“Yaptıklarım için ödüllendirilmem gerek."
II. Dünya Savaşı'ndan sonra işlenmiş en büyük savaş ve insanlık suçlarının elebaşı olarak nitelendirilse de 13 yıl saklandıktan sonra yakalanarak çıkarıldığı mahkemede kendini 'Tilki' lakabına yaraşır şekilde böyle savunuyordu 'Sırp Kasabı' Radovan Karadzic. Avrupa'nın göbeğinde, 20'nci yüzyılın son demlerinde, tüm Bosna'da 100 bin, sadece Srebrenitsa'da ise içlerinde çocukların da bulunduğu 8 bine yakın Bosnalının katline sebep olan Sırp vahşetinin mimarlarının ve organizatörlerinin başında yer alıyordu. Onun ve kurucuları arasında bulunduğu partisinin başını çektiği dört yıllık vahşet dalgası olan Bosna Savaşı'nda 250 bin kişiden fazla insan katledildi. Onun yönlendirmesiyle zıvanadan çıkan Sırp milliyetçileri 20'nci yüzyılın son demlerinde ve sözde çağdaş dünyanın göbeğinde vahşi bir soykırıma imza atmaktan çekinmediler. Bu insanlık suçlarının azmettiricisi Karadzic'in vicdanı yıllar sonra yargılandığında bile gayet rahattı. Pişmanlıktan çok uzak, kendisini hâlâ 'başkalarını anlama kapasitesi yüksek, hoşgörülü ve yumuşak bir insan' olarak görüyordu.