28 Şubat döneminin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, daha postmodern darbeden iki yıl önce başbakanın içkisiz yemeğinde sofrasına rakı getirilmesi için direterek hem ‘çağdaşlığını ispatlamış’, hem de ‘gericilere’ karşı devletin sahipsiz olmadığını göstermişti.
Bu olay 28 Şubat darbe sürecinin de ilk sinyali olurken bürokrasi ve iş dünyasından peş peşe şeriat ve laiklik minvalli açıklamaları da fişekledi. Orduda ve bürokrasideki birçok insanı inançları ya da eşlerinin başörtüleri dolayısıyla fişleyen ve işlerini ve aile saadetlerini kaybetmelerine yol açan Batı Çalışma Grubu'nun mimarlarındandı. 28 Şubat kararlarının hemen öncesinde Sincan'da tankları sokağa çıkarma fikri Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir ve Erkaya'nın bir araya gelerek yaptıkları toplantıda alınmış bir karardı. Güven Erkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı olduktan sonraki antidemokratik faaliyetleriyle ordunun itibarını en çok zedeleyenlerin başını çekti. "İrtica PKK'dan daha tehlikeli" türünden açıklamalarıyla dindarlara karşı yürütülen 'topyekûn temizlik' sürecinin en önemli figürlerinden biri oldu.