Dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi’nin literatüre yaptığı katkılar söz konusu olduğunda pek çoğumuzun aklına ilk gelen örnekler; 28 Şubat döneminin rektörü Kemal Alemdaroğlu, yardımcısı Nur Serter ve onun akıllara seza icadı olan ‘ikna odaları’ olur. Kemal Alemdaroğlu yönetiminde insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne ve insanın birey olma hakkına karşı dâhiyane (!) bir buluş olan ikna odalarının mimarı olan Nur Serter, üniversiteyi kazandıkları halde reşit ve yetişkin bir birey olma bilincine erişememiş olan (!) başörtülü kız öğrencileri bu odalarda 'örümcek kafalı' zihniyetten kurtarıp, 1930 model aydınlığa taşımak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadı. Psikolojik baskılar, tehditler ve aşağılamalar da 'çağdaş, laik ve Atatürkçü bir Cumhuriyet kadını' olan Serter'in bu fedakârlıkları arasındaydı.