Resmiye Özel: Kasım 2015 | Türkiye Manzara

Kasım 2015 | Türkiye Manzara
Giriş Tarihi: 4.11.2015 14:58 Son Güncelleme: 16.11.2015 17:16
Resmiye Özel SAYI:18Kasım 2015
Ekim 2015'de Türkiye'de gerçekleşen önemli olaylar... Ödülün ne önemi var?

Acıda birleşemediğimiz gibi, sevinçte de bir araya gelemez olduk. Aziz Sancar, hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını haritalandıran araştırmalarıyla 2015 Nobel Kimya Ödülü aldı. Bu tarihi başarı sonrasında hayatında ilk defa Aziz Sancar ismini duyanların Google'da arama yapmaları sonrasında ilk karşılarına çıkan Mardinli olduğu bilgisi, birçok insanda 'benim temsiliyetim, benim mahallemin insanı' duygusunu açığa çıkardı.

Kürt olduğu için Kürt milliyetçileri sahiplendi önce Sancar'ı. Hatta HDP'li bir vekilin akrabalık bağından dolayı HDP'li ilan edildi. Ardından Türk Milli Takım formalı ve Atatürk bayrağı önündeki fotoğrafları ortaya çıkınca Kemalistler sahiplendi. Sonra sırasıyla, her yeni gelen bilgiye göre yeni aidiyetler biçildi Sancar'a. Tüm bunlar, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma trajedisi yaşattı hepimize. Yahu sadece insan olduğu, insanlığa hizmet ettiği için övünç duyacağımız bir başarıda buluşamaz mıydık hep birlikte?

Bu arada bir not: Kimse Aziz Sancar ne yaptı diye aramadı Google'da. Keşke 'DNA saati nedir?' diye bir baksaydık merakla!

Türkiye'nin 11 Eylül'ü

10 Ekim sabahında, Emek Barış ve Demokrasi Mitingi öncesi, toplanma yeri olan Ankara Tren Garı önünde 102 ölüme, yüzlerce yaralanmaya neden olan patlama,

Saatler öncesinde "Bomba Ankara'da patlayacak" tweetlerinin atıldığı patlama;

Yitip giden genç çocuk bedenlerinin, annelerin, kardeşlerin, arkadaşların, babaların kalbimizde tarifsiz bir yara açtığı patlama;

Daha bombanın bilyelerinin toplanmasına başlanmadan, herkesin birbirine suç atma yarışına girdiği patlama;

Meydana gelen siyasetçilerin daha acılar çok taze iken yanlış rakamlar verip, oy dilenciliği yaptığı patlama;

Ölenleri daha tanımazken üzülüp, detay bilgiler geldikçe 'orada ne işleri vardı?' deme vicdansızlığının gösterildiği patlama;

Cumhuriyet tarihinin en ağır terör olayının olmasının yanı sıra 'siz büyük bir savaşın içerisindesiniz' mesajının verildiği patlama;

'Büyük devlet' olmanın öncelikli gereği 'sağlam istihbarat, sağlam tedbir şartlarının yerine gelmediği patlama;

Son tahlilde ailelerin yıkıldığı, genç bedenlerin parçalandığı, yaşattığı travmanın kolay kolay atlatılamayacağı, ateşin düştüğü yeri yaktığı patlama…

Ahmet Hakan darp edilir, failler partiden denir!

Dört kişi, bir gazeteciyi darp ediyor. Bu vakayı kınıyoruz. Fakat medyanın konuyu ele alış biçimine de hayret etmeden geçemiyoruz. Hürriyet gazetesi bu adli vakayı, 'Saldırganlar bakın hangi partili çıktı?' diyerek haber yapıyor. 'Saldırganlar bakın hangi takımı tutuyor?' diye sorsak ve saldırganlar mesela Galatasaraylı çıksa, saldırıyı Galatasaray camiası mı yapmış olacaktı?

Neden muhalif değilsin Kenan?

Kimi insanlar vardır, umut yayarlar sessizce etraflarına… Milli motor sporcusu Kenan Sofuoğlu da onlardan biri. Çektiği acılara rağmen mücadelesinden dönmemiş, kazandığı onca başarıya rağmen tevazudan vazgeçmemiş… Kenan, Super Sport Dünya Şampiyonası'nda dördüncü kez şampiyonluk kazandı. Birileri ise onun bu başarısını görmezden geldi, sahi neden muhalif değilsin Kenan?

Bu vaat başka vaat!


Türk siyasi tarihinde liderler ev, araba, yat, kat, traktör, inek, yol, su, makarna, patates, kömür, elektrik ve çok sayıda farklı taahhütte bulunup oy istediler. İki anahtar vaadinde bulunup eldeki ikiyi geri alanları da, 'Ankara'ya deniz getireceğim' diyenleri de gördük… Neyse ki son yıllarda seçim vaatleri mantık çerçevesine indi. İndi, ancak burada da rekabetin getirdiği sınır tanımazlık ve gerçeklik algısından kopuş başladı.

Toplam bütçeyi bir senede bitirebilecek maaş zamları, ekonomik sistemin altı ayda yerle bir olmasına sebep olacak vaatler, bankacılık sistemini bir haftada bitirecek kredi kartı afları... Başbakan Ahmet Davutoğlu ise gençlere çığır açacak bir vaatte bulundu. Gençlerin işini, aşını temin ettikten sonra eş için önce anne babalarına, olmazsa kendisine başvurmalarını istedi. Şaşırtıcı ekonomik vaatlere alışmıştık da, böylesi bir sosyal vaat görmemiştik.

Bekârların heyecanı seçim sonuçlarına nasıl yansıyacak görelim!

Vahim olayda istifa yok

Yanlış bir uygulamayı eleştirmek adına inançlara hakaret edilebilir mi? Danimarkalı bir karikatüristin Peygamber Efendimize hakaret amaçlı çizdiği bir karikatürü Diyarbakır Yenişehir Belediyesi'nin erken yaşta evlilikleri eleştirmek için afişlere taşıması geçen ayın en vahim olaylarından biriydi. Maalesef, istifa yok, görevden alma yok, sorumlulardan hesap sorma yok. Bekliyoruz.

3 Parti 1 Slogan

Seçim slogansız olmaz, ama bu sefer yaşanan süreç belirli olmuş olmalı ki birbirine benzeyen ve pek renkli olmayan sloganlar şöyleydi:

MHP: Sen, Bilirsin Türkiye
CHP: Önce Türkiye
AK Parti: Sen Ben Yok Türkiye Var

Bağzı Gaflar

Başbakan Ahmet Davutoğlu
, IŞİD ile aralarındaki İslam anlayışı farkının 360 derece olduğunu söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, vicdan sahibi hiçbir Allah kulunun 7 Haziran sonrasında CHP'nin iyi bir politika izlediğini söyleyemeyeceğini ifade etti.

Figen Yüksekdağ'ın ise, gittiği taziye evinde annenin Kürtçe olarak kendisine yönelttiği eleştirileri 'olsa olsa iltifattır' diyerek tasdik etmesi Kürtçe ile imtihanı oldu.

Gündem Sözlük

Mankurt
Ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan anlamına geliyor. Mankurt bazı işlemler sonucu öz benliğini yitirerek kendisini kimliksizleştiren, düşmanının kuklası haline gelmiş bir zavallı insan tipidir. 'Mankurtizm' ise sosyal kimlik değiştirme ve öz köküne yabancılaşma temasını karşılayan sosyal psikoloji literatüründe bir terim. Aynı zamanda Cengiz Aytmatov'un 1980'de yazdığı Gün Olur Asra Bedel adlı romanında işlediği kişiliktir.

Beşinci Kol
Fiilî müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla manevi etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek ya da fiilî savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü manevi yıkıcı çalışma.

Beyaz Toros
1970'li yıllardan itibaren Fransız Renault firmasının Oyak aracılığı ile Türkiye'ye ihraç ettiği dayanıklılık ve yüksek çekiş gücünün simgesi Toros marka araba değil kastedilen. Beyaz Toros denince 1990'lı yıllarda olağanüstü halin hâkim olduğu bölgelerin sembollerinden birinden, faili meçhul cinayetlerin yüklenicilerinden, görenlerin ölüm sırası sorgulamalarından, şoför mahallinde oturan JİTEM elemanlarından bahsediyoruz.
BİZE ULAŞIN