Artık yosunla ve yapay etle besleneceğiz!
Hayal: Bilim kurgucuların gelecek tasavvurlarında sıklıkla rastladığımız haplarla beslenme fikri, günümüzde tamamen gerçekleşmiş sayılmaz. Konvansiyonel savaşların ve 20'nci yüzyılda nüfusun yükselişe geçmesi besin kaynaklarının yetmeyeceği endişesini artı rıyordu. Bundan dolayı 1930'lara gelindiğinde haplarla beslenme fikrine oldukça sıcak bakılmaya başlanmıştı . 2006 yılında, Geleceğin Yemekleri kitabında Warren Belasco, "Birçok kişi yemek yerine haplara başvurmayacağına dair yemin etse de gelecek kuşakların bilim ne geti rirse ona razı olacaklarına inanıyor: Hap, yosun ya da diğer distopik garabetler" diyerek öngörüde bulunmuştu.
Oldu: Dondurulmuş gıdalar, geneti ği değişti rilmiş tohumlar, yapay şekerli ve katkı maddeli besinler mutf aklarımızda çoktan yerini aldı bile. Ayrıca eksikliği tespit edilen vitamin ve mineral gibi organik bileşikler için de takviye hapları alabiliyoruz. 1973'te gösterime giren distopik bilim kurgu filmi Soylent Green'e göre gelecekte ana besinimiz yeşil bir yosun olacaktı . Tam olarak böyle olmadı ama bugün yosun hapları oldukça revaçta. ABD'li bilim adamı Rob Reinhard filmdeki soylent'ten esinlenerek aynı isimde toz halinde benzer bir gıda üretmeye başladı bile.
Olacak: Talep hızla artarken et üreti minin zorlaşmasının gelecekte farklı arayışlara sebep olacağı kesin. Bir öngörüye göre ucuz ve sağlıklı protein kaynağı olarak böcekler en iyi alternati f olacak. Diğer taraft an uzmanlar, bitkisel kaynaklı yapay et üzerine çalışmaya başladı bile. Hatt a San Fransisko merkezli Memphis Meats adlı şirket laboratuar ortamında orijinaliyle tamamen aynı tada sahip dana, tavuk ve ördek eti üretmeye başladığını açıkladı bile. Sıra şimdi pazarlamasında… İklim değişikliği ve artan sıcaklıkla beraber yakın gelecekte çikolata ve kahve gibi besinlerin de nesli, tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Kendi kendini onaran ayakkabılar giyeceğiz
Hayal: Bilim kurgu filmlerinde yıllarca açık renkli, parlak ve cinsiyet ayrımı gözetmeyen giysili karakterleri izledik. 2000'li yıllar için öngörülen değişik saç ve makyaj stilleri, kostüm partileri için güzel bir seçenek olsa da günlük giyimden hâlâ oldukça uzak.
Oldu: Fütüristik kıyafet ve aksesuarlar, dönem dönem moda olmadı değil fakat "vintage" denilen geçmiş zaman modası bile daha fazla taraftar buldu. Örneğin, Uzay Yolu filminin üniformaları hayatımıza pijama ve eşofman olarak dâhil oldu. "Giyilebilir teknoloji" ürünü akıllı saat, akıllı gözlük gibi aksesuarların kullanımı ise giderek yaygınlaşıyor.
Olacak: Kendi kendini onaran ayakkabı, güneş panelli mont, rengini değiştirebileceğiniz kıyafetler, ruh hâlini ter bezlerinin hareketinden takip ederek kulaklıklara dinlendirici müzik yollayan kumaşlar… Bunlar gelecekte giyeceğimiz giysilere dair yapılan çalışmalardan birkaç örnek. Yalnız şu konuda bir görüş birliği var; gelecekte akıllı kıyafetleri muhakkak giyeceğiz.
Robot Sofia vatandaşlık bile aldı
Hayal: Bugün bize çok olağan görünse de eski bilim kurguların en uçuk ögeleri; konuşan bilgisayarlar ve yapay zekâlardı. 1927'de ilk örneği Metropolis olan yapay zekâ filmleri; Matrix, 2001: Bir Uzay Destanı, Yapay Zekâ gibi örneklerle geniş kitlelere ulaştı. Robotlar ve insan görünümlü yapay zekâlar neredeyse her bilim kurgu filminde boy gösteriyordu.
Oldu: Basbayağı gerçekleşti; bilgisayarlar, telefonlar, robotlar bir kenara; buzdolapları ve hatta çay makineleri bile konuşuyor, birbirleriyle iletişim bile kuruyor! Apple'ın sanal asistanı Siri, konuşmakla kalmayıp komutları da yerine getiriyor. Ekranlardan düşmeyen medyatik insansı robot Sofia vatandaşlık aldı, hatta insanlığı ele geçirme esprisi bile yapıyor. Hayatımıza yerleşen ama artık farkında bile olmadığımız arama motorlarının geçmiş aramalara göre öneriler sunması, istemediğimiz elektronik postaların ayrıştırılması, satın alma önerileri gibi çözümler de yapay zekânın marifeti.
Olacak: "Geleceğin meslekleri" kalıbı, yerini yavaş yavaş "gelecekte yok olacak meslekler"e bırakıyor. Sanayi Devrimi'yle insan emeği ihtiyacı azalmıştı, Teknoloji Devrimi ise insan zihnine olan ihtiyacı azaltacak gibi. Amerikalı bilim kurgu yazarı vernor vinge 1993 yılında şöyle diyor: "Otuz yıl içinde, süper insan zekâsı yaratacak teknolojik olanaklara sahip olacağız. Ancak bunun ardından insan çağı sona erecek. Bu olayın 2005'ten önce yahut 2030'dan sonra gerçekleşmesi beni şaşırtır." Bugün, Stephen Hawking ve Elon Musk gibi dâhiler insandan milyarlarca defa zeki olacak bu robotların insanlığın sonu olacağını öngörüyor.
Kan damarlarında yolculuk
Hayal: Bilim kurgu eserlerinde insanlığın sonunu bazen bir virüs getiriyordu, bazen de kısırlık. 2005 yapımı Ada filminde ise, yeterince zengin insanlar olası bir sağlık probleminde yedek organ sağlamak amacıyla, kendi DNA'larından "klonlanmış insanlar" yaptırıyorlardı. Bu tür eserlerde, bütün hastalıkları yeryüzünden silme ve ölümsüzlük ideali bol bol işlendi, hâlâ da işleniyor.
Oldu: Mikroskobik boyutlarda küçültülen bir gemiyle, kan pıhtısına müdahale etmek için insan beynine seyahati anlatan 1966 yapımı "Kan Damarlarında Yolculuk" filmi, aynen olmasa da kısmen görüntüleme yoluyla gerçekleşti. Yapay organ ve protezler 3B yazıcılarla daha kaliteli hale geldi. Organ nakli teknolojisinde robotik cerrahi geliştirildi ve kök hücrelerle insan vücudunda istenilen organ yetiştirilmeye başlandı.
Olacak: "Teletıp" teknolojisiyle sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlanan hastalar, uzaktan teşhis ve hatta tedavi edilebilecek. İlerleyen genetik bilimi (genombilim) ve DNA analizi, çok sayıda farklı hastalığın kişiye özel tedavisinin geliştirilmesine olanak sağlayacak. Artırılmış gerçeklik, tıp eğitiminde kullanılarak anatomi dersleri daha verimli hale getirilecek.
Uzay turizmine hoş geldiniz
Hayal: Uzay ve uzaylılar, bilim kurgu yazarları için her zaman verimli malzeme olmuşlardır. Solaris, Ay'a Seyahat, Maymunlar Cehennemi gibi kült filmler bir tarafa; Yıldızlararası, Geliş, Yerçekimi gibi 2010 sonrası filmler de bu bereketli konuyu işlemekten geri kalmadı. Dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak o derece sıradanlaşmıştı ki, mesele artık onların iyi mi yoksa kötü mü oldukları sorunsalına inmişti. H.G. Wells'in Dünyalar Savaşı romanı ve filmi, uzaylıları korkunç varlıklar olarak gösteriyordu. Ancak bunun aksine Spielberg'in 3. Türle Karşılaşma ve E.T. filmleri ise uzaylıların aslında oldukça "cici" ve insancıl yaratıklar olduğunu anlatıyordu.
Oldu: NASA onlarca gezegen keşfetti, Mars'ta sayısız kez oksijen ve su bulundu. Hiçbiri ispatlanamasa da bir ton amatör UFO videosu internete sızdı. Sonuç olarak uzaylılarla ilgili pek çok bilgi rivayetten öteye gidemedi. Gagarin'in uzaya çıkışı ve Neil Armstrong'un Ay'da yürüyüşü ise uzay konusunda şüphesiz en önemli gelişmelerdendi. 56 yıl önce Sputnik tarafından uzaya gönderilen ilk televizyon uydusu Telestar'ın yörüngeye girmesinden itibaren dünya yörüngesini uydularla kapladık. Paraşütçü ve yüksek atlamacı Felix Baumgartner ses hızını geçerek 41 km yükseklikten dünyaya atladı.
Olacak: Gezegenimizi bekleyen kaynak kıtlığı sorunu, bilim insanlarını gezegenimizden çıkış aramaya yöneltti. Elon Musk, SpaceX isimli uzay turizmi şirketini kurdu. Bazı uzmanlar uzay boşluğunda koloni kurmayı idealize ederken, bir kısmı ise Ay'da veya Mars'ta yapay bir biyosfer oluşturmayı daha mantıklı buluyor. Eğer bu hayal gerçekleşirse orada doğacak insanların standarttan çok farklı vücut özelliklerine sahip olacağı öngörülüyor.
Her yerden gözetleniyoruz
Hayal: Distopik bilim kurguların ortak temalarından biridir; sürekli izlenmek ve kontrol altı nda olmak. Gözeti m baskısının en yoğun işlendiği eserlerin başında 1984 ve Cesur Yeni Dünya roman ve filmleri geliyor. 1971 tarihli THX 1138 filminde geleceğin insanlarının aşk ve şehvet gibi pek çok duyguları otorite tarafı ndan kontrol ediliyordu. V for Vendett a (2005) , İsyan (2002), Kapışma (2000) gibi "panopti kon" denilen gözetlendiğini bilmenin geti rdiği otokontrolü işleyen filmler 2000 sonrasında da devam etti.
Oldu: Gerçekleşme oranı en yüksek olan bilim kurgu metaforu "gözeti m" olmuştur diyebiliriz. Sanal izlerimiz, Big Brother'lar sayılabilecek teknoloji devlerinin gözlerinin önünde. Kameralar ve mobeseler de izlendiğimizi bilerek davranışlarımıza yön verme konusunda hepimizi etkiliyor. Gerçeklikten uyarlanan 2016 yapımı Snowden filmi ise gözeti m meselesinin abartı ldığını ve paranoya olduğunu iddia edenlere cevap niteliğinde.
Olacak: "Big data"nın ilgili kişilere, ilgili reklamları sunması tek kullanım alanı değil belli ki. Bireysel ihti yaçlar ve bilgilerin ulaşılabilirliği arttı kça kişiye özel ürün gelişti rme, yakın geleceğin en olası tahmini. Yeni medya, başlarda deneti mden uzaklık ve sınırsız özgürlük gibi görülürken şimdi anlıyoruz ki daha geniş çaplı bir deneti me olanak sağlayacak.
Çok yakında uçan arabalara bineceğiz
Hayal: Uçan arabasız bir bilim kurgu filmi hayal bile edilemez! Ridley Scott 'ın efsanevi Blade Runner filminin kahramanları 2000'li yıllarda uçan otomobillerle seyahat ediyorlardı. 1997 çıkışlı Beşinci Element filmi ise uçan arabalar için 23'üncü yüzyılı işaret ediyordu. Geleceğe Dönüş (1985) ve Azınlık Raporu (2002) ise arabaların yer çekimine meydan okuduğu diğer filmler.
Oldu: Birtakım prototi pler gelişti rilmiş olmakla birlikte maalesef arabalar henüz uçmadığı gibi trafik 21'inci yüzyılın en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Elektrikli otomobiller büyük bir çığır açsa da uçan araba idealinden fersah fersah uzaklar. Her ne kadar uçan arabalar göklerde arz-ı endam etmese de uçan trenler Almanya ve Japonya gibi ülkelerde trafiği hayli rahatlatı yor. Uçan tren derken elbett e şimdilik havada bir ray sistemine bağlı olarak hareket eden trenlerden bahsediyoruz. Yine de dört gözle uçan arabaları bekliyoruz.
Olacak: Uçan arabalar için haberlerde verilen çıkış tarihleri çoktan geride kaldı ve bu arabalar hâlâ piyasada yoklar. Üreti cilerin bunun için oldukça sıkı bir çaba içinde olduklarını bu haberlerin sıklığından anlayabiliyoruz fakat uçan arabaların geleceği şimdilik muallakta.