13 Kasım 2023'te Brüksel'de düzenlenen "İklim Değişikliği, Jeopolitik ve Gıda Güvenliği: Avrupa, ABD ve Çok Taraflılık için Etkileri" adlı toplantıda iklim değişikli ve gıda güvenliğinin ABD ulusal güvenlik stratejisinin temel direklerinden biri olduğunun altı çizilmişti. Avrupa Birliği (AB) kurumları, Birleşmiş Milletler Kalkınma ve İnsani Yardım kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK'lar), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ile ABD'li yetkililerin katıldığı Brüksel'deki toplantıda gıda jeo-politiğinin küresel rekabetin merkezinde yer aldığı ve en az askeri ve siyasi rekabet kadar önem arz ettiği dile getirildi.
Kuşku yok ki tıpkı enerji krizi gibi gıda güvensizliği veya güvenliği sorunları da yeryüzündeki her bölgeyi, çok taraflı organı ve politika alanını kapsayan, giderek daha kritik ve merkezi bir jeopolitik faktör haline geliyor. Bu bağlamda iklim değişikliği, yeşil enerji ve diğer çevre sorunlarıyla ilgili tartışmalar küresel jeopolitik rekabetle derinden iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle gıda güvenliği de diğer jeo-politik faktörler gibi hayati önemde bir strateji unsuru ve silahı olarak görülüyor.
Özellikle dünyanın ambarı konumundaki iki ülkenin, Ukrayna ve Rusya'nın savaşa tutuşması bütün kıtaları alarma geçirdi. ABD ve Avrupa'dan Rusya'nın tahıl ihracatına getirilen ambargolar ve buna tepki olarak da Rusya'nın Ukrayna'nın tahıl ihracatına izin vermemesi, tarım-gıda sistemindeki boşlukları yeniden dünyanın bir numaralı gündemi haline getirdi.
Bu da kritik dönemlerde ülkelerin gıda ihracatını nasıl bir silaha dönüştürdüklerini gösteriyor. Bu bakımdan Orta Doğu, Asya, Latin Amerika ve Afrika gibi tahıl ithalatına bağımlı bölgeler üzerinde gıda jeo-politiği büyük bir etkiye sahip. Küresel gıda sisteminin Batılı aktörler tarafından kırılmaya çalışılmasının bir nedeni de Çin, Brezilya, Hindistan ve Türkiye ile bazı Afrikalı ülkelerin Ukrayna savaşında Rusya'ya karşı izlediği stratejiyi erozyona uğratmaktı.
Jeo-politik bir silah olarak "açlık tehdidi"
BM'nin raporlarına göre 2024 yılında yaklaşık 800 milyon insan açlıkla karşı karşıya. İklim değişikliği yanında savaşların ve kasıtlı ambargoların tarım-gıda sistemlerini etkilemesi nedeniyle bu sayının daha da artması muhtemel. Bu, kalkınma, insani yardım ve güvenlik aktörleri için kritik öneme sahip. Daha fazla insan "açlık tehdidini" hissettikçe, siyasi ve sosyal istikrarsızlık ile askeri çatışmaların artması da kaçınılmaz hale gelecektir. Haliyle gıda krizleri milyonları yoksulluğa sürükleyip göçe yol açabilecek ve çatışmaları tetikleyip bazı bölgeleri istikrarsızlaştırabilecek bir potansiyele sahip. Bu dinamikler göz ardı edilemeyecek bir jeo-politk faktör konumunda.
Rusya-Ukrayna savaşı, küresel gıda pazarını ciddi şekilde etkilemeye ve gıda güvensizliğini daha da kötüleştirmeye devam ediyor. Temmuz 2023'te Rusya, Türkiye'nin öncülüğünde oluşturulan Karadeniz Tahıl Girişimi'nden çekildi. Bu çekilmede, Rusya'nın taleplerinin Batı tarafından kabul edilmemesi ve Ukrayna'nın Rus ticari gemilerine yönelik saldırıları başat etkendi. Ardından Rusya Karadeniz limanlarındaki ablukayı yeniden başlatarak Ukrayna'nın çoğunluğu Avrupa'ya olan 33 milyon ton tahıl ihraç etmesine olanak tanıyan anlaşmayı sona erdirdi.
Ukrayna'nın Rus gemilerini hedef almasından sonra Rusya da gıda bulunabilirliğini sınırlamak için tahıl siloları, depolar ve limanlar gibi Ukrayna'nın gıda üretim altyapılarına saldırdı. Rusya ayrıca Ukrayna ihracatı üzerindeki kontrolünü, yaptırımların hafifletilmesi ve kendi gıda ve gübre ihracatına daha fazla erişim talep etmek için bir koz olarak da kullandı.
Bazı araştırmalar Ukrayna savaşı nedeniyle artan gıda fiyatlarının şiddeti körüklediğini öne sürüyor ve Afrika'daki gruplar arası çatışmayı ağırlıklı olarak ortalama yüzde 5,3 artırdığını tahmin ediyor. Uluslararası Tahıl Konseyi'nden (IGC) elde edilen veriler, Ukrayna'nın savaş dönemi öncesine göre yüzde 29 daha az tahıl ürettiğini gösteriyor. Dahası, Ukrayna'nın ekilebilir topraklarının önemli bir kısmı çatışmalar nedeniyle bozuldu ve kara mayınları ya da patlamamış mühimmatla kirlendi. Bu da ülkenin gelecekteki tarımsal üretkenliğini ve Ukrayna ihracatına bağımlı birçok ülkeye tedarik sağlama yeteneğini tehlikeye atıyor.
Savaş yanında iklim değişikliği de aşırı hava koşullarını yoğunlaştırdıkça ve tarımsal biyomları değiştirdikçe, AB'deki mahsul verimleri olumsuz etkilenmeye devam edebilir. Bu da gıda arzını, küresel gıda fiyatlarını ve İngiltere, ABD, Afrika ve Çin gibi önemli aktörlere yapılan ihracatı etkileyebilir. Çin dışında Avrupa ve Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğu hem kısa ve orta hem de uzun vadeli gıda güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya olan aktörler.
Bu aktörler soya fasulyesi ve buğday ithalatına büyük ölçüde bağımlı olmayı sürdürüyorlar ve gıdada kendine yeterlilik oranları hayli düşük. Örneğin Çin şu anda neredeyse tamamı Güney Amerika'da olmak üzere 120'den fazla ülkenin en büyük ticaret ortağı. 2020 yılında Latin Amerika ve Karayipler'den Çin'e yapılan toplam ihracatın yüzde 33'ünü gıda ürünleri oluşturdu.
Küresel dinamikler yeniden şekilleniyor
ABD ve AB, yatırım risklerini azaltmaya ve tedarik zinciri dayanıklılığını artırmaya devam ettikçe, mevcut gıda sisteminin parçalanması ve bunun da üçüncü dünya ülkelerini Batı ile rakipleri arasında seçim yapmaya zorlaması riski bulunuyor. Bu da Rusya ve Çin gibi aktörleri Afrika'da karbon denkleştirmeleri için arazi kiralama veya çok taraflı koordinasyonu etkileme amaçlı yatırımlar yapmak gibi daha agresif eylemlere yöneltebiliyor.
Bu, kıtadaki siyasi karar alma sürecini etkileme veya Afrika'yı stratejik rekabet için bir üs olarak kullanma çabalarında Brezilya, Arjantin ve Avustralya gibi üreticiler de öne çıkıyor. Bu açıdan gıda güvenliği, kutuplaşmış bir çevre ve ekonomide kilit bir işbirliği alanı olma potansiyeline de sahip. Yukarıda vurgulandığı gibi Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, tahıl gibi kilit pazarların kırılganlığını ve gıda sistemlerinin silah haline getirilmesinin insani etkilerinin ne kadar yaygın olduğunu gösterdi. Bu dinamikler ve güçlü ticari bağımlılıklar göz önüne alındığında Türkiye gibi küresel ölçekte istikrar unsuru olan aktörler yanında Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Küresel Gıda Güvenliği İttifakı (GAFS) ve diğer ikili, bölgesel ve çok taraflı mekanizmalar aracılığıyla gıda krizini koordine etmenin önemi daha da iyi anlaşılacaktır.
Geleneksel olarak istikrarlı ülkeler de dâhil olmak üzere, çatışmaların ve iklim değişikliğinin gıda üretimini kesintiye uğratmaya ve gıda bulunabilirliğini azaltmaya devam etmesiyle, gıdanın jeopolitik önemi giderek artıyor. İstikrarı korumak için ABD, AB, Rusya ve Türkiye ile diğer ülkelerin küresel gıda güvenliği konusunda işbirliği yapması ulusal ve küresel ölçekteki gıda sistemlerini güçlendirecektir.
Aksi takdirde gıda krizi küresel çapta "çoklu krizlere" dönüşme ve çoklu çatışmaları tetikleme riskine sahip. Dünyadaki gıda kıtlığı önümüzdeki dönemde küresel siyaseti giderek daha fazla şekillendirecek gibi görünüyor. Bu açıdan bakıldığında Rusya'nın tahıl diplomasisi küresel tarım pazarlarını yeniden şekillendiriyor. Özellikle de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "tahıl diplomasisi" Avrupa Birliği için baş ağrısı yaratmaya devam ederken potansiyel olarak küresel ticaret dinamiklerini ve piyasaları Moskova'nın lehine yeniden şekillendiriyor. Avrupa ve ABD ise mevcut ithalat seviyesini düşürmek için tahıllar ve yağlı tohumlar da dâhil olmak üzere belirli Rusya ve Belarus tarım ürünlerine yönelik gümrük vergilerini artırmayı düşünüyor.
Avrupa'yı sarsan çiftçi isyanları
Rusya, enerji ve tahıl ihracatının etkisiyle Mart 2024'te 13,4 milyar ABD doları tutarında cari hesap fazlası kaydetti. Bu, Şubat ayındaki 5,5 milyar ABD dolarının iki katından fazla. Avrupa Komisyonu verilerine göre Şubat ayı sonu itibarıyla, 2023/2024 döneminde Rusya'dan AB'nin toplam tahıl ve yağlı tohum ithalatı 1,8 milyon ton olurken Ukrayna'dan yapılan ithalat ise 19,1 milyon tona ulaştı. Ancak Ukrayna'da tahıl alınması birçok Avrupalı çiftçinin öfkesini artırdı. Avrupa'daki çiftçi isyanının en büyük nedenlerinden biri de Ukrayna'ya yapılan pozitif ayrımcılık.
Gıda ihracatı, Ukrayna'nın ihracat gelirinin yüzde 40'ından fazlasına ve tüm ihracatın yüzde 60'ına katkıda bulunuyor. Bu nedenle yeni AB ithalat kısıtlamaları, Ukrayna'nın zaten kuşatılmış olan savaş zamanı ekonomisini zorunlu olarak olumsuz etkileyecek ve buna bağlı olarak Rusya'ya karşı mücadeleyi sürdürme becerisini muhtemelen engelleyecektir.
AB dışında tahılda diğer ana ithalat bölgeleri gıda güvensizliğinin giderek arttığı Afrika ve Asya. 2018 ile 2020 yılları arasında Afrika, Rusya'dan 3,7 milyar dolar (toplam Afrika buğday ithalatının yüzde 32'si) ve Ukrayna'dan 1,4 milyar dolar (toplam Afrika buğday ithalatının yüzde 12'si) buğday ithal etti. BM'nin 2022 tarihli bir raporu, savaştan zarar gören Suriye ve Somali gibi dünyanın en savunmasız ekonomilerinden bazıları da dâhil olmak üzere, buğday ithalatının yüzde 50'sinden fazlası için Rusya ve Ukrayna'ya bağımlı olan 36 ülke belirledi.
Putin, Karadeniz Tahıl İnisiyatifi kapsamında Ukrayna tahılının en büyük ithalatçısının en acil ihtiyaç duyan küresel bölgeler ve ülkelerden ziyade Avrupa olmasını eleştirmişti. Rusya lideri ayrıca Batı'yı, Rusya'nın tarım ürünlerine ve gübre ürünlerine küresel pazarlara eşit erişim sağlayacak tedbirleri uygulamadığı için de tepkili.
Dünyanın en büyük buğday ihracatçısı olan ve küresel tahıl ticaretinin yaklaşık yüzde 25'ini kontrol eden Rusya, dünya tahıl pazarları ve daha genel anlamda tarımsal ticaret dinamikleri üzerinde yoğun bir etkiye sahip. Türkiye, Bangladeş, Brezilya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya'nın en büyük alıcıları arasında yer alıyor.
Putin'in yeni tahıl borsası silahı
Putin, küresel tarım pazarlarını yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bir başka önemli hamleyle yakın zamanda BRICS tahıl borsasının kurulmasına destek verdi. Bu hareket, mevcut Batı hâkimiyetindeki tahıl fiyatlandırma sistemine rakip olmayı amaçlıyor ve bu süreçte dünyanın en büyük ticaret para birimi olan ABD dolarına karşı başka bir zorluk teşkil edebilir.
Şubat ayında Rusya Tarım Bakanı Dmitry Patrushev, Moskova'nın Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali, Burkina Faso, Zimbabwe ve Eritre olmak üzere altı Afrika ülkesine 200 bin metrik ton bedava tahıl gönderme girişimini tamamladığını söyledi. Tahıl diplomasisi girişimi, Rusya'nın kıtada artan varlığının ve nüfuzunun altını çiziyor. Orta Afrika Cumhuriyeti bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapmayı amaçlıyor ve Rus silahları, güvenlik uzmanlığı ve eğitimi almış durumda.
Bu arada, Moskova'nın yakın zamanda bir büyükelçilik açtığı Burkina Faso, Rus birliklerinin gelişine de izin verdi. ABD ve Avustralya gibi geleneksel tahıl ihracatçısı ülkeler için BRICS tahıl borsası, yeni ortaya çıkan ekonomik bloğun kolektif gücüyle birleştiğinde, ürünleri için alternatif pazarları güvence altına alma rekabetini yoğunlaştıracak. ABD'li ve Avustralyalı ihracatçılar, daha ucuz Rus tahılının rekabeti karşısında küresel pazar paylarını koruma ve uygun ticaret koşullarını müzakere etme konusunda hızla yeni zorluklarla karşı karşıya kalabilir.
Tahıl ticaretindeki anlaşmazlıklar ve gıda güvenliği ile ilgili sorunlar Avrupa'da ve ötesinde çiftçi isyanlarında da görüldüğü üzere muhalefet tohumları ekmeye devam ederken, ABD ve Avustralya gibi geleneksel ihracatçı ülkeler için de rekabetçi tahıl bloklarına girme potansiyeli olan bir dünyada ticaret politikalarını da jeo-ekonomik stratejilerini de değişime zorluyor.