"TÜRK MÜZİSYENLERLE ÇALMAK RÜYAMIN GERÇEKLEŞMESİ DEMEKTİ”
Udun Rönesans'ını yaşatan adam olarak bilinen Anouar Brahem (Enver İbrahim) 1957'de Tunus'un Medine bölgesinin Halfaouine mevkiinde doğar. Tunus'un önemli müzisyenlerinden Ali Sriti'den ud dersleri alan İbrahim, yerel orkestralarda çalmaya başlar. Daha sonra müziğini geliştirerek Hint, İran ve Türk müziğine de ilgi duyar. Birçok sanat dalıyla ilgilenen İbrahim bir ara film müzikleri de yapar. Caz müziğine ilgisi ise Ketih Jarrett'in The Köln Concert albümünü dinlemesiyle başlar. Makamsal Arap müziğini geliştirerek udu hiç alışık olunmadık bir şekilde caz müziğinin içine sokar. ECM'den albüm yapar ve giderek tanınır. Albümlerinde çoğunlukla başka ülkelerden virtüözlerle çalışır. Doğu Batı sentezini müzikle icra eden İbrahim, aslında bir tür Dünya müziği yapıyor. Ülkemizde ise epey bir seveni var. Geçtiğimiz günlerde Zorlu PSM'de gerçekleştirdiği konser öncesinde kendisiyle kısa bir sohbet etme imkânı yakaladık. Daha önce Türk müzisyenlerle de çalışan İbrahim'in şimdilerde Yurdal Tokcan'ı da ilgiyle takip ettiğini öğrenmek sevindirdi beni.
Tam da buradan yola çıkarak, şarkılarını nasıl bestelediğini, etkilendiği alanları sordum kendisine. Çünkü bu alanların epey geniş olduğunu biliyorum. Mesela Mahmud Derviş'in bir şiirinden, Arap baharından etkiler taşıyan bir müzik yapıyor sonuçta. O süreci şöyle anlattı: "Esasen kendime hiçbir yol haritası ve hareket noktası tayin etmiyorum. Tam anlamıyla özgür kalmaya çalışıyorum. Aslında besteleme sürecinde müzikal olarak ortaya çıkanlara şaşıran kendim olmaya çalışıyorum, ortaya çıkan ve genellikle başlangıçta kendi içlerinde bir bağlantı yokmuş gibi görünen dağınık unsur ve (eskiz gibi görünen) parçalar arasından bir seçki yaparak üzerinde çalışılarak geliştirilmeye uygun gördüklerimi seçiyorum. Bir şiir ya da hadiseyle kurulması muhtemel olan ya da varsayılan bağlantı olayın zuhurundan sonra gelir ve zaten mevcut bulunan malzeme tarafından telkin edilir; bunun tersi olmaz."
Udu cazla tanıştıran müzisyen
Enver İbrahim için udu cazla tanıştıran müzisyen deniliyor. Tabii bizim klasik müziğimizde de ud, tambur ile birlikte çok önemli bir yerde duruyor. Enver İbrahim'in de Şerif Muhiddin Targan ve Cinuçen Tanrıkorur hakkındaki görüşlerini epey merak ediyordum. Müzik eğitiminin geleneksel müzik üzerine kurulu olduğunu söyleyen İbrahim, oradan yavaş yavaş caz müziğine geçtiğini, caz gibi çeşitli ufuklardan gelen eski ve çağdaş müzik tarzlarının farklı şekillerine yoğun ilgi duyduğunu ifade ettikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Besteci olarak daha ilk başlardan itibaren caz müzisyenleriyle karşılaşmaya, beraber çalmaya ve bestelerimi onlara yorumlatmaya hayli hevesliydim. İsimlerini zikrettiğiniz iki udi şüphesiz gelecek nesiller bakımından başvuru kaynağı olarak kalacak olan udun dev sanatçılarıdır. Yeni nesil udiler arasında ise kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum Yurdal Tokcan'ı örnek olarak verebilirim."
Hem dünyadan hem de Türkiye'den birçok önemli müzisyenle yani virtüözle çalıştı Enver İbrahim. Bizden de Erköse kardeşlerle ilk çalışmalarını yaptı, hatta bir dünya turnesine çıktıklarını hatırlattım kendisine ve bu birlikteliklere yenilerinin eklenip eklenmeyeceğini, varsa bu projelerinden ne zaman haberdar olabileceğimizi de konuştuk. Sözlerine şöyle devam etti: "Beraber iki albüm kaydettiğim ve birkaç konser verdiğim Barbaros Erköse ile çalmak harika bir deneyim oldu. 1985 yılında caz müzisyenlerini dâhil ettiğim ilk konserimi de yine Erköse kardeşlerle yapmıştım. Doğrusu Türk müziği beni daha genç yaşlarımdan itibaren daima cezbetmiştir. Türk müzisyenlerle birlikte çalmak benim için adeta bir rüyanın gerçekleşmesi oldu."
Türk müzisyenlerle çalışmasının bir rüyasının gerçekleşmesi olduğunu ifade etmesi beni ziyadesiyle mutlu etti. İbrahim, günümüzde pür caz bir melodik yapıya doğru ilerlemeye çalışıyor aslında. Bir de tabii değişik tarzları dijital platformlar çoğaldıkça daha da çok duymaya başladık. Tam da burada yaptığı müziği esas kendisinin hangi tür olarak tanımladığını merak ettim. Şöyle açıkladı: "İnsanın kendini değerlendirmesi zor iş. Bu yüzden müziğimi tanımlamak benim için mümkün değil. Ama şunu söylemeliyim ki benim tutkum hem atalarımdan kalan hem de çağdaş kültürüme sinmiş olan bir Arap müziğinin oluşturulmasına belli bir evrenselci anlayışla katkıda bulunmak. Kısmen de olsa bunu başardığımı ümit ediyorum."
Bizde "Rita" şarkısıyla tanındı
Enver İbrahim makamsal müzikten yola çıkıp cazda harikalar yaratmış müzisyen bir üstat. Bizde ise Mahmud Derviş'in "Rita" ile "Tüfek" şiirinden etkilenerek bestelediği The Astounding Eyes of Rita albümüyle birlikte daha çok tanınır olmuştu. Sonraki albümlerinde de önemli bir çıtaya çıkan İbrahim'in sıradaki albümünü de merak ettiğimden hemen sordum tabii: "Yeni albümümün içeriği henüz kafamda net olarak belirginleşmiş değil. Aklımda bir konu var ama bu henüz belirgin bir projeden bahsedeceğim kadar olgunlaşmadı. Durumu daha belirginleştirmek bakımından biraz daha zamana ihtiyacım var."