Müjde; Robotlar işimizi elimizden almayacak
Tarih boyunca insanlığın en çok merak ettiği konulardan biri de şüphesiz gelecek. günümüzde geleceğe yönelik merakların öncelikle odaklandığı nokta ise insanların hayatlarını kazandığı sektörlerin giderek daha hızlı gelişen teknolojiler karşısında nasıl değişip, dönüşüm geçireceği. Değişimlerin bu kadar hızlı yaşandığı bir çağda gelecekle ilgili net bir tahminde bulunmak oldukça zor… Farklı alanlarda temayüz etmiş beş ismin kendi sektörlerinin geleceği için neler öngördüklerini merak ettik. Haluk Çimen, Hasan Öztürk, Gülenay Börekçi, Prof. Dr. Bahattin Karagözoğlu ve Yunus Becit'e şu soruyu yönelttik: "Gelecek 50 yıl içerisinde bulunduğunuz sektörde neler değişecek?"
Televizyondakileri sadece görmeyeceğiz; koklayacak ve dokunacağız
Haluk Çimen
A Haber Genel Müdürü
Gelecekte sektörlerin, markaların kendi kanallarını kurup Tv ekranından doğrudan alışveriş yapmaya uygun hale getirebileceklerini düşünüyorum, yani Tv Market. Ama her ne olursa olsun bir zamanlar üzerindeki dantel örtüsüyle salonun başköşesinde yerini alan televizyon hayatımızın vazgeçilmezi olarak farklı formatlarda farklı teknolojide hayatımızda yer almaya devam edecek.
Sermaye, teknoloji ve yayıncılık birbirleriyle yarış içerisinde insanlığa yeni bir Tv perspektifi sunacaklar ve bu insan merkezli televizyon olacaktır. Gelecek 50 yılda televizyon için şöyle bir tabir kullanabiliriz: "Televizyon sadece televizyon değildir."
50 Yıl sonra hangi teknoloji olursa olsun içerik üretecek yine insandır
Hasan Öztük
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni
Hâl böyle olunca, televizyon dâhil kitle iletişim araçlarının içerik bakımından daha yerlileşeceğini öngörüyorum. Hollywood tarzı endüstriyel materyallerin yerine daha yerel içeriklerin televizyonlarda yer
alacağını düşünüyorum. Batı hegemonyasının gerilemesiyle birlikte, "ahlak, örf, gelenek" gibi kavramlar yeniden anlam kazanacaktır. İnsan zekâsının sınırlarına ulaşılıp ulaşılmadığını bizden sonraki nesiller de test edecek. Neticede insanın zahirî yönü olduğu kadar bâtınî yönü de var. zahirî yönü teknoloji ve dijital dönüşüm ile izah etsek de bâtınî yönü yani "ahlak, vicdan" gibi insani hassasiyetler kıyamete kadar var olacaktır. O halde, 50 yıl sonra hangi teknoloji olursa olsun içerik üretecek yine insandır ve onun o bâtınî yönünün daha etkili olmasını temenni ediyorum.
Gelecekte kitapların üretildiği malzemeler değişecek ama öz aynı kalacak
Gülenay Börekçi
Turkuvaz Kitap Genel Yayın Yönetmeni
Okur o arada neler kaçırıyor, ayrı konu ama şahsen içinde bulunduğumuz sürecin geri döndürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Bana sorarsanız aynı anda birçok zevke, tercihe seslenen dergiler bir süre sonra tarih olacak. Fazla uzağa gitmeye gerek yok,daha on yıl kadar önce, "Aktüel" dergisini birisi siyaset ve ekonomi haberleri için okurken bir başkası kültür-sanat haberlerine, röportajlara dalabiliyordu, hepsini atlayıp testleri, eğlenceli sayfaları için okuyanlar da vardı. Şimdi ise bütün bu alanlar için ayrı dergiler çıkıyor hatta o ayrı alanlar bile günümüzde fazla genel kalıyor. Buradan hareketle, basılı medyanın geleceğinde daha dar alanlarda hareket eden, daha özel zevklere hitap eden "butik" dergiler göreceğimizi ve çoğunluk olanı biteni dijitalden takip ederken, kâğıt dergilerin her birinin topu topu üç-beş kişi -ama konunun meraklısı olan üçbeş kişi- tarafından okunacağını öngörebiliriz.
Tek başına kötü bir şeymiş gibi gelmiyor bu bana. Kitabın tekerlek, kaşık, makas ya da çekiç gibi
çok temel bir nesne olduğunu, 500 yıldır şekil değiştirse bile işlevini koruduğunu söyleyen "usta okur" Umberto Eco haklıydı: "Bir kaşığı değiştiremez, şimdikinden daha iyi bir kaşık yapamazsınız, Philippe Starck bile yapamadı. Kitaplar için de bu böyle. Gelecekte kitapların üretildiği malzemeler değişecek ama öz aynı kalacak. İnsanlar gözleriyle okumaya, elleriyle yazmaya devam edecek."
İçimiz rahatladığına göre, matrak tarafına bakalım: Yazı icat edildiğinde kitapların taş ya da kil tabletlerden okunduğunu düşünürseniz yaratıcılığımızı kullanamamış ve mesela "tablet bilgisayar"lar için sahiden de yeni sayılacak bir isim bulamamışız. Demek ki, o kadar da korkacak bir şey yok.
Bilişim teknolojiler ile hasta takini yaygınlaşacak
Prof DR.Bahattin Karagözoğlu
FSMVÜ Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı
Evde veya bağımsız hasta bakımı, nüfusun yaşlanması ve evde yalnız yaşayanların artması toplumsal bir sorundur. Lokal algılama, biyotelemetri ve hasta izleme sistemleri, e-sağlık, arşivleme, verilerin korunması, uzmanlaşmış değerlendirme ve uyarı sistemlerinin de bu problemlere çözüm olması düşünülüyor. İlaç sunumu ve ilgili hibrit cihazlar; farmakoloji (ilaçbilimi) alanında gelişmelere paralel olarak nanoteknoloji yardımıyla organik yapıyla bütünleşmiş ilaç zerki, hastalıklı dokuyu yok edip sökme, beyin pilleri ve solunum destek alanları da ilaç sektöründeki dönüşümlerden sadece bazıları. Bir diğer gelecek öngörüsünde ise organ yenileme, destekleme ve ilgili doku mühendisliği alanındaki gelişmeler var. Organ yenilemede yapay duyu organları, yapay deri, kas-sinir sistemi uyarı ve destekleme cihazları, ameliyat robotları, beyin ve sinir işaretleri ile hareket kontrolü, elektromanyetik ve mikrodalga ile kanser hücrelerini iç ısıtma ile yok etme, kalpteki atrial fibrilasyonları (kalpte bir çeşit ritim bozukluğu) önleme ve doku tamirinin gelecekte yaygınlaşacağı düşünülmekte.
Robotlar insanın deneyim ve yorumlama kabiliyetini geçemez
Yunus Becit
Papilion Dijital Kurucusu/ Tügva Yönetim Kurulu Üyesi
İnsanların günlük yaşamlarından iş hayatına kadar her şeyi dijital ortamda yapması, her birimiz hakkında dijitalde dev bir verinin ortaya çıktığı anlamına geliyor. Peki, ortaya çıkan bu "Big Data" dediğimiz o büyük veriyi nasıl kullanacağız? İşte bu, geleceğin en büyük sorunu hâline gelecek. Bireyselliğin ön plana çıktığı bir dönemde, kişiye özel mesajlar vermek isteyen markalar, reklam ve pazarlamada veriye dayalı iletişimin payını arttıracak. Reklam sektörü de enerjisini bu büyük veriyi çözümlemeye ve doğru zamanda doğru mesajı vermeye harcayacak. Böylece kullanıcıların dijitalde bıraktıkları ayak izlerini yorumlamaya dayalı iletişim stratejileri önemini arttıracak.
İşin bir başka boyutu da robotların yaşamımızı nasıl etkileyece
ği... Robotların işlerimizi elimizden alıp almayacağı bugünlerde sık sorulan sorulardan biri. Bana kalırsa ne kadar üstün teknolojilerle donatırsak donatalım bir robot, bir insanın sahip olduğu deneyimin ve yorumlama kabiliyetinin önüne geçemez. Robotlar mesleklerimizi doğrudan elimizden almayacak ancak gelecekte dijital ihtiyaçlarımız doğrultusunda ortaya yepyeni meslekler çıkacak. Bu da, bugün bizi endişelendirenden farklı bir "işsizlik" sorunu ile karşılaşacağımızı gösteriyor. Ortaya çıkan bu yeni mesleklere uygun beceride insan bulamamak, iş dünyasının büyük sorunlarından biri haline gelecek. Kısacası, robotlar işimizi yapmayacak, işimize yarayacak. Asıl mesele, işimize yarayacak o robotların nasıl yapılacağı!