EJDER OKUMUŞ
Türk sosyolojisinin dönüm noktaları dendiğinde akla ilk gelecek isimlerden biri şüphesiz Şerif Mardin olacaktır. Sosyoloji literatürümüze getirdiği özgün yorumlarının yanında, sosyolojinin alt dallarında da perspektif değiştiren analizleri ve tespitleriyle Mardin, ideolojilerin kıskacında kalmadan kendi yolunu çizebilmiş bir düşünür ve akademisyendi. "Türkiye gibi din, laiklik, çağdaşlaşma, modernite, modernleşme, cemaat, tarikat kavram ve olguları temelinde sürekli gerilimlerle dolu bir toplumu, katı laisist ve Kemalistlere göre katı ideolojik ve politik bir bakış açısıyla değil, bilimsel bir yaklaşımla doğru bir biçimde anlamaya çalışan, Türk modernleşmesinin ve çağdaşlaşmasının, dini ve dinin toplumsal etkilerini doğru bir şekilde anlamakla gerçekleşebileceğini düşünen bir sosyologdu." Onun en özgün yönünü bu şekilde tanımlayan akademisyen ilahiyatçı Ejder Okumuş ile Şerif Mardin üzerine konuştuk.
Şerif Mardin'in yetiştiği kültür ve aile ortamı nasıldı? Bu atmosfer Mardin'e neler kazandırdı?
Sosyal bilimlere, bilhassa sosyolojiye, siyaset bilimine, din sosyolojisine dair mühim katkılarıyla bilinen Şerif Mardin'in çok yönlü, kültürlü, entelektüel, elit bir aile ortamında yetiştiği söylenebilir. Mardin'in mensup olduğu Mardinizâdeliler Mardin eşrafından köklü bir ailedir. Aile bireyleri Mardin'den İstanbul'a, oradan Basra, Suriye ve Mısır'a uzanan zengin ve renkli bir hayat hikâyesine sahipler. Okumuş, yazmış, üst düzey görevlerde bulunmuş insanlar. İstanbul'da, İstanbul'un kültür atmosferinde doğup yaşamak elbette Şerif Mardin'e çok şeyler kazandırmıştır. İstanbul ortamı, eğitim için, insanın yetişmesi için çok istisnai imkânlar sunmaktadır. Bugün de hâlâ öyle değil mi? Sonra Osmanlı'nın bilimsel, kültürel ve entelektüel etkilerinin ciddi anlamda hissedildiği İstanbul'da, yeni kurulan Cumhuriyet şemsiyesi altında yaşayan bir insan, şüphesiz önemli kazanımlara sahip olur. Mardin de böyle bir insandır. Yetiştiği ortamın özgünlüğü ve her açıdan mücehhezliği, Mardin'i Mardin yapan en önemli parametrelerdendir.
Osmanlı'nın gölgesinde taze bir cumhuriyet ortamında yetişmesi çalışmalarında nasıl bir fark oluşturdu?
Mardin, ailesi ve İstanbul ortamını düşünürsek Osmanlı ile Cumhuriyet'i birlikte teneffüs etmiş bir kişiliktir. Bu, onun zaman içinde Osmanlı ile Cumhuriyet dönemi Türkiye'sini karşılaştırmaya ve Müslüman toplumda duygune gibi değişimlerin meydana geldiğini araştırmaya yönelmesinde mutlaka etkili olmuştur. Hızlı değişimlerin yaşandığı bir zamanda ve mekânda yaşayan biri olarak Mardin, hem geleneğin izlerini hem de modern olanı görmüş ve gözlemlemiştir. Bütün bunlar, belki de Mardin'in sosyolojiye, siyaset bilimine, din sosyolojisine, tarihe, psikolojiye yönelmesinde de etkili olmuştur. Mardin'in araştırmalarını tarih, siyaset bilimi, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, bilgi sosyolojisi, din sosyolojisi disiplinleri ekseninde, belki sosyolojik perspektifi öne çıkararak yürütmesinde; çalışmalarında din, İslam, toplum, bilgi, fikir, ideoloji, kültür, modernleşme, sekülerleşme, toplumsal değişim, Osmanlı, Türkiye, siyaset, laiklik gibi anahtar konuların geniş bir yer tutmasında muhtemelen Osmanlı'nın gölgesinde taze bir cumhuriyet ortamında yetişmesi etkili veya yönlendirici olmuştur.
İdeolojik ve politik tavırlardan ziyade bilimsel analizler ortaya koyan Mardin nasıl bir sosyolog portresine sahipti? Kendine özgü yanları, farklı yaklaşımları var mıydı?
Mardin, kestirmeden belli bir ideolojik ve siyasal kategorinin içine sıkıştırılamayacak bir şahsiyettir, bir bilim insanıdır. Sosyoloji alanında dikkat çekici çalışmalarıyla bilinen bir sosyologdur. Herkesin dinden bahsetmeye çekindiği, hatta din konusunda ideolojik yaklaşımları eleştiriden korktuğu bir dönemde Mardin dini, İslam dinini sosyolojik açıdan bilimsel bir perspektifle ele almaya, incelemeye cesaret edebilmiş bir bilim insanıdır. Sadece bu dahi onun özgünlüğünü ortaya koyması bakımından önemlidir. Ayrıca Cumhuriyet, Kemalizm, Batılılaşma, modernite açısından bakıldığında, içerden biri olarak bu noktada yapılan yanlışları tartışması, eleştirmesi de oldukça önemlidir.
Ayrıca Mardin'in tarihsel metodolojiyle toplumu ve toplumun din boyutunu incelemesi zikre değer bir noktadır. Mardin bu yaklaşımla dinin toplumdaki gücünün, Osmanlı'dan bugüne nasıl etkili boyutlara sahip olduğunu, din noktasında toplumda ne gibi değişim ve dönüşümlerin olduğunu, ama her halükarda Türk toplumunda dinin çok etkili olduğunu fark eden ve bunu anlamaya çalışan bir sosyal bilimci olarak dikkat çeken bir isimdir. Bu bağlamda dinin ideoloji ile ilişkisini, toplumsal boyutlarını araştırıp anlamaya çalışması önemlidir. Mardin'in birçok çalışması aslında dinin toplumsal boyutlarını İslam örneğinde ele alan çalışmalardan oluşmaktadır.
Onun Türkiye'de modernlik, laiklik, modernleşme ve Batılılaşma konularına bakışını nasıl açıklamalıyız? Alışıldık yaklaşımlardan farklı mıydı sizce?
Esasen Mardin, bu kavramların içini doldurduğu ve yönlendirdiği hayat tarzına yakın biridir. Fakat yaklaşımı kendi dönemindeki yaklaşımlardan farklıydı. Onun yaklaşımını farklı kılan; olgulara ve söz konusu fenomenlere bilimsel ve anlamacı yaklaşımıydı. Mardin, kendi siyasi duruşu olmakla birlikte bu olguları ele alırken bilimsel yaklaşmaya, ideolojik bakmamaya, anlamaya çalışmıştır. Bu konulara duygunsallıktan, ideolojiklikten, tarafgirlikten uzak bakabilmiştir.
Mardin'in "mahalle baskısı" gibi sosyoloji etütlerine kazandırdığı kendine özgü kavramlar mevcut. Bu tür başka kavramlar veya konular var mı?
"Mahalle baskısı" kavramsallaştırması bizim toplumda var olan bir şeydir. Yazılarda da aslında eskilere dayanır, hatta Mardin çalışmalarında da o tartışıldığı zamanlardan daha önceki çalışmalarında da mahalle baskısını işler. Dolayısıyla Mardin, mahalle kavramıyla Osmanlı modernleşmesine dair çalışmalarından beri ilgilidir. Cumhuriyet Türkiye'sinde gelenek ile modernliği, Batılılaşma yönündeki reformları mahalle metaforu üzerinden ele almakta ve anlatmaya çalışmaktadır. Osmanlı'ya özgü mahalle kavramı ve olgusunun yeni Türkiye'de değişmesi ve bireyin öne çıkarılması gibi hususlarla ilgilenen Mardin Cumhuriyet'in kuruluşunu müteakip başlatılan reformların Osmanlı'nın geleneksel mahalle kültürünü değiştirmekle ilgili olduğu üzerinde durmaktadır. Mardin'in mahalle baskısının yanında Türk İslami istisnacılığı, dinin ideolojik boyutları, halk dini, folk İslam gibi konuları Müslüman Türk toplumu bağlamında sosyolojik olarak ele alma çabaları zikredilebilir.
Şerif Mardin'in önemli çalışma alanlarından biri olan din sosyolojine bakışını nasıl tanımlarsınız? Meseleyi nasıl ele almaktaydı?
Mardin din-toplum ilişkileriyle ilgili çalışmalarından dolayı bir din sosyologudur. Mardin'in genel olarak toplumsal fenomenlere ve özelde din olgusuna bakışında çok boyutlu, bütüncül, interdisipliner, anlamacı ve analitik bir yaklaşımı benimsemeye çalışan bir sosyolog olduğunu söylemek mümkündür. Belki de Mardin'in bütün çalışmalarında en ağırlıklı konu, din ve din-toplum ilişkileridir. Dolayısıyla Türkiye'de dinin toplumsal yönlerini anlamaya çalışan bir din sosyologudur Mardin. Din sosyolojisinde dini bir semboller sistemi, ideoloji, zihniyet, dünya görüşü, anlama, eylem aracı, sivil din, toplumsal birlik aracı, toplumsal kimlik aracı olarak çeşitli boyut ve işlevleriyle ele alır. Din sosyoloğu olarak Mardin Türkiye bağlamında dinin işlevlerini genişçe ele alırken Cumhuriyet aydınları ve seçkinlerinin İslâm'ın yüzeyde görülmesi mümkün olmayan önemli işlevler gördüğünü anlayamadıklarını ileri sürer.
Mardin din sosyolojisi bakımından dinin gerek kişi katında gerek toplum yapısı katında bir fonksiyonu olduğunu; İslâmî inanç bakımından dinselle dinsel olmayanı İslâmiyette birbirinden ayırmanın zor olduğunu, her durumda kişinin sosyal kimliğinin dinsel kalıplarla teşekkül ettiğini, dinî dogmanın İslâmî toplumlarda ideolojik bir mütenazırının, ümmet dünya görüşünün olduğunu, İslâmiyette, seçkinler dini - halk dini şeklinde başlangıçtan beri bir ayrılık olduğunu ve Allah'ın kapsayıcılığı ve kişilerin Allah önünde eşitliği anlayışının bu ikiliği kapatma fonksiyonunu gördüğünü; Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısı bakımından Osmanlı İmparatorluğunda halk kültürü ile seçkinler kültürü arasındaki ayrılığın kendini din alanında da belli ettiğini, bir seçkinler dininin yanında bir halk dininin olduğunu ileri sürer.
Mardin din sosyolojisi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti bakımından da Cumhuriyetin modernleştirici aydınlarının söz konusu dinî ikiliğe önem vermediklerini, teklif ettikleri hâl çarelerinde ümmet yapısına sandıklarından çok daha bağlı kaldıklarını, Türkiye Cumhuriyetinde tüzel kişiliğin hukuk teorisine girmesi ve Batılı hukuk normlarının tatbiki, ilk defa olarak dine, devletten ayrı bir şekilde teşkilâtlanma şansı tanıdığını belirtir. Mardin, dinin halk dini açısından da işlevine işaretle de bugün Türkiye'de ümmet yapısından yeni çıkmış olan bir topluma, halk dininin bir dünya görüşü ve bir kişisel denge yöntemi sağladığını, zaman zaman hayret ettiğimiz hurafelerin gücünün de buradan geldiğini ileri sürer.
Türk sosyoloji çalışmaları açısından Mardin'in önemini nasıl açıklarsınız?
Mardin, Türkiye'de toplumsal olaylara, aile, kültür, din, ideoloji, eğitim, ekonomi, siyaset ve tarihe yansız bir şekilde bilimsel olarak nasıl bakılacağını göstermesi bakımından okunması ve anlaşılması gereken bir sosyal bilimcidir. Onun belki de en önemli yönü, en çetrefilli, en sorunlu konuları dahi bilimsel ve sosyolojik olarak nasıl ele alınabileceğini göstermiş olmasında yatmaktadır. Mardin, Türkiye gibi din, laiklik, çağdaşlaşma, modernite, modernleşme, cemaat, tarikat kavram ve olgularıyla ilişkili olarak sürekli gerilimlerle dolu bir toplumu, katı laisist ve Kemalistlere göre katı ideolojik ve politik bir bakış açısıyla değil, bilimsel bir yaklaşımla doğru bir biçimde anlamaya çalışan ve kendi inandığı Türk modernleşmesi ve çağdaşlaşmasının, dini ve dinin toplumsal etkilerini doğru bir şekilde anlamakla gerçekleşebileceğini düşünen bir sosyolog olarak görülebilir. Bu yönüyle de çok önemli bir isimdir.
Şerif Mardin Kimdir?
Mardinizâde ailesine mensup olan Şerif Mardin, 1927 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi'nde başladığı eğitimine ABD'de devam etti ve Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ardından Johns Hopkins Üniversitesi'nde lisansüstü eğitimini, Stanford Üniversitesi'nin Hoover Enstitüsü'nde doktorasını tamamladı. ABD'de sürdürdüğü akademik çalışmalardan sonra Ankara Üniversitesi'nde 13 yıl boyunca ders verdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nin kurucu dekanlığını ve sosyoloji bölüm başkanlığını yaptı. Daha sonra Washington'daki American Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüttü. Türkiye'ye döndüğünde Sabancı ve İstanbul Şehir üniversitelerinde ders vermeyi sürdüren Mardin, vefatına kadar çalışmalarından ve derslerinden taviz vermedi. Din ve İdeoloji, İdeoloji, Modern Türkiye'de Din ve Toplumsal Değişim, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Türk Modernleşmesi, Türkiye'de Din ve Siyaset, Türkiye'de Toplum ve Siyaset, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, Religion, Society and Modernity in Turkey gibi kitap çalışmalarına imza attı. 2017 yılının Eylül ayında aramızdan ayrıldı.