Meriem Raoui: Fas’ın büyülü kaftanları

Fas’ın büyülü kaftanları
Giriş Tarihi: 28.8.2014 17:02 Son Güncelleme: 3.9.2014 13:23
Meriem Raoui SAYI:05Eylül 2014
Kaftan, Türkiye’de de bilinen bir giyim türü olmasına rağmen biz Faslılar için anlamı çok farklıdır. Çok eski zamanlarda kaftanlar erkekler tarafından giyilirdi. Ta ki Faslı kadınlar bu kıyafeti kendilerine has üslupları ile tekrar bir kadın kıyafeti olarak ortaya çıkarana kadar… Fas, pek çok açıdan olağanüstü kültürü ve insanları ile çok ilginç bir ülke. Öncelikle geçiş yolları üzerinde; bir yandan Afrika'daki İslam ülkelerinin en köklülerinden birisi, bir yandan da Cebelitarık Boğazı ile bağlandığı Avrupa'dan yalnızca 14 km uzaklıkta.

Fas insanların gelip nefes aldığı, zıtlıkları uyum içinde sunan bir ülke. Dünyanın başka hangi ülkesinde Atlas Okyanusu ile Akdeniz'i bir arada bulabilirsiniz? Kaç yerde efsanevi Atlas Dağları ile Sahra Çölü'nün birleştiğini görebilirsiniz? Yaz-kış karların erimediği bu dağlar yukarıdan heybetle kavrulan vahalara bakarlar.

Tıpkı Türkiye gibi Fas da doğudan ve batıdan gelen pek çok yolun kavşak noktası olduğu için jeopolitik öneme sahiptir. Tabii bu aynı zamanda pek çok kültürün, halkların, tarihlerin kesişme noktası olduğu anlamına da gelir. Bu tarz coğrafyalar çok fazla farklılık barındırdıkları için bir arada yaşamaya daha açık, farklı din ve etnik kimliklere karşı daha hoşgörülü toplumlar olmuşlardır. Buraların kültürü adeta farklılıkları birbirine karıştırmadan uyum içerisinde bir arada tutar.

Fas ve Türkiye'nin kaderi bu noktada pek çok benzerlik gösterir. Bizler de Türkiyeliler gibi modernite ile uzun bir yolculuk yapmış bir toplumuz. Ama aynı zamanda geleneklerimize de çok önem verir, geleneğin bugünümüzü beslediğine inanırız. Fas'ta mimariye, tasarıma, yemek kültürüne, tekstil sektörüne bakarsanız oldukça modern izlerin geleneksel öğelerle birleştiğini görürsünüz.

Özellikle Fas modası, dünyada gelenekten aldığı özle zarafeti, kadınsılığı ve özgünlüğü bir arada bulundurması ile bilinir. Hele de bunlardan bir tanesi var ki, özelliğini yitirmesin diye üzerine titrer, ayrı bir önem atfederiz. Türkiye'de de hâlâ bilinen bir giyim olan kaftandan söz ediyorum. Kaftan, sizlerin de bildiği gibi, uzun ve dar olmayan geleneksel bir elbiseye verilen isimdir. Bazen beline özel bir kemer takılarak giyilir, bazense başlı başına üste alınan bir giyim türüdür. Kaftanları kaftan yapan, şeklinden ziyade zengin işlemeli kumaşları, üzerlerindeki dikkatle işlenmiş süsler ve renklerinden tutun, modeline, kemerine kadar taşıdığı anlamdır. Kaftan, Türkiye'de de bilinen bir giyim türü olmasına rağmen biz Faslılar için anlamı çok farklıdır. Bizler kaftanı bayramlarımızda, düğünlerimizde, eğlence gecelerinde, aile toplantılarımızda giyeriz. Adeta bizim için önemli günlerimizde giydiğimiz resmî bir üniformaya dönüşmüştür.

Gururla şunu söyleyebilirim ki; batıdan gelen abiye elbise modası bizim kültürümüzde hiçbir zaman yer edememiştir çünkü bizim kaftanımızın ışıltısı ile rekabet etmesinin imkânı yoktur. Renkleriyle, kumaşlarıyla, desenleriyle, el işçiliği ile ve üzerinde gösterilen özenle, batıdan ithal olan hazır giyim elbiseleri ile karşılaştırılması bile abes olur. Çünkü biz kaftan giydiğimiz zaman kaftanla adeta bütünleşiriz, bizim bir parçamız olur. Zira kumaşını seçmiş, tasarlamış ve kendi zevkimize göre şekillendirmişizdir. Fas kültürüne göre en uygun olan, her kadının veya gelinin kendi kaftanını bir ağaç yetiştiriyormuş hissi ile kendisinin tasarlamasıdır. Bu adeta yürünecek uzun bir yol gibidir. En başından beri her şey özenle ve titizlikle düşünülür. Kaftan ipek mi olmalıdır yoksa kadife mi olmalıdır? Belki de saten bu modele daha iyi gidebilir… Veya belki dantel düşünülebilir? Dantel olursa şu renk, saten olursa bu renk tercih edilmeli… Peki, istediğim renge en çok hangisi yakışacak? Kaç kat bir kaftan dikilmeli, nerede giyilecek? Düğmeleri gizli mi olmalı yoksa açık ve gösterişli mi? Bütün bunlar özen, dikkat ve güzel bir koordinasyon gerektirir. Hatta genellikle tecrübeli bir aile büyüğünden yardım alınır ve kaftan, bildiğiniz, tanıdığınız bir aile terzisine emanet edilir. Zira kaftan sadece giyilecek bir elbiseden ibaret değildir. Hazırladığınız kaftan artık kendi oluşturduğunuz modanın bir parçası olmuştur. Bir yanı ile birikimin ve ince zevkin de ürünü olan bir prestij nesnesidir. Çoğunlukla bu prestij yüzünden Fas'ta pek çok kimse her tür daveti merakla ve heyecanla bekler, genellikle davetlerin bir numaralı dedikoduları kimin hangi kaftanı nasıl giydiği üzerinedir. Kaftanlar üzerine yapılan bu kritikler, elbette bir dahaki davette giyilecek kaftan üzerinde de kendini gösterecektir.

Kaftan, Fas kültürünün nasıl bu kadar ayrılmaz bir parçası olmuş ve nesilden nesile aktarıla gelmiştir? Kız çocuklarına kaftan, küçük yaşlardan itibaren adeta seremonik bir bağlılıkla giydirilmeye başlanır, annelerini taklit eden minikler onların yaşına gelince bu geleneği devam ettirir. Böylelikle kaftan giymek yaşam boyu sürecek bir ritüele dönüşür.

Toplumsal hafızamızda kaftan aynı zamanda manevi bir yer de kaplar. Toplumsal aidiyetin bir parçası gibidir. Tarihle kurduğumuz bağ ve geleceğe bıraktığımız bir duygudur.

Çok eski zamanlarda kaftanlar erkekler tarafından giyilirdi. Ta ki Faslı kadınlar bu kıyafeti kendilerine has üslupları ile tekrar bir kadın kıyafeti olarak ortaya çıkarana kadar… İslam toplumunun kadınlar için belirlediği tesettür sınırları içinde kalarak kaftanı adeta baştan sona değiştirdiler, kendilerine uydurdular ve bu giyim türüne duygusal anlamlar yüklediler. Böylece hem zarif hem kadınca anlamlar yükleyebilecekleri hem de İslami sınırların dışına çıkmayacakları, kendilerine has bir giysi üretmiş oldular. Her gelen nesil kaftan kültürüne kendince bir şeyler ekledi, kendince bir ekleme çıkarma yaparak kendi tarzını oluşturdu. Böylece kaftanın otantik özünü koruyan ama baktığınızda 'bu eski bir kaftan modeli' diye ayırt edebileceğiniz modeller oluştu.

Batı standartlarına karşı

Kaftan giymenin günümüz kadınlarını çok ilgilendiren bir yanı daha var. Hepimiz modanın beden baskısından, diktalarından şikâyetçiyiz değil mi? Görünüşünüz ne olursa olsun, kaftanı giydiğinizde çok sert tanımlanmış bütün boy, kilo kriterlerinden bağımsız, 'süper model' oluverirsiniz. Çünkü kaftanın bu şekilde insanı özgürleştiren bir yanı var. Yani bu hâli ile günümüz kadınlarına da çok şey söylemiş oluyor zira kaftan, kadının zarafetini ortaya çıkarırken kusurlarını da gizleyen bir giyecektir.

Bu sebeple zaten kaftanın kesimine, desenlerine, rengine, kişiye özel olarak karar verilir. Batının acımasız kadın bedeni standartlarının ötesinde, standartları kadınların oluşturmasına imkân verir. Bir an olsun moda normları diktasından kurtulmayı sağlar. Çünkü Fas kaftanı kadın güzelliğinden değil, zarafetinden yola çıkar.

Bu hâli ile Fas'taki zengin kaftan giyme geleneği, dünyada batıda üretilen moda standartlarına karşı durabilmiş nadir geleneklerden birisidir. Moda sektörünün 'güzellik' algısı dışında bir algıyı koruyabilmiş, hatta bu algıyı uluslararası alana da yayabilmiştir. Bunun sonuncunda da dünyada kitleler tarafından beğenilen şarkıcıların gardırobuna girebilmiştir. Oprah Winfrey, Elizabeth Taylor, Susan Sarandon, Uma Thurman ve Beyonce bu isimlerden sadece bazıları. Özellikle bu isimler giydikten sonra hot coutre'larda kaftan diktirmeye olan talep de gittikçe arttı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda kaftanın yaygınlaşması da Fas'ın imparatorluk sınırlarına dâhil edilmesi ile oldu. Osmanlı giyim kültüründe çok önemli bir yer edinen kaftanın imparatorlukta kaynağı da Fas idi. Bugünse Türkiyeli kadınların pek çoğu bu geleneği bırakmışa benziyorlar. Dünyanın her yerinde gelinlerin giydiği beyaz gelinlik giyiliyor düğünlerde. Galiba 'beyaz gelinliğe' direnen Fas gibi birkaç kültür var, o kadar. Yine de hafızalarda taze olan ve hâlâ yerel kültürün önemli parçalarından biri olan kaftan bu yazı ile belki biraz can bulur diye umut edelim.
BİZE ULAŞIN