Biri Irak’ta, diğeri ise Küba’da…
Bu iki tutuklu ve esir kampının ortak yönü çok: Öncelikli olarak birer Amerikan yapımı olmaları… Ardından insan onuruna karşı birer sembole dönüşmeleri… Dünyaya demokrasi ve insan hakları götürdüğünü utanmadan söyleyen ABD askerlerinin vahşi dürtülerini yatıştırmak için çok elverişli bir kamp görevi görmeleri… Hukuk, kanun ve evrensel hakların geçerlilik ve anlamını yitirdiği yerler olarak şöhret bulmaları… Pek çok insanın sorgusuz sualsiz terörist olarak yıllarca hukuk dışı yöntemlerle tutuklandığı ve gayriinsanî muameleye maruz bırakıldığı Guantanamo ve Ebu Gureyb esir kampları kötülüğün tapınağı olarak anılacak kurumlar olmakla kalmadılar. Aynı zamanda, bir zamanlar tek süper güç olarak demokrasi bayraktarlığını kimseye kaptırmayan ABD'nin 'süper güç'lükten küme düşmeye başlamasıyla beraber adi bir insan hakları ihlalcisi konumuna düşen yeni imajının da göstergeleri oldular.