Hem tesettürlü ve muhafazakâr müşteri kitlesine hem de kadın bedenini metalaştıran klasik moda çizgisinin dışında bir şeyler arayanlara hitap etmek amacı ile birçok ünlü modacı koleksiyonlarında tesettür ve hatta burkadan esinlenerek hazırlanmış tasarımlara yer vermektedir.
Globalleşme, her sektörde olduğu gibi moda sektöründe de etkili olurken, bir yandan da teknolojik gelişmeler ve çok uluslu şirketlerin çoğalması sınırların kalkmasına sebep olmuştur. Eskiden moda dünyası belirli merkezler üzerinden yönlendiriliyordu. Ancak günümüzde fiziksel mekânlardan ziyade sanal mekânların ve kişilerin daha etkin olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde, artık hitap edilen kitle ekonomik ve sosyal elit değil, sosyal medyada söz sahibi olan ve gerçek hayatta ünlü olmayan, bahsi geçen elit kesimden çok farklı bir profile sahip kişiler olmaya başlamıştır.
Eskiden meşhur tasarımcıların hem defilelerine hem de tasarımlarına sanat veya moda dünyasının meşhur isimleri ilham kaynağı olurken; artık yaşları, eğitim düzeyleri, sosyo-ekonomik statüleri çok değişken olan sosyal medya kullanıcıları onların yerini aldı. Mesela tasarımcı Marc Jacobs artık defilelerinde ön sırada ünlüler yerine 'bloggerları' görmeyi tercih ettiğini söylüyor. Hatta tasarımlarında bile yıldızlardan değil 'bloggerlardan' ilham aldığını ifade ediyor. Mesela, 'Bryan Boy' isimli blogger moda dünyasında birdenbire dikkat çekmiş ve Marc Jacobs onun kendine özgü tarzından esinlenerek koleksiyonunda bir çanta tasarımına yer vermiş. Bryan Boy örneği modanın tek merkezci halinden çıkıp adem-i merkeziyetçi olmasına, yani yerelleşmesine güzel bir örnek teşkil ediyor.
Marc Jacobs gibi birçok tasarımcı sadece 'bloggerlardan' değil 'sokak modası'ndan da ilham aldıklarını söylüyorlar. Sokak modasından kastedilen; sıradan insanların günlük hayatlarındaki değişik tarzlarının sosyal medya aracılığıyla moda dünyasına yansımasıdır.
Yerelden globale giden moda akımında tesettür
Teknoloji sayesinde dünyanın birçok yerinde yaşayan tesettür modacıları da bu yeni sisteme dâhil oldu. Mesela, İngiltere'den Dina Tokio ve Pearl Daisy, Kuveyt'den Ascia Akf, Endonezya'dan Diane Pelange gibi tesettürlü modacılar global moda akımlarında söz sahibi olmaya başladı. Bu modacılardan kendine özgü tarzı ve paylaşımlarıyla yüz binlerce takipçisi olan Dina Tokio, The Guardian gazetesi tarafından en başarılı internet kişilikleri arasında gösterildi. Tokio birçok farklı sosyal medya platformunu aynı anda kullanmasıyla ve takipçi sayısının rekor rakamlara ulaşmasıyla giyim tarzını dünyanın birçok yerindeki tesettürlü kadınlara ulaştırıyor ve bir 'trend setter' olarak tanınıyor.
Türkiye'de tesettürün sosyal hayatta görünür hale gelmesi
1960'lara kadar Türkiye'de büyük şehirlerde eğitim düzeyi yüksek tesettürlü kadınlara rastlamak mümkün değildi. Ancak Şule Yüksel Şenler, Aynur Mısıroğlu, Gülhan Kavakçı, Gülsen Ataseven, Meliha Yalçıntaş gibi farklı tarzlarıyla profesyonel alanda dikkat çeken birkaç isim de bu dönemde çevrelerinde etkili olmuşlardı. 1980'de üniversitelerdeki başörtüsü yasağının başlamasıyla görünürlükleri artmaya başlayan tesettürlü kadınlar devlet tarafından marjinalize edildi. Farklı sosyo-ekonomik ve eğitim geçmişlerine sahip tesettürlü kadınları sosyal hayata dahil eden önemli hareketlerden biri Refah Partisi kadın kolları çalışmalarıydı. Hazır giyimin yaygınlaşması, tekstil alanındaki gelişmeler ve kadınların hem sosyal, siyasi alanlarda hem de eğitim alanlarında daha fazla görünür olmalarına paralel olarak Türkiye'deki tesettür sektörü de gelişmeye başladı. Yeni başörtüsü ve tesettür giyim markaları oluşmaya ve 'tesettür giyim sektörü' olarak bilinen sektör büyümeye başladı. 1990'larda, eğitimlerini bitirmeyi başaran tesettürlü kadınlar iş hayatında daha çok görünür olmaya başladılar. 2001 yılında AK Parti'nin iktidara gelmesi sonrasında başörtülü siyasetçi eşleri medyada görünmeye başladı ve tesettür modası kavramı daha çok tartışılır hale geldi.
Başörtüsü yasağının kalkması, teknolojik gelişmeler ve ekonomik büyüme, tesettür giyim sektörünün gelişmesini ve büyümesini etkileyen faktörler arasında sayılabilir. Ekonomik, siyasal, kültürel, sosyolojik ve teknolojik gelişmeler bir 'tesettürlü popüler kültür' ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Tesettür kültürü diye tanımlanabilecek alanın içinde tesettürlü kadınlara hitap eden moda dergileri, bloglar ve sosyal medya outletleri yer almaktadır. Dolayısıyla tesettürlü kadınlar bir zamanlar moda defilelerinden, sunumlardan, koleksiyon tanıtımlarından uzak kalsalar da artık modanın belli bir merkezi olmadığı için onlar da kendi trendlerini uygulayabilir hale gelmişlerdir.
Bu sürecin sonunda tesettürlü kadınlar medyada daha fazla görünür hale gelmişlerdir. Dizilerde, reklamlarda, haber programlarında anchorwoman ya da program sunucusu olarak tesettürlü kadınlar göz önünde bulunmaktadırlar. Aynı zamanda kendisini tesettürlü tasarımcı, modacı, stilist ve trend setter olarak tanımlayan bir kitle ortaya çıkmıştır. Bu kitle ile beraber yeni markalar oluşmuş ve tesettürlü kadınlara yeni seçenekler sunan bir tesettür modası da doğmuştur.
#Sayfa#
Tesettür modasının dünya modasına etkileri
American Hijab Design organizasyonunun yaptığı bir araştırmaya göre Müslüman kadınların 96 milyar dolarlık bir alım gücü var. Dünya moda sektörü çalışanları Müslüman kadınların alım gücünün ve giyim ihtiyaçlarının potansiyelinin farkındalar. Özellikle son yıllarda Müslüman olmayan ülkelerde bile mağazalarda vitrindeki bazı mankenlerin kıyafetlerinin başörtüsü dahil tesettüre uygun kombinlenmiş olduğu gözlemlenmektedir.
Bu trendi uygulayan mağazalar arasında Zara, H&M, Forever 21 gibi fast fashion mağazaları yanı sıra Bergdrof Goodman, Macy's, Nordstrom, Barney's New York gibi lüks mağaza zincirleri de yer almaktadır.
Dünya markalarında tesettür/burka rüzgarı
Hem tesettürlü ve muhafazakâr müşteri kitlesine hem de kadın bedenini metalaştıran klasik moda çizgisinin dışında bir şeyler arayanlara hitap etmek amacı ile birçok ünlü modacı koleksiyonlarında tesettür ve hatta burkadan esinlenerek hazırlanmış tasarımlara yer vermektedir. Moda dünyasının yeni isimlerinden Victoria Becham, 2011 kış defilesinde başörtüsü içine örtülen boneleri kullanmış ve başka bir tasarımda da İngiliz sokak tesettür modasından esinlendiği bir tasarım sunmuştur.
Marc Jacobs'un Bahar 2012 defilesindeki başörtülü-şapkalı bir kombin dikkat çekmektedir. Bu kombini senelerdir podyumlarda kullanılmış olan başörtüsü-şapka kombinlerinden farklı kılan, başörtüsünün örtüsü ve sunum tarzıdır. Jacobs'un tasarımında klasik kare ipek başörtüsü Türk kadınlarının klasik tarzına benzer şekilde üçgen katlanarak boyundan iğneyle sabitlenmiş ve boynu göstermeyecek şekilde yakanın içerisine yerleştirilmiş. Şapka kombini ile hiç saç göstermeyecek şekilde tasarlanmış, etek-ceket takım ile takdim edilmiştir. Jacob'sun bir sonraki koleksiyonunun defilesinde de birden fazla başı örtülü kombinli kıyafetler görülmüştür. Jacobs hemen hemen her yeni koleksiyon tanıtımında klasik tesettüre uygun ya da tesettürle uygulanabilecek kombinlere yer vermektedir.
Başörtüsü kombinleri tasarlayan ya da defilelerinde başörtülü mankenlerle sunum yapan tasarımcılar arasında Jill Şanders, Oscar de La Renta, Givenchy, Thom Browne, Dolce & Gabbana, Moschino sayılabilir.
Rick Owens ise 2011'den beri defilelerinde tesettüre uygun ya da tesettürü andıran kıyafetler sunmaya devam ediyor. Tasarımcı, 2012 kış koleksiyonunda Afganistan'da hâlen kullanılmakta olan 'burka'yı yorumlayarak defiledeki bütün sunumları burka kombini ile takdim etmiştir. Owens'ın bu kreasyonunun Fransa'daki burka yasağının gündemde olduğu zamana denk gelmesi de kayda değerdir.
2014 Ramazanının üçüncü gününde dünyaca ünlü DKNY Donna Karan markası Müslüman kadın müşterilerine özel Ramazan koleksiyonu sunan ilk marka oldu. Marka, diğer birçok moda markasını bu atağıyla geride bıraktı. Markanın iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Aliza Licht yeni kolleksiyonun tanıtımı '#DKNYRamadan' (DKNYRamazan) hashtagi ile sundu. Bu pazarlama stratejisi ile DKNY markası büyük bir yeniliğe imza atmış ve aynı zamanda moda sektöründe yeni bir çağ açmıştır. Bu aynı zamanda moda dünyasının tesettürlü kadınları dikkate aldığını da doğrulamış oldu.
Tesettür modası dünya modasını etkiliyor mu?
Moda, hayatta kalabilmek için sürekli kendini yenilemek zorunda olan sektörlerdendir. Moda tarihi incelendiğinde birçok trendin kendini tekrarladığı ve bu sebeple de tasarımcıların farklı ve yeni arayışlar içerisinde oldukları görülmektedir. Bu sebeple de tesettür modası tasarımcılar için alışılmışın dışında, çok farklı pencereler açabilme potansiyeline sahip olması sebebi ile cazip bir platformdur. Trend gurusu David Shaw, "Gelecek trendleri tahmin edebilmek için mevcut sinyallere dikkat etmek gerekir" demiştir. Buna binaen, tesettür trendleri uzun senelerdir kadın çıplaklığı üzerinden gelişmiş olan ve bu alanda bütün potansiyelini tüketmiş olan dünya modası için bulunmaz bir fırsattır.