11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de İkiz Kulelere düzenlenen dinî kisveli terör saldırılarından sonra sıklıkla duyduğumuz bir kavram İslamofobi. Aradan geçen süreçte Batı tarafından ötekileştirilen Müslümanların medyaya yansıtılan haber ve görüntülerinin de yardımıyla günümüzde adeta bir nefret objesine dönüştürüldüğünü söylemek mümkün. İslamofobi artık retorik düzeyde bir nefret söylemi olma eşiğini çoktan aştı; okul, iş yeri, cami, toplu taşıma araçları ve sokakta Müslümanlara yönelik fiziki saldırılarla somut bir düşmanlığa dönüştü. Bunu tetikleyen en büyük sebep ise doğudan batıya birçok devletin yürüttüğü İslam karşıtı politikalar, söylemler ve "başörtüsü, helal et kesimi" gibi anlamsız yasaklar. İstatistikler ve rakamlar durumu daha net ortaya koyuyor: 2016- 2017 senelerinde sadece Avrupa'da yaşayan Müslümanların Danimarka'da 56, Belçika'da 36, Avusturya'da 256, Fransa'da 121, Hollanda'da 364, İsveç'te 439 ve İspanya'da 546 kez ayrımcılık vakası ile karşı karşıya kaldığı göz önüne alınırsa Müslümanların maruz kaldığı şiddet yoruma gerek bırakmıyor. Dünyada yakın tarihte yaşanan, feci ölümlerle sonuçlanan hatta yasalaştırılan bazı İslam ve Müslüman düşmanlığı örneklerini ele aldık bu yazıda. Şimdi kayıtlar konuşuyor.
İNGİLTERE
"MÜSLÜMAN OLDUĞU İÇİN ÖLDÜRDÜM. BEYAZ DEĞİLLER VE BEN BEYAZIM."
Sadece 2019 yılında 3 bin 530 İslamofobik nefret suçu vakasının kaydedildiği İngiltere camileri, mescitleri ve Müslümanları hedef alan İslam karşıtı olayların en sık görüldüğü ülkelerden biri. 21 Mart 2019 tarihinde Müslüman nüfusunun yoğun olduğu Birmingham'da gece saatlerinde beş farklı camiye saldırı düzenlendi. Aynı sene içerisinde Newcastle şehrinde İslami eğitim veren Bahr Akademisi'ne saldırıda bulunuldu. Kuran sayfalarını yırtan saldırganlar binayı yağmaladı ve duvarlara İslam karşıtı sözler yazdı. Ağustos 2019'da Londra'nın South Ealing Metrosu'nda geleneksel İslami kıyafetleri içinde iki kadına vahşice saldırıldı ve kadınlar ciddi şekilde yaralandı. Haziran 2017'de bir saldırgan kamyonetini kasıtlı olarak teravih çıkışı Londra'da bulunan Finsbury Park Camii'nden dağılan cemaatin üzerine sürerek bir kişinin ölümüne sebep oldu, 10 kişi de yaralandı. Görgü tanıkları katilin "Müslümanları öldüreceğim" diye bağırarak yayaları ezmeye çalıştığını söyledi. Bu caminin daha önce dört kez İslam'a yönelik nefret suçunun hedefi olduğu biliniyor. Eylül 2017'de ise Manchester şehrindeki Altrincham İslam Merkezi'nde bir imam, caminin kapısında boynundan bıçaklanarak saldırıya uğradı. Aynı ay içinde Birmingham kentinde Maarif-e-Islam Camii önünde 14 yaşındaki bir çocuk bıçaklı saldırıya uğrayarak yaralanmıştı. 2013 yılında 82 yaşındaki Muhammed Saleem Birmingham'daki bir camiden evine dönerken 25 yaşındaki Ukraynalı Pavlo Lapshyn tarafından bıçaklanarak öldürüldü. "Müslüman olduğu için öldürdüm. Beyaz değiller ve ben beyazım" diyen aşırı sağcı katilin aynı sene içinde üç farklı caminin önüne bomba yerleştirdiği ve insanların yaralanmasına sebep olduğu ortaya çıktı.
FRANSA
BAŞÖRTÜLÜ HAMİLE KADINLARA DAHİ SALDIRAN SEKÜLER TERÖRİSTLER!
Avrupa'nın en büyük Müslüman azınlığa sahip ülkesi Fransa, son dönemde aşırı sağı ve yabancı düşmanlığını gittikçe körükleyen ülkelerden biri. 2019 yılında İslamofobiye karşı Kolektif Mücadele Derneği'ne bin 43 İslamofobi vakası ihbarı yapıldı. Bu olayların 68'i fiziksel saldırı, 618'i ayrımcılık, 219'u nefret söylemi ve ırkçı nefret, 93'ü karalama, 22'si kutsal yerlere saldırı ve 32'si terörle mücadele ile bağlantılı olaylar olarak kaydedildi. 2011 yılından beri kadınların kamuya açık yerlerde peçe takmasının yasaklandığı Fransa'da, özellikle devlet başkanlarının Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinde bulunduğuna sık sık şahit oluyoruz. Fransa siyasetinde bugün bile konuşulan başörtüsü yasağı tartışmaları sokaklarda başörtülü kadınlara saldırıların artmasının en büyük nedenlerinden biri. Ekim 2020'de Paris'te bir gece başörtülü iki genç kadına bıçakla saldırıda bulunuldu, ağır yaralanan kadınlar hastaneye kaldırıldı. Saldırganlardan birinin "pis Arap" şeklinde ırkçı bir söylemde bulunduğu kaydedildi. 2019 yılında başörtülü bir kadın, eşi ve çocukları önünde bıçaklanarak ağır yaralandı. 2015'te Toulouse şehrinde başörtülü hamile bir kadının "Bunu bizim ülkemizde takamazsın" denilerek başörtüsü çekildi ve defalarca yumruklandı. 2013 senesinde ise Paris'te saldırıya uğrayan başörtülü hamile kadın saldırı sonucu bebeğini kaybetti. Ekim 2019 tarihinde 84 yaşındaki bir saldırgan Bayonne'da bir caminin içerisine yanıcı attı ve camiden dışarıya çıkan 74 ve 78 yaşındaki iki şahsa ateş açarak ağır yaralanmalarına sebep oldu. Geçmişte aşırı sağ hareketlerde aktif rol alan saldırgan, bu eyleminden hemen sonra da bir arabayı kundakladı. 2015 yılında Beaucet kasabasında 47 yaşındaki Mohamed El Makouli, komşusu tarafından 17 kez bıçaklanarak eşinin gözleri önünde acımasızca öldürüldü. 28 yaşındaki saldırganın cinayet öncesi komşusuna "Ben senin Allah'ınım" dediği belirtildi. Aynı sene içerisinde Marsilya'da metro çıkışında bir saldırgan başörtülü bir kadına "terörist" diye bağırdıktan sonra hem kesici bir aletle hem de yumrukla saldırdı. 2008 yılında ise eşine çok rastlanmayan bir İslam karşıtı saldırı yaşandı Fransa'da. Notre-Dame de Lorette askerî mezarlığındaki 148 Müslüman mezarına gece yarısı saldırı düzenlendi. Tahrip edilen mezarların yanı sıra 2007'den beri cami saldırıları sık sık yaşanıyor.
DİĞER BATI ÜLKELERİ
NORVEÇLİ TERÖRİST ANDERS BEHRİNG BREİVİK'İN YOLUNDA EMİN ADIMLARLA…
Refah seviyesi oldukça yüksek ve herkesin huzurlu bir hayat için yaşama hayali kurduğu Kuzey ülkelerinde de az nüfusa rağmen İslam karşıtı eylemler ve söylemler görülüyor. Fransa'nın kamusal alanda peçe yasağının ardından 2016'da Hollanda ve Bulgaristan, 2017'de Avusturya ve 2018'de Danimarka'da aynı yasak uygulanmaya başlandı. Almanya, İsviçre, Norveç gibi ülkelerde de başlıca tartışma konularından biri şu anda. Ayrıca Danimarka'da vatandaşlık törenlerinde kamu görevlileri ile tokalaşmak 2019'da zorunlu hâle getirildi. 2019 tarihli bir raporda ülkedeki nefret söylemlerinin yüzde 44'ünün hedefinde Müslümanların olduğu Norveç'te 2019'da Baerum kentinde aşırı sağcı saldırgan, bir camiyi ve içerisindeki cemaati hedef aldı. Silahlı saldırı teşebbüsünde bulunan saldırgan yaşlı bir vatandaş tarafından engellendi fakat saldırıda bir kişi yaralandı. Norveç'te 2011'de meydana gelen saldırı ise Avrupa'da yaşanan en kanlı İslamofobik eylemlerden biri oldu. Norveçli terörist Anders Behring Breivik, Oslo'da bir gençlik kampına yönelik terör saldırılarında toplam 77 kişiyi öldürdü ve 242 kişiyi yaraladı. "Norveç katili", çıktığı mahkemede Nazi selamı vererek, "Avrupa'yı çok kültürlülükten temizlemek ve İslam'ın büyük bir tehlike olduğuna dikkat çekmek" amacıyla eylemi gerçekleştirdiğini ifade etti. İsveç'te 2015 yılında 21 yaşındaki aşırı sağcı vatandaş göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgede bir okula saldırarak bir öğrenciyi ve bir öğretmeni öldürdü. Bir siyasetçi tarafından peçe takmanın bir güvenlik sorunu olarak ifade edildiği İrlanda'da 2019'da iki Müslüman erkek camiden evlerine dönerken önceden planlanmış̧ bir saldırıya uğradı. Eşitlikçi ve özgür düşüncenin dünyadaki merkezi olarak bilinen ülkelerinde yayımlanan raporlara göre cami saldırıları, Kuran yakma, sözlü taciz gibi provokatif eylemlerde artış yaşanıyor.
ALMANYA
BAŞÖRTÜLÜ KADIN MAHKEMEDE ÇOCUĞUNUN GÖZÜ ÖNÜNDE 18 YERİNDEN BIÇAKLANARAK ÖLDÜRÜLDÜ
1970'lerden beri bazı grupların Türk işçilere yönelik ırkçı tutumları ve saldırılarıyla bizim hep gündemimizde olan ülkede 2017'de Müslümanlara yönelik 780 saldırı kayıtlara geçerken 2018'de bu sayı 824, 2019'da ise 871'e ulaştı. 2019'da Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarından 58'i ibadet mekânlarına karşı gerçekleştirilen saldırılar olurken, 46'sını ise Müslümanlara karşı gerçekleştirilen fiziksel yaralamalar oluşturdu. Alman polisine göre 2020'nin ilk üç ayında ise İslam karşıtı eylemlerin sayısı 188. Saldırıların hedefinden genelde camiler ve Müslüman dernekler olurken cami duvarlarına yapılan gamalı haç ve nazi sembollerinin çizimleri, bırakılan domuz kafaları, kırılan camlar ve tahrip edilen duvarlar, çıkarılan yangınlar ve yırtılan Kuranlar orada yaşayan Müslümanların sık karşılaştığı eylem türlerinden bazıları. 19 Şubat 2020 tarihinde Hessen eyaletindeki iki farklı kafeye düzenlenen silahlı saldırı sonucu 4'ü Türk kökenli 9 göçmen hayatını kaybetti, 5 kişi de yaralandı. Terörist, saldırı sonrasında evine dönerek önce annesini öldürdü, ardından intihar etti. 2018'de Almanya'da 2013'ten beri görülen önemli bir dava nihayet sonuçlandı. Aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün Almanya'da 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek, insan yaralamak gibi suçlarla yargılandığı davada sanıklar ömür boyu hapse çarptırıldı. Başka bir tarihte başka bir mahkemede yaşanan vahşet ise uzun yıllar boyu unutulmayarak orada yaşayan Müslümanların adeta sembolü oldu. 2009 yılında Dresden şehrindeki bir mahkeme salonunda Mısır kökenli Alman vatandaşı Marwa Ali El-Sherbini eşi ve 3 yaşındaki çocuğunun da bulunduğu bir mahkeme salonunda tüm gözler önünde 18 yerinden bıçaklanarak vahşi bir şekilde öldürüldü. Marwa'nın mahkemeye çıkma sebebi ise çocuğunu götürdüğü bir parkta bir Alman tarafından başörtüsünden dolayı ırkçı söylemlere maruz kaldığı için şikâyetçi olmasıydı. Olaya müdahale etmeye çalışan eşi ise aynı şahıs tarafından bıçaklanarak yoğun bakıma kaldırıldı.
BELÇİKA, İSPANYA, İSVİÇRE
DÜNYA PANDEMİYLE UĞRAŞIRKEN HELAL ET KESİMİ VE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN ÇALIŞTILAR
Tıpkı Fransa'da olduğu gibi Belçika'da 2011'den beri kamusal alanda peçe takma yasağı uygulanıyor. Belçika'da 2018 yılında 19 yaşında başörtülü genç bir kız gece sokakta iki faşistin saldırısına uğradı. Başörtüsünü çıkaran saldırganlar genç kızın vücudunun çeşitli yerlerine kesici aletlerle haç işareti çizdiler. 2018'de 278 İslamofobi vakası meydana gelen Belçika'da 2019'da din değiştirerek İslam'ı seçtiği gerekçesiyle bir genç kız, annesi tarafından bıçaklandı. Aynı yıl Anderlecht kentinde üç çocuğunu okula götüren 32 yaşındaki başörtülü kadın çocuklarının gözü önünde bıçaklandı. 2018 yılında ise aynı kentte yine bir başörtülü kadın vücuda yüksek gerilimli elektrik veren bir alet taşıyan saldırgan tarafından şiddet gördü. Danimarka'da ise geçtiğimiz sene 17 yaşındaki genç bir kız başörtüsü çekilerek sokakta hakaretlere maruz kaldı ve darp edildi. Tüm dünyanın pandemiyle uğraştığı 2020 senesinde bazı bölgelerinde helal et kesiminin dahi yasaklandığı Belçika ise üniversitelerde başörtüsü yasağını meşrulaştırmaya çalışıyor. İspanya'da ise aynı sene içinde en az yedi kişi 17 yaşındaki bir göçmeni sebepsizce fena şekilde dövdükten sonra sokak ortasında bırakıp gittiler. KONID anketine göre 2019'da iki Müslümandan birinin dinî kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğradığı İsviçre'de geçen sene 14 yaşında başörtülü bir kız öğrenci metroda kendisine "ülkesine dönmesi gerektiğini" söyleyen yaşlı bir adam tarafından "Müslüman pislik" şeklinde hakarete maruz kaldı. Batı vatandaşlarının Müslümanlara yönelik söylemlerinin ortak noktası "ülkene dön" şeklinde oluyor.
ABD, KANADA
YAYALARI MÜSLÜMAN ZANNEDEREK ARABASI İLE EZDİ VE "TEŞEKKÜRLER İSA" DİYE BAĞIRDI
Hemen her sene ırkçı ve İslam karşıtı cinayetlerin işlendiği ABD, bu meselelerde dosyası en kabarık ülkelerin başında geliyor. 2019 yılında California'da 34 yaşındaki bir şahıs kaldırımda yürüyen bir grubu Müslüman zannederek arabasını üzerlerine sürdü. Yayaları ezdikten sonra "Teşekkürler İsa" diye bağırdı. İçinde hiç Müslümanın bulunmadığı olayda çocukların da dâhil olduğu 8 Güney Asya kökenli insan ağır yaralandı. 2017'de Portland treninde gerçekleşen saldırı sonucunda 2 Müslüman bıçaklanarak öldürüldü, biri yaralı kurtuldu. Aynı sene içinde Kansas'ta Arap olduğu düşünülerek "ülkemden defol" denildikten sonra silahla vurulan bir Hintli hayatını kaybetti. 2016'da New York'ta sokak ortasında bir imam öldürüldü. Aynı sene Teksas'taki bir cami avlusunda bir Müslüman doktor silahlı saldırı sonucu öldü. 2015'te Kuzey Carolina'da aynı aileden üç Müslüman sebepsiz yere bir İslam düşmanı tarafından öldürüldü. Cami ve ibadethanelerin saldırıya uğradığı ülkede Müslümanlara yönelik sözlü taciz en sık görülen eylemlerden biri. İslam düşmanı eylem ve nefret söylemlerinin yaşandığı fakat çok gündeme gelmeyen bir ülke Kanada… Dünyada fazlaca sempati kazanmış bir başbakanları olması ülkede bu tür sorunları örtüyor belki de. 2018 yılında bir piknik alanında Müslüman bir aile, İslam düşmanı saldırıların hedefi oldu. Aileye "Teröristler, geldiğiniz yere geri dönün!" şeklinde hakaretlerde bulunan iki saldırgan, 39 yaşındaki Muhammed Abu Marzouk'u eşi ve çocuklarının önünde ağır bir şekilde darp ederek komaya soktular. 2017'de akşam namazı sonrası Quebec City Camii'nde rast gele açılan ateş sonucunda 6 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı. Saldırganın ifadesinde "Daha fazlasını öldürmediğim için pişmanım" sözleri yer aldı. 2015'te burka nefreti söylemleri sonucunda hamile bir kadın, peçesi nedeniyle saldırganların hedefi oldu ve bebeğini kaybetti.
YENİ ZELANDA
CHRISTCHURCH SALDIRISI-SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN CANLI YAYINLA MÜSLÜMAN KATLİAMI: 51 ŞEHİT
15 Mart 2019 tarihi, huzur ve sükûnetiyle ün salmış Yeni Zelanda ve dünya için unutulmaz bir gün olarak kayıtlara geçti. Ülkenin Christchurch kentinde bulunan iki camiye bir cuma günü terör saldırısı gerçekleşti ve toplamda 51 Müslüman Cuma namazı bitiminde hayatını kaybetti. Saldırgan, camiye giriş anından belli bir hedefi olmadan rast gele insanlara ateş etmesine kadar her şeyi 17 dakika boyunca Facebook'tan tıpkı bir bilgisayar oyunu oynarcasına canlı yayınladı. Olay sonrası yakalanan 28 yaşındaki Brenton Harrison Tarrant isimli saldırganın sosyal medyada yaptığı paylaşımlara bakınca da zaten bunun bir İslamofobik terör eylemi olduğu kendisi de açıkça belli ediyor. Tarrant'ın 70 sayfalık "Büyük Yer Değiştirme" isimli metninde aşırı ırkçı, İslam'a ve hatta Türklere yönelik nefret dolu söylemleri mevcut. Manifestoda, "Konstantinopolis'e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapolis hak ettiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak" şeklinde ifadelerinin yanı sıra Başkan Erdoğan'ı da "düşman ve Avrupa'daki İslamcı grubun lideri" olarak tanımlaması bu saldırının ırkçı ve İslamofobik bir eylem olduğunu açıkça destekler nitelikte. Tüm bunların yanı sıra saldırganın metni aslında Avrupa merkezli bir ideolojiye sahip ve bu da görmezden gelinen bir nokta mesela… Nitekim Avustralyalı olmasına rağmen kendini Avrupalı olarak tanımlıyor ve aşırı sağcı manifestosunda beyazların diğer ırklardan üstün olduğunu vurguluyor. Gerçekleşen bu korkunç olay, dünyada İslamofobi kaynaklı nefret suçlarında gözle görülür bir artış yaşanmasına sebep oldu. Teröristin hedef aldığı ilk kişi ve İlk şehit Davud Nabi'nin cami girişinde saldırganı "Hello brother" diyerek karşılaması ise o korkunç saldırı sonrası tüm dünyanın hafızasına kazınan bir cümle oldu.
HİNDİSTAN
HİNDİSTAN VATANDAŞI OLMAK İÇİN "MÜSLÜMAN OLMAMA" ŞARTI
Dünyanın en çok Müslüman nüfusa sahip ülkelerinden biri olan Hindistan'da 2019'da değiştirilmesi planlanan "Vatandaşlık Yasası" eşine az rastlanır türden bir insan hakları ihlal politikasına sahne. Değiştirilmesi önerilen eski yasa kapsamında Hindistan vatandaşı olmak isteyen bir göçmenin en az 12 sene ülkede ikamet etmiş olması yeterliydi. 2020 yılında yürürlüğe giren bu yeni yasaya göre Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşayan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyan göçmenler vatandaşlık elde edebilecek fakat aynı durumdaki Müslümanlar kapsam dışında tutulacak. Yani Hindistan vatandaşı olmak için Müslüman olmama şartı getirildi. Müslümanları ikinci sınıf vatandaş konumuna iten ve milyonlarca Müslümanın vatandaşlığını elinden alıp yurtsuz bırakacak olan bu yasa beraberinde çok kanlı protestolara sebep oldu. Ülke başbakanı "giysileriyle veya başörtüsü, peçe, takke gibi görünür şekilde Müslüman kimliğini işaret eden sembollerle teşhis edilebilen düşmanlar/yasa dışı göçmenlerden oluşan protestocu kitlenin" korunmayacağını söyleyerek onları açıkça hedef hâline getirdi. Devletten gelen İslamofobik kanun ve nefret söylemleri sonucunda çıkan olaylarda ülke genelinde birçoğu Müslüman 79 kişi hayatını kaybetti ve 200'den fazla kişi yaralandı. Ayrıca 16 cami, 4 medrese, 2 Müslüman mezarlığı tahrip edildi; Müslümanların yaşadığı evler taşlandı, işyerleri yağmalandı ve yakıldı. Tüm bu saldırılara polislerin müdahale etmediği kayıtlara geçti. Ayrıca Hindistan'da daha önce de kurban kesen Müslümanlara saldırılar gerçekleşmişti.