Lacivert Yazı İşleri: Anaokulunda Nutella sorunsalı

Anaokulunda Nutella sorunsalı
Giriş Tarihi: 7.6.2016 17:15 Son Güncelleme: 7.6.2016 17:19
Lacivert Yazı İşleri SAYI:25Haziran 2016
Çocuk ilk altı ay anneyi çok yoğun meşgul ediyor. Sonra desteksiz oturmaya ve bağımsız hareket etmeye çalışıyor. Burada bir mesaj var, tamam 6 ay bitti, mesafeyi biraz düşür. Sen de ona göre mesafe alıyorsun, bazı problemlerini düşünme ve çözme becerisi kazanması için biraz ona inisiyatif veriyorsun. Düşürdüğü bir oyuncağın ardından gidip onu alması gibi… Bu hayat boyu devam eder, kademe kademe çocuk anneden fiziksel olarak kopar ama duygusal olarak bağlanır.

Lacivert olarak bu ay 0-2 yaş bebekleri olan annelerle beraberiz. Annelerle bebek yetiştirmenin şehre ve topluma bakan yanlarını tartıştık. Bebekli ve şehirli annelerin toplu taşıma araçlarında, sokaklarda, AVM'lerde nelerle karşılaştıklarını, annelerin çocuklarıyla aralarına mesafe koyamama sorunlarını, Sağlık Bakanlığı'nın zorunlu aşı politikalarını konuştuk.

Lacivert: Merhabalar hanımlar, hepinizin küçük bebekleri var, havalar da güzel, yaz geliyor, e artık bebekleriniz dışarıya çıkmak ister. Yanınızda eşiniz veya bir yakınınız olmadan, araç da kullanmadan şehirde hareket edebiliyor musunuz? Toplu taşıma ile bir yerden bir yere gitmek, parkları, restoranları kullanmak nasıl sizin için?

Lei Gong: Ne mümkün! (Gülüşmeler).

Lacivert: Galiba bam telinize bastım.

Lei Gong: Hem de ne biçim. Hadi diyelim ki İstanbul eski bir şehir, kalabalık, sokaklar ve kaldırımlar dar. Ama yeni yapılan bir şeyde nasıl oluyor da bebekli insanlar için kolaylık olmuyor? Geçen gün Marmaray'dayım. Üsküdar'dan binmiştim, Sirkeci'ye çıkmaya çalışıyordum bebek arabamla. Sirkeci'de asansörü bir türlü bulamadım. Güvenlikçilere sordum, onlar da bilmiyorlardı, oradan oraya dolandım.

Yanluo: Asansörü bulsak ne oluyor ki, asansör insan dolu. Kapısında önceliğin hamilelere, yaşlılara ve bebekli kadınlara verilmesi gerektiği yazsa bile kimse kıpırdamıyor. İnsanların bebek arabasını görünce yüzleri ekşiyor.

Lacivert: Yani kendinizi şehirde hareket ederken kısıtlanmış gibi mi hissediyorsunuz?

Yanluo: Kesinlikle. Bir yere gitme fikri insanı geriyor bir kere. Toplu taşıma bir tercih değil zaten çoğumuz için zorunluluk. Özel araç varsa kimse bebekle toplu taşımaya binmek istemez.

Dizang: En büyük asansör sorunu AVM'lerde. Benim anlamadığım şu; gencecik insanlar, yanı başında yürüyen merdiven. Asansör tıklım tıklım dolu ve bir yer açıldığında bekleyenler de bize yol vermiyor.

Tianhuang Dadi: Benim özel aracım yok, bebek dışında ufak bir evladım daha var, ikisiyle şehirde hareket etmem neredeyse imkânsız, o yüzden bir yere gitmek için hep hafta sonu eşimi beklemek zorundayım.

Lei Gong: Ben bu bebek arabasını sığdırma krizi yüzünden kanguru aldım, kanguru ve sırt çantası ile geziyorum. Ama bebek ağırlaştıkça taşımak çok zor oluyor.

Lacivert: Ulaşım 'çocuk friendly' değil yani. Sorun getirilen hizmette mi, alt yapıda mı, davranışlarda mı?

Guan Yin: Bence alt yapı sorunu değil, birçok otobüsün ve metrobüslerin tekerlekli sandalye veya bebek arabası ile binmeye uygun yapısı var. Ama kalabalıkta nasıl bineceksin? İnsanların saygı duyup yol vermesi gerekir. Seni görünce herkesin yüzü düşüyor. Biz bu konularda merhametli olamıyoruz. Otobüslerde bebek arabası için emniyet kemeri var. Onu yerinden çıkardığında insanlar otobüsün bir şeyini koparmışsın gibi bakıyor.

Lacivert: Bu davranışları genellikle kimler gösteriyor? Çocuk sahibi olmamış ve halden anlamayan gençler olabilir mi?

Dizang: Size çok garip gelecek ama bu davranışı daha ziyade kadınlardan gördüm ben. Erkekler genç olsun ileri yaşta olsun hiç olmazsa arabanın ucundan filan tutuyor.

Lacivert: Oo, çalışmadığımız yerden geldi, herkes katılıyor mu sokakta kadınların bebekli annelere daha kötü davrandığına? (6 kişiden sadece bir kişinin fikri yok, diğerleri katılıyor…) Allah Allah, neden bu durum böyle?

Tianhuang Dadi: Benim bir cevabım yok ama tahminim var. Ben de dikkat ediyorum, bebeğimle bana en çok kadınlar yol vermiyor, çünkü bütün kadınlar sadece kendilerine yol verilsin istiyor galiba. O yüzden bebekli kadını ayrıcalıklı bir yere koyamıyor.

Yanluo: Bu sanki vaktiyle ben çektim şimdi sen çek demek gibi. (Gülüşmeler).

Guan Yin: Ben kötü davrandıklarını düşünmüyorum da işte kabalar, çarpıyor, bir eşyanı düşürüyor, eğilip almıyor.

Dizang: Ben bir hayli kötü davranış diyebileceğim şeyle karşılaşıyorum. Çocuğun varsa önceliğim var diye düşünemezsin dedi birisi.

Lei Gong: Bebek arabası belki de kadınlara kâbus dolu uykusuz günlerini hatırlattığı için kötü bir obje olarak gözüküyordur. (Gülüşmeler).

Lacivert: Sonuçta kendinizi dışarıda bebekle konforsuz ve tedirgin mi hissediyorsunuz?

Beiji Dadi: Bebeklere izinsiz dokunmak ve sevmek dışında evet. Toplumun tahammülü kalmamış. Bebekler bazen toplum içinde durduramadığınız bir şekilde ağlıyor. Bir sebebi vardır belki ama o an bilemiyorsunuz. Çaresiz kalıyorsunuz, elinizden hiçbir şey gelmiyor. Hele de yolculukta iseniz. O zaman ben o kınayan, onaylamayan bakışları görüyorum, eziliyorum, öflemeler püflemeler, kafayı çevirip çevirip bakmalar. Keşke üstün bir gücüm olsaydı da bunu yaşamasaydım diyorum.

Lacivert: Ama tersi de mümkün. Çocuklarına dur demeyen anneler var, onlara sevimli gelen bağırtılarının ve yaramazlıklarının herkese iyi geleceğini düşünenler… Veya bir konuda uyardığınızda eşiyle kavga ortamına çekenler filan. Çocuklu gezenler ve gezmeyenler arasında dünya savaşı çıkaralım haydi :)

Yanluo: Elbette benim de çocuk sahibi olmadan evvel çok sinir olduğum ebeveyn davranışları vardı, şimdi onları yapmamaya çalışıyorum ve galiba artık dışarıda başka bir şeye bakmaya fırsatım olmuyor.

Guan Yin: Bebek arabası ile asansöre binmek eziyet ama yolda ilerlemek de büyük sorun. Yollarda engelli arabaları ve bebek arabaları rahat gidebilsin diye kaldırım başlarında rampa vardır. Bütün rampaların önüne araba park ediliyor. Ne yapacaksınız? Engelli araçları için çok daha zor bir durum. İlerleyemez, orada kalır.

Lei Gong: Bebek odaları diye bir alan var ama çoğu çok ufak, bazen kokuyor, müthiş kötü. Oraya çocuğunuzu nasıl sokacaksınız? Mescitler var ama mescitte bebek altı açmak ayrı bir rezalet. Ben bir defa denedim ve çok fena azar işittim, şuursuzlukla suçlandım. Kimse benim orada ne kadar çaresiz durumda kalmış olabileceğimi düşünmedi.

Guan Yin: Bu toplantıyı yaptığımız belediye tesisine normalde kışın gelseniz bebek odasının buz gibi olduğunu görürsünüz. Kışın bebeği nasıl tutalım orada?

Dizang: Beş yıldızlı bir otelin düğün salonunda bebek odasını kullanmak istedik. Kriz çıktı, kapı kilitli, anahtar yok. Derken açtılar ki, düğün sahiplerine o oda üst baş değiştirmek için tahsis edilmiş. Her yer elbise, kesif bir parfüm kokusu… Özür filan dilediler ama yönetici ağzından bir şey kaçırdı. Ben, siz bu odayı böyle kullandırırsanız anneler ne yapacak peki, diye sordum. Yönetici, anneler bir şekilde halleder, dedi. İşte maalesef bu işlerin arkasında bir 'anne halleder' düşüncesi var.

Lacivert: E, siz de o kadar küçük bebekle oturun evinizde :) Espri yapıyoruz elbette, peki bu yaş bebeklerle katılabileceğiniz bir aktivite var mı?

Guan Yin: Vallahi ben bu evde oturun lafını ciddi ciddi duyuyorum. Arkadaşlarım içinde de özellikle bebek bir yaşına filan gelene kadar evden çıkmayayım öğrenilmiş çaresizliği var.

Dizang: Daha büyük çocukların var, maalesef bizim yaş grubuna pek bir şey yok. Bir etkinliğe gittiğiniz zaman 17 aylık bir bebek için o yapabilir mi ki diyorlar. Sanki olimpiyatlara katılacağız :)

Yanluo: Bebekler için çocuk kütüphanesinin bu kadar önemli olabileceğini hiç düşünemezdim. Oyun odası olan, kitabı sevdirecek o kadar az yer var ki…

Lacivert: Bir şeyi merak ediyorum, bu sorunlar sizin sorunlarınız ama çocuklarınızın da gerçekten sorunları mı?

Dizang: Tabii, yediğini içtiğini biz dert ediyoruz, onların bunu çok dert edinmiş bir hali yok.

Lei Gong: Annelik egosu denen bir şey var. Ben her şeyi yapabilirim, en iyi anne benim, çocuğumun bana ihtiyacı var, evet bana, tam olarak bana… Böyle düşününce kadınlar sadece anne oluyor, başka hiçbir şey olamıyor.

Lacivert: Ne yapmalı peki?

Yanluo: Biraz rahat bırakmalı. Kendini korumayı öğretmeli, sürekli onu koruyamazsınız… Yalnız bırakmalı, biraz mesafe almalı. Anne çocuk dip dibe bir de beraber uyuyorlar. Uzmanlar bir mesafe koymak gerektiğini söylüyor. Lacivert: Bu mesafeyi koyabilen var mı?

Yanluo: Ben koydum ve bana ne kadar rahat annesin diyorlar. Çocuklarını sürekli denetlemek istiyor anneler. Bunun da güvenlik tarafını eleştirmiyorum. Yani ağzına yabancı bir cisim mi attı diye denetlemek değil kastettiğim, çocuk bir hareket geliştiriyor mesela, anne kafaya takıyor, normal mi bu, niye yapıyor, niye oraya bakıyor, niye şunu yapıyor, biraz rahat bırakıp keşfetmesine imkân vermek lazım.

Guan Yin: Çocuk düşünce ben kaldırmıyorum, onun çaba göstererek kalkması gerektiğini düşünüyorum. Ama etrafta biri varsa alıp kaldırıyor ve bana ters bir şekilde bakıyor.

Lacivert: Hayatta böyle şeyler olacak ama değil mi, her şeyi kontrol edemeyiz, onlar da bir zenginlik…

Beiji Dadi: Evet, en çok kontrol edemediğimiz de anneanneler, babaanneler ve dedeler. Bakın kendi annemi babamı ayırt etmeden söylüyorum. Biliyorsunuz şeker artık çocuklara verilmiyor. Alışsın istemiyorum. Ne zaman annemlere veya kayınvalidemlere bıraksam çocuğun elinde cebinde şeker buluyorum. Söylediğim halde ciddiye almıyorlar, sonra ben gergin oluyorum.

Lacivert: Hakikaten ama sağlık için stres diye bir kavram var biliyorsun.

Beiji Dadi: Ben şekerli, paketli ürün vermelerini istemiyorum. Onun dışında çok takıntılı değilim.

Tianhuang Dadi: Ama bu söylenende şöyle bir haklılık payı var. Anneanneler ve babaanneler çeşitli sebeplerle çocuklarını yetiştirirken yaptıkları hataları veya yeterince zaman ayıramamış olmalarını torunları üzerinde telafi etmek isteyebiliyor. Bu da ayrı bir sorun ortaya çıkarıyor. Torun bir projeye dönüyor.

Dizang: Mesela eski nesil doktorun söylediğini kanun gibi kabul eder. İlaç kullanmaya bayılır. Biz biraz doktorların dediklerine şüpheyle bakıyoruz, ilaç kullanmak istemiyoruz, alternatif ve başka yollar arıyoruz. O kuşak için böyle bir kimyasal karşıtı bilinç yok. Doktoru mutlak şifacı olarak görüyor. O sebeple çocuk bakımında bizlere yardımları çok dokunsa da bazen yöntem farklılığı oluyor. Anneye babaya sorulmadan çocuğa bir şey verilmemesi gerekir.

Lacivert: Öyle bir resim çizdiniz ki, bir önceki kuşak bilinçsiz ve egolu, şimdiki anneler de çok şuurlu. Sizin gibi düşünen kaç kişi var ki, kabul edelim bunlar bir miktar şehirli üst düzey kadınların problemleri. Anaokulunda nutella veriliyor mu diye bir soru sormak bir lüks değil midir?

Yanluo: Elbette öyle, ama aynı üst gelir grubu içinde bir önceki kuşak, bir anaokuluna çocuğunu eğer nutella veriliyorsa olumlu bir şey kabul ederek gönderiyordu, şimdi aynı kişinin 10 yaş küçük kardeşi mesela, aynı anaokuluna nutella veriyorlar diye çocuğunu göndermiyor. Nutellaya ve paketli ürünlere savaş açmış durumda çünkü onun akranı anneler. Ve bu annelerden korkulur çünkü organik diye kendi imkânları ile üretemeyecekleri hiçbir ürün yok.

Lacivert: Harika bir açıklama oldu, teşekkür ederim. Zorla yemek yedirmemek için bir kurtarıcıydı nutella, onu da organikçilere kaybettik diyorsun değil mi?

Yanluo: Vallahi öyle. (Gülüşmeler).

Beiji Dadi: Şimdi ben sıkıcı didaktik bir şey söyleyeceğim ama bunu söylemem lazım, neden çocuklara zorla veya değil bir şey yedirmek zorundayız? Normal bir metabolizma acıkır, muhakkak acıkır ve bebekler de bütün insanlar gibi kendilerini koruma içgüdüsü ile yaratılmıştır. Yemek yedirme konusunda maksimum yanlış stratejiler içindeyiz. Sağlık için değil ama yemek için kesin strese giriyoruz.

Lei Gong: Annelik her alanı kapsayınca çocukla arasında çatışma oluyor. Yedi mi, yemedi mi, çocuk bu çatışmayı fırsata çeviriyor.

Guan Yin: Mesela baba eve gelip ben tokum, yemeyeceğim diyor. Anne canım istemiyor diyor. Bir de doğumdan sonra sürekli diyet hali ile zaten hep yemekten şikâyet eden bir anne var. Çocuk diyor ki içinden, benim neden hakkım yokmuş bakayım yemek yememeye?

Dizang: Akşam yemeğine beraber oturmak, herkesin sofrada yerini alması, çocukların o sofrada bir yerinin olması, bunlar çok önemli şeyler ve çocukların yeme içmesinin artmasında inanılmaz etki ediyor. Bir kere babanın gözüne girmek istiyorlar. Orada aferin alıyorlar. Ama sofrayı o tabak bitecek diye işkenceye de çevirmemek lazım.

Lacivert: Peki çok kilolu çocukların üzerinde de yeme baskısı var, bilinçli bilinçsiz herkes bir şey söylüyor.

Yanluo: O maalesef çok yaygın. Modern hayatta kiloya takılmış durumdayız. Çocuk kilo aldıkça çevresindekiler aşağılıyor. O da bu aşağılanma duygusuyla yemek yemeyi kesiyor. 17 yaşına geldiğinde kendisini böyle kabul eden arkadaşları olacak ve aşağılayan birileri olmayacak, hâlbuki hep o anı arayabilir ve bu yüzden kendisiyle barışık olmayabilir. Çocuklara davranışlarımıza çok dikkat etmemiz gerekebilir.

Guan Yin: Kız çocukları 3-6 yaş arasında babaya düşkün olur. Bu esnada babası mesela çocuğun fiziğiyle dalga geçerse veya tombul kızım benim diye severse, bu çocuk üzerinde iz bırakıyor.

Lei Gong: Şöyle vakalar da var, ilkokula giderken kardeşi olmuştur, onu için için kıskanır, bakar ki kardeşini takdir ediyorlar her yediğinde, o da yemeye başlar.

Lacivert: Peki, konuyu değiştirelim biraz, çocuklarına aşı yapmayan aileler var, bu konuda ne düşünüyorsunuz, değer mi bu riske?

Guan Yin: Aşı meselesi bir garip hal almış. Azıcık geciksen kıyameti koparıyorlar, gelip bazı aşıları evde yapıyorlar ama nasıl, azarlaya azarlaya. Sanki biz çocuğumuzu çok büyük tehlikeye atmışız gibi…

Tianhuang Dadi: Devlet sanki bu işi bizim iyiliğimiz için değil de daha ileride başına iş açmayalım diye yapıyormuş izlenimi veriyor.

Beiji Dadi: Şimdi bir de sürekli uyarılar var, Suriyeli çocuklarla bir araya getirmeyin, Suriyelilere yaklaştırmayın. Devlet mekanizma neyse yapıp Suriyelileri de korumaya alsın, böyle vebalı gibi korku salmasınlar insanlara. Sağlık ocağındaki bir görevli o kadar kötü konuştu ki, faşizme vardırdı meseleyi resmen, sağlık görevlileri topluma endişe vermemeli, bu sefer insanlar daha çok endişe ediyor.

Tianhuang Dadi: Bizim yaptıracağımız bir aşı ithaldi ve 20 gün içinde yaptırmamız gerekmesine rağmen aşı kalmamıştı. Böyle durumlar beni bir vatandaş olarak işkillendiriyor. Biz neden ithal aşı yaptırıyoruz çocuğa, ne yapılmak isteniyor?

Lacivert: Aşı meselesi yüzünden mi Suriyeliler ile ilgili değişik virüsler getirdiler söylemi yayıldı? Yoksa bu bir manipülasyon mu?

Dizang: Bunu bilemiyorum ama bu kadar bireysel bir annelik meselesi olursa, maalesef sadece benim çocuğum, diğer çocuk beni ilgilendirmiyor kafası annelere daha çook şey yaptırır. Aşı sadece bir örnek, bir şeyle korkut, bir şeye inandır hemen aksiyon alıyor. Ben çocuğumun annesiyim, onun adına karar veririm, onu her şeyden korurum ve yönetirim…

Lei Gong: Evet, gerçekten belki insanın en başta kendi yetersizliğini biraz kabullenmesi gerek. Annelik kuşatması altında çocuk. Günde bir yarım saat bile olsa annenin kendi ile baş başa kalması gerekir. Çocuk ilk altı ay anneyi çok yoğun meşgul ediyor. Sonra desteksiz oturmaya ve bağımsız hareket etmeye çalışıyor. Burada bir mesaj var, tamam 6 ay bitti, mesafeyi biraz düşür. Sen de ona göre mesafe alıyorsun, bazı problemlerini düşünme ve çözme becerisi kazanması için biraz ona inisiyatif veriyorsun. Düşürdüğü bir oyuncağın ardından gidip onu alması gibi… Bu hayat boyu devam eder, kademe kademe çocuk anneden fiziksel olarak kopar ama duygusal olarak bağlanır.

Lacivert: Bu verimli sohbet için çok teşekkür ederiz.

BİZE ULAŞIN