İlk gördüğünüz rüyalardan birini hatırlayabiliyor musunuz? Sanırım ilk rüyasını hatırlayanımız pek azdır ama muhakkak görmek istediğimiz rüyalar vardır. Hayal etmekle rüya görmeyi istemek tam da bu anlamıyla birbirinden ayrılır; "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar."
Dönüp baktığımda, hayatımda iz bırakmış olaylar kadar iz bırakmış rüyaların da var olduğunu görüyorum.
Eski bir dostum, gördüğü rüyaları küçük rüya defterlerine not alır, aradan uzun bir zaman geçtiğinde de o defterleri yeniden okumayı çok severdi. Bir gün geldi, yaktı o defterleri çünkü bazı rüyalarının korkunç bir şekilde tekrarlandığını fark etti defterler biriktikçe.
Tam burada duralım o halde…
Rüyayı hatırlamak kadar onu unutabilmek de bir bilinç hali. Rüya defterlerini yakan dostumun anlamadığı şey ise sufilerin sıkça vurguladığı bir açıklıktır; tekrarlanan rüyalar hayırlıdır.
Peki, hangi rüyalar daha çok tekrarlanır ve hangi rüyalarımızın tabirini merak ederiz en çok? Mesela geçmişle ilgili veriler gösteren rüyalarımızı da, geçmişimizi bir daha gözden geçirmek adına bir tarafa ayırır, bir tehlike anında "camı kırınız" ikazı gibi onlarla bazı tehlikelerden arınmaya çabalarız. Bütün bunlardan hareketle rüyalarımızı konuşalım, onlar üzerine düşünelim istedik bu sayı.
Lacivert'in sayfaları arasında turladıkça bazı değişiklikler gözünüze çarpacak. Bundan sonra daha hiperaktif, daha romantik bir dergi olacak Lacivert; yeni köşeler, yeni yazarlar, yepyeni bir görünüm…
Yeni sayımızda ise tamamen kabuk değiştireceğiz. Dördüncü yılımıza doğru yaklaşırken farklı bir rüya görmeye heves ettik. Gelin hep birlikte görelim o rüyayı. Shakespeare'in dediği gibi, rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız…
***
Kahraman ordumuz Afrin'e girdi bu ay biz dergimizi hazırlarken. Dualarımız onlarla birlikte. Zeytin Dağı'nı kaybederek veda ettiğimiz toprakların rüyasını Zeytin Dalı harekâtıyla yeniden görmeye başladık böylece. Bu sayımız o rüyayı görenlere armağan olsun.