Alim Kahraman: Büyük misyonun şairi: Erdem Bayazıt

Büyük misyonun şairi: Erdem Bayazıt
Giriş Tarihi: 19.8.2021 12:29 Son Güncelleme: 27.10.2021 11:59

Erdem Bayazıt bir başkaldırı şairiydi ve bilhassa poetik başkaldırının öncü isimlerindendi. Şair, eğitimci, milletvekiliydi ve her şeyden önce davasına sadakatiyle temayüz etmiş çok y önlü bir kişiliğe sahipti. Müslüman bir şair olarak içinde yaşadığı teknoloji karmaşasıyla hesaplaşması şiirinde önemli bir yer tuttu. Şiirlerinde doğaya olan tutkusunun yanı sıra şehir hayatının kaosuna da eleştiriler getirdi. Bayazıt, manevi bir olgunlukla ele aldığı şiirlerinin yanında dili sade, akıcı bir şekilde kullandığı edebi yazılarıyla da okura fikirlerini incelikle sundu. Yedi Güzel Adam'dan biri olan Erdem Bayazıt'ı aramızdan ayrılışının on üçüncü senesinde, onu gençliğinden beri tanıyan yazar ve akademisyen Alim Kahraman ile konuştuk.

Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın Saçlarınız ıstırap denizinde bir tutam başak Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana O inanmışlar çağının.

Erdem Bayazıt

Erdem Bayazıt ile tanışmanızdan başlayalım isterseniz…

Bundan kırk bir yıl önce, 1980 yılında, Mavera dergisinin Ankara'daki bürosunda tanıştık. Yirmi dört yaşındaydım o zaman. Mavera dergisinde ilk yazım çıkmış, onları ziyaret için İstanbul'dan Ankara'ya gitmiştim. Derginin adresi Selanik Caddesi 52/27'ydi. Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Akif İnan… Yani derginin as kadrosunu oluşturan isimleri böylece tanımış oldum. Bu Ankara seyahatlerim devam etti. O sıralar Yeni Devir gazetesi vardı. Oraya günlük yazılar yazıyorlardı. Genellikle yazılarını dergide yazarlardı. Diğerleri, doğrudan daktiloyla yazarken Erdem Ağabey önce elle ve kurşun kalem kullanarak yapardı o işi. Yanında bir de silgi olurdu. Bir cümle yazar, sonra silgisiyle siler tekrar başlardı. Oflaya puflaya, biraz sıkıntıyla ilerlerdi yazı. Ankara ziyaretlerimde daha çok Rasim Özdenören ve Cahit Zarifoğlu'yla beraber olurdum. Erdem Bayazıt'la da görüşürdük. Bayazıt, bir akşam o zaman kira ile oturduğu Dikmen'deki evinde beni misafir de etmişti. Yıllar sonra İstanbul'a geldikten sonra da ilişkimiz devam etti. Yeni çıkan şiir kitaplarını imzalar, postayla gönderirdi. Eleştiriyle uğraşmamdan memnuniyet duyanlardandı.

Erdem Bayazıt'ın yetiştiği ortam ve çevresinden bahsetmemek olmaz sanırım. Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören ve Mehmet Akif İnan gibi önemli şairler ile aynı çevrede olması ona neler kattı?

Onlar, edebiyatımızda, bir ekip halinde dergi çıkarma anlayışının güzel bir örneğini verdiler. Biliyorsunuz bağlı oldukları gelenekte bir kişinin hâkim olduğu bir anlayışla çıkardı dergiler. Onlardan önce Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil çıkardıkları dergilerde tek otorite olmuşlardır. Mavera, bir ekibin dergisidir. İşte bu ekip ruhunun kökleri, ilk yetişme çevreleri olan Maraş'taki lise yıllarına kadar uzanır. Yakın arkadaşlardır onlar. Edebiyat hayatları birlikte, birbirlerini besleyerek ilerlemiştir. Çoğu zaman aynı dergilere abone olmuşlar, birinin okuduğu kitabı diğeri de okumuştur. Geceleri şehrin sokaklarında, parklarında yüksek sesle birbirlerine şiirler okumuşlardır.

Fakat bu durum, aralarındaki mizaç farklılıklarını görmemize engel değildir. Ortak bazı değerleri benimsemelerine rağmen sanatları da birbirinden farklı tat ve renklere sahiptir bu isimlerin. Cahit Zarifoğlu ve Rasim Özdenören bu eşitlerden oluşan arkadaş grubu içinde eserleriyle biraz daha öne çıkarlar. Maraş yıllarında, Erdem Bayazıt'la Cahit Zarifoğlu arasında, insanî ilişkiler bakımından daha yakın arkadaşlık bağları bulunduğunu da biliyoruz. Erdem Bayazıt, arkadaşlarından bir şeyler almıştır elbette. Fakat arkadaşlarına ondan yansıyanlar olduğunu da belirtmek lazım. Hepsinin ruh bağlılığı bulunan önlerindeki büyükleri ise Necip Fazıl ve Sezai Karakoç olmuştur daha çok. Bir iki isme Nuri Pakdil'in adını da eklemek lazım.

Dergilerde yazması, dergiler çıkarması şüphesiz çevresini etkileyen en önemli bir diğer unsur. Dergicilik faaliyetleri ona neler kazandırdı?

Dergicilik faaliyetleri insana kazandırdığı kadar enerjisini de alan bir faaliyettir. Erdem Bayazıt bu bakımdan çok verici bir kişiliğe sahipti. Ankara'ya gittiğimde matbaa işleriyle daha çok onun uğraştığını görürdüm. En ufak bir işi bile etrafında bulunan gençlere buyurmak istemez kalkıp kendi yapmak isterdi. Bu tutumun bir süre sonra insanı yorması, uzun vadede yıpratması doğaldır. Mavera dergisi İstanbul'a taşındıktan sonra Ankara'da kendine gelen yazı ve şiirleri, gençlerin çalışmalarını bu tarafa göndermeye başladı. Bu şekilde elinden tuttuğu genç isimler olmuştu.

Öğretmenlikten memurluğa ve milletvekilliğine kadar uzanan bir hayatı vardı. Çok yönlü bir insan olması Bayazıt'a neler katmıştı?

Erdem Bayazıt yaptığı her işte aynı fedakâr, insanların işlerine koşturan tutumunu bırakmadı. O dönemde ANAP'tan milletvekilliği yaptı. Özal'ın misyonuna inanmış bir kişi olarak gördük onu. Meclisteki ilk çevrecilerdendi mesela. Caretta Caretta kaplumbağalarıyla ilgili çalışmalar ilk olarak onun başkanlık yaptığı bir heyet tarafından başlatıldı. Ben bir vakıſt a idarecilik yapıyordum o sıralar. Yetenekli öğrenciler gönderirdi yardımcı olmam için. Şiir ve edebiyat yazıları yanında ülkenin meseleleri üzerine de yazılar yazmıştır. İpek Yolu'ndan Afganistan'a zevkle okunan bir yol ve yolculuk hikâyesi kitabıdır. Şimdi diğer yazılarından da yeni kitaplar oluşturuldu. Sade, akıcı, zevkle okunan bir nesir diline sahiptir Erdem Bayazıt.

Bayazıt şiirlerinde doğayı sıklıkla ele alırdı. Onun şiirlerini ifade ederken şu sözleri kullanıyorsunuz: "Şiirlerinde bütün kabarmalar, fırtınalar, boğuşmalar Allah'ı anışta, kalbin ritminin evrendeki büyük ritimle buluşmasında anlamını bulur ve yatışır." Şiirlerine bütüncül bakıldığında nasıl değerlendirirsiniz?

Doğaya tutkundu Bayazıt. Maraş'a gitmek, orada, ailesine ait yaylalarında doğayla baş başa dingin bir hayat sürmek özlemi içindeydi. Birkaç inek almak, yarı çiſt lik hayatı içinde bir ömür sürmek isterdi. Şiirlerinde, betonlaşmanın temsil ettiği, kaos halindeki şehir hayatı hep yerilir. Onun şiiri için "poetik başkaldırı" ifadesini kullandığımı da hatırlıyorum. İçinde fırtınalar kopan bir şairdi Bayazıt. Zamanla bu atılışlar, boğuşmalar manevî bir olgunluğa doğru evrildi. Kalbindeki ritimle evrendeki ritim buluştu böylece. Gençliğindeki o ani parlayışlar yerini büyük bir iç teslimiyete bıraktı. Allah'ı anışlarla yatıştı.

Erdem Bayazıt'ın edebiyatımızdaki ve şiirimizdeki yerini, neleri temsil ettiğini siz nasıl tarif edersiniz?

Bir dönemde onun dizeleri döviz olarak kartpostal haline getirildi. "Sabır, savaş, zafer/ Adım Müslüman" bu tip dizelerinin başında geliyordu. Büyük kitlelerce benimsendi Erdem Bayazıt'ın şiiri. Ayrıca güzel bir şiir okuyuşu vardı. O zamanlar yapılan şiir gecelerinin aranan isimleri arasındaydı. Kendi şiirlerini okuması istenirdi ve zevkle de dinlenirdi. O günlerden bazı kayıtlar kaldığını sanıyorum.

Son olarak edebiyat hayatımızda nasıl bir etkisi oldu? Gençlere nasıl bir ışık tuttu?

Söylediğim gibi, bir ses olarak etkiledi o edebiyatımızı. Tok, yiğit, erkek ses olarak… Bir o kadar da naif duyarlıklar taşırdı bu ses içinde. Gençlere mütevazı ve samimi duruşuyla, insan olarak da güzel bir örnek oldu.

ERDEM BAYAZIT KİMDİR?

1937 yılında Kahramanmaraş'ta dünyaya gelen Erdem Bayazıt, ilköğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yükseköğrenimine başlar. Tahsiline iki yıl kadar devam ettikten sonra geçim sıkıntısı sebebiyle kaydını Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne nakleder ve sonrasında eğitimine arar verir ve yedek subay olarak askere gider. Askerlik görevini tamamladıktan sonra döndüğünde bir karar verir ve eğitimine Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nde devam eder. 1971 yılında mezuniyetinden sonra memuriyet hayatına atılır ve Kahramanmaraş'ta mezun olduğu Kahramanmaraş Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak göreve başlar. Sonrasında Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi'ne müdür olur ve bir süre sonra İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nın kuruluş günlerinde genel sekreter olarak vazife alır. Devlette çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1987 yılı seçimlerinde Kahramanmaraş'tan milletvekili olur. Kamuda aldığı görevler edebiyat hayatına engel olmaz ve 1988 yılında Risaleler adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülü'nü kazanır. Bayazıt, şiir ve yazılarını Açı, Hamle (Kahramanmaraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayınlar. TBMM Başkanlık Divanı'nca Üstün Onur Ödülü verilmesi kararlaştırılan 71 kişi arasında bulunan Bayazıt, 5 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti.

ERDEM BAYAZIT'IN ESERLERI:
Sebeb Ey, Risaleler, Şiirler, Ipek Yolundan Afganistan'a, Gelecek Zaman Risalesi

BİZE ULAŞIN