Maalesef öyle bir durumdayız ki toptancılık her yanımızı sarmış durumda. Toptan nefret ediyoruz, toptan yüceltiyoruz fakat şunu hep kaçırıyoruz: Bir insan, bir kurum yahut bir yapı, ne tamamıyla iyi olabilir ne de tamamıyla kötü olabilir. Ne bütün yaptıkları doğrudur ne bütün yaptıkları yanlış. Bu toptancılık batağı ise zaman zaman çok trajikomik durumlar ortaya çıkarıyor.
Geçtiğimiz günlerde Pelin Batu'nun çıktığı bir televizyon programında hızlı trenlerle ilgili kurduğu cümle, bu trajikomedinin seçkin bir örneği olarak karşımıza çıktı. Marmaray'da trenin raydan çıkması üzerine, bir programda konuyu yer ve tarih vermeden hızlı trene bağlayan Pelin, 2004 yılında hızlı tren denilen bir trenin daha fazla 'kömür' atılarak hızlandırıldığını ve bu yüzden raydan çıktığını söyledi. Sonradan attığı tweetlerle suçluluk psikolojisi ile ait olduğu yerin her zamanki tavrıyla karşı tarafa hakaretler ederek işi kotarmaya çalışsa da Marmaray'la alakasını kimse kuramadı. Aşırı Amerikan tarihine maruz kaldığından olsa gerek zamanlar ve diller arası git gel yaşadığı görülen Pelin, Türkiye'de neredeyse 30 senedir kömürlü trenin kullanılmadığını bilmiyor. İhtimal odur ki Cihangir, Nişantaşı, Bebek, Sarıyer dışında kalan halkın hâlâ gazyağı ile aydınlandığını sanıyor. Yazık cancağızım.
Solun gericiliği
Sol Haber, Birgün, T24 gibi portallar son dönemde yaptıkları 1930 ve 1940'lara ait gerici dille adlarından sıkça söz ettiriyorlar. Sözcü gazetesinin bir tık daha entelektüel görünümlüsü olan bu yapılar, yaptıkları haberlerle 28 Şubat dönemi seküler medyanın dilini tekrar etmeye başladılar. Uğur Dündar'ın cinci hoca baskınları, Reha Muhtar'ın Aczmendi ve Kalkancılar haberlerini hatırlayanlar adı geçen haber portalların da dilini bir görüşte hemen hatırlayacaklardır. Konu Türkiye düşmanlığı olunca Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı bile destekleyerek haber yapan Sol Haber'in meselesinin sadece sol olmadığı aşikâr. Nasrallah'ı destekler mahiyette, ondan iktibasla haber yaparken aynı zamanda; "Çocukları camiye taşıyan gerici proje durduruldu" başlığıyla haber verebiliyorlar. Haberin başlığını okuyunca çocukların camiye değil de; "nasıl cinayet işlenir, masum insanlar nasıl öldürülür, nasıl bomba yapılır" gibi konuları öğretmeye götürüldüğünü sanıyorsunuz. Anlaşılıyor ki sol, sosyalizmden Makyavelizm'e doğru hızlı bir geçiş yaptı. Kutlu olsun.
Sen nerenin çomarısın?
Yıllarca, istedikleri her olmadığında; bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam, bozkır hayvanı gibi onlarca 'orijinal' hakaretle Türkiye halkına saldıran cenahın son küfrü ise yine oldukça orijinal: "Anadolu Çomarı."
Twitter üzerinden açtıkları #AnadoluComarı hashtagi ile bilindik hakaretlerini tekrar ediyorlar. Solun senelerdir gizlediği elitizmin açığa çıkmasına hayran kaldık. Şimdi çomar nedir ona bakalım: TDK'ya göre çomarın iki anlamı var: 1. İri köpek, çoban köpeği. 2. Terbiyesiz, kaba, saldırgan kimse. İlk anlamını kastediyorlarsa; Anadolu'nun bekçiliğini yapmak köpeklik yapmak değil; aksine evini korumak kadar tabii bir durumdur ki zihin dünyalarında vatan gibi bir kurum olmayan insanlara bunun anormal gelmesini anlayabiliriz. Yok, eğer ikinci anlamı kastediyorlarsa; bu zamana kadar terbiyesiz, kaba ve saldırgan tavırları teraziye koyduğumuzda kimin ağır basacağının tartışmasını bile yapmayalım zira zararlı çıkabilirler.
Hepsi bir yana aslında bunca hınç, kin ve nefretleri, insanların 'Anadolu Çomarı' olmasından değil, İngiliz Çomarı olmamasından kaynaklanıyor olsa gerek…