Aydınlanma Çağı’nın bir ürünü olan romantizm güllük gülistanlık bir hal değil aksine bir savaş haliydi. Bu savaş elbette üretimi de ardından getirdi. Farkında olmasalar bile Dede Efendi ile Beethoven’ı, Abdülhak Hamid ile Lamartine’i, Hugo ile Namık Kemal’i ortak bir paydada buluşturan şey, aklın karşısında vicdanın yanında olmaları yani Descartes’e karşı Hölderlin’in tarafını tutmalarıydı. Kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, sevinçlerini ve bütün duygularını, müzik, sinema, şiir ve roman gibi çeşitli yollarla bizlere ulaştıran bu insanların eserlerinden bir sözlük hazırladık.
ŞİİR
Kestim kara saçlarımı :
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Gülten Akın'ın duygusal olarak oldukça yoğun olan şiiri. 'Yasa, yasak, ayıp, töre' gibi ifadelerle kadının toplumsal hayattaki yerine ve yaşadığı sıkıntılara da vurgu yapan şiir, 'Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi' mısraı ile saçın imge gücünden faydalanarak adeta bir meydan okuma gerçekleştiriyor.
1764:
Emily Dickinson, henüz 32 yaşındayken kendisini tamamıyla evine kapatmış ve bir daha dışarı çıkmamış ABD'li kadın şairdir. Başlarda neşeli bir genç kız olmasına rağmen umutsuz bir aşk sonrası içine kapandığı söylenir. 1764 adlı şiirinde ise "Bir zamanlar bizimle eğleşen/Dostları hatırlatır bir bir/Ki ayrılığın kara büyüsüyle büyüyen/Hasretleri artık insafsızca derindir" mısralarıyla bu umutsuz ve karamsar ruh halini yansıtır.
Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca:
Behçet Necatigil'in yazdığı, hüznü ve yalnızlığı anlatan şiirlerden biridir. "Çoklarından düşüyor da bunca/Görmüyor gelip geçenler/Eğilip alıyorum/Solgun bir gül oluyor dokununca" diyerek uğradığı hayal kırıklıklarını ve insanlara kırgınlıklarını anlatır. O gül artık solmuştur ve eğilip alınca eskisi gibi olmaz. Türk edebiyatında önemli bir metafor olan 'gül'ün solgun halini kullanarak duygusal bir şiir yazmıştır Necatigil.
Göl:
Romantizm akımı deyince ilk akla gelen isimlerdendir Alphonse De Lamartine. Yazdığı şiirlerle birçok şaire de ilham kaynağı olmuştur. Yaşar Nabi'nin muhteşem çevrisiyle bize kazandırdığı; "Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin/Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz /Zaman adlı denizde bir gün bir lahza için/Demirleyemez miyiz" diye başlayan Göl şiiri Fransız romantizmini anlatan iyi örneklerdendir.
MÜZİK
Ey bût-i nev eda:
Türk müziğinin en önemli bestekârlarından Dede Efendi'nin Enderunlu Vasıf'ın şiirinden bestelediği, "Ey bût-i nev edâ olmuşum müptelâ/aşıkım ben sana iltifat et bana" diye başlayan şarkıdır. Klasik Türk Müziği deyince akla genelde ağır müzikler gelmesine rağmen bu parça hafif müziği ve diğer parçalara nispeten hareketli ritmiyle klasik ve modern arasında bir yerde bulunur.
Kol Düğmeleri:
İki küçük kol düğmesinin insanı hangi hatıralara götürebileceğini, nasıl acı verebileceğini çok güzel bir beste ile anlatan Barış Manço eserlerindendir. Manço'nun birçok eseri buraya dâhil edilebilir.
DIamonds and rust:
Joan Beaz'in Bob Dylon'a yazdığı şarkı. Şarkının nasıl yazıldığı konusunda birçok hikâye ortalıkta gezse de dinleyenler için; "As i remember your eyes/Were bluer than robin's eggs/ My poetry was lousy you said/Where are you calling from?" mısralarıyla kıymetlidir.
Spring Waltz:
Müzikte romantizm deyince akla ilk gelen sanatkârlardandır Frederic Chopin. 39 yaşında hayatını kaybetmesine rağmen klasik müzikte önemli bir yere sahip olan Chopin'in Sprin Waltz eseri ise şüphesiz romantizmin zirvesinde olan parçalardandır. Bir yorumda; ağlatmayacak kadar hareketli, insanın içini coşturmayacak kadar buruk şeklinde anlatılan eser Chopin'in müzik karakterini yansıtan bir parça olarak önemli.
SİNEMA
Selvi Boylum Al Yazmalım:
"Sevgi neydi? Sevgi emekti" bu soru ve bu cevap belki de bütün bir insan hayatının özeti mahiyetindedir. Aynı zamanda milli romantizme ait eserleriyle de büyük bir romancı olan Cengiz Aytmatov'un romanından uyarlanmış film, Kadir İnanır, Türkan Şoray ve Ahmet Mekin ile Türk sinema tarihinde kendine en üst sıralarda yer bulmuştur.
Sevmek Zamanı:
Yeşilçam'ın klasik zengin kız fakir oğlan filmlerine çağ atlatmış bir Metin Erksan filmidir. Boya yapmaya gittiği köşkün duvarındaki resme âşık olan Halil ile köşkün ve resmin sahibi olan Meral'in, oyunculukları ve müzikleri ile insanı kendine bağlayan hikâyesini anlatır.
Gönül Yarası:
2000 sonrası Türk filmlerinde kendine ayrı bir yer tutmuş, Yavuz Turgul - Şener Şen ikilisinin harikalar yaptığı filmlerdendir. Meltem Cumbul ve Timuçin Esen'in kuvvetli oyunculuklarıyla Gönül Yarası da Türk sinemasında kendine has bir yere sahip oldu.
Body-guard:
Film müziğinin filmin önüne geçtiği nadir filmlerdendir. Whitney Houston hem başrolüyle hem de müziğiyle damgasını vurmuştur. Öyle bir "I will always love you" deyişi vardır ki ne dediğini bilmeyenleri bile etkiler. Hikâyesindeki ölüm ve gerçek temasıyla izleyen herkesi filmin içine alır ve kahramanların yerine kendini koydurur.
Titanik:
Yapanların, Tanrı bile batıramaz dediği geminin sefere ilk çıkışında batışını anlatır. 1997 yılında yeniden çekilen film (ilki 1953) sınıfsal farklılıkları olan iki gencin aşk hikâyesini, geminin batış trajedisiyle birlikte verir. Leonardo Dicaprio'nun önündeki uzun oyunculuk yolunu açan film, yoğun duygusallığıyla en romantik filmlerden biri olmuştur.
KİTAP
Sefiller:
Bir yazarın deyimiyle; dünyadaki en iyi yarım düzine romandan biri. Victor Hugo'nun daha çıkmadan büyük yankı ve beklenti uyandıran romanı. Adalet ve vicdan konusu temelinde ilerleyen roman, ekmek çaldığı için beş yıl kürek cezasına çarptırılan ve kaçmaya çalıştığı için sonunda 19 yıl ceza alan Jean Valjean üzerinden Fransa tarihini anlatır. Hugo'nun romantik bakışını temsil etmesi ve Fransız tarihini ele alması açısından da ayrıca önemli.
Genç Werther'in Acıları:
Goethe'nin henüz 25'indeyken yazdığı imkânsız bir aşk romanı. Devrin Almanya'sını ve devrin insanlarının psikolojik yapılarını anlatması bakımından oldukça önemlidir. Yayınlandığı devirde tam olarak bir popüler kültür ürünü haline gelen kitap okuyanları oldukça etkilemiş. Kitaptan sonra intihar vakalarının görüldüğü ve Werther gibi sarı pantolon ve mavi ceket giyinen romantik ve âşık gençlerin sokakları işgal ettiği söylenir.
Dubrovski:
Puşkin'in en önemli eserlerinden. Haksızlık karşısında asla susmayan ama aşka boynunu eğen, Robin Hood gibi zenginden alıp fakirlere verilecek bir yapı hazırlayan bir kahraman olan Dubrovski'nin hikâyesini anlatır. Roman bütün yönleriyle romantiktir.
İntibah:
Türkiye'de romantizmin öncülerinden olan Namık Kemal'in Magosa'da sürgündeyken yazdığı romanı. İyi eğitimli Ali Bey'in hafifmeşrep bir genç kadın olan Mahpeyker ile hikâyesini anlatır. Modern anlamda ilk romanlardan kabul edilen İntibah, bütünüyle romantik bir eser olmasa da çeşitli özellikleriyle romantizm etkilerinin yoğun olarak göründüğü ilk eserlerdendir.
Mai ve Siyah:
Genel hatları itibariyle hem realizm hem de romantizme bağlı diyebileceğimiz romanın ismi de bu iki kavramdan esinlenerek verilmiştir. Mai romantizmi, siyah ise realizmi temsil eder. Romanın kahramanı Ahmet Cemil romantik bir karakter olduğundan Halid Ziya Uşaklıgil'in romanı buraya dâhil edilebilir.