Birol Biçer: Bir tutam saçın hikâyesi

Bir tutam saçın hikâyesi
Giriş Tarihi: 2.10.2014 22:49 Son Güncelleme: 21.10.2014 12:21
Birol Biçer SAYI:06Ekim 2014
Uzak Doğulu kadınlardan elde edilen çeşit çeşit saçlar, uzun işlemlerden geçerek Batılı kadınlara sunulan güzellik ürünleri haline geliyor. Kuaförlerde gönüllerince saç kaynağı yaptıranların belki de hiç farkında olmadıkları bu sektörün tarlasını Hintli ve Çinli yüzbinlerce kadın oluşturuyor. En azından yaygın popüler kültür açısından özellikle kadınların daha güzel ve bakımlı görünmek için yapmayacağı şey yok gibi. Sadece kozmetik sektörünün hacmine ve ürün çeşitliliğine bakmak bile bu tezi doğrulamaya yeter görünüyor. Bu sektörün son yıllarda giderek yaygınlaşan bir alanı da peruk ve takma saç modası. Giderek popülerleşen saç kaynak, çıt çıt saç, postiş, peruk modasının altında ise hammaddesi kadınlar olan bir sektör yatıyor. Dünyanın bir yanındaki kadınların saçlarını dünyanın öbür yanındaki kadınların saç güzelliğine katkı maddesi yapan bir sektör…
Saç ekleme, saç uzatma işlemleri son yıllarda o kadar yaygınlaştı ki yakın zamana kadar yabancısı olduğumuz bu işlemi yapmayan kadın kuaförü kalmadı gibi. Aynı şekilde bir dönemler ancak sahneye çıkanların ve hasta olanların başvurduğu peruk kullanımı da -bir dönem üniversiteye başörtüsüyle alınmayan genç hanımların bir kısmının eğitim haklarını kaybetmemek adına peruk satışlarını patlattıkları dönemi saymazsak-, son zamanlarda sıradan bir hale geldi. Peruk ve ekleme saç sadece ülkemizde yaygınlaşmıyor, dünyanın pek çok ülkesi için de geçerli bu süreç. En başta ABD ve Afrika ülkeleri geliyor. Bu trendin arka planında ise artık başlı başına bir sektör haline gelen saç endüstrisi yatıyor. Kuaförlerde gönüllerince saç kaynağı yaptıranların belki de hiç farkında olmadıkları bir endüstri bu. Nihai müşterisini de kaynağını da kadınların oluşturduğu bir endüstri…

Saç endüstrisinin hammaddesi: Asyalılar

Batılı kadınların kozmetik ihtiyaçlarını karşılayan bu endüstri hiç de basit bir sistemden ibaret değil. Bu endüst-rinin bir ucunda yüzlerce dolardan binlerce dolara kadar güzellikleri için paraya kıymaktan çekinmeyen insanlar bulunurken, zincirin diğer ucunda ise sektörün hammaddesi olarak işlev gören Uzak Doğulu kadınlar bulunuyor. Doğu'dan gerçek insanlardan elde edilen türlü tipte saçlar uzun işlemlerden geçerek Batılı kadınlara sunulan ürünler haline gelirken başta Hintli ve Çinli yüzbinlerce kadın bu sektörün tarlasını oluşturuyor.

Batılı ülkelerin yoğun talepleri sebebiyle kalabalık nüfuslu Asya ülkeleri açısından başlı başına bir endüstri kolu haline gelen saç sektöründe Hindistan yakın zamana kadar liderliği elinde bulunduruyordu. Ancak Çin mucizesi burada da kendisini gösterdi ve birincilik koltuğuna oturmasını bildi. Saç üretiminin ya da daha doğru deyişle insanlardan saç temininin merkezini küçük bir şehir oluşturuyor. Çin açısından oldukça mütevazı sayılabilecek 4 milyon nüfuslu Şuçang (Xuchang) şehrinde tüm hayat saç üzerine kurulu. Bu sayede şehir dünyanın saç başkentine dönüşmüş. Çin'in her biri bir sanayi sektöründe uzmanlaşmış birçok şehri gibi Şuçang da yörede yüzlerce yıllık geçmişi bulunan saç toplama işini küresel sektör haline getirmiş. Her birinde on binlerce insanın çalıştığı dünyanın en büyük saç ürünleri tesislerinden yüzlercesinin kurulduğu şehir, peruk ve saça yapılan yatırımlar sayesinde son 20 yılda dünya saç merkezi haline dönüşmüş.

Şuçang'daki dev saç fabrikaları aynı zamanda tüm dünyadan getirtilen saçların da toplanma merkezi. Çinli kadınlardan toplandığı kadar, Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerden de toplanan saçlar kullanılabilir ürün haline gelmek için buralara taşınıyor. Ve toplanan saçlar bu tesislerde geniz yakan kimyasallar arasında türlü işlemlerden geçerek başlangıçtaki fiyatının 40-50 katına ABD'de alıcı bulacak güzellik ürünlerine dönüştürülüyor. Tüm Asyalıların dağ yığınları halinde toplanan saçları dev tanklarda yıkanıyor, renklerinden arındırılıyor ve ardından istenen renklere boyanıyor, kurutuluyor, ayrılıyor ve nihai ürün haline getirilmek üzere ilgili bölümlere gönderiliyor.

10 ton saç için 40 bin kadın

Bu işlemden geçen ve her seferinde yaklaşık 10 tona ulaşan bu saçları elde etmek için 40 bin kadın gerekiyor. Yani her bin ton saç 4 milyon kadın anlamına geliyor. Bu da her sene on milyonlarca kadının bir yıllık güzelliklerini birkaç dolar uğruna Çin'deki bu fabrikalara göndermeleri anlamına geliyor. Aslında denklem oldukça basit: Doğulu kadının güzelliği 60-70 dolar karşılığında Batılı kadının güzelliğinde katkı maddesine dönüşüyor. Doğulu kadınlardan 60 dolar civarında bir paraya alınan saçlar, dünyanın öbür ucundaki güzellik merkezlerine ve kuaförlere ulaştığında fiyatları sekiz bin dolara kadar çıkabiliyor. Bu denklemde az gibi görünse de Asyalı kadınların kendi şartları içinde 60 dolar hiç de küçümsenecek bir kazanç değil. Üstelik saçlarını köy köy dolaşan toplayıcılara satanları şanslı saymak gerekiyor zira saçları satılmaya değer görülmeyenler de var. Neticede ham saçta kaliteyi saçın parlaklığı, rengi, dokusu, yumuşaklığı ve kullanım ömrü belirliyor. Ham saç bu kritelere göre yedi kalite grubuna ayrılıyor. En büyük üretimi ve satışı gerçekleştiren Çinli tüccarların her şeye rağmen en büyük gayreti saç ana maddesini bulmak. Bunun eksikliğini kapatmak için sentetik saç ürünleri de üretiliyor ancak doğal saçın yerini tutmadığı da bir gerçek. Zira söylediklerine göre talep o kadar fazla ki arz yeterli olamıyor.

Şuçang bölgesinde saç toplama ve kullanma geleneği yüzlerce yıl öncesine uzanıyor. 17'nci yüzyılda Batılı tacirlerin keşfettikleri bölgede birçok aile en az üç yüz yıldır topladıkları saçları bu tüccarlara satarak geçinmişler. Çinli kadınların saçları çok uzun ve kaliteli olduğu için bölge bu açıdan iyi bir şöhret kazanmış. Bir dönemin Avrupalı asilleri ve hukukçuları buraların ilk müşterilerini teşkil etmiş. Dünya saç lideri Rebecca firmasının sahibi Zeng Yukan nesillerdir bu işi yapan ailesinin son halkası olarak çocukluğunda bisikletle köy köy dolaşarak saç toplamış bir iş adamı. Bölgede halen birçok köyün tüm nüfusu saç endüstrisinde çalışıyor. 1980'lere kadar Avrupalıların yanı sıra Tayvanlı ve Koreli tüccarlara satmışlar topladıklarını. Ancak 80'li yıllardan sonra işin çapı küresel anlamda büyümeye başlayınca Çinliler sadece hammadde toplamakla kalmamış, işin kaymağını bu ülkelere bırakmamak için saçlarını kendileri işleme yoluna gitmişler. Bu saçların kullanımı bu sayede küresel bir boyut kazanırken, talep patlamasına da yol açmış. Bugün 10 milyar doları aşan bir sektör olan saç endüstrisinden sadece Rebecca firmasının yıllık geliri 400 milyon dolara ulaşıyor.

Tanrılara adanan saçlar

Saç ticaretinin bir numaralı müşterisi ABD. Sektörün ikinci büyük piyasasını da Afrika ülkeleri oluşturuyor. Afrika ülkelerinin pek çoğuyla iyi ticari ilişkiler geliştiren Çin firmaları buradaki talepten de nemalanıyorlar. Çinli saç tüccarlarına göre düz saçlara hayran olan ve bu uğurda kendilerine göre büyük paralar vermeye hazır bulunan Afrikalı kadınlar ve kuaför salonları iştah kabartan bir piyasa teşkil ediyorlar. Saç tüccarlarına göre sadece Afrika'dakiler değil başta Fransa'dakiler olmak üzere Avrupa'daki siyahi kadınlar da saçlarına kaynak yaptırmaya oldukça düşkünler. Tüm bu eğilimler saç ürünleri piyasasının giderek gelişmesi anlamına geliyor. Bu moda sayesinde Moğol, Hintli, Endonezyalı, Çinli ve daha pek çok ülkenin fakir kadınlarının saçları kazançlı bir sektörün ana maddesi haline dönüşmüş.

Saç endüstrisinin en büyük kaynağını oluşturan nüfus yoğunluğu Çin'e büyük avantaj sağlarken, nüfusta Çin'in ardında yer alan Hindistan da saç üretiminde ikinci sırayla yetinmek durumunda kalmış. Hindistan'ın saç ihracatından yıllık kazancı 200 milyon doları buluyor. Hindistan'da saç toplamayı kolaylaştıran tek faktör nüfus değil şüphesiz. Başka etkenler de mevcut. Bunlardan biri fakirlik… Diğeri ise bazı tapınaklara saçlarını kurban etme geleneğinin halen yaşamakta oluşu. Her ne kadar Sihlerde saçlarını hiç kesmeme adeti varsa da, büyük kitlelerin ziyaret ettiği bazı Hindu tapınaklarına saçlarını bağışlamak ve tanrılara adamak gibi bir gelenek de mevcut. Kadınların, ördükleri saçlarını evlilikle hayatlarının yeni bir dönemine girerken ya da tapınakları ziyaret ederken ibadet mahiyetinde kesmeleri Hindu geleneğinin bir parçası… Kesilerek buralara adanan saçlar rahipler tarafından açık artırmayla satılarak tapınaklara gelir temin ediliyor. Saç bağışçısı dindarların sayısı bol olunca bu gelir oldukça etkileyici olabiliyor. Örneğin bu tapınaklardan Tirumala Tirupati'de gelenlerin saçlarını kesmek üzere tam 700 berber görev yapıyor. Ancak Hindistan'da bu saçları işleyebilen tesis çok az olunca neticede tapınaklardan elde edilen saçların yanı sıra diğer Hintli kadınlardan satın alınan saçların da ana alıcısını yine Çinli firmalar oluşturuyor. Bu hammadde satışından Hintlilere kalan bir başka şeyse gurur payı... Hintliler saçlarının Çinlilerinkine göre daha kaliteli, gür, narin oluşuyla ve Avrupalı saçına daha benzer olmasıyla övünüyorlar. Çinli firmalar bu değerli hammaddeyi bu ülke dışında Tayvan ve Endoznezya'dan da satın alıyorlar.

Saç için işlenen suçlar

Hintli kadınlar kimyasal maddeler kullanarak saçlarını yıpratmadıkları için bu saçlara rağbet fazla oluyor. Ancak her ne kadar Hintliler saçlarının daha güzel olmasıyla övünseler de dünya piyasasında en fazla para eden saç Ukraynalılara ait. Özellikle sarı saç denilince Ukraynalı kadınların saçı saç sektörünün altını olarak görülüyor. Tüm dünyada doğal sarı saça olan rağbet bu ülke kadınlarının saçlarını sektörün lüks maddesi sınıfına sokuyor. Zira sarı olmalarının yanı sıra Batılı kadınların saçlarına uyumlu hale getirilmek için birçok kimyasal işlemden geçirilip renginin değiştirilmesi gereken Hintli ve Çinli kadınların saçları gibi fazla bir işlemden geçmesi gerekmiyor. Ukrayna küçük ve az nüfuslu bir ülke olsa da, sarı saçların nadir olması bu küçük piyasayı oldukça kârlı kılıyor. Bu piyasayı Rusya ve Moldovya'dan temin edilen saçlarla beraber yine fakirlik destekliyor. Saçlarını satan bir Ukraynalı kadın yaklaşık 100 dolar kazanıyor. Bu rakam az görünse bile Asyalı benzerlerine göre daha kazançlı olduğu kesin. Zira yılda bir defa uzattıkları saçlarını satan Çinli köylülerin kazançları ancak 50 dolar civarında. Bu saçlar peruk haline dönüştürüldüğünde maliyetinin en az on katı bir değer kazanıyor. Kısacası bu saçlar sektör açısından altın hükmünde. Bunu şuradan anlamak da mümkün: Çin lideri bir firma yılda iki bin ton saç toplarken, Ukrayna'da bu sektörün en büyük firması yılda yalnızca 1.5 ton toplayabiliyor. Salt bu durum sebebiyle bile Ukrayna'nın sarı saçları ister istemez değerli oluyor. Ukrayna'da 2000 yılından itibaren büyümeye başlayan bu sektör günümüzde araçlarıyla köy köy, kuaför kuaför dolaşarak bu altın değerindeki saçları toplayan yüzlerce toplayıcı ile çalışıyor. Ve Rus cumhuriyetlerinde pek çok sektörde olduğu gibi burada da rekabet zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor. Özellikle sarı saçın altın üçgeni olarak nitelenen Ural bölgesinde… Burada beş yıl önce toplayıcılar arasında cinayetle sonuçlanan bir silahlı çatışma mafya işi olarak kayıtlara geçmiş.

Güzellik sektörünün bu son yıllardaki yıldız ürünü üzerinde dönen yasa dışı olaylar şüphesiz bu kadarla sınırlı değil. Rusya'da bu sektörün gelirinden nemalanmak isteyen kimi görevlilerin cezaevlerinde uzun saçlı tutukluların saçlarını zorla traş ederek toplamaları gibi vakalara rastlanabiliyor. Hatta bazı Rus firmaları bu şekilde saç temin etmekle itham ediliyorlar. Ancak Batılı kadınların kafalarını süsleyen bu saçların elde edildiği bazı yerlerde işin vahşete kadar vardığı da oluyor. Örneğin Brezilya'da kafa derisi avcısı olarak nitelendirilen bazı çetelerin, saçlarını elde etmek için kadınlara saldırma vakalarında son yıllarda giderek yükselen bir eğilim olduğundan bahsediliyor. Yine bazı Çinli firmalar insanları zorla bu sektörde çalıştırmakla suçlanıyorlar. Hiçbir şey sadece göründüğüyle kalmıyor. Çoğumuzun sadece güzellik salonları ve kuaförlerle sınırlı sandığımız takma saç, peruk, postiş bile… Görünen bir tutam saç olsa da altında daima bir hikâye oluyor.

BİZE ULAŞIN