Güven Adıgüzel: Mağrip ile Maşrık arasında İbn Haldun'un şehirleri

Mağrip ile Maşrık arasında İbn Haldunun şehirleri
Giriş Tarihi: 15.5.2017 11:39 Son Güncelleme: 15.5.2017 11:39
Güven Adıgüzel SAYI:35Mayıs 2017
İbn Haldun’u doğuran bir anne olarak Arap- Osmanlı-Afrika esintilerinin kültürel hinterlandında hayat bulan Tunus, bir ‘kapılar’ şehridir. Binlerce kapıdan oluşan bir şehirde, yüz binlerce anahtar keşfeden İbn Haldun, doğduğu şehre benzeyen zihniyle Tunus gibi bir f ilozoftur. Ve hâlâ el-Medine kapısında bekler ruhu.

İbn Haldun seyahat ile gurbet yahut ilim ve siyaset... Hayatının tamamını uzun ve bıçak sırtı bir yolculuğun içinde yaşayarak geçirmiş yalnız bir filozof, nam-ı diğer; âllame. Sonu olmayan bir mukaddime... Şehirler, ülkeler ve yollar boyunca kendini aramaya koyulmuş görkemli bir yıldız olarak ışığının parlaklığı yedi asır sonrasına bile miras ve de yadigâr. "Coğrafya kaderdir" diyen bir düşünür Haldun. Hayatının ilk 20 yılını Tunus'ta, 26 yılını Cezayir, Fas ve Endülüs'te, dört yılını yine doğduğu topraklar olan Tunus'ta, son 24 yılını ise Kahire'de geçiren bir gurbet yolcusu. Mağrip (Batı) ile Maşrık (Doğu) arasında geçen ömrü, kaderin bir cilvesi olarak hem Mağrip hem Maşrık sayılan Mısır topraklarında nihayet bulmuştur. Coğrafyası kaderidir İbn Haldun'un ve bu kaderi ömrünün sonuna kadar kalbinde taşımıştır. İçinden sürgün, zindan, siyaset, ilim, yolculuk ve yalnızlık geçen şehirlerini onun o 'fırtınalı' ömründen ayrı düşünmek mümkün değildir. Zaten otobiyografik eserine verdiği isim bile (et-Tar'if bi-İbn Haldun ve Rıhletuhu Garben ve Şarkan/İbn Haldun'u Tanıma, Batı'ya ve Doğu'ya Gezileri) hayatını özetleyen şiirsel bir açıklama gibi.

Tunus

Mukaddime şehir Tunus. Bir hayatın başlangıcı. Âllame'nin ciğerini yakan ilk oksijeni içine çektiği coğrafi nirengi. Mektup burada zarftan çıktı ve yüzyıllar boyunca muhataplarını aradı durdu. Evet, aslen Endülüslüydü ve 27 Mayıs 1332 tarihinde Mağrip topraklarında doğdu. "1332 Mayıs sonu Ramazan başında Tunus'ta doğdum. Ergenlik çağına kadar rahmetli babamdan terbiye gördüm" diyerek özetler başlangıç hikâyesini Haldun. Meşhur yedi kıraati, ifrad ve cem yöntemleriyle 21 hatimde hocası el-Batarni'ye burada okudu. Bu şehirde şiir ezberledi, babasının dizinin dibinde oturdu, usül öğrendi, ilim tahsil etti, sokakta oynadı, meclislerde bulundu, beyitler okudu, ailesiyle vakit geçirdi. En güzel günleri ve en acı olayları birlikte yaşadı. 'Kara veba' salgınıyla ailesini, dostlarını, hocalarını ve bütün sevdiklerini kaybettikten sonra bir başına kalınca, ruhunu çepeçevre saran yalnızlık duygusuyla baş etmekte zorlandı ve 20 yaşındayken ayrıldı çok sevdiği Tunus şehrinden. 1378 yılında atalarının eserleri, ocakları ve mezarları bulunan baba evine döndüğünde artık 46 yaşındaydı. 26 yıl sonra döndüğü ata ocağında bu kez yalnızca dört yıl kalacaktı. İbn Haldun'un mavi benekli süt beyaz şehri Tunus. Burdaki evi hâlâ dimdik ayakta ve itinayla korunuyor. Haldun'u doğuran bir anne olarak Arap-Osmanlı-Afrika esintilerinin kültürel hinterlandında hayat bulan Tunus, bir 'kapılar' şehridir. Binlerce kapıdan oluşan bir şehirde, yüz binlerce anahtar keşfeden İbn Haldun, doğduğu şehre benzeyen zihniyle Tunus gibi bir filozoftur. Ve hâlâ el-Medine kapısında bekler ruhu.

Cezayir

Ünlü mimar Le Corbusier'in; "Şehirleşme, hayatın bir göstergesiyse, Cezayir insana dair değişimin mimari başyapıtıdır" diye tanımladığı Cezayir, boydan boya Atlas Dağları ile örülerek Akdeniz kıyısına sarkıtılmış bir Kuzey Afrika incisi olarak bilinir. 1352 yılında Tunus'tan yola düşen İbn Haldun, çöl ve denizin ülkesi Cezayir'e gelerek, burada; Biskera, Kosantine, Bicaye ve Tilimsan gibi şehirlerde yaşar. İlk Cezayir seyahati kısa sürse de (iki yıl) ikinci gelişi oldukça görkemli bir misafirlik sayılacaktır. Haldun, 1375 yılında bir görev için Biskra'daki Davadid Berberilerine gönderilmiş, ardından Tilimsan ile Biskra arasında bulunan İbn Selame adlı kalede bütün meşgalelerden uzak bir şekilde dört yıl kalarak el-İber'i yazmaya koyulmuştur. Münzeviliği, geçirdiği bir hastalık sebebiyle kalbine düşen hasreti ve ata toprakları Tunus'a dönme isteği, Haldun'a kozasını yani İbn Selame'yi yırttırmış ve onu yola revan edecek ateşi yeniden harlamıştır ruhunda.

Fas

Haldun 1354'te Merini Sultanı Ebu İnan'ın daveti üzerine Merinilerin başkenti Fas'a gelir. Fas, El-Memleke El-Mağribiyye, yani Batı Krallığı. Portakal ağaçlarının, kızıl beyaz mimarinin ve sahra çölündeki yıldızların ülkesi. Haldun, ilim ve siyasetin ördüğü entrikalarla Fas'ta 25 yaşında atıldığı zindanlardan 200 beyitlik bir af kasidesiyle 27 yaşında çıkar. Fas yılları ilim tahsili, şiir, nesir ve hitabet dersleriyle geçecektir. Mağripli-Endülüslü ilim adamlarıyla sohbetleri, Fas kütüphanelerini ziyaretleri ve usulüyle icra ettiği sır kâtipliğiyle hatırlanacaktır Fas yılları.

Granada (Endülüs)

Haldun devleti akarsuya, şehri ise akarsu sayesinde yeşillenen bir toprağa benzetir. Endülüs bahsi tam da bu metaforu karşılar. Granada, Gırnata. Endülüs'ün son ah'ı, adalet kapısından doğan nar şehri. Haldun 1362'de Cebelitarık'ın karşı kıyısına geçerek, ata yurdu Endülüs topraklarına ayak basmış ve Gırnata emiri V. Muhammed'in verdiği bir görevle barış anlaşması yapmak üzere Kastilya Kralı Zalim Pedro'ya elçi olarak gönderilmiştir. 1374'te bir kez daha gelecektir bu kırmızı şehre ve bir kez daha geri dönecektir Mağrip'e.

Şam

Yıl 1400. Ankara Savaşı'na daha iki yıl var. Soyunu Âl-i Cengiz'e nispet eden Timur, Ön Asya'yı kasıp kavurduktan sonra gözünü Ortadoğu'ya dikmiştir. Ve devrin en kudretli hükümdarı Sahipkıran Emir Timur ile Âllame İbn Haldun'un tarihe geçecek o meşhur buluşması gerçekleşecektir. Fatih ile fakih, cihangir ile filozof, sultan ile âlim, kılıç ile kalemin karşılaşması gibi; zıt ve cazip. Timur'un Şam önlerine geldiğini öğrenen Memluk Sultanı Ferec, yanına İbn Haldun'u da alarak Kahire'den Şam'a gelmiştir ama yokluğunda iktidarına kastedileceği haberini alması üzerine Haldun'u Şam'da bırakarak tekrar Mısır'a geri döner. Emir Timur ile baş başa kalan Şam'ı, kılıç kahrından, harap olmaktan ve o dehşetli gazaptan kurtarmak için Haldun'un yegâne önerisi bir heyet göndererek Emir'den eman dilemektir. Timur'u Topal Kasırga olarak tasvir eder Haldun. Bir heyetle ordugâhına giderek Timur'la görüşür. Uzun uzun sohbetler ederler, isteği üzerine Mağrip'i anlatır Emir'e, karşılıklı hediyeleşirler. Timur, İbn Haldun'u çok severek beraberinde payitahtına, yani Semerkand'a götürmek istese de, Haldun bu teklifi usulünce reddederek Kahire'ye dönmenin bir yolunu bulur. Ama Dımışk, Timur'un gazabından kurtulamaz. Şam'a yürüyen Timur, ölüm saçarak ilerler, ateş olup kılıç yağdırır ve şehri büsbütün harap eder. Yezid'in Emevî Camii'nin yakınında bulunan Bâbü's-sagîr Mezarlığı'ndaki ihtişamlı kabrini bularak mezarını açtırır, kemiklerinin yaktırılması emrini verdikten sonra binlerce askerini getirterek Yezid'in mezarı üzerine işetir. Bir araya topladığı Yezid taraftarlarını ise Ümeyye Camii'ne doldurup katlettirir. Timur, Kahire'ye değil Semerkand'a doğru sürer atını. İbn Haldun'u yanında götürseydi, Osmanlı'yla savaşır mıydı bilinmez.

Kahire

İbn Haldun yaşadığı şehirler, kentler ve ülkeler arasında en tutkulu, en başka ve en çok 'evrenin anakenti, dünyanın gül bahçesi, insan türünün arı kovanı' olarak nitelediği Kahire'yi sevmiştir. İbn Haldun'un Kahire tasviri ancak bir âşığın yapabileceği derinliktedir; "Dünya incisini, âlem bahçesini, milletler mahşerini, karınca gibi insanları, İslam'ın eyvanını ve iktidar koltuğunu gördüm. Çevresinde köşkler, konaklar görünüyordu. Ufuklarında hankâhlar ve medreseler parıldıyordu. Bilginlerden oluşan dolunaylar ve yıldızlar ışıyordu. Nil denizi kıyısı cennet ırmağını ve gökyüzü suları kopuş kaynağını andırıyordu. Suyu, susuzu, hastasını suluyordu. Dalgaları onlara meyveler ve hayırlar sağlıyordu. Kalabalıkları yutan kent sokaklarında nimetlerle dolu çarşılarında dolaştım" Tunusî, veliyüddin, hadramî, maliki, mağribî, âllame. Nam-ı diğer İbn Haldun. Doğduğu ev ayakta ama mezarı yüzyıllardır kayıp. Ölüm uykusunu emanet ettiği en sevdiği beldede isteyerek kaybolmuş sanki. Cemil Meriç'le kapatalım şehrin kapısını; "Tunuslu filozof bir kartal gibi yükselir bulutlara."

BİZE ULAŞIN