Kerem Alkin: KÜRESEL SİSTEMDE ÖNEMLİ BİR TEHDİT: GIDA GÜVENLİĞİ

KÜRESEL SİSTEMDE ÖNEMLİ BİR TEHDİT: GIDA GÜVENLİĞİ
Giriş Tarihi: 17.5.2024 14:25 Son Güncelleme: 17.5.2024 14:25
Kerem Alkin SAYI:112
Küresel barıştan söz edebilmek için aynı zamanda enerji güvenliğinden, karşılıklı güvene dayalı bir ekonomi ve ticaret diplomasisinden, iklim ve gıda güvenliğinden de söz etmek gerekiyor. Yeryüzünün bütününde yoksullukla ve açlıkla etkin mücadele edilmeden gerçek manada küresel barışı tesis etmek neredeyse imkânsız.

8 milyarı aşan dünya nüfusunun doğru ve yeterli beslenmesi adına en kritik konu olan küresel gıda arz güvenliği küresel iklim krizinin sebep olduğu üç temel tehditle karşı karşıya. Tehditlerden ilkini küresel iklim krizinin sebep olduğu küresel ısınma sorununa yönelik olarak, tarım ürünlerinin gerekli adaptasyonu hızla gösterememesi oluşturuyor. Bu nedenle küresel sıcaklık artışına karşı, tarımsal ürünleri ve tarımsal üretimi daha dayanıklı hale getirecek bilimsel çalışmaların, araştırma ve geliştirme çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Ekilebilir tarım arazilerinde, sulak alanlarda küresel iklim krizinden kaynaklanan kayıplar, dünya nüfusunun artan beslenme ihtiyacına yönelik ciddi tehditleri gündeme getiriyor. Bu nedenle, tarımsal üretim ve gıda üretiminde verimliliği katlayacak her türlü yeni nesil çalışmalar, yeni üretim metodolojileri tüm uluslararası teşkilatların ve araştırma kuruluşlarının gündeminde yer alıyor.

Küresel iklim krizinin sebep olduğu ikinci tehditse tarım arazilerine ve çok sayıda tarımsal ürüne musallat olan "mantar tehdidi." Küresel sıcaklık arttıkça küresel tarım üretimini ciddi boyutlarda tehdit eden mantar riski de büyüyor. Sadece gelişmekte olan ülkelerde, Afrika, Asya ve Latin Amerika'da değil, İrlanda ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde dahi belirli tarımsal ürünler ve bu ürünlerin üretildiği tarım arazilerinde mantar tehdidinin hızla yayıldığını görüyoruz. İşin olumsuz tarafı küresel ısınma ve yağış miktarındaki azalma, aşırı kuruyan hava ve güçlü rüzgârlar aracılığıyla mantar tehdidinin ülkelerden ülkelere, kıtalardan kıtalara hızla yayılmasına da sebep oluyor. Nitekim küresel tarım üretimini yakından takip eden uluslararası kuruluşlar ve bilim insanları, küresel mantar tehdidinin her yıl 7 kilometre yayılma gösterdiğine işaret ediyorlar. Pirinç, buğday, soya fasulyesi ve patates gibi küresel beslenmede vazgeçilmez tarımsal ürünlerde tehdidin büyümesi can sıkıcı.

Topyekûn mücadele çağrıları

Uluslararası düzeyde yürütülen çalışmalar, daha sıcak olmaları nedeniyle daha önce tropikal bölgelerde görülen tahıl pası hastalığının artık Birleşik Krallık ve İrlanda'da da görüldüğünü vurguluyor. İşin bir diğer tatsız yönü söz konusu mantar hastalıklarının küresel ısınma riski nedeniyle mantar hastalıklarını durdurmaya yönelik tarımsal ilaçlara karşı daha fazla direnç oluşturmaya başlıyor olmaları. Akademik alanda artan çalışmalar, küresel ısınmanın küresel tarım üretiminde sebep olduğu tehdide karşı topyekûn bir mücadelede geç kalınması halinde, dünya ekonomisinin ciddi manada bir küresel açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğinin altını çiziyorlar.

Dünyanın bazı coğrafyalarında küresel ısınma tehdidi nedeniyle giderek güçlenen mantarlar tarımsal üretim yapılan topraklarda 40 yıl yaşamayı başardıkları gibi, küresel iklim krizinin sebep olduğu büyük kasırgalar nedeniyle başka topraklara, hatta kıtalara savrulma riski de taşıyorlar. Bu tür dirençli mantarlar şimdiden dünyanın bazı bölgelerinde yüzde 10 ile 23 arasında tarımsal üretim kaybına sebep olmaya başladılar bile.

Küresel iklim krizi tehdidinin küresel gıda güvenliğine yönelik olarak sebep olduğu üçüncü önemli tehditse kuraklık ve temiz su kaynaklarına yönelik. 8 milyarı aşan dünya nüfusunun beslenme ihtiyacını karşılamak üzere dünya ekonomisine daha fazla miktarda kazandırılması gereken tarıma elverişli arazilerin sulanması, tarımsal üretim için yeterli miktarda temiz suya ulaşılabilmesi, küresel kuraklık tehdidi ve sulak alanların daralması nedeniyle tarihi bir tehditle karşı karşıya. Avrupa'nın son iki yıldır yaşadığı büyük kuraklık, İtalya ve Fransa gibi tarımsal üretimde iddialı ülkeleri dahi tehdit eder bir boyuta ulaşmış durumda.

Bu nedenle temiz su kaynaklarındaki kayıpların giderilmesi, temiz su kaynaklarının geliştirilmesi -ki dünyadaki toplam su kaynağının sadece yüzde 3'ünü oluşturuyorlar-, temiz su kaynaklarının buharlaşmasının engellemesi ve kuraklıkla mücadele dünyanın önde gelen ülkelerinin tümü için önemli bir tehdit başlığı. Bu nedenle başta Birleşmiş Milletler (BM), tüm uluslararası teşkilatlar aralıksız "topyekûn mücadele" çağrılarını yoğunlaştırmış durumdalar.

Küresel barış ve gıda güvenliği

Küresel barış başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, pek çok uluslararası kurumun uzun süredir mücadelesini verdiği bir konu. Ülkeler arasında sürdürülebilir bir güven ortamını, kalıcı sınır anlaşmalarını tesis etmek hayli karışık ve zor bir süreç. Bunun yanı sıra, küresel barıştan söz edebilmek için, aynı zamanda enerji güvenliğinden, karşılıklı güvene dayalı bir ekonomi ve ticaret diplomasisinden, iklim ve gıda güvenliğinden de söz etmek gerekiyor. Yeryüzünün bütününde yoksullukla ve açlıkla etkin mücadele edilmeden gerçek manada küresel barışı tesis etmek neredeyse imkânsız. Sadece ülke bazında değil, dünya bazında da üretilen her türlü tarımsal ürünün ve gıda ürününün en sağlıklı şekilde sofraya ulaşmasını sağlayacak yeni bir tedarik zinciri modellemesinin acilen kurulması gerekiyor.

Gıda güvenliğinin en vazgeçilmez unsurlarından birini dünya genelinde bir beslenme modeline geçmek oluşturuyor. İnsanoğlunun, başta kırmızı ve beyaz et tüketimi alışkanlıkları, her türlü gıda ürününden tüketimine bağlı olarak günlük aldığı kalori 'sağlıklı toplumlar'a ulaşma noktasında da bir risk oluşturuyor. 1960'lı yılların sonlarında, dünya genelinde kişi başına kalori tüketimi 2358 kcal iken, bu rakam 2015-2020 döneminde 2940-3000 kcal'e ulaşmış durumda. 2030 için 3050 kcal öngörülüyor. Bu veri, sanayileşmiş ve gelişmiş ekonomiler için 1960 sonunda dahi 2947 kcal iken, 2015-2020 döneminde 3440 kcal'e ulaşmış durumda. Bu ülkelerde kamu ve STK'larca yürütülen projeler kapsamında, 2030 için 3500 kcal seviyesinde tutma mücadelesi söz konusu.

Bilhassa Çin'den kaynaklanan nedenlerle, Doğu Asya ekonomilerinde 1960'ların sonlarında 1957 kcal gıda tüketimi, 2020-2030 dönemi 3060'dan 3190 kcal'e gidiyor. ABD 3800 kcal ile dünyada 1., Türkiye ise 3500 kcal ile 15. sırada. Dünya genelinde, tarıma elverişli toprakları korumak ve geliştirmek, minimum su kaynağına ve yüksek teknolojiye dayalı yeni tarım üretim modelleri oluşturmak ve genç nesillere tarım sektöründe daha cazip kariyer fırsatları sunmak gıda güvenliği için diğer vazgeçilmez sacayakları. Türkiye olarak, 14 milyar dolar gıda ihracatı ile küresel gıda güvenliğine en önemli katkıyı sağlayan 11. ülke olmanın değerini daha da ileriye taşıyalım.

Yeni nesil ve gıda güvenliği

Dünya, uzunca bir süredir tüm kıtalarda konvansiyonel tarım üretim metotları, aşırı su kullanımı gibi tarıma elverişli toprakları tehdit eden ve hem sayısı hem de alım gücü artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını, taleplerini karşılamak adına küresel gıda sistemlerindeki tam kapasiteye aşırı yüklenilmesi nedeniyle, karbon salımından, toprakların kalitesinin bozulmasından ve küresel biyoçeşitlilik kaybından kaynaklanan tehditleri konuşuyor. BM Nüfus ve Kalkınma Komisyonu 2050 itibarıyla dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşmasından hareketle, 10 milyara yaklaşan tüketicilerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak için gıda sistemlerinde köklü bir değişimin vaktinin geldiğini vurguluyor.

Covid-19'un sebep olduğu tüm belirsizliklere rağmen, uluslararası kuruluşların tümü, pandemi sonrası dönemin geleneksel enerji üretim modelleri ve tüketim eğilimleriyle, tarım ve gıda üretiminin ve talebinin de gelenekselleşmiş yöntemlerle karşılanmasının mümkün olmadığının farkındalar. "Transformasyonu gerçekleştirmezsek, dünyayı kendi ellerimizle öldüreceğiz" artık net bir mesaj olarak dillendiriliyor. Çünkü gelenekselleşmiş tarım ve gıda üretimi, ihtiyaç duyduğu toprak, tohum, gübre ve su miktarıyla, tüm ekosistemi,eldeki sınırlı doğal kaynakları artık baskılar hale gelmiş durumda.

Bu nedenle, 'doğayla uyumlu' yeni üretim sistemlerinin yanı sıra; bilhassa tarımsal üretimde otomasyon sistemlerinin etkinliğinin arttırılması ve üretimden tüketime, 'büyük veri' kullanımının desteklenmesi, daha da önemlisi geliştirilmesi gerekiyor. Ancak, tüm bu kritik önemdeki konuların ötesinde bir husus var. Tarım ve gıda üretimindeki bu kaçınılmaz dönüşümü, yeni sistemlerin adaptasyonunu kiminle yapacağız? Cevap net; gençlerin yeniden tarım ve gıda üretimine çekilmesi, kazandırılması gerekiyor. Bu nedenle, tüm dünyada tarım ve gıda üretiminde çalışanların hem fiziki koşullarının, hem de özlük haklarının iyileştirilmesi gerekiyor.

Başta BM, tüm uluslararası kuruluşlar, küresel ölçüde gıda güvenliğinin sağlanabilmesinin büyük ölçüde kırsal kesimdeki gençlerin ekonomiye kazandırılmasıyla ancak mümkün olabileceğini; bu nedenle, söz konusu gençlere yeni üretim sistemleri ve teknolojilerine yönelik eğitim verilmesinin yanı sıra, tarım ve gıda sektöründe istihdam piyasasına erişimlerinin artırılması gerektiğini belirtiyorlar. Türkiye'nin tarım istihdamında ortalama yaşın 50'nin üzerinde göründüğü bir ortamda, gençlerimizin tarım ve gıda üretiminde önemli bir rol üstlenmeleri; bunun sağlanması adına özlük haklarının ve sosyal güvenlik alanıyla ilgili yeni çözümlemelerin hayata geçirilmesi kritik önemde. İyi yetiştirilmiş bir genç nüfusla, Türkiye gelecek 10-25 yılda dünyanın tarım tüketiminin en önemli tedarikçisi olabilir.

Küresel tarım fiyatları 2024 için umut verdi

Küresel tarım fiyatları, 2024'ün ilk iki ayını adeta iki siyah kuğunun, küresel virüs salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sebep olduğu arka arkaya şoklardan arınarak geri bıraktı. 2020'nin yaz başından 2021'in yaz başına Covid-19'la tırmanan, 2021 yılı yaz başında yatay seyreden ve ardından yine küresel virüs salgınının yeni dalgası ve sonrasında üstüne gelen Rusya-Ukrayna Savaşı ile 160 puanı zorlayan BM Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) küresel tarım fiyatları endeksi, bilhassa Türkiye ile BM'nin inisiyatifi ile devreye giren Karadeniz Tahıl Koridoru süreciyle bir yıllık bir sürede bile önemli bir gerileme gösterdi. Sonrasında toparlanan küresel üretim verilerinin de etkisiyle, geçtiğimiz şubat ayı sonunda küresel tarım fiyatları endeksi 117,3 puana kadar gerilemiş durumda.

Endeksin seviyesi, üç yıl sonrasında, küresel tarım fiyatlarının 2021 yılı şubat ayı seviyelerine geri geldiğini gösteriyor. Bu gevşemede tahılların yanı sıra bitkisel yağların fiyatlarındaki gerilemenin şeker, et ve süt ürünleri fiyatlarındaki artışı yeterince dengelemesinin etkisi önemli. Mısır fiyatları Arjantin ve Brezilya'daki yüksek rekolte beklentisinin yanı sıra, Ukrayna'nın ihracat gelirine ihtiyaç duyması nedeniyle hayli rekabetçi bir fiyatla küresel piyasalarda var olma mücadelesine bağlı olarak düşük seyretmekte. Buğdayda ise Rusya'nın pazara büyük miktarda ürünle girme kapasitesi fiyatlar üzerinde baskı oluşturuyor. Arpa ve sorgum fiyatları da bu tabloyu takip ederken, pirinç Endonezya başta olmak üzere, taze ürün ithalatçısı ülkelerden gelen talebin yavaş ilerlemesi ve kimi tedarikçi ülkelerin yeterli ürün kapasitesi nedeniyle şubat ayında da yüzde 1,6 daha geriledi.

Et fiyatları geçen yılın aynı dönemine göre 0,9 puan daha geride olsa da, yılbaşından bu yana yükselmekte. 7 aylık ardı ardına düşüş sonrası, son 2 aylık artışta, kanatlı et fiyatlarındaki artışı büyükbaş hayvan etinin fiyat artışı takip ediyor. El Nino nedeniyle, büyükbaş hayvan üretiminde iddialı ülkelerdeki aşırı yağışların hayvan nakliyatını zorlaştırması ile ithalat yapan ülkelerden gelen talep baskısı birleşmiş görünüyor. Büyükbaş hayvan eti fiyatında Avustralya'dan kaynaklanan arz sıkıntıları artış yönünde etkide bulunurken, aynı ülkede küçükbaş hayvan arzındaki olumlu seyir ile birlikte yavaşlayan ithalat talebi, tersine küçükbaş hayvan eti fiyatlarını geriletmiş durumda. Küresel şeker fiyatları ise geçen yılın aynı döneminin yüzde 12,5 yukarısında seyrediyor. Brezilya'dan kaynaklanan arz endişelerinin yanı sıra, Tayland ve Hindistan'dan da kaynaklanan ihracat hacmi sıkıntılarına dair endişeler de bir araya gelmiş durumda.

BİZE ULAŞIN