H. Betül Cengiz: Amacımız mülteci çocukların eğitimini desteklemek

Amacımız mülteci çocukların eğitimini desteklemek
Giriş Tarihi: 17.02.2022 15:21 Son Güncelleme: 17.02.2022 15:21

Sosyal medya sayfanıza girdiğimizde "Yeryüzü Çocukları Derneği, mülteci çocukların eğitim hayatını desteklemektedir" cümlesi karşılıyor bizi. Öncelikle bunu neden kendinize bir amaç olarak edindiniz, merak ediyorum. Nasıl bir ihtiyaç sonucu bu yola çıktınız? Hikayenizi ve geldiğiniz noktayı anlatır mısınız?

Yeryüzü Çocukları Derneği'nin serüveni "ben çalışmak değil, okumak istiyorum" diyen Muhammed ile başlıyor. Haftada yalnızca bir gün eğitim alabilen, diğer günler çalışmak zorunda olan Muhammed'in bu çağrısı, Al- Jazeera Türk internet sitesinde yayınlandıktan sonra bir grup gönüllü seferber oluyor. Muhammed'in okula başlamasına vesile olduktan sonra, Muhammed gibi daha birçok çocuğun olduğunun fark edilmesiyle daha çok çocuğu eğitim hayatına kazandırabilmek amacıyla 2016 yılında dernek kuruluyor.

Amacımız mülteci çocukların eğitim hayatını desteklemek. Maalesef okula erişim, eğitime erişim manasına gelmiyor. Okula erişimin sağlanması, eğitim hayatının sadece ilk basamağı. Dil engeli, yıl kaybı ve psikolojik etmenler mülteci çocukların eğitime erişimlerinin önünde engel teşkil ediyor. Bizler de sadece okula erişimi değil, mülteci çocukların eğitime erişimlerini sağlayabilmek amacıyla çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Gönüllülerimizin haftada bir gün öğrencileriyle buluşarak onlara mentorluk yaptığı hem ders çalıştıkları hem de psiko-sosyal aktiviteler gerçekleştirdiği "Adım Adım Gelecek" projemiz sayesinde birçok mülteci öğrencinin eğitim hayatını destekliyoruz. Farklı dilde eğitime başlayan mülteci çocuklar, okul derslerini anlamakta, sınıf arkadaşları ve öğretmenleri ile iletişim kurmakta zorluk yaşıyorlar. Bu da eğitim motivasyonunun düşmesine sebep olabildiği için çocuklara bu konuda destekleyici çalışmalar yapmak çok önemli. Suriye'de çok başarılı konumda olup, Türkiye'de düşen notlarından dolayı eğitim hayatından uzaklaşmak isteyen, iş hayatının onun için tek tercih olduğuna inanan çocuklarımız olabiliyor. Bu hissiyata kapılan öğrencilerimizin aldıkları desteklerle bakış açılarının nasıl değiştiğine pek çok kez şahit olduk. Eğitimle çocukların kendilerini ve dünyayı okuyabilen, düşünen, üreten, çözüm arayan insanlar olabileceğine ve kendileri için daha iyi bir geleceği inşa edebileceklerine inanıyoruz. Bizler "Bir çocuk bir dünya kurar" diyoruz. Mülteci çocuklar özelinde, onların iyi olma hallerini artırmak için çalışıyor, içinde yaşadıkları topluma hem de kendi topluluklarına faydalı bireyler olarak yetişmelerini arzuluyoruz.

Mülteci çocukların ucuz işçi olarak çalıştırılmasına göz yummayıp elinizden geldiğince onları okulla buluşturduğunuz "Onun işi okumak" sloganlı bir projeniz oldu. Çocuk işçilik yaygın olan bir durum mu?

Çocuk işçiliği maalesef ki, özellikle mülteci çocuklar arasında oldukça yaygın bir durum. Türkiye'ye göç ettikten sonra maddi sıkıntılar sebebiyle ailesinin geçimine katkı sağlaması gereken, bu nedenle de okula devam edemeyen yüz binlerce çocuk var. Verilere göre, çocuk işçilerin üçte biri okula gidemiyor. Mülteci çocuklar için bu oranların daha da yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bizim çalışmaya başladığımız süreçte mülteci ailelerdeki çocuk işçiliği çok daha baskın bir problemdi, zamanla okula erişim arttığını söyleyebiliyoruz ancak çocuk işçiliği hala çok önemli bir sorun.

Çocuk ve iş, yan yana gelmemesi gereken iki kelime. Çocuk denilince aklımıza gelen fotoğrafta çocuk oyun oynar, okula gider, eğlenir. Ancak "çocuk işçi'" dediğimizde, günün neredeyse üçte ikisinde zor şartlar altında ve genellikle yasadışı, kontrolsüz sektörlerde eve biraz olsun para götürebilmek amacıyla çalışan çocuklardan bahsediyoruz. Çoğu zaman oldukça kötü şartlar altında, emek sömürüsü ve istismar riskine açık koşullarda çalışıyorlar. Bundan birkaç ay önce Mersin'de çok acı bir olay yaşandı. 13 yaşındaki Ula'nın çalıştığı fabrikada hayatını kaybettiğini öğrendik. Belki de duymadığımız Ula gibi nice çocuk var. Onlar için en uygun ve güvenli ortamın okul olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla, maddi yetersizliklerden dolayı çalışmak zorunda kalan veya çalışma riski olan mülteci çocuklara maddi destek sağlayarak, okul hayatlarına devam etmelerine yardımcı oluyoruz. "Onun İşi Okumak - Aile Sponsorluğu" kapsamında sponsorlarımızın düzenli aylık maddi destekleriyle aileleri destekleyerek, mülteci çocukları eğitim hayatına kazandırmaya çalışıyoruz. Çocuk işçiliğinin, çocukları mahrum bıraktığı pek çok hak var; oyun hakkı, eğitim hakkı gibi. Tekstil atölyelerinde, sanayi bölgelerinde değil; okul sıralarında olmaları gerekli. Sahip olmaları gereken temel haklardan eğitim hakkına ulaşmalarını, çocuklara fırsat eşitliğini sağlamayı amaçlıyoruz. "Onun İşi Okumak'" diyoruz; çünkü bu yaşlarda, bir çocuğun tek işi okumak.

Mülteci çocukların şehir hayatında dışlanmadıkları bir hayat yaşamaları oldukça önemli. Bu dışlanma ve ayrımcılık sizin de sıklıkla karşılaştığınız bir durumdur diye düşünüyorum. Bir çocuk böyle bir durum karşısında ne hissediyor?

İlk olarak sığınma hakkının evrensel bir insan hakkı olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu bağlamda, Türkiye'de bulunan mülteci çocukların karşı karşıya kaldıkları sorunlardan en önemlileri, okul hayatından, mahalle hayatına kadar her türlü sosyal alanda ayrımcı tutumlara maruz kalıyor olmalarıdır. Özellikle son dönemlerde artan göçmen karşıtı tutum ve söylemler, mültecilerin gündelik yaşamlarına kadar etki etmekte ve mülteci çocukların da bu durumdan en çok etkilenen kesim olduğunu söyleyebiliriz.

Zorla yerinden edilmenin ardından, sıfırdan bir hayat kurma mücadelesi içerisinde pek çok zorlukla karşılaşılıyor. Bunların bir kısmı, zaman içerisinde aşılabiliyor. Ancak, ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kalmak, mültecilerin ve göçmenlerin tek başlarına aşamayacakları iki tarafın da çaba harcaması ve diyalog kurmasını gerektiren bir problem. Zor bir süreçten geçerek okul hayatına başlayan mülteci çocuklar, akranları veya öğretmenleri tarafından istenmeyebiliyor. Kimi zaman kendi çocuğuyla aynı sırada oturmasını istemeyen velilere, sınıfın ortalamasını düşüreceğini veya düzeni bozacağını düşünen öğretmenlere rastlayabiliyoruz. Bu durum gerçekten çok ama çok üzücü. Sınıfın en arka sırasında oturan, teneffüslerde eğer varsa diğer mülteci öğrencilerle veya yalnız başına vakit geçiren, ortak etkinliklere dâhil edilmeyen çocukları bir hayal edin. Bu çocukların, "çocuk" olduğunun unutulduğunu düşünüyorum. İlk başta hatırlamamız/hatırlatılması gereken şey bu; istemediğimiz, dışladığımız bu çocuklar özünde kendi çocuklarımız ve kardeşlerimizden farksız. Velilere bu noktada çok şey düşüyor. Çocuklar ailelerinden öğrendiklerini, duyduklarını taklit ediyor ve şahit oldukları dışlayıcı söylemleri okul sıralarına taşıyorlar. Her şeyden önce mültecilerin şahit olduğumuz trajik bir savaşın sonunda Türkiye'ye büyük kayıplar vererek geldiklerini unutmadan, empati duygusuyla hareket etmemiz gerekiyor. Yeryüzü Çocukları Derneği olarak, mülteci çocuklar için mümkün olduğunca güvenilir ortamlar oluşturmak amacıyla gayretle çalışmaya devam edeceğiz.

BİZE ULAŞIN