bireyler, söz konusu içeriklere ne kadar güvenilip ne kadar güvenilemeyeceği konusunda önemli bir problemle karşı karşıya kalıyorlar. Zira bir ayetin hadis, hadisin ayetmiş gibi ya da günümüzde yaşayan bir yazarın sözünün sahabi sözüymüş gibi paylaşılması, artık yaygın bir hal alıyor.

Hakikatin diline karşı medya dili

Burada hakikatin dilinin medyanın diliyle ne kadar uyumluluk arz edebileceğinin ya da hakikatin medyada anlatılabilmesinin imkânı üzerinde düşünmenin oldukça kritik bir önem taşıdığını vurgulamak gerekiyor. Bu ifade elbette internette ve dijital mecralarda dine, dini içeriğe veya dini anlatılara yer verilmemesi gerektiği anlamına gelmiyor; tam aksine bu mecraların temel nitelikleri ve akışkan karakteri göz önüne alınarak dini içeriğin daha itinalı bir şekilde sunulma zorunluluğuna dikkat çekiyor.

Dolayısıyla ister Ramazan aylarında görünürlüğü artan dini içerikli televizyon programları isterse video siteleri ya da sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşılan dini sohbetler bağlamında olsun, medyanın her şeyi endüstrileştirebilme potansiyelini ve iyi niyetlerle yapılan bazı sunumların dahi buna hizmet edebileceğini sürekli göz önünde tutmak fazlasıyla önem kazanıyor.

Bir diğer önemli husus, internet ve sosyal medya ortamlarının "sanal" olarak algılanmasının bir sonucu olsa gerek, gündelik/fiziki dünyada dikkat edilmeye çalışılan birtakım dini hassasiyetlerin internet ve sosyal medya ortamlarında görmezden gelinmesi, sanki hiç günah değeri yokmuş gibi yapılagelmesi.

Başka bir kişiye, dini gruba veya topluluğa laf atmak, onları küçük düşürücü paylaşımlar yapmak, iftira atmak, alaya almak, kitlelerin düşmanlık beslemesine sebebiyet verecek yönlendirmelerde bulunmak gibi davranış ve eylemler, artık maalesef sıradan paylaşım türleri arasına giriyor. Hâlbuki hemen her yaştan insanın farkına varmadan kapıldığı ve yapageldiği bu paylaşım türleri hususunda dini konularda söz söyleyen kişilerin çok daha dikkatli olmaları ve böylece gençlere örneklik teşkil etmeleri beklenir.

Gösterişçi dindarlık formları

O halde internet ve sosyal medya ortamları, kullanıcılar için imkânlar sağladığı kadar tehditleri de beraberinde getiriyor. Bir taraftan önceki dönemlerde hiç örneği görülmemiş biçimde dini içeriklere ulaşmayı, dini sohbet ve vaazlar dinlemeyi, merak edilen konuları araştırmayı kolaylaştırırken; diğer taraftan doğru/sahih olmayan içeriklerle karşılaşma, içerikleri hazırlayan kişilerin dini konulardaki yetkinliğinden emin olamama gibi zorluklarla karşılaştırıyor.

Bir yandan dünyanın diğer coğrafyalarındaki insanlara tebliğ yapabilme imkânını genişletirken, diğer taraftan tebliğ yapmakla takipçi kazanmak arasındaki ince çizgiyi ortadan kaldırabiliyor. Yine başlangıçta belki de halisane niyetlerle yapılmaya başlanan dini sohbet ve vaazların belli bir dönem sonra diğer dini anlayışları hedef alan bir din diline doğru evrilebilmesi söz konusu.

Bunun yanı sıra gençlere hitap etmek amacıyla dijital dünyanın yol gösterdiği dili tutturmaya çalışırken din dilinin ağırlığını yeterince koruyamama gibi bir durumla da karşı karşıya kalınabiliyor. Sosyal ağlar üzerinde yapılan siber etnografik gözlemler, dindarlığın dijital ortamlarda kimi zaman bir gösteriş unsuru olarak araçsallaştırılabildiğini de ortaya koyuyor. Her yaştan insan grubu için geçerli olmakla birlikte genç kuşaklar, belki daha fazla oranda gösterişçi dindarlık formlarına sürüklenebiliyorlar.

Dijital ortamların bahsedilen tehdit alanlarından görece uzak durabilmek için gençlerin, bu mecraların teknik arka planından ve içerisinde barındırdığı gözetim, tüketim, mahremiyet ve sosyalleşme biçimleri gibi kültürel içerimlerinden haberdar olmaları son derece önem arz ediyor.

Dijital ortamlara yönelik bu bilinç, hem insani anlamda hem de dini hassasiyetler açısından hoş olmadığı halde giderek sıradanlaşan kullanım pratiklerinin görünürlüğünü azaltacak ve böylelikle daha özgün, nitelikli paylaşım içeriklerine alan açan bir sosyal medya kullanımını zaman içerisinde geliştirecektir.

* Dr. Öğretim Üyesi, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

BİZE ULAŞIN