Mesut Aytekin: Dünya sinemasında İstanbul

Dünya sinemasında İstanbul
Giriş Tarihi: 2.9.2019 17:28 Son Güncelleme: 2.9.2019 17:28
Yavuz Turgul’un sevdasıdır İstanbul. Baran’ın yitiğini aradığı, Muhsin Bey’in musiki ve İstanbul beyefendiliğini koruduğu, Nazım Bey’in hâlen öğretmeye devam ettiği, Ali Osman’ın bozulmadığı, mahallenin abisi olduğu yerdir burası. Ama yalnızca Türk sinemasına değil yabancı filmlere de ev sahipliği yaptı.

Her sokak neredeyse çekime hazır bir platodur İstanbul'da. Bu yüzden Türk sinemasının birçok filmine, dizilerin nerdeyse yüzde doksanına yarenlik eder. Doğal mekân havası yapımcıları set kurmaktan kurtarırken; sıcak, samimi yapıları filme ya da diziye doğallık ve değer katar. Gerçeklik duygusu cam ekrandan ister istemez evlere yayılır ve insanlar yaşamadıklarını yaşarken hayal dünyalarında tek tek dolaşırlar İstanbul'u…

Yavuz Turgul'un sevdasıdır İstanbul. Baran'ın yitiğini aradığı, Muhsin Bey'in musiki ve İstanbul beyefendiliğini koruduğu, Nazım Bey'in hâlen öğretmeye devam ettiği, Ali Osman'ın bozulmadığı, mahallenin abisi olduğu yerdir burası. O sokakların kokusuna hayrandır Turgul ve neredeyse bütün filmlerini İstanbul'a adar. Hakkını da verir doğrusu. Türk sinemasında birçok film gerek yapım şirketlerinin İstanbul'da olması, oyuncuların kolay bulunabilmesi, yapım masrafları gerekse de güzel ve doğal mekânlar nedeniyle hep İstanbul'da çekildi.

Yalnızca Türk sinemasına değil yabancı filmlere de ev sahipliği yaptı İstanbul. Tenten'in, Şarlo'nun, Killing'in konuk olduğu 1950'lerin hızlı zamanları sonrası yabancı sinemacıların birçok kere mekânı oldu. İtalyan, Amerikan, Hintli, İspanyol, Fransız, Alman sinemacılar İstanbul'un sanatsal ve mimari yapısından, renkli kalabalığından yararlandılar.

Farklı mekân arayışları ile birlikte I. Dünya Savaşı sonrası dünya sinemasında tercih edilen ülkelerden biridir Türkiye. İstanbul ise 1950'lerden sonra keşfedilerek popüler bir şehir olur sinemada. Bazı filmler dünya sinema endüstrisinde yoğun ilgi görüp Türkiye'nin tanıtımına büyük katkı sağlarken bazı filmler sessizce vizyona girip sinema tarihi içinde kaybolmuştur.

James Bond geldi açın kapıları

İstanbul'u sinema anlamında dünyaya tanıtan film, 1963 yapımı Rusya'dan Sevgilerle filmi oldu. Şu meşhur James Bond'un arzı endam ettiği filmlerden biridir Rusya'dan Sevgilerle. 33 yaşındaki Sean Connery ikinci kez Bond rolüyle beyazperdedir. Usulca sokulup o meşhur tanışma sahnesini onun ağzından dinleriz: "Bond, James Bond." Sultanahmet, Ayasofya, Galata Köprüsü, Boğaz ve Kız Kulesi'ni görürüz filmde. Bond, tarihî mekânlarda casuslarla kovalamaca oynarken yine bir gizemin peşindedir. Galata Köprüsü'ndeki seyyar satıcılardan simit alır, Boğaz turu yapar.

Bununla birlikte yönetmenliğini Sam Mendes'in yaptığı James Bond'un 23'üncü macerası Skyfall'da (2012), Bond yine İstanbul'a uğrar. Daniel Craig'in 3'üncü defa James Bond'u canlandırdığı filmde, Javier Bardem ve Ralph Fiennes oynamaktadır. Bir taraftan geçmişiyle yüzleşen M, diğer taraftan James Bond'un sadakatini sınar. Bond'un önemli görevi ise saldırıya uğrayan MI6'yı büyük tehlikeden kurtarmaktır. Açılış sahnesiyle ilgi çeken Skyfall daha çok Kapalı Çarşı'daki sahneleri ile konuşuldu ve özellikle tarihî çarşının çatısındaki motosiklet sahneleri tarihi yapıya zarar verdiği gerekçesi ile oldukça eleştirildi.

Yönetmenliğini Jules Dassin'in, senaristliğini Monja Danischewsky'nin yaptığı 1964 yapımı Topkapı filmi İstanbul'un önemli tarihî eserlerinden biri olan Topkapı Sarayı'na başrolü verir. Türk-Amerikan ortak yapımı filmde Arthur Simon Simpson, Walter Harper, Cedric Page'in yanı sıra Senih Orkan, Ahmet Danyal Topatan gibi Türk oyuncular da rol alır. Filmin müziklerini Susuz Yaz'ın da (1964) müziklerine imza atan Yunan besteci Manos Hacidakis yapar. Film, casus romanları yazarı Eric Ambler'ın 1962 tarihli Gün Işığı (The Light of Day) romanından uyarlanmıştır.

İstanbul'u es geçmeyen casuslardan biri de Jackie Chan'dir. Chan, Bei karakteriyle Altın Yumruk İstanbul'da filminde İstanbul'u birbirine katar. Teddy Chen'in yönetmen koltuğunda oturduğu film Hong Kong yapımıdır.

Yine Kapalı Çarşı'nın başrolde olduğu filmde İstanbul, çeşitli manzaraları, Galata Köprüsü, sokakları, hamamları ile arz-ı endam eder. Jackie Chan, çatılardan zıplayarak, kapıları kırarak, ortalığı devirerek gerçekleri arar.

Bollywood rüzgarı İstanbul'da da esti

Amerikalı, İngiliz, İtalyan ve Fransız sinemacıların yanı sıra Hintlilerin de uğradığı bir yer oldu İstanbul. Dünyanın en çok film üreten sinema endüstrilerinden biri olan Bollywood, milenyum sonrası Türkiye ile daha da yakınlaştı. Doğu'nun mistik ülkesi müziklerini de alarak İstanbul'un başrol oyuncularından biri olduğu Misson İstanbul'u 2009 yılında çekti. Aksiyon türündeki film, iş hayatında başarılı ancak özel hayatında aynı başarıyı yakalayamayan muhabir Vigas Sagar'ın, İstanbul merkezli bir haber kanalından aldığı iş teklifiyle değişen hayatını konu alıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Türkiye'nin tanıtılması için yabancı filmlere destek verdiği projelerinden biri olan film, Boğaz'dan Haliç'e, Sultanahmet'ten Yerebatan Sarnıcı'na kadar pek çok tarihî ve turistik mekânda çekildi. Vapurların, tramvayların, plazaların harmanlandığı film İstanbul'un hem modern hem de tarihi yönüne vurgu yapıyor.

Yarış 2 filmi de hem Hindistan'da hem de dünyada Türkiye ve İstanbul'un tanıtımı noktasında büyük rol oynamıştır. Hintli yönetmen kardeşler Abbas ve Mustan Burmawalla tarafından çekilen Yarış 2'de Anil Kapoor, Saif Ali Khan, Kareena Kapoor, Deepika Padukone, ve John Abraham gibi ünlü Hint oyuncular rol aldı. Çekimleri İstanbul çoğunlukta olmak üzere Antalya ve Kuzey Kıbrıs'ta yapılan aksiyon ve gerilim türündeki başarılı filmde Ayasofya, Bozdoğan Kemeri, Veli Efendi Hipodromu, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Galata Köprüsü bol bol görülür. Film, Hindistan'daki 3 bin 200 sinemanın yanı sıra ABD, İngiltere, Avusturalya, Dubai gibi 50 ayrı ülkede gösterime girmiştir.

Filmin ünlü başrol oyuncularından Anil Kapoor'un şu sözleri sinemanın tanıtıma katkısı noktasında kayda değerdir: "Bence Türkiye, gelinebilecek en güzel rotalardan biri. Size her şeyi sunuyor. Manzaranın dışında çok etnik, mistik ve ham bir havası var. İnsanlar, miras, köken ve tarih sizi büyülüyor. Bütün bu yapılar, Boğaz muhteşem. Tabii yemekler de güzel. Aradığım her şeyi bir arada buldum burada. Normal şartlarda ikinci kez gittiğiniz bir yer için bu kadar heyecanlanmazsınız ama burada her seferinde yeni ve ilginç deneyimler yaşayabiliyorsunuz."

İstanbul'un tarihî, doğal ve turistik güzelliklerine yer veren diğer Hint filmlerini de şu şekilde sıralayabiliriz: Guru (2007), Ajab Prem Ki Ghazab Kahani (2009), Dookodu (2011), Game (2011), Ek Tha Tiger (2012), Baby (2015), Gangster (2016).

Önde hikâye fonda İstanbul

Bahsettiğimiz bu filmlerin dışında pek çok önemli film İstanbul'u mekân olarak kullanmış, hikâyelerine derinlik katması için ondan yararlanmıştır.

Gary Oldman, Tom Hardy, Colin Firth gibi usta oyuncuların yer aldığı Köstebek (Tinker Tailor Soldier Spy-2011), Soğuk Savaş sonrası İngiliz istihbaratının iç hesaplaşmasında İstanbul'a da yer verir. Fransız, İngiliz, Alman ortak yapımı film ünlü polisiye yazarı John Le Carre'nin aynı isimli romanından uyarlanmıştır.

Naomi Watts, ve Clive Owen'ın başrolünü paylaştığı Haluk Bilginer'inde rol aldığı Uluslararası (The International-2009) Süleymaniye Camii, Kapalı Çarşı ve Yerebatan Sarnıcı'nın da yer aldığı tarihi mekânlarda çekilmiştir. Amerikan, Alman, İngiliz ortak yapımı olan film açılışını 2010 Berlin Uluslararası Film Festivali'nde yapmıştır. Uluslararası bir bankanın kirli işlerini açığa çıkarma konusunda kararlı olan Sallinger, bu amaçla New York, Berlin, Milan'dan sonra İstanbul'da sona eren bir maceraya atılır.

Agatha Christie'nin Pera Palas Oteli'nin 411 numaralı odasında kaleme aldığı Şark Ekspresinde Cinayet (Murder On The Orient Express) romanını 1974 ve 2017 yıllarında iki defa sinemaya uyarlanır. Son uyarlama filminde Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Willem Dafoe, Judi Dench ve Penelope Cruz gibi ünlü isimlerin rol aldığı film, İstanbul'dan yola çıkan ve Paris'e gitmekte olan Doğu Ekspresi'ndeki bir cinayetin çözüm sürecini konu alır.

İstanbul Mısır Çarşısı ve genel İstanbul manzarasının yer aldığı Hitman, Ajan 47'nin maceralarını konu almaktadır. Aksiyon yüklü Hitman aynı isimli popüler bilgisayar oyunundan uyarlanmıştır. Başrollerinde Robert Knepper, Timothy Olyphant ve Olga Kurylenko vardır.

Ajan filmlerinden ayrı olarak Aşkın Yaşı Yok (The Rebound-2009) isimli bir romantik komedi filmine de ev sahipliği yaptı İstanbul. Başrolünde Catherine Zeta Jones ve Justin Bartha'nın oynadığı filmin afişinde Ortaköy Camii (Büyük Mecidiye Camii) ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün yer aldığı yer alıyor.

Net 2,0'da (2006) ise bilgisayar programcısı Hope Cassidy (Nikki Deloach) Türkiye'ye gelir kendisine Demet Akbağ eşlik eder.

Velhasılı kelam adını saymadığımız birçok film geçer İstanbul'da ancak dünya çapında bir türlü sinema kenti yapamayız şehrimizi. Bürokratik engeller yeterli çekim platolarının yapılamaması ve organizasyon eksiklikleri dünyanın bu bacasız sanayisine engel olmaktadır. Tarihe, ülkemizde Çanakkale'de not düşüldüğü hâlde Meksika'da çekilen Truva buna en açık örnektir?

Bu bağlamda tüm güzelliklerimizi, kültürümüzü dünyaya tanıtmalı, yurt dışındaki kara propagandalara sinema gibi kültür endüstrilerinin en önemli taşıyıcıları ile cevap vermeliyiz. Geçen aylarda meclisten geçen sinema kanunu bu anlamda atılan önemli adımlardan birisidir. Dünya'da tek başkent olsaydı o da İstanbul olurdu sözüne yakışır film karelerinde buluşmak duamız olsun…

BİZE ULAŞIN