Lacivert Yazı İşleri: GELECEKTE İNSAN-ROBOT AYRIMI BELLİ OLMAYACAK

GELECEKTE İNSAN-ROBOT AYRIMI BELLİ OLMAYACAK
Giriş Tarihi: 10.5.2024 11:55 Son Güncelleme: 10.5.2024 11:58
Teknolojinin gelişmesiyle gelen değişimi her geçen gün daha bariz fark ediyoruz. Endüstride, iletişimde, eğitimde, ekonomide, eğlencede, kısacası hayatın birçok alanında her yönüyle dünyamızın farklılaştığına, hayatlarımızın değiştiğine şahit oluyoruz. Bu yeni dünyayı bazen heyecan, bazen de endişeyle karşılıyoruz ama eninde sonunda bizi nereye götüreceğini anlamak ihtiyacı duyuyoruz. Böyle bir etkiye sebep olan yeni teknolojilerin farklı alanlara nasıl etki ettiğini konuyla yakından ilgili dört isme; Hakkı Alkan, Özgür Akın, Halil Aksu ve Uğur Korkmaz’a sorduk.

Dijital dünyanın nerede başladığını ayırt edemeyecek duruma gelebiliriz
Hakkı Alkan/ shiftdelete.net kurucusu

Google ve Microsoft arasındaki rekabet yıllardır devam ederken Open Al ve DeepMind'ın yükselişiyle rekabet daha da kızıştı. Silikon Vadisi'ndeki bu rekabeti nasıl yorumluyorsunuz?

Şu anda yapay zekâ alanında çok büyük bir rekabet yaşandığı doğru. OpenAI bu alanda ilk adımı atan, yatırım yapan ve tabiri yerindeyse, trenin lokomotifliğini üstlenen bir yapı oldu. Rakipler arkadan geldiler ve yakalamak için şu anda çılgınca uğraşıyorlar, sürekli yeni seçeneklerle geliyorlar. Yapay zekâ ve makine öğrenimi, yapısı gereği logaritmik olarak artan ve genişleyen bir yapı ancak yapay zekânın farklı amaçlar için kullanım senaryoları geliştiren firmalar, bu alanda öne çıkacak ve liderliği ele geçirecekler gibi görünüyor. Elbette en önemli nokta, yapay zekânın işletmelerde kullanımının artması ve sunulan seçeneklerin benimsenmesi ve bunların ticari hayata aktarılması. Bunlar başta olmak üzere pek çok girişim, çalışma var ve meyvelerini toplamak için biraz zaman geçmesi gerekiyor. Yapay zekâ, tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye'yi de etkileyecek elbette ve günlük hayatta kullanımı bir yana, iş yapma şeklimizi değiştirecek. Yeni iş kolları oluşturabileceği gibi bazı iş kollarının da yok olmasına neden olacak. Türkiye olarak yazılım alanında çok başarılı işler çıkarıyoruz. Yapay zekânın yazılıma katkısı bu alanda daha da güçlenmemizi sağlayacak. Yapay zekâ kullanan ürünlerle ortaya çıkan başarılı girişimler bir yana, Türkiye'nin yapay zekâ girişimi olan Türk Yapay Zekâ Modeli "T3 AI'LE" de dikkat edilmesi gereken noktalardan. Bu modelin toplumsal katılım ile büyümesi ve geliştirilmesi planlanıyor ve bu alanda gönüllü olarak katılım sağlayacak kişilerin artışı, modelin gelişimini ve dünya sahnesinde daha geniş anlamda yer almasını sağlayacak.

Vision Pro, teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Vision Pro ile gerçek ve dijital dünya arasındaki mesafe kapanıyor mu?

Gelişmelerin yaşandığı alan, karma gerçeklik. Yani dijital teknolojiyle yaşadığımız hayat arasında kurulan bağ. Bu nedenle de adına karma gerçeklik diyoruz. Vision Pro da dâhil olmak üzere pek çok karma gerçeklik gözlüğünü denedim ve ilk zamanlara göre çok büyük ilerlemeler kat etmiş olduklarını söylemeliyim. Elbette bu teknolojinin gelişmesi ve hayatımıza tam anlamıyla girmesi için ekosisteminin oluşması ve bu alanda ürünlerin üretilmesi gerekli. Apple'ı bu açıdan başarılı buluyorum. Pazara sonradan girdi, ancak ekosistemini de beraberinde getirdiği için çok kısa bir sürede Vision Pro'yu destekleyen binden fazla uygulamayı gördük. Bu uygulamalardan bazıları gerçekten çok başarılı ve daha önce yaşamadığımız deneyimleri yaşamamıza imkân sunuyor. Gerçek dünyamıza enjekte edilecek olan dijital gerçeklik eğitim, sağlık, eğlence ve bilim sektöründe büyük değişimler yaratacak. Ürünlerin ve uygulamaların kalitesi arttıkça, kullanımın artışı paralelinde maliyetler düşüp daha geniş kitleler tarafından benimsendikçe, gerçek dünyanın nerede bitip dijital dünyanın nerede başladığını bir süre sonra ayırt edemeyecek duruma gelebiliriz. Bu da bence yeni bir devrimin kapıda olduğu anlamına geliyor.

İnsanlar ile robotlar birbirine o kadar benzeyecek ki ayırt etmek mümkün olmayacak
Dr. Özgür Akın/ Akınsoft ve Akınrobotıcs Yönetim Kurulu Başkanı

Endişeyle yaklaşılan Transhümanizm ile insanlar üzerinde yakın gelecekte nasıl bir biyonik dönüşüm olacak?

Bilinmeyene karşı endişelerimiz ve kuşkularımız oldukça doğal. Yakın gelecekte insan ve robot ayrımının bir bakışta belli olamayacağı örnekleri göreceğiz. Benim öngörüm bundan 50 yıl sonra insansı robotlar ile insan sayısının eşitleneceği yönünde. Bunun devamında insanlığın gün geçtikçe mekatronik bir boyut alacağı ve Transhümanizm olarak adlandırdığımız türün örneklerini realist şekilde çevremizde göreceğimiz bir gelecek bizi bekliyor. Günümüzde basit örnekleriyle karşılaşmaya başladık bile. Kalp pili ile yaşayan ya da biyonik uzuvlar ile günlük yaşamına devam eden insanlar sık sık gündemimizde. Ancak benim söz ettiğim konu, belki de 200 yıl sonra insanlar ile robotlar birbirine o kadar benzeyecek ki ayırt etmek mümkün olmayacak. İnsanlık olarak buna şimdiden hazır olduğumuzu düşünüyorum. Günümüzde kalp sorunları yaşayan hastalarla sık sık karşılaşıyoruz. Tıpta kullanılan yöntemlerden biri olan kalp pillerinden, transhümanizm ile tamamen sentetik kalplerin konuşulacağı bir döneme doğru ilerliyoruz. Uzağı göremeyen birçok kişi günümüzde lazer ameliyatları tercih ediyor. Transhümanizm ile bundan daha fazlası mümkün olacak. Detayları daha iyi görebildiğimiz uzak-yakın problemi yaşamadığımız hatta karanlıkta görebileceğimiz biyonik gözlere hayır diyebilir miyiz? İnsanlığın yaptığı tüm icatlar bugüne kadar bizi buralara getirdi. Bundan sonra da gelişim ve değişim kaçınılmaz olacak.

Yapay zekâ ve Web 3.0 son dönemin en tartışılan konuları arasında. AKINSOFT olarak hangi çalışmalar içindesiniz?

Web 3.0 gelişimi devam eden, olgunlaşma sürecinde bir teknoloji. İçeriğinde yapay zekâ, blockchain, büyük veri işleme, dağıtık depolama gibi birçok teknoloji barındırmakta. Şüphesiz yaşam şeklimizi çok değiştirecek. Akınsoft olarak gelişmeleri sürekli takip ediyor ve ürünlerimize entegre etme konusunda planlar ve çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra yapay zekâ uzun yıllar gündemimizde kalmaya devam edecek gibi. Akınrobotics bünyesinde ürettiğimiz robotlarda yapay zekâ çalışmalarına yer vererek günden güne takiplerini ve testlerini yapıyoruz. Bu noktada robotlarımız için oluşturduğumuz Chatbot altyapısı altında sesi metne dönüştüren ya da metni sese dönüştüren çalışmalar gerçekleştirdik. Yine, robotların iletişim esnasında karşılaştığı sorulara yanıt verme, cümle yapısını algılama ve analiz etmesini sağlayan doğal dil işleme (NLP) uygulamasına yönelik çalışmalarımız mevcut. Daha çok motor-kinematik beceriler üzerinde yoğunlaşarak robotlarımızın nesneleri tutma, kaldırma, yerine koyma gibi komutları gerçekleştirebileceği becerileri kazandırmayı amaçlıyoruz. Son olarak yapay zekâ ve insansı robotlar günümüz teknolojisinin en büyük atılımı olmuşken bundan kaçmak, buna karşı ön yargılı olmak yerine bu teknolojinin bir parçası olmalıyız. Teknolojiye yön veren bir ülke olmalı ve bu konuda dışa bağımlı olmayı artık bir kenara bırakmalıyız. Geleceğe giden tren hareket etmeye başladı, hızlanmadan yerimizi almak zorundayız.

Yapay zekâ genel eşitsizliği daha da kötüleştirebilir
Uğur Korkmaz/ A Para program sunucusu

Yapay zekâ hızla gelişirken para nasıl bir değişim geçiriyor?

Şüphesiz yapay zekâ her alanda kendisini hissettirecek. Covid-19 ile dünyada ekonomik koşullar ağırlaştı, enflasyon yükseldi. Küresel merkez bankaları sıkılaşma politikalarıyla faiz artışlarına gitti. Hedef enflasyonu düşürmekti. Dünya bir yandan enflasyon ile mücadele ederken diğer yandan da salgının bazı alışkanlıkları değiştirdiğini görüyoruz. Son yapılan araştırmalar ABD'de evden çalışanların sayısında artışların olduğunu gösteriyor. ABD'de 2000 yılında yaklaşık 4,2 milyon kişi evden çalışıyorken şu an bu rakam ortalama 11 milyonu aşıyor. Bu da ABD işgücünün yaklaşık yüzde 7,2'sine tekabül ediyor. İşte bu alışkanlıkların değişmesi teknolojinin kendisini giderek hissettirmesine yol açtı. Bu duruma son dönemde bir de yapay zekâ eklendi. Mutlaka olumlu tarafları olacaktır ama olumsuz sonuçlar da doğurması kaçınılmaz diye tahmin ediyorum. Ocak 2024'te Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bir analizinde yapay zekâ teknolojisinin dünyada tüm işlerin yaklaşık yüzde 40'ını etkileyeceği sonucu çıktı. Bu oranın gelişmiş ekonomilerde yüzde 60 olması öngörülüyor. Yapay zekâ genel eşitsizliği daha da kötüleştirebilir. Buna rağmen yeni dünya düzeninde ve dünya ekonomisinde yapay zekâ teknolojisi giderek alanını büyütecektir. Evet, hala insan dokunuşuna ihtiyaç var fakat gelişmelerden bihaber olunursa dünya sizi sistemin dışına iter.

Blockchain bizim hayatımızda neleri değiştirecek?

Blockchain ile veriler şifrelenip kaydedilir, bir tür kayıt listesi anlamına da gelmektedir. Block zincirin birçok kullanım alanı var. Ama en yaygın olarak bilinen kullanım alanı kripto paralardır. Coin dediğimiz kripto paralar aslında pandemi öncesinde de vardı ancak salgınla beraber hayatımıza daha da fazla girmeye başladı. Bugün sokakta 15-16 yaşından itibaren kime sorsanız "kripto para piyasasına" dair ufak da olsa söyleyeceği birkaç cümle vardır. Peki blockchain kripto para piyasasında ne işe yarar? Bitcoin, blok zincirde yer alan bloklarda, kullanıcılar arasındaki bitcoin transferine ait kayıtlar tutulur. Peki, fizikselde olmayan ama hepimizin varlığını kabul ettiği dijital para ile yaşamak mümkün mü? Kripto para merkezi olmayan bir sistem üzerinde var olduğu için güvenli ve gizli bir şekilde para transferi imkânı sağlıyor. Bankadaki regülasyonlara takılmadan transfer edilebilen kripto para; alım satımları da hızlandırabiliyor. Blockchain ve kripto tarafı aslında bir yaşam formudur. Olumsuz olarak da bazı noktalar sıralanabilir. Fiyat dalgalanmalardan ötürü kripto para piyasası yüksek riskli yatırımların yapıldığı yer olarak bilinir. Ayrıca regülasyon olmadığı için yasal olmayan işlemlerin gerçekleşmesini de beraberinde getiriyor.

Teknolojik devrimde biz de yerimizi almak zorundayız
Halil Aksu/ Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI) kurucusu

Web 3'ten sonra bu teknoloji nereye evrilecek sizce?

Web 3.0 değil, benim tabirimle web3. Bunu doğru anlamak için Web 1.0 ve Web 2.0'ın ne olduğunu hatırlamak lazım. İnternetin ilk hali, genelde yayıncıların içerik paylaştığı ve bizlerin, tüketicilerin bu içerikleri okuduğu, izlediği, tükettiği bir dönemdi. Web 2.0 ile birlikte "kullanıcılar" üretici haline geldi, bizler fotoğraf, video, yazılar ve muhtelif içerik internete yükleyebilir hale geldik. Sosyal medya ve akıllı telefonlarla birlikte internet hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. 2011 yılında yayınladığım Her Şey Çıplak isimli kitabımda bu evrimi "maddenin halleri" ile kıyasladık. Web 1.0 maddenin katı hali gibi, web 2.0 maddenin sıvı hali ve web 3.0, daha doğrusu Web3 maddenin gaz hali gibi demiştik. Katılımcı sayısı 6 milyar kişiye ulaştı. Paylaşılan ve üretilen veri miktarı ölçülemez hale geldi. Her şirket, her sektör, her süreç internet ve diğer dijital teknolojiler ile dijitalleşmektedir, müşteriye yakınlaşmakta ve ışık hızında cereyan etmektedir. Bu işin sonu da değil. Blok zinciri, yapay zeka, nesnelerin interneti, 5G / 6G, sanal gerçeklik gözlükleri ve muhtelif diğer teknolojiler ile deneyim daha da zenginleşecek, gerçek dünya ile sanal dünya iyice kaynaşacak.

Yapay zekâ konusunda en ilgi çekici mesele olan "insan androidlerin" üretilmesiyle büyük firmalar neyi hedefliyor?

Android veya humanoid denilen robotların günlük hayatımıza girmesi daha oldukça uzun sürecektir. Hele bunların – bilim-kurgu filmlerindeki gibi – insandan ayırt edilmeyecek kadar gerçekçi olması çok daha uzun sürecektir. Herkes kendi ev hali için düşünsün, evinde böyle bir robot arzu eder mi ve neden? Ben pratik kullanımı olan robotları tercih ediyorum, mutfak robotu veya süpürge robotu gibi. Otonom araçlar, ister şahsi kullanım ister endüstriyel kullanım için mantıklı olabilir. Askeri alanda bile etik sorular ortaya çıkarmaktadır. İnsansı robotların da çok önemli etik ve hukuki sorunlar doğuracağı kesindir. İnsanlık ve medeniyet açısından daha köklü, daha özlü ve daha uzun vadeli düşünmeliyiz.

Türkiye yapay zekâ konusunda hangi aşamada?

Türkiye genel itibariyle gelişmekte olan ülkeler arasında. Ekonomi ve finansal piyasalar açısından orta ligde yer alıyoruz. Yapay zekâ açısından da benzer bir durumdayız. 2017'de ülkemizde 12 adet yapay zekâ girişimi vardı, bu yıl 400'e yakın. Özel sektörün, özellikle imkânları bol olan şirketlerin, bankaların, telekom operatörlerinin, e-ticaret şirketlerinin yüzlerce kişilik yapay zekâ ekipleri var ve çok önemli projeler yürütüyorlar. Ulusal yapay zekâ stratejisi belgesi yayınlandı. TÜBİTAK ve lider üniversiteler çok değerli ve dünya çapında araştırmalar ve projeler yürütmektedir. Elbette ABD ve Çin bu alanda lider ve bilgi miktarı, bilişim gücü, sermayesi ve yetenek kapasitesi bakımından yetişilmesi imkânsız bir seviyedeler. Türkiye de kendi imkânları ile elinden geleni yapmaktadır, yapmak zorundadır. Bugünlerimizin en kritik teknolojik devriminde biz de yerimizi almak, istifade etmek zorundayız.

BİZE ULAŞIN