HOLLYWOOD’A LAYIK HİKÂYELER: PARILTILI EĞLENCE DÜNYASININ PERDE ARKASI DÖKÜLÜYOR
PUFF DIDDY BU DEFA KORKUNÇ BİR TACIZ SKANDALININ YILDIZI
Sean "Puff Diddy" Combs, uzun yıllardır Amerikan popüler kültürünün temel direklerinden biriydi. Etkisi Amerika'da modadan müziğe eğlencenin hemen her alanında görülüyordu. Sokak tavrını lüks tüketiciyle birleştirerek bir servet ve küresel şöhret elde etti. Düzenlediği dünyaca ünlü partileri, şarkıları ve milyar dolarlık şirketiyle Puff Diddy'nin başarılarla dolu bu ihtişamlı hayatının arka planında korkunç bir hikâye olduğu bugünlerde ortaya çıkıyor.
Üç kez Grammy ödülü kazanan ve son yılların en etkili hiphop yapımcılarından biri olan Diddy, bugünlerde kendisini cinsel saldırıyla suçlayan insanlar tarafından açılan birçok davayla karşı karşıya. Bu dava, Amerikan sahnelerinin en skandal davalarından biri sayılıyor ve buna benzer hikâyelerle dolu Amerika'nın eğlence dünyasında bile şaşırtıcı bir düşüş olarak görülüyor. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği davada 25 Mart'ta evlere eş zamanlı yapılan baskınlar CNN'de canlı olarak tüm dünyada yayınlandı.
Davaya konu olan iddiaların bir kısmı, sektöre girmek isteyen gençlerin "yıldız olma vaadiyle cinsel suiistimal niteliğinde bazı davranışlara zorlandığı" hakkında. 54 yaşındaki yapımcının müzik endüstrisindeki nüfuzunu kullanarak "üyeleri ve ortaklarının fuhuş ticareti, zorla çalıştırma, adam kaçırma, rüşvet ve adaleti engelleme gibi suçlara karıştığı bir suç örgütü" kurduğu iddia ediliyor. Bu iddiaların 1991'den bu güne uzanan bir dönemi kapsadığı,
bugün konuşan mağdurların 60 erkek ve 60 kadın olduğu, bunlardan 25'inin iddia edilen uygunsuz davranışlar sırasında reşit olmadığı söyleniyor.
Aralarında Justin Bieber gibi yıldızların da olduğu reşit olmayan çok sayıda mağdurun ise meşhur Amerikan partilerinde iş adamları, politikacılar ve ünlü isimler tarafından defalarca istismara uğradığı güçlü iddialar arasında.
Hayatının geri kalanını çok sayıda cinsel saldırı ve taciz iddialarının ardından ciddi yasal sorunlarla geçirecek olan "hip-hop patronu"nun tüm bu suçları işlerken yalnız olmadığı da biliniyor. Partilerine katılan sayısız ünlünün adı da bu skandala karışmış durumda. Bu dava yüzünden bugün en sevilen sahne yıldızlarının başı büyük belada görünüyor.
HOLLYWOOD'UN TARİHİ "WEINSTEIN" DAVASI
Harvey Weinstein, bir zamanlar film dünyasının kralı olarak anılıyordu fakat Oscar ödüllü yapımcının tüm kariyeri ve itibarı New York Times'ta yayımlanan bir makale sonucu tamamen yerle bir oldu. Bu, sadece Hollywood'un en güçlü adamlarından birinin düşüş hikâyesi değil, Amerika'nın ışıltılı eğlence sektörü için bir kırılma noktası olarak tarihe geçti. En kalıcı mirası ise çöküşünün ardından yükselen #MeToo hareketi oldu.
2018'de sektördeki kadınların ifşaları üzerine Weinstein'ın Hollywood'un en güçlü film stüdyolarından birinin en tepesindeki konumunu, yıllarca kadınları istismar etmek için kullandığı ortaya çıktı. Weinstein, kadın oyuncuları istismar ediyor ve karşılığında kariyerlerinde ilerleme vaat ediyordu. Aralarında Angelina Jolie gibi yıldızlarında bulunduğu 80 ünlü Hollywood oyuncusu geçmişte maruz kaldıkları tacizleri bir bir ifşa ettiler.
2020'de New York'ta cinsel suçlardan hüküm giydikten sonra 23 yıl hapis cezasına çarptırılan 72 yaşındaki Weinstein'in davası tarihi önem taşıyor. Bu skandal sadece Hollywood patronuna yöneltilen suçlamalarla kalmayarak daha önce Hollywood dünyasında yaşanan birçok istismar hikâyesinin de paylaşılmasına ön ayak oldu. #MeToo hashtag'i altında bir sosyal hareket başlattı ve önce eğlence sektörü, daha sonra farklı sektörlerde yaşanan istismara karşı mücadele etmek için çeşitli örgütlerin kurulmasına yol açtı. Fakat şu bir gerçek ki son yedi yıldır Harvey Weinstein, Amerika'da show dünyasının korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
"O ARTIK AMERIKA'NIN BABASI DEĞİL"
ABD'de 1960'dan 1980'li yıllara kadar televizyon dünyasına hâkim olan, ekrandan gözüken ilk Afro-Amerikalı oyunculardan olmasıyla bir ikon haline gelen ve bir zamanlar "Amerika'nın Babası" olarak tanınan Emmy ödüllü komedyen Bill Cosby'nin tüm bu itibarı 2018'de bir anda yok oldu. Cosby hakkında dönem dönem bazı suçlamalar çıksa da ünlü komedyen ülkedeki popülerliğini hiçbir zaman kaybetmemişti. Çünkü 1980'lerin en sevilen komedi dizisi The Cosby Show'da canlandırdığı sevimli ve yardımsever Cliff Huxtable karakteri, ABD için önemli bir figürdü. Bu yardımsever Afro-Amerikalı karakterini gerçek hayatına da yansıttığı için ardından gelenler için rol model sayılıyordu. Hatta ülkede kendisine birçok onur ödülü takdim edildi.
Cosby'nin geçmişini bilenler için 2018'de hakkında yapılan suçlamalar sonucunda cinsel saldırı suçundan hüküm giyip hapis cezasına çarptırılması çok da şaşırtıcı olmamıştı. Fakat bu sefer konuşan kadınların sayısı birkaç kişi değildi. Tam 60 kadın Cosby'yi itham ederek geçmişte uğradıkları istismarı kamuoyuyla paylaştı. Bunlar Cosby'nin 50 yıllık kariyeri boyunca kendilerine uyuşturucu verip cinsel saldırıda bulunduğu kadınlardı. Bu sefer suçlamalardan kurtulamadı. The Cosby Show'un tekrarları yayından kaldırdı, standup şovları iptal edildi. Heykeli Florida'daki MGM Hollywood Stüdyoları parkından kaldırıldı ve bazı kolejler kendisine sundukları fahri doktora derecelerini geri aldı. Cosby, tüm basında artık "O, artık Amerika'nın babası değil" sözüyle anılıyor.
ÇOCUK TELEVİZYONU SETLERİNİN KARANLIK YÜZÜ
2000'lerden itibaren önce ABD'de, daha sonra tüm dünyada en çok izlenen çocuk yapımlarına imza atan Nickelodeon, o dönemlerde büyüyen nesiller için bir kanaldan daha fazlasıydı. Kazandığı ödüllerle, kırdığı rekorlarla, çocuklar arasında bir ikon haline gelen bu kanaldaki yapımlar tek bir
adamın elinden çıkıyordu: Dünyaca ünlü yapımcı Dan Schneider. Schneider muazzam ilerleyen kariyerinin bu döneminde ise artık geçmişte yaşattığı skandallarla konuşuluyor.
2024'te yayımlanan "Sessiz Set: Çocuk TV'nin Karanlık Yüzü" isimli bir belgesel, geleceğin yıldızları olmayı hedefleyen çocuk oyuncuların setlerde yaşadıklarını ortaya çıkardı. Eğlenceli çocuk performanslarının arka planında tıpkı Hollywood setleri ve müzik sahnelerinde olduğu gibi karanlık bir dünyanın var olduğu tüm dünyayla paylaşıldı fakat daha vahim olanı bu sefer mağdurlar çocuklardı.
Belgeselde bugün büyük yıldızlar olarak kariyerlerine devam eden ünlülerin o dönem yaşadıkları istismarlar ve tacizler ifşa edildi. Nickelodeon'ın altın çağını yaşatan yapımcı Dan Schneider'ın yıllar boyunca çocuk oyunculara korkunç zamanlar yaşattığı ortaya çıktı. Dizi materyallerine göre taciz, cinsiyetçilik, ırkçılık ve reşit olmayan yıldızları ve ekibiyle uygunsuz davranışlar da dâhil olmak üzere birçok rahatsız edici iddia ortaya atılıyordu.
Yayımlanan belgeselin ardından kanalın eski yönetmenlerinden biri uzun yıllar yaşanan bu baskı ve istismarın neden gündeme gelmediğini, çocukların ailelerinin neden tepkisiz kaldığını şöyle anlattı: "Bu programlardaki çocukların çoğu, ailelerinin geçimini sağlayan kişiler ve bunun getirdiği baskı onları savunmasız bırakıyor. Yine de çocuk olmak zor bir şey ve bunu Dan'den daha iyi kimse bilemezdi."
DISNEY DÜNYASININ KARANLIK ODASI
Genç yaşta gelen şöhret, dünyanın her yerinden binlerce hayran, ünlü arkadaşlar, Hollywood'un en iyi partilere davet, muhteşem kıyafetler her çocuğun Disney Channel'ı izlerken kurduğu hayallerdi. Bu hayalleri bu kanalın yapımlarında rol alan çocuk oyuncular gerçekleştiriyordu. Fakat son yıllarda Britney Spears, Selena Gomez gibi müthiş bir hayran kitlesiyle şöhrete kavuşmuş yıldızlar başta olmak üzere birçok ünlü, çocuk yaşta Disney
Channel ile yaşadıkları sorunlarla mücadelelelerini anlatmaya başlayınca şaşaalı Amerikan eğlence dünyasının karanlık bir odası daha ortaya çıkmış oldu.
Hollywood dünyasında aileleri tarafından para kazanması için setlere gönderilen çocuklar genellikle yalnızdır, streslidir ve hayatları pek de ahlaki olmayan patronlar ile ebeveynleri tarafından yönlendirilir. Disney Channel şovlarında başlayan şöhretleri genellikle ruh sağlığı sorunlarıyla biter ve çoğunlukla bu mücadele madde kullanımından dolayı rehabilitasyon merkezlerinde geçer.
Spears, çocukluğundan beri eğlence sektörü ve ailesi tarafından sömürüldü, müzik şirketi ve ailesinin sürekli baskısı altında uzun saatler çalıştı.
Sonunda uyuşturucu bağımlısı olduğu ortaya çıktı ve bağımlılıkla mücadelesine hâlâ devam ediyor. Babası tarafından 13 yıl vesayet altında yaşadıktan sonra, Spears muhtemelen Hollywood'un karanlık tarafıyla ilgili hikayelerle bir kitap doldurabilir. 10 yaşındaki bir çocuk, Lindsay Lohan'ın "bir rüya" olarak değerlendirilen çocukluğunun görünmeyen tarafında ise o yaşlarda başlayan madde bağımlılığı ve yeme bozukluklarıyla mücadelesi var. Üstelik o da diğer Disney Channel oyuncularının para avcısı aileleri gibi bir aileye sahip. Onlar gibi Hollywood'un ve televizyonların çocuk çalışanları hakkındaki tüm gerçekler son yıllarda ünlülerin ifşaları, filmler, belgeseller aracılığıyla ortaya çıkarılıyor.
GRAMMY'DE IRKÇILIK TARTIŞMALARI
Hollywood'da ırkçılık tartışmaları çok uzun senelerdir her dönem mutlaka gündeme gelir. Son birkaç senenin en çok konuşulan ırkçılık tartışmaları ise dünyanın en itibarlı ödül törenlerinden olan Grammy müzik ödülleri hakkında yaşanıyor. Öyle ki bu tartışmalar sonucunda müzik sektörünün en büyük ödülü Grammy eski ihtişamlı ve gösterişli günleri arıyor.
Amerikan müzik kültürünün vazgeçilmez parıltılı törenlerinin en ses getireni Grammy'de yapılan ödül seçimleri son yıllarda beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. Amerika'nın en prestijli kurumu Recording Academy geçmişte başlayan ve devam eden ırkçılık, kayırmacılık ve yetersiz oylama süreci nedeniyle eleştirilerin hedefinde. Bu toplumsal öfke birikimi, Grammy'lerin "Scammys" (dolandırıcı) olarak anılmasına yol açtı.
Ödül dağılımlarının gösterdiği acı gerçek şöyle: Grammy ödüllerinde siyahi sanatçılar En İyi Yeni Sanatçı, Yılın Albümü, Yılın Kaydı ve Yılın Şarkısı gibi en çok istenen ödüllerin bazılarını kazanamazlar. Siyahi sanatçılara genelde rap teması içeren ödüller veriliyor. Bu ise Grammy'nin bu sanatçılara
yönelik ayrımcı uygulaması olarak yorumlanıyor. Bu durum birçok sanatçının Grammy adaylıklarını geri çekmesine veya Grammy'lere katılmayı boykot etmesine neden oldu. Drake, 2020'de Grammy'nin ırkçı geçmişini vurgulamak için En İyi Rap Albümü ve En İyi Rap Performansı adaylıklarını geri çekti. 2021'de The Weekend, "After Hours" albümünün 2020'de Spotify'da en popüler albüm olmasına ve genel olarak yankı uyandıran başarısına rağmen hiçbir Grammy'ye aday gösterilmedi. Nicki Minaj, Zayn Malik ve The Weekend gibi birçok müzisyen, Recording Academy ile ilgili şikâyetlerini çevrimiçi olarak açıkça dile getirdi. Son yıllardaki Grammy izlenmelerinin önemli ölçüde azalması, sosyal medyada törenin linç edilmesi bu tartışmaların halkta karşılık bulduğunu doğruluyor.