İSRAİL’İN KANLI TARİHİNDEN SAVAŞ SUÇU SAYFALARI
Berlin'den Endonezya'ya, Türkiye'den İskoçya'ya, Amerika'dan Hindistan'a sivil yüreklerin bir olup destek verdiği Filistin'in özgürlük mücadelesi devam ediyor. Filistin'e destek için yapılan yürüyüşlerde de gördüğümüz gibi İsrail'in vicdanlarda açtığı yara milyonları sokağa döktü. Hastane bombalayan, top oynayan çocukları öldüren, kadın ve bebek demeden kurşun yağdıran, binlerce insanı esaret altında tutan İsrail, terör devleti olduğu gerçeğini her geçen gün pekiştiriyor. Soykırıma varan saldırıları duygusal olarak protesto edilen İsrail'in hukuk alanında da resmi olarak ceza alması için birçok avukat araştırmalarda bulunuyor.
İsrail'in 7 Ekim Olaylarından beri iki milyona yakın insan Gazze'deki evini terk etmek zorunda kaldı. Sayısız ibadethane, stadyum, apartman, mülteci kampı bombalandı. İsrail'in katlettiği çocuk sayısı 6 bini geçerken yaralı ve kayıp çocuk sayısı 11 bini buldu. 12 bin ölü, 30 bin yaralının kayıt altına alındığı olaylarda toplam sayı ise her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz ay yapılan hastane saldırısı İsrail'in savaş suçu dosyasında ne ilk ne de son katliam olacak... Tarihin hiç de uzak olmayan birkaç olayını hep birlikte hatırlayalım:
YAHUDİ YERLEŞİMCİ SALDIRISI
Şiddetin yanı sıra toprak gaspını da yıllardır sürdüren Yahudi yerleşimciler binlerce Filistinliyi yerinden ederken sadece bu yıl 600'den fazla saldırı gerçekleştirdi. 1300 köyden 800 bin kişinin göçe zorlandığı bölgede 1948'den günümüze kadar 6 milyon 100 bin Filistinli yurdundan oldu. 1967 yılında sıfır olan Yahudi yerleşimci sayısı 2023'te 700 bini buldu.
KANLI OTEL BASKINLARI
1946 yılında bir Siyonist örgüt, Kudüs'teki King David Oteli'ne baskın düzenlendi ve 91 kişi katledildi. İki yıl sonra Semiramis Otel'de patlayan bomba 20 kişiyi hayattan kopardı. 1948 yılının Mayıs ayında Büyük Nekbe Felaketi yaşandı. Aynı yılda gerçekleşen yüze yakın saldırıda 15 binden fazla kişi öldürüldü. Köyler yakılıp yıkılırken dönemin başbakanı İzak Rabin'in emriyle 70 bin kişi evinden çıkartıldı. Köy baskınları 1953 ile 1966 arasında da sürdü ve yüzlerce kişinin ölümüne neden oldu.
BM SOYKIRIM İLAN ETTİ
Birleşmiş Milletlerin arabulucusu İsveçli diplomat Folke Bernodotte katledildi. Altı Gün Savaşları'nda Gazze, Batı Şeria ve diğer Filistin şehirlerini, Suriye'nin Golan Tepelerini, Mısır'ın Sina Yarımadasını işgal eden İsrail 1968 sonrasında köy ve kentleri artık havadan bombalamaya başladı. 1970'te Mısır'daki bir okula düzenlenen bombalı saldırıda 46 çocuk hayatını yitirdi. 1981'de bu kez hedef Lübnan'daki Filistinli mülteci kampıydı. Hava saldırılarında 4 bine yakın kişi katledildi. BM, Sabra ve Şatilla'da soykırım yapıldığını ilan etti.
CANLI YAYINDA KATLİAM
Filistinlilerin başlattığı Birinci İntifada sonrası İsrail askerleri tarafından 200 binden fazla insan katledildi. Cami içlerinde, hastane önlerinde ve katliamlar sonrasında mezarlıklardaki törenlerde bile silahlar susmadı ve 90'lı yıllardan 2000'lere ölü sayısı sürekli arttı. Silahsız baba ve 11 yaşındaki oğlu Muhammed ed-Durra'nın canlı yayındaki hâli, dünyanın dikkatini bu zulme çekti, ikinci İntifada başladı. İsrail askerleri tarafından yapılan saldırılar sonrasında 50 bin yaralı, 5 bine yakın can kaybı kaydedildi.
YÜZYILIN İLK KIYIMI
Toprak işgalleri devam ederken Batı Şeria'daki Cenin mülteci kampında 21. yüzyılın ilk toplu kıyımı yaşandı. Ambulans ve doktorların bölgeye girmesine izin verilmedi. Önceki birkaç yılda Lübnan ve Gazze'deki saldırılarına devam eden İsrail, binlerce kişiyi öldürdü, hastane vurdu, kadın ve çocukları katletti.
MAVİ MARMARA SALDIRISI
Takvimler 2010 yılını gösterdiğinde ise Gazze'ye insani yardım götürmek için Türkiye'den yola çıkan Mavi Marmara adlı gemiye operasyon düzenledi. Saldırıda 9 insani yardım çalışanı vefat etti. 2014'teki Koruyucu Hat adı verilen saldırılar 51 gün sürdü. Bu süreçte Gazze adeta enkaza döndü. İki binden fazla ölü, 11 bin yaralı vardı. 2017 yılında Amerika, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdı. Protesto için sokağa çıkanlardan 60'ı kurşunların hedefi oldu. Barışçıl bir eylem olan 2018'deki Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü, İsrail'in müdahalesi sonucu kargaşa dönüştü ve 250'den fazla sivil vefat etti.
PANDEMİ DE DURDURAMADI
2020 boyunca pandemi nedeniyle dünya dururken İsrail durmadı ve otizmli bir genci, eyleme katıldığı için 9 yaşındaki bir çocuğu, sınırdaki ailelere yardım edenleri, dozerlerin önüne geçen Filistinlileri kurşunladı. El ele veren fanatik Yahudiler ile İsrail askerleri Mescidi Aksa'da namaz kılmak isteyenleri engelledi. Filistin Sağlık Bakanlığı, "Zehirli gazlar nedeniyle boğularak hayatını kaybeden şehitler, Gazze Şifa Hastanesine getirildi" açıklamasını yaptı.
HASTANELER HEDEF ALINDI
2023 yılının Mayıs ayında İslami Cihad Hareketi'ni hedef aldığını açıklayan İsrail, Gazze'yi abluka altına aldı ve saldırılar sonucunda 6'sı çocuk 3'ü kadın 33 Filistinli katledildi, 100'e yakın yaralı kaydedildi. Temmuz'da Batı Şeria'daki Cenin kentine hava saldırısı düzenlendi. Gazze şeridine yapılan saldırılar ise 91'i çocuk 436 sivili canından etti. HAMAS'ın başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'yla beraber saldırıların dozunu artıran İsrail BM çalışanı, gazeteci, kadın, yaşlı, çocuk demeden can almaya devam etti. 25 hastane, 32 cami yıkıldı, 52 sağlık ocağı, 55 ambulans, 260 okul hedef alındı. El-Ehli Baptist Hastanesinde 500 kişi katledildi. Tedavi altında olan, bombalardan kaçmak için hastaneye sığınan onlarca insanın yanı sıra mülteci kamplarına yerleşen insanlar da İsrail ordusu tarafından bombalandı. İsrail'in yaptığı katliamları dünyaya duyurmayı amaçlayan habercilerin önemi büyük... Sağır odaya döndürülmek istenen Gazze'den haber akışı bugünlerde kesintili de olsa devam ediyor. Medya ve basın sektöründen konukların kaldığı apartman geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi savaş uçaklarının hedefi oldu. Temel ihtiyaç maddelerinin akışını kesen İsrail, Filistinlileri abluka altına alırken elektrik, su ve yakıtı da kesiyor.
Siyaset bilimi alanında akademik çalışmalara imza atan Yahudi profesör Norman Finkelstein, Filistin topraklarının metodik şekilde çalındığını söylüyor. "İsrail sadece savaş suçları işlemiyor, insanlığa karşı da suç işliyor. Bunlar uluslararası hukuka göre en iğrenç suçlar" diyen Finkelstein şunları ekliyor: "İsraillilerin Doğu Kudüs'te hiçbir hakkı yok. Gazze'de hiçbir hakkı yok. Sadece bir tek hakları var, bavullarını toplayıp Filistin'den ayrılma hakları."