Meryem İlayda Atlas: Gitmeden bir 'selfie' çekelim

Gitmeden bir selfie çekelim
Giriş Tarihi: 5.08.2014 16:01 Son Güncelleme: 28.11.2014 10:54
Meryem İlayda Atlas SAYI:04Ağustos 2014
Selfie’nin asıl cazibesi insanoğlunun aynada kendine bakma ihtirası ile aynaya bakar gibi poz verme, kendi istediği pozu verme imkânını sunuyor olması. Yani narsist yanımıza dokunuyor. Göstermek ve görünmek isteyen yanımız... Uluslararası üst düzey bir toplantı… Karman çorman dünyamızın meselelerini konuşmak için devlet başkanları bir araya gelmişler, güvenlik ve resmiyet üst düzey. Adettendir, en sonunda protokol sırasına dizilip bir hatıra fotoğrafı çekiliyorlar. Yalnız yeni bir şey daha var bu görüntüde, daha dağılmadan kalabalık, liderlerden bazıları ceplerinden kendi telefonlarını çıkarıp 'selfie' çekmeye başlıyor. Bir köşede iki devletin dışişleri bakanının, bir başka devletin devlet başkanı ile gülüşmeli 'selfie' pozunu yakalamak mümkün. Öyle ki, bu 'selfielerin' kendisi resmi toplantılardan ve orada konuşulanlardan daha çok öne çıkıyor. Ortama anında bir neşe, kaynaşma ve renk katan 'selfieler', başlı başına haber oluyor.

Moda olan bir davranışın, sosyal medyada hızla yayılmasına alıştık, ama belki de yakın zamana kadar hiçbir akım, bu kadar hızlı moda olurken aynı zamanda bu kadar geniş bir çevreyi etkisi altına almadı. Yakın zamanda Gangnam Style dansı vardı. Bir dönem elin ve damatlarından düğünlerinde davetlileri ile birlikte Gangnam dansı yapanlar oldu ve geçti. Ama 'selfie', 7'den 70'e herkesi ve her ortamı kuşatan ve çok hızlı benimsediğimiz kitle alışkanlığımız oluverdi.

Hâlbuki 'selfie', bütünüyle yeni bir icat değil. Fotoğrafçıların kendi fotoğrafını çekmek anlamında kullandığı 'otoportre' çekimleri veya bizlerin fotoğraf makinesinin saatini kurup, koşup karşısında poz verdiğimiz fotoğraflarımız zaten mevcuttu. Yahut elimizde telefonumuzu veya küçük dijital kameramızı ters çevirir, kendimize göre ayarlamaya çalışarak rastgele fotoğraf çekerdik. Türkçeye özçekim olarak tercüme ettiğimiz 'selfie' ise ön yüzünde kamerası olan telefonların kullanıma girmesi ile yaygınlaştı. Ekranın karşısında duruyor ve istediğiniz gibi ayarlama yapabiliyorsunuz, sürpriz yok, üstelik başkalarını ve farklı açıları ekleyerek bunu bir eğlenceye dönüştürebiliyorsunuz. (Mesela bir kareye en çok kişi sığdırma 'selfie'leri veya hayvanlı 'selfie'ler gibi).

Elbette moda olan her şey gibi, 'selfie'nin de bir ekonomisi var. 'Selfie'nin ancak, ön yüzünde kamera olan ve insanda aynaya bakıyormuş hissi yaratarak poz verme imkânı sunan telefonların cebimize girmesi ile yaygınlaştığını söyledik. Zamanla bu tarz alışkanlıklar, ihtiyaç algıları yarattı ve "benim telefonumla 'selfie' çekilemiyor" demek yerine, senin telefonun 'selfie'leri daha iyi çekiyor sözünü daha sık duymaya başladık. Lakin yine de 'selfie'nin moda ve tüketimin bir parçası olması bütünüyle yeni telefon modelleri ile ilgili değil. #Sayfa#

'Selfie'nin asıl cazibesi insanoğlunun aynada kendine bakma ihtirası ile aynaya bakar gibi poz verme, kendi istediği pozu verme imkânını sunuyor olması. Yani narsist yanımıza dokunuyor. Göstermek ve görünmek isteyen yanımızı tırmalıyor. Aslında insanların ayna başında geçirdiği zamanın bir parçası, kendine bakma, sonra onu dondurma ve paylaşma isteği. Üstelik bu görünme veya gösterme isteği her zaman estetiksel bir kaygıdan ibaret de değil. 'Oradaydım', 'şununla beraberdim', 'buraya gelmiştim', 'bunu yapıyordum', 'ben buyum', 'işte ben', 'bana dair şeyler'den bir parça barındırıyor. Yani sadece kurgulanmış bir estetik kaygısından ziyade, insanın 'kendi' üzerinden ifade biçimlerini göstermenin vücut bulması, üstelik bu göstermenin anlık ve hem yenilenebilir hem de çeşitlenebilir bir şekilde vücuda gelmesi…

Peki, Lacivert'in her yönü ile modayı ele aldığımız bu sayısında 'selfie'nin ne işi var? Bağlantıyı şöyle kuruyorum, moda dendiğinde ham halde aklımıza ilk gelen giyim kuşam, tüketim, estetik meseleleri ile 'selfie'nin zihin dünyamızda yer etme biçiminin yakın ilişkisi var. 'Selfie', artık çeşitli paylaşım sitelerinde paylaşmanın esiri olmuş kitlelere "ne yedim, neredeyim, nasılım" demenin de bir aracı. Belki de bu hali ile moda olan her şeyin üzerinde. Zira son moda kıyafetinizle, dekorasyonunuzla, hobinizle, hatta evcil hayvanınız ile 'selfie' çekme, gösterme içimlerinin
hepsini kuşatan bir hal alıyor.

Bir de üstüne üstlük, bütün bunları 'selfie'nin dar ekranı ve aldatmacalı kadrajı içinde -mış gibi yapmak da mümkün. Dolayısıyla diğer gösterme biçimlerini ve moda olan alışkanlıklarıda kapsayan aşkın bir ifade etme biçimi olarak algılayabiliriz 'selfie'yi.

Aslında temelde 'ihtiyaçlar' ile ilgilenmiyoruz ama yine de yeni pazarlanan ve moda olarak tüketilmesi arzu edilen bir ürün tek tip ihtiyaçlara cevap veriyormuş hissi ile sunulabiliyor. Dahası, bir müddet sonra statüden çoktan uzaklaşıp, psikolojik bir ihtiyaca dönüşebiliyor. Moda üzerinden kendini ayırma, varlığını 'aşkın bir ötekileştirme' ile belirginleştirme çabası sorgulanmaya değer gerçekten. Hele de işin içine dini hassasiyetler girince, 'herkesin yaptığı bu, bana da mübah' çizgisini sorgulamak da çok elzem oluyor. Elbette mesele bir tek tüketim meselesi değil. Sosyal medyadan tutun da, 'selfie'ye kadar davranış kalıplarımıza sinen sözler, mimikler, 'ifadeler', sık kullanılanlar… Bütün bunlara sahip olmak tartışılabilir lakin bir de bütün bunlar nasıl bir iradeye hizmet ediyor, bunu da göz önünde bulundurmak gerekir.
BİZE ULAŞIN