Melek Sena Subaşı: Mayıs 2017 - Dosya Sözlük

Mayıs 2017 - Dosya Sözlük
Giriş Tarihi: 15.05.2017 12:21 Son Güncelleme: 15.05.2017 12:21
Melek Sena Subaşı SAYI:35Mayıs 2017
Bu sayıda geçen kavram ve sözcükler için sözlük...

Medeniyetler Çatışması:
Samuel Huntington tarafından işlenen, Soğuk Savaş sonrasına tekabül eden 1990'lı yıllardan itibaren uluslararası ittifak yahut ihtilaflarda belirleyici olan unsurun politik-ekonomik ideolojiler değil, medeniyetler olmaya başladığını iddia eden tezdir. Bu düşünceden hareketle Huntington, dünyayı sınırları kesin olarak belirlenmiş dokuz medeniyete (Batılı, İslam, Latin Amerikalı, Afrikalı, Çinli, Hindu, Ortodoks, Budist, Japon) ayırır. Dahası dünyanın geleceğine yön verecek olan en geniş coğrafyalara yayılmış iki medeniyet (Batılı ve İslam) arasında dost-düşman ayrışmasında olduğu gibi kaçınılmaz bir çatışma olacağını iddia eder. Huntington bu tezini ilk olarak Foreign Affairs adlı akademik dergide yayımlanan bir makalesinde ele almış, ardından da 1996 yılında kitaplaştırmıştır. Türkiye'yi ise İslam medeniyeti içine dâhil eder Huntington.

Anakronizm:
Herhangi bir olay yahut varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi (dönem) ile kronolojik açıdan uyumsuz olması. Özellikle edebiyat ve sanatta genellikle eserin geçtiği tarihi döneme ait olmayan varlıkları ve uygulamaları belirtmek için kullanılır. Ünlü yönetmen Alex Cox, 1987 yılında çektiği Walker filminde konu, 1850'lerde geçmesine rağmen filmin çekildiği yıllarda Nikaragua'da yaşanan benzer olaylara dikkat çekmek için bilerek anakronizme başvurmuştu. Acid Western türündeki bu filmde, 1850'lerin dekorları kullanılmasına rağmen, o yıllarda bulunması mümkün olmayan bir sigara paketi, kola şişesi, pahalı bir çakmak, Newsweek dergisi, lüks bir otomobil ve hatta bir helikopter gibi objeler birden ekranda belirebiliyordu.

Berberiler:
Bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkıdır. Bu geniş coğrafyada göçebe yahut yarı-göçebe olarak yaşayan eski kabilelerdendir. Fenike, Kartaca, Roma, İslam ve Osmanlı kültürlerinden farklı biçimlerde etkilenmişlerdir. Berberice adını verdikleri, İbraniceye çok benzeyen bir dil kullanmışlardır.

Hadari:
Şehirli, medeni, yerleşik hayat yaşayan demektir. İslamiyet'ten önce Arap yarımadasında göçebe olarak yaşamayan, köy, kasaba ve şehirlerde yerleşik hayat süren, ticaret ve tarımla geçimlerini sağlayan Araplara verilen isimdir.

Fatalizm:
Yazgıcılık, kadercilik, tüm eylemlerin yahut olayların evrendeki yasaların boyunduruğunda olduğunu vurgulayan bir felsefi öğretidir. Bütün olan bitenleri, kaderin önceden tespit ettiğine, bunların değişmeyeceğine inanan bir görüştür. Fatalizme göre, insanlar olaylara hükmedemezler. Başlarına gelecek olanları önceden öğrenmiş olsalar bile, bunu değiştirmek ellerinde değildir. Bu anlayışa göre, insanın ne geleceğini ne de kendi eylemlerini belirlemeye gücü yeter.

Determinizm:
Belirlenimcilik, bütün olguların evrensel nedenselliğe dayandığını, aynı koşullarda aynı nedenlerin aynı sonuçları doğuracağını öne süren öğreti. Öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve bu belirlenmiş şeylerin değişmesi mümkün değildir. Bize özgü sandığımız hareketlerimiz ise sadece bilimsel yasaların işleyişidir aslında. Bu görüşe göre özgür irade aslında bir yanılsamadan ibarettir.

Fahreddin Er-Razi (1149-1210)
Künyesiyle beraber adı 'Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el- Bekrî'dir. Döneminin din ve fen bilimlerinin ünlü âlimlerinden de fikri olarak beslenen Râzî, almış olduğu bu eğitimlerden sonra seyahat etmeye başlamıştır. Bu seyahatleri sırasında Harezm bölgesinde Mutezililerle, Herat bölgesinde ise Kerramiyye mensuplarıyla kelâmi tartışmalarda bulunmuştur. Dinî ilimlerde olduğu kadar pozitif bilimlerde de oldukça başarılı bir bilim adamı olan Râzî, mantık ve fizik alanında çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Mefatih'ul Gayb (Gaybın Anahtarları) isimli Kur'an tefsiri çalışmasında çok sistematik bir yöntem uygulamış olmasından ötürü bu eser, kimi uzmanlarca tefsir alanının öncü çalışmalarından biri olarak kabul edilmiştir.

Ferdinand Tonnies (1855-1936)
Alman sosyolog Ferdinand Tönnies Almanya'da bir çiftçinin oğlu olarak doğmuştur. Filoloji, felsefe, teoloji, arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi almış ve Kiel Üniversitesi'nde profesörlük yapmıştır. En önemli eseri 1887 yılında yayınlanan Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft und Gessellschaft) çalışmasıdır. Cemaat/Cemiyet çalışması, endüstrileşme ve kentleşme ile birlikte yaşanan büyük toplumsal değişim ve dönüşümleri anlama çabasını yansıtır. Ağırlıklı olarak toplumsal değişme ve bu değişmeye bağlı olarak toplumlarda daha sık görülen suç ve intihar olgularıyla ilgilenmiş olan Tönnies, sosyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilmektedir.

Karl Marks(1818-1883)
Komünizmin kuramsal kurucusu olan Marks, Prusya'nın içinde yer alan Ren bölgesinde doğdu ve Berlin Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. Fransız İhtilali üzerine yoğun çalışmalar yaptığı esnada işçi sınıfının toplumu özgürlüğüne kavuşturacağını savunan yazılar yazdı. Elyazmaları (1844) eserinde 'toplumsal yabancılaşma' ve 'insanın devrim ihtiyacı' üzerinde durmuştur. Fakat Komünist Manifesto'da (1848) özetlediği tarih analiziyle tanınır: "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir." Marks, dünya toplumları için değişimin devrimci bir hareketle geleceğini düşünür, bu değişim, ancak uluslararası işçi sınıfının birleşik hareketiyle mümkün olabileceğini savunur. Bu düşünceleri dünya işçi hareketine yön vermiştir.

Analoji:
Benzeşim, benzeşme.

Etioloji:
Diğer bir deyişle neden bilimi,
neden olmanın, nedenselliğin,
nedenin incelenmesidir. Kısacası,
nedeni inceleyen bilim dalıdır.

Galebe:
Kazanmak, yenmek, galip gelmek.

İhtikâr:
Vurgun, vurgunculuk.

Lûti:
Homoseksüel.

Mahiyet:
1. Nitelik. 2. İçyüz.

Muktedir:
Bir şeyi başarmaya, yapmaya,
gerçekleştirmeye gücü yeten.

Müverrih:
Tarih kitabı yazan, tarih ilmi ile
uğraşan, tarihçi.

Şecaat:
Yiğitlik.

Tekellüf:
1. Sıkıntı veren bir iş yapma,
güçlüğe, sıkıntıya katlanma.
2. Bir işi gösterişli bir biçimde
yapmaya çalışma, özenme, gösteriş.

Tesmiye etmek:
Ad vermek, adlandırmak.

BİZE ULAŞIN