Dünyadan portreler/haberler
1. Mikdad Versi
Medyadaki İslamofobiyle savaşıyor
Britanyalı Müslümanlar Konseyi Genel Sekreteri Mikdad Versi üç yıldır bir mücadelenin içinde. Medyada, Britanyalı Müslümanları hedef alan çarpıtılmış haberlere karşı bir mücadele veriyor. Başkalarının da verdiği bu mücadelede Versi'yi farklı kılan onun nazik, sabırlı ve yumuşak metodu. Bu metot tartışmaya, sert yazılara, mahkemeye ya da şikâyete dayanmıyor. IPSO (Bağımsız Basın Standartları Örgütü) bünyesinde bu tür hatalı haberleri derleyen ve içlerindeki yanlış bilgileri toplayan bir Excel tablosu hazırlayan Versi, tüm medya unsurlarının yanlış haberlerini, bu haberlerdeki bilgi ve önyargıların ne kadar tekrarlandığını, bunlara getirilen şikâyetleri, bunların tesadüf olup olamayacağını bu detaylı çalışma ile gösteriyor. Ülkedeki medya organlarının büyük çoğunluğunun kurallarına uymayı kabul ettiği IPSO vasıtası ile de medya organlarının bu tabloyu dikkate almasını ve yanlış, kasıtlı, hatalı ve düşmanca bilgileri kaldırmalarını sağlıyor.
2. Muhammed Fudayl Ma
Geleneksel hat sanatını Çin'de yaşatıyor
İslam yazısının sanatı olan hat tüm İslam coğrafyası ve kültürü için aynı zamanda bu medeniyetin kökeninde yer alan bir gelenek. Muhammed Fudayl Ma da bu sanatı yaşatanlardan biri. Ancak onun bu çabası işin sanat boyutunun çok ötesinde anlamlar ifade ediyor. Zira Çin gibi İslam kültürüne ve Müslüman kimliğine karşı oldukça asimilasyoncu politikalar izleyen bir ülkede bu sanatı sürdürmek paha biçilmez bir iş. Bu değerli çaba Şanşi eyaletindeki Şian kentinde yaşayan ve bu şehirdeki büyük camilerden birinde imamlık görevini sürdüren Fudayl Ma'nın hem sanatını hem misyonunu oluşturuyor. Bu kentteki 13 asırlık Şian Ulu Camii'nin eskiyen hatlarını yenileyen Ma'nın bu işi öğrenmesi de kolay olmamış. Önceleri babasından hat talim eden Ma, sonrasında sanatını kendisi geliştirmek zorunda kalmış. Ma'nın bu geleneksel sanata kattığı bir yenilik ise hat sanatını Çin geleneksel yazı sanatı ile birleştirerek geliştirdiği teknikler.
3. Nigel Farage
Müslüman düşmanlığı aşırı sağcı siyasi lideri bile bıktırdı
İslamofobi ve Müslüman karşıtlığı Batı'da sanki yeni çıkmış sanılıyor ancak her ikisinin de aslında kökenleri Haçlı seferlerinden çok öncesine uzanıyor. Yani İslamofobi aslında kötü bir Batı geleneği. Yeni olan tek şey bu geleneğin son birkaç on yılda küreselleşmeye başlamış olması. Ancak birçok popülist siyasi hareket açısından bir oy makinesine dönüşen bu gelenek artık saplantıya dönüşmüş durumda. Öyle ki bu saplantı, aşırı sağcı Nigel Farage'ı bile kusma noktasına getirdi. Yabancı düşmanı aşırı milliyetçi UKIP partisine 25 yıl boyunca hizmet ve liderlik eden Farage, kendisinden sonra gelen Gerard Batten liderliğindeki yeni parti yöneticilerinin, İslam'ı "bir ölüm dini" olarak nitelemekten ve "sadece Müslümanlara mahsus cezaevleri" kurmaktan bahsederek aşırı fanatikleştiklerini düşündüğü için partisini terk etti.
4. Çin-Türkiye
Uygur politikasında bakın Çin kimi örnek alıyormuş...
"Çin Uygur politikasında Atatürk'ü örnek alıyor." Bu ifade bize değil Çin'in Doğu Türkistanlı Müslüman ve Türklere yıllardır uyguladığı baskıcı, asimilasyoncu uygulamaları meşru göstermeye çalışan Aydınlık gazetesinin 8 Aralık 2018 tarihli haberinin başlığına ait. Habere göre Doğu Türkistan'da selefi, terörist Müslüman gruplar yükselmiş, hatta bu örgütler tıpkı Suudi Arabistan'daki gibi "Şeriat Polisi" uygulaması başlatmışlar ve "Çarşının dışında bekleyip, örtüsü olmayanın yüzüne kezzap atıyorlar"mış. Bu "izlenimleri" kaleme alan şahıs daha neler anlatmıyor ki: " 'Helal' gıda çılgınlığı ise dudak uçuklatıcı hallere ulaşmıştı. Helal tavuk, helal maden suyu, helal gazoz, helal su, helal makarna, helal giysi vb. gibi bir Türk'ün aklının almayacağı alanlara taşınmıştı." Ya da "Dinci gericilik sadece köylerdeki eğitimsiz insanları cenderesine almakla sınırlı kalmamış, kentlere taşmış, özellikle eğitimli gençleri pençesine almıştı." İzlenimler öyle ki Çin gibi dünyanın en otoriter devletinde sanki bir yönetim yokmuş da Doğu Türkistan'da, Sincan'da, Urumçi'de IŞİD gibi bir terör yönetimi hakimmiş adeta. Oysa bu izlenimler daha 1 ay önce Çin'e ve Doğu Türkistan'a giden gazeteci dostlarımızın izlenimleriyle taban tabana zıt. Aydınlık muhabirini rahatlatansa Çin devlet başkanının son yaklaşımlarından sonra "Sincan'da terörle mücadelede bir milat olması ve 22 aydır Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde ve Çin'in diğer bölgelerinde terör saldırısı yaşanmamış" oluşu. Asıl bomba ise Çinli yetkililerin ağzından bu başarıyı nasıl sağladığını anlatan satırlarda. Aynen şöyle: "Çin yönetimi halkını gericiliğe karşı uyarıyor ve daha ileri bir toplumsal hayat kurmak için aydınlatıyor. Türkiye'den bu kadar çok tepki gelmesi anlaşılır değil. Biz Atatürk'ün yaptığını yapıyoruz. Atatürk gericiliğe karşı nasıl büyük bir aydınlanma seferberliği yürütüp başarılı olduysa, biz de aynısını yapıyoruz. Millet mektepleri, okuma yazma seferberliği, halkevleri, köy enstitüleri, cahil ve yoksul Türk halkını aydınlatıp, kaynaştırdı. Çin'de olan da budur." Kısacası Çinlilere göre Uygur Türklerine karşı "İslami terör" gerekçesiyle yürütülen baskı, asimilasyon, hak mahrumiyetleri ilhamını Atatürk'ten alıyor ve sadece bu gerekçe Aydınlık gazetesinin Müslüman Türklere yönelik bu zulmü kutsaması için yeterli görünüyor.
5. Fransa
İki yüzlülük geleneği başarıyla sürdürülüyor
Fransa'da gösteri geleneğinin son halkası... Ülkede son iki aydır tozu dumana katan ve Fransız Devleti ve devlet başkanı Macron'un tüm karizmasını yerle bir eden Sarı Yelek gösterileri… Daha önceleri Fransızların direniş geleneğini son yıllarda çiftçiler, kamyoncular, öğrenciler, balıkçılar ve evsiz-barksızlar gibi sosyal grupların gösterileri ile sık sık gördük. Sarı Yelek hareketi de artık gelenek hâline gelmiş bu damarın uzantısı ancak aynı zamanda gelenekselden bir kopuşu da simgeliyor. Zira bu hareket alışıldık anlamda bir örgütlenmeye, lidere, sözcülere ve programa dayanmıyor. Sınıfsal olarak da tam olarak konumlandırmak pek mümkün değil. Zira ne belli bir meslek, ne bir gelir ne de eğitim seviyesi grubuna hitap etmiyor. Sarı Yelek direnişinin gösterdiği pek çok şey var ama bence en bariz olanı; başkalarında olunca bu gibi eylemli kalkışmaları alkışlayan Fransız yönetiminin kendi eylemcilerini şiddetle bastırmaya kalkarak bir başka geleneği, ikiyüzlü siyaset geleneğini büyük başarıyla sürdürmekte olduğunu ortaya sermesi.
6. Küresel
Modernitenin küreselleştirmeye çalıştığıpagan gelenekleri
Modernite insanlığın eski dönemlerinden beri elde ettikleri deneyim ve bilgilerin hülasası olan geleneğin zıddı olarak lanse edilmiş olabilir ancak modernist toplumlar bile üstelik çoğu batıl ve saçma olan geleneklerinden vazgeçemiyor. Vazgeçmek bir yana bunları bir de kültür ihracının bir kalemi olarak tüm dünyaya telkin ediyor, ihraca çalışıyor ve görünen o ki bu işte hiç de başarısız değiller. Batı medeniyeti dâhilindeki ülke ve toplumlar belki en modern ve modernistleri ama kökeni pagan dönemlere uzanan yılbaşı kutlaması, yine pagan geleneklerin Hıristiyanlığa nüfuzunun eseri olan Noel kutlamaları, Noel ağacı süslemeleri, yalnız kadınları şeytani ve büyücü olarak yaftalayan Hıristiyan taassubunun eseri Cadılar Bayramı, son dönemlerde Güney Amerika sınırlarına taşmaya başlayan paganlık ve Hıristiyanlığın ortak ürünü Ölüler Günü, aslında Doğu'ya ait olmasına rağmen küreselleşmesini büyük ölçüde Batılılara borçlu olan Yoga ve Zen başta mistik gelenekler, diğer Uzak Doğu disiplinleri, astrolojinin kökenini Babil putperestliğinden alan hâli ya da Eski Mısır büyücülüğünden kalan tarot hızla küreselleşen bu geleneklerin başlıcaları.