Zozan Demirci: Dünyayı değiştirmek istiyorsak önce çocuklar için çalışmamız lazım

Dünyayı değiştirmek istiyorsak önce çocuklar için çalışmamız lazım
Giriş Tarihi: 3.8.2021 12:03 Son Güncelleme: 27.10.2021 12:17

ZOZAN DEMİRCİ
FİKRİYAT ÇOCUK EDİTÖRÜ

Çocuk kitapları yazmak, maalesef toplum olarak çocuğa olan "Aman canım, çocuk işte!" bakış açısının doğurduğu basitlik algısı sebebiyle, pek kolay bir meziyetmiş gibi düşünülür.

1)Yıllardır her yaştan çocuk kitaplarını yayına hazırlayan bir yayıncı olarak; sizce yetişkin biri çocukları kendi dünyasına çekmeyi nasıl başarır? Ya da yazarlar mı çocuklarınkine girmeyi deniyor? Nasıl bir şey çocuk kitabı yazmak? Ne gibi zorlukları ve detayları var?

Doğru, yayıncılığın çocuklara dokunan tarafındayım. Öncelikle çocukları kendi dünyasına çekmeye çalışan bir çocuk kitabı yazarının başarısı ile çocukların dünyasına girmeyi deneyen bir yazarın başarısından söz etmek istediğimizde, değerlendirme kriterlerimiz elbette birbirinden çok farklı olur. Ama onlarca çocuk kitabını yayına hazırlayan bir yayıncı olarak şunu söyleyebilirim ki bir çocuğun dünyasına merakla, hayretle dâhil olmayı deneyen, çocukların merakını cezbedecek basit, ama parlak bir fikirle yola çıkan ve bu fikirle "oyun oynama" becerisine sahip bir yazarı, kuşkusuz yazarlık kariyerinde, çocuk edebiyatı dünyasında, yol boyu mutlaka önemli bir başarı bekliyordur. Tabii, bu başarı için bir metnin inşa edilmesi için gerekli emeğin gösterilmesinin ve her türün özelinde teknik olarak bazı gerekliliklerinin de farkında olmasının, bir yazar için olmazsa olmaz olduğunun da altını çizmek isterim. Çocuk kitapları yazmak, maalesef toplum olarak çocuğa olan "Aman canım, çocuk işte!" bakış açısının doğurduğu basitlik algısı sebebiyle, pek kolay bir meziyetmiş gibi düşünülür.

Ancak ister yazar olsun ister yayıncı, çocuk kitapları dünyasında profesyonel olarak yer almaya çalışanlar fark eder ki uzaktan bakıldığında pek renkli olan bu dünyada, aslında işler hiç de öyle sanıldığı gibi kolay değildir. Mesela sadece yetişkinler için kaleme alınan bir öyküyü düşünelim. Bu öyküyü Türk edebiyatı ya da dünya edebiyatı içerisinde, öykü türünün kendi içindeki matematiği ve edebi bir tür olması için gerekli şartları ile eleştiririz. Oysa çocuklar için kaleme alınan bir öyküyü yaş grubuna göre, resimli bir kitap ise resim ve metnin uyumuna, resimlerin de kendi içinde bir öyküsü olup olmamasına, işlenen temaya göre çocuğa kazandırdıklarına ve çocuk edebiyatına göre bir öykünün matematiğine uygunluğuna gibi pek çok kıstas üzerinden değerlendiririz. Burada alanımız sınırlı olduğu için ancak birkaç kıstastan bahsetmemin mümkün olduğu bu basit örneği, sadece şunu ifade etmek için anlattım. Çocuk kitapları yayıncılığı/yazarlığı renkli, ama pek çok katmanı olan bir dünya ve bu dünya hiç de öyle sanıldığı gibi kolay inşa edilmiyor.

2)Kitap konusu bir yana bir de dijitalde Fikriyat Çocuk adı altında içerik üretiyorsunuz. Yeni nesli dijitalde yakalamak oldukça önemli olsa gerek. Böyle bir ihtiyaç vardı sanırım. Bize biraz bu ihtiyaçtan ve bu projeden bahseder misiniz?

Evet, yakın bir zamanda, 23 Nisan gibi özel bir günde, sitemizin açılışını ilan ettik. Çocuklar için dijital içerikler ürettiğimiz bir platform olan Fikriyat Çocuk sitesini yayına hazırlarken "dijital medyada çocuk" meselesi ile ilgili çok araştırma yaptım. Bu araştırmalar sonucunda çocukların sanal âlemde maruz kaldıkları içerikleri görünce, açıkçası epey sarsıldım. Dediğiniz gibi böyle bir ihtiyaç vardı ve bizler biraz da bu ihtiyacı karşılamak adına bu yola çıktık. Çünkü çocukların bu platformdaki varlıkları dikkat çekecek boyuta geldiğinde, dijital medyaya karşı ilk tutumumuz; çocukları oradan uzaklaştırma yönündeydi. Ancak bugün pandemi ile birlikte de dünyanın geldiği noktada, çocukları uzaklaştırmak şöyle dursun bizatihi biz yetişkinler ellerine tabletleri tutuşturur olduk. Çünkü yeni dünya düzeninde dijital medya, herkes için bir ihtiyaca dönüştü. Pandemiyi de bir kenara bırakacak olursak, anne-babayı doğrudan taklit etme eğiliminde olan çocuk, ne kadar uzak kalabilirdi ki bu dünyadan… Bir diğer dikkatimizi çeken konu da şu oldu: Dijital içeriklerdeki görsel ve işitsel uyarıcılar çok hızlı bir şekilde çocuğu kendine çekmeyi başarıyor ve bu sebeple çocukları ekran başında saatlerce tutuyor. Dolayısıyla, bu da bizlere gösteriyor ki çocuklar madem bu uyaranlara kayıtsız kalamazlar ve mademki dijital dünyadan onları uzak tutmamız pek de mümkün değil; o halde bize düşen, bu kaçınılmaz durumun karşısına nitelikli içerikler koyarak karşı durmak. Özetle tüm bu kaçınılmaz gerçekler "Peki, bu durumda ne yapmak gerekiyor?" sorusuna cevap aramaya itti biz yayıncıları. Dijital medyayı çocuğa yasaklamak, uzaklaştırmaktan ziyade, "Bizler neler yapabiliriz?" dediğimiz noktaya geldik ve kendi içeriklerimizi üretmeye niyet ettik. Velhasıl, Fikriyat Çocuk bu güzel niyetin bir adımı, bir sonucu diyebiliriz.

Tabii bu sonuca varmak çok da kolay olmadı. Biz ülkemizde dijital platformda pek de karşılığı olmayan bir site planlıyorduk çünkü. Dijital dünyanın bütün imkânlarıyla çocuklar için bu alanda hazırlanabilecek bütün içeriklerin toplandığı adeta bir havuz görevi görecek ve sadece bir telefon ile her kesimden çocuğun ulaşacağı bir donanıma sahip bir platform olmayı düşlüyorduk. Bu sebeple, teknik olarak her içeriğin matematiğinin farklı olduğu, her içeriğin kendi içinde farklı bir çalışma metodunun olduğu epey detayları olan, aylarca süren bir yayına hazırlık aşamamız oldu. Bu süreçte içeriklerimizi hazırlarken, en iyi sonuca ulaşmak için sitenin muhatabı olacak çocuklara, "Hangi videoları neden izliyorsunuz?", "En sevdiğiniz mobile oyunların özellikleri nelerdir?", "Dijital bir platformda en çok neleri, nasıl okumaktan hoşlanırsınız?" gibi sorular sorduk. Onlardan gelen cevaplarla birlikte de editörler, yazar, çizer ve tasarımcılar kafa kafaya verdik ve nihayetinde çocukların eğlenirken, öğrenirken, oynarken kısacası her ihtiyaç duyduklarında başvurabilecekleri bu dijital mecrayı en renkli, en eğlenceli hali ile çocukların beğenisine sunduk. Eğlenceli etkinliklerin olduğu videolardan, alanında uzman masal anlatıcılarından dinleyecekleri masallara, her an her yerde dinleyebilecekleri podcastlere, her çocuğun oynamaktan büyük keyif alacağı oyunlara ve çocuk şarkıları gibi daha pek çok içeriğin özenle yayına hazırlandığı, çocukları pek çok sürprizin beklediği bu renkli dünya, umuyoruz ki çocukların takdirini kazanır.

3)Piyasada şu an çocuk kitabı yazmak ya da çocuklarla alakalı içerik üretmek bir moda oldu sanki. Ünlü simalardan bile çocuk kitabı yazan isimler görüyoruz. İnsanlara kolay mı geliyor yoksa gerçekten bu işi sevdikleri için mi yapıyorlar? Bu sektöre yönelim acaba kaliteli kitap seçimini zorlaştırır mı? Şu an çocuk kitaplarının ülkemizdeki durumunu nasıl sizce?

Elbette bunun tek ve net bir cevabı yok. Ama çocuk kitapları, çocuklar için dijital medya içerikleri de her şeyin moda olabildiği bir çağda, elbette bu durumdan nasibini alacak. Ancak burada da her alanda olduğu gibi bir eserin nitelikli olup olmaması, ortaya çıkan ürünün özgünlüğü bu dünyadaki ömrünü belirleyecek. Bu sebeple bırakalım da bu sektörün ünlüsü, popüleri, sosyal medyanın çok takipçili fenomenleri vs. modanın rüzgârına kapılan herkes dilediği gibi yazsın. Biz yeter ki neyin okunabilir olduğunu, çocuklarımızın önüne hangi yemeği koymayı bildiğimiz ya da dert ettiğimiz gibi kitaplar ve dijital içerikler konusunda da aynı bilinçli refl ekslerle hareket edelim. Herkesin her alanda yazmasından korkmaktansa, bizler nitelikli eser nedir, bilmeye ve çocuklarımıza da iyiyi ve kötüyü nasıl ayırt edebileceklerini kazandırmaya bakalım. Bu bilinçli okuma kültürünün de zaman alacak bir olgu olduğunu, en başta kabul etmek gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü çocuk edebiyatının dünyada da tarihi çok eski değil ki. Sadece 150-200 yıllık bir birikim var ortada diyebiliriz. Dolayısıyla eleştiri mekanizması da bu oranda gelişmemiş. Ülkemizdeki durum için konuşuyorum elbette. Dünyanın farklı coğrafyalarında yayıncılık çok farklı şartlarda şekilleniyor. Ama bizdeki durum için çocuk edebiyatıyla ilgili satın alma alışkanlığı, ürüne yönelme motivasyonu henüz entelektüel kaygılar zemininde işlemiyor diyebiliriz. Çünkü ne yazık ki hala bu alandaki koca bir boşluğu doldurmaya yönelik bir bakış açısı ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Hal böyle olduğundan eleştiri zemininin oluşması ve eleştiri mekanizmasının çocuk edebiyatı yayıncılığı üzerinde bir işlev kazanması hemen olacak bir şey değil. Ama yayıncıların bu alandaki çabası, kısa zamanda kayda değer bir yol alınacağının işaretini veriyor.

Çünkü artık pek çoğumuzun fark ettiği bir gerçek de var: Dünyayı değiştirmek istiyorsak, bütün çıkarlarımızdan arınıp, sahih bir niyetle önce çocuklara dokunmamız, önce onlar için çalışmamız gerekiyor…

BİZE ULAŞIN