Raşit Ulaş: Udda büyük bir ekol 'Cinuçen Tanrıkorur'

Udda büyük bir ekol Cinuçen Tanrıkorur
Giriş Tarihi: 28.11.2018 16:51 Son Güncelleme: 28.11.2018 16:51
Zengin musiki geleneğimizin en önemli sanatkârlarından biri de Cinuçen Tanrıkorur’du şüphesiz.

Münir Nurettin Selçuk, Bekir Sıtkı Sezgin, Tatyos Efendi, Safiye Ayla, Melihat Gülses… Bir yanda harika güftekârlar, bir yanda harika bestekârlar, bir yanda harika icracılar… 1934'te Türk müziği yasaklandı ama bir cevher asla uzun süre gömülü kalamazdı. Zengin musiki geleneğimizin en önemli sanatkârlarından biri de Cinuçen Tanrıkorur'du şüphesiz. O pürüzsüz sesiyle kendisinden "Günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim" şarkısını dinleyince insanın içini bir umut kaplıyor. Zaten öyle değil midir? İyinin, güzelin ve kalitelinin karşısında acze düşmez mi insan? İşte insan Cinuçen Tanrıkorur karşısında acze düşüyor.

- Cinuçen Tanrıkorur 20 Şubat 1938'de İstanbul Fati h'te doğdu. Adı, Zaferşan olan babasının adının Kazan Türkçesindeki karşılığıdır. Galip gelen, muzaffer olan manasına gelir. Müzik eğiti mine, Münir Nurettin Selçuk beyin öğrencisi olan amcası Mecdinevin Tanrıkorur sayesinde üç yaşlarında başladı. Henüz okumayı yeni söktüğü ilköğretim sıralarındayken Mehmet Akif, Yahya Kemal, Hüseyin Nihal Atsız ve Mehmet Emin Yurdakul gibi şairlerin şiirlerini ezbere biliyor ve çeşitli makamlarda eserleri okuyabiliyordu.

- Udu eline daha çocukluk döneminin ortalarında aldı. Ömür boyu sürecek bu bağın kuruluşu Eyüp Musiki Cemiyeti 'nde yer alan annesi sayesinde oldu. Ud artı k onun hayatı nın en önemli parçasıydı ve ilk bestelerini yapmaya başladığında henüz 14 yaşındaydı. Fuzuli'ye ait bir şiiri şevkefza makamında besteledi o yaşında.

- Ud konusunda önünde çok büyük isimler vardı. Şerif Muhittin Targan, Udi Nevres Bey ve Yorgo Bacanos gibi üstatların ardından ud denince akla gelen ilk isimlerden biri oldu. O kadar ilerletti ki kendi metodunu gelişti rdi udda. Bu hâlen ud eğiti mine en büyük katkıyı sağlayan metotlardan biri olarak gösterilir. Tanrıkorur bu metotla kendi ekolünü oluşturdu.

- Bir insanın nasıl büyük bir sanatçı olacağının örneklerinden biri Cinuçen Tanrıkorur aslında. Sanatı adına hiçbir şeyle yeti nmeyen Cinuçen bey, Zavil-aşîran, Şeddisabâ ve Gülbûse gibi yeni makamlar bularak bu makamlarda eserler üretti . Musıki hayatı boyunca 505 bestesinin olduğu biliniyor.

- Bestekârlığının yanında onun asıl derdi Türk milleti ve Türk gençleri idi. Üretti ği eserler ile milleti nin değerlerini unutmaması ve yeni gelen neslin vatan, millet, bayrak, toprak gibi değerlerle yetişmesi için çalışıyordu. Bu bağlamda en değer verdiği konulardan biri ise Türkçeydi.

- ''Eğer Türk kültürü diye bir şey varsa bu muhteşem Türk dili sayesinde var olmuştur'' der ve ekler; "Dilini kaybeden her şeyini kaybeder!" Bu tavır aslında bir müzisyen için çok kıymetli bir şey. Neden kıymetli olmasın ki, ne yaptığının ve ne yapmak istediğinin sonuna kadar farkında olan bir sanatçı işte böyle olunuyor.

- Hüseyin Nihal Atsız ve Cemil Meriç gibi önemli insanları tanır, onlarla ünsiyet kurar ve böylece fikrî planda kendisini iyice gelişti rirdi. Kendisini tamamen Türk kültürüne adayan Tanrıkorur, bunun alt yapısını sağlamak için kadim eserlerin birçoğunu okurdu.

- Hastanede kaldığı dönem ziyareti ne giden Reha Sağbaş onun şu sözlerini nakleder: "Reha, neye üzülüyorum, biliyor musun?. Yemin ederim ki öleceğime hiç ama hiç üzülmüyorum, bundan korkmuyorum ama keşke biraz daha ömrüm olsaydı da bu millete biraz daha hizmet edebilseydim. Çünkü bu millet bana çok şey verdi"

- Cinuçen Bey, böbrek ameliyatı olmak için Amerika'ya gider ve orada Turkish Daily News gazetesi kendisiyle söyleşi yapmak ister. Cinuçen Bey, çok büyük bir hassasiyeti ne isti naden bu teklifi reddeder. Bu hassasiyeti nin sebebi; gazetede Türkçe yazı karakter fontu olmamasıdır.

- Geride yüzlerce besteyle birlikte; Biraz da Müzik, Müzik Kimliğimiz Üzerine Düşünceler, Müzik-Kültür Dil, Osmanlı Dönemi Türk Musikisi, Türk Müzik Kimliği isimli kitapları bırakan Cinuçen Tanrıkorur 28 Haziran 2000'de vefat eder.

BİZE ULAŞIN