Narsizm:
Kelime anlamı özseverliktir ve kişinin kendisine tapması, kendisine âşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Günümüzde başlıca sebepleri arasında ben-merkezci çocuk yetiştirme tarzı, Facebook, Youtube, Twitter gibi kişinin 'egosunu parlatan' iletişim araçları ve kişiye 'ideal yaşam' sunan medya organları vardır. Narsizm, kısa vadede kişiyi mutlu ediyormuş gibi görünse de er ya da geç depresyona ve toplumsal yozlaşmaya sebep olur. Benlik duygusu, takdir edilme endişesi ve başkalarının duygularıyla empati kuramama, narsistik kişilik bozukluğunun en önemli özellikleridir. Detaylı istatistiklere, vaka hikâyelerine ve kamuoyu araştırmalarına göre, narsizmin en az obezite kadar sık rastlanan bir hastalık olduğuna dikkat çekilir.
Paganizm:
Latince paganus yani kırsal sözcüğünden türemiştir. Paganizm, kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimidir ve bu dinlere mensup kişilere pagan denir. Paganizmi diğer dinlerden ayıran en büyük özellik doğayı anlamak, onunla bir olmaktır. Diğer bir deyişle, doğanın işleyişinin ve dengesinin dini bakış açısıyla yorumlanmasıdır. Paganizmin temelinde doğanın kutsanması ve her şeyde var olan ilahiliğe saygı duyulması yatar.
Hasidik Yahudiler:
Hasidizm kelime olarak dindarlık demektir. Bu harekete tabi olan Hasidik Yahudileri diğer Yahudilerden ayıran bazı özellikler vardır. Kıyafetleri, âdetleri ve dini yaşamları diğerlerine göre farklıdır. Hasidik Yahudiler Siyonizm'in karşısında dururlar. Yahudileri, Siyonist olanlar ve olmayanlar diye ayırırlar ve bu şekilde Müslümanlarla Yahudilerin beraber yaşayabileceklerine inanırlar. Bu Yahudiler İsrail devletini resmi olarak tanımazlar. Siyah şapkaları ve peyot dedikleri uzun favorileriyle dikkat çekerler. İbadetlerini eksiksiz yaparlar, keçeli gömlek giyerler ve sakal uzatırlar. Hasidik Yahudiler, Mavi Marmara olayları sırasında da Türkiye'ye destek vermeleriyle gündeme gelmişti.
Dekadan:
19'uncu yüzyıl sonlarında Fransa'da natüralistlere karşı ortaya çıkan sembolizm akımına öncülük eden sanatçılara, edebiyatı soysuzlaştırdıkları ima edilerek verilen isim. Akım o zamana kadar gelen edebiyat geleneklerini yıkma yoluna giderek, toplumsal ve sanatsal düzenin dışına çıkmayı planlamıştır. İmgeye karşı aşırı, neredeyse hastalık derecesindeki, duyarlılığa sahip dekadanlar, daha önce görülmemiş imgeler oluşturarak bu imgeleri karşılayacak sözcükler bulmuşlardır. Türk edebiyatında dekadan ifadesi ilk defa Ahmet Mithat Efendi'nin yazdığı bir makaleyle Servet-i Fünun sanatçıları için kullanılmıştır.
Obsesyon:
Kelimenin Türkçe karşılığı saplantıdır ve günlük dilde yerine şüphe, evham, kuşku gibi kelimeler kullanılır. Obsesyonlar rahatsız edici, sıkıntı veren, denetlenemez bir şekilde yaşanan ve tekrarlanan zorlayıcı düşüncelerdir. "Ya kapıyı açık unuttuysam?", "Acaba elime mikrop bulaştı mı?", "Kapıyı kilitlemiş miydim?" vb. düşünceler obsesyonlara örnek olarak gösterilebilir.
Aliya İzzetbegoviç (1925-2003)
Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanıdır. Boşnak halkıyla birlikte verdiği bağımsızlık mücadelesi sebebiyle güçlü bir eylem adamı, aynı zamanda da çağının önde gelen entelektüel fikir adamıdır. Hayatı boyunca yazılar yazarak ve konferanslar vererek milli ve dini hareketlerde aktif rol almıştır. Dönemin yönetimine karşı açık bir muhalif güç olan 'Genç Müslümanlar Örgütü'nde verdiği mücadeleler dolayısıyla totaliter Yugoslav rejimi tarafından hapis cezasına çarptırılmıştır. Yazılarıyla ve fikirleriyle hem kendi milletine hem de tüm dünya Müslümanlarına öncü olan İzzetbegoviç, 'Bilge Kral' lakabı ile tanınmıştır.
Abdullah Cevdet (1869-1932)
Siyasetçi, düşünür, göz hekimi, şair ve çevirmen. Osmanlı ve Türkiye'de Batıcılık akımının önde gelen isimlerinden birisidir. II. Meşrutiyet dönemi düşünce yapısının şekillenmesinde etkili olmuştur. Sonradan İttihat ve Terakki'ye dönüşecek İttihad-ı Osmanî Cemiyeti adlı gizli örgütü kuran beş tıbbiyeliden birisi Abdullah Cevdet'ti. Tıp, felsefe, sosyoloji, siyaset alanlarında yetmişten fazla eserin yazarı veya çevirmenidir. Osmanlının son dönemlerinde pozitivist düşüncenin ilk ve en amansız savunucularındandır.
Friedrich Hölderlin (1770-1834)
Alman, lirik şair. Friedrich Hölderlin klasik çağın ve romantizmin en önemli temsilcilerindendir. Tübingen Manastırı'nda dinbilim, Jena Üniversitesi'nde yükseköğrenimini tamamladı. Hölderlin'in şiirlerini Schiller, Goethe'ye gösterdi, Goethe beğenmeyince müthiş bir düş kırıklığı yaşadı. Bordeaux'ya gittiğinde sevdiği kadının öldüğünü öğrenince ruhsal bozukluklar yaşamaya başladı. Stuttgart'a dönüşünde hükümet doktoru kendisinde saldırganlık belirtileri saptadı ve Hölderin'i zorla Tübingen'e gönderdi. Yaşamının kalanını Neckar ırmağı kıyısında, gözetimine verildiği bir marangoz ailesinin evindeki kulede geçirdi. Şiiri, şiirsel güzelliği felsefi derinlikte birleştirir.
Haleti ruhiye:
İnsanın ruh hâleti, manevi, iç durumu.
Hecme:
Hastalık nöbeti, kriz, epizod, atak.
İrca etmek:
1. Eski durumuna getirmek.
2. Çevirmek, döndürmek.
Malumatfüruş:
1. Bilgiçlik iddiasında olan.
2. Çok ve düzensiz bilgisi olan.
Metazori:
Zor kullanarak yahut zor altında kalarak, zorla.
Mizantrop:
İnsanlardan, topluluklardan hoşlanmayan, nefret eden kimse.
Müphem:
1. Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen.
2. Belirsiz, kapalı, anlaşılmaz.
Patetik:
Dokunaklı, etkili.
Tahvil etmek:
Dönüştürmek.
Tevarüs:
Bir kimseden miras kalma, mirasa konma.