Mayıs 2016 - Editör yazısı
Günlerden bir gün, bir grup arkadaş, belki de hayatımızın en önemli teşebbüs-i harikası olarak Lacivert Dergi'yi çıkartmaya karar verdik diye anlatmaya başlamak isterdim sizlere. Ama hikâye böyle değil ve NŞA'da olmayan koşullarda herkes birbirine pek benzemeyen hikâyeler yaşayabiliyor. Dostlukların zor bulunduğu ve hasbihalin pek mümkün olmadığı zamanlardı. Dinlemekten sıkılmış ve yorulmuştuk. Söylenmekten, homurdanmaktan, zorunlu izleyici olmaktan, başkalarının düşünü yaşamaktan, kırmızı çizgiler liginde oynamaktan, bizi heyecanlandıran her şeyin başkasına ait olmasından, hepsinden vazgeçmeye ve kendi sözümüzü kurmaya karar verdik. Her insan, her nüve ve her dostluk gibi iz bırakmak istiyorduk. Yaşadıklarımızın muhayyilemizi esir alan bir hayalete dönüşmesine hiç ama hiç müsaade etmedik. Bu ince hislerle, yüce kaygılarla, karanlık bir dehlizde ipi hiç bırakmadan yola devam ettik. Ve Lacivert Dergi tam iki yıl evvel sizleri selamladı.
Pek az şeyi böyle beklemiştik. Artık mihmandarımız kendimiz olacaktık, durduk, kendi kulağımıza fısıldadık; Yolun açık olsun!
Lacivert Dergi bir istişare dergisi… Her başlığının altında insanı çeşitli coğrafyalarda, karnavallarda, şölenlerde, hüzünlerde gezdiren hazine gibi sohbetler var, dostluk var, arkadaşlık var. Benimle beraber bu yolda en başından beri yürüyen, Lacivert'e çok değerli katkılar veren ve her zaman bir işin ucundan tutan istişare heyetimiz; Ayşe Kardaş, Betül Özel Çiçek, Elif Eda Karagöz, Esra Albayrak, Fatmanur Altun, Hümeyra Şahin, Nagihan Haliloğlu, Sema Silkin, Sultan Işık, Şule Albayrak ve Zeynep Bayramoğlu'na en kalbi teşekkürleri borç bilirim.
İki seneyi geride bırakmamıza rağmen, hâlâ ayın ortası geldiğinde "bu dergi çıkmayacak" diye panikletip, üst üste kriz toplantıları yaptığım ama her zaman ay sonunda onların çalışkanlığı, sebatı ve gece geç vakitlere kadar çalışmalarına rağmen düşmeyen yüzleri, gülen gözleri ve uyumları sayesinde 'kotardığımız' dergimiz Lacivert hakkında söylenecek bütün güzel sözleri de sevgili ekibime ithaf ediyorum.
Sık sık "dergi bitti müdür" diye takıldığım yazı işleri müdürümüz Mustafa Akar, tasarım çok mu öne çıkıyor diye zaman zaman resmen kıskandığım görsel yönetmenimiz Sema Türk, bütün ekibi çekip çevirmesi olmasa büyük bir kaos içine düşeceğimizi hissettiğim editörümüz Sena Kural, kriz anlarındaki yorumları ile bizi gülmekten kırıp geçiren editörümüz Remzi Kopar, sanki 19'uncu yüzyıldan çıkıp gelmiş hissi verdiği için Raşit Efendi dediğim editörümüz Raşit Ulaş, asker yolu gözlediğimiz ve her gün bir şekilde sohbetlerde adının geçtiği Beytullah Çakır, tek kaşımı kaldırıp sizlere şunu diyorum: Bu ruhu sakın kaybetmeyelim!
Son olarak, en başından beri Lacivert Dergi projemizi hayata geçirmek için bize imkân sağlayan Serhat Albayrak'a bize hep destek verdiği ve yanımızda olduğu için şükranlarımı sunarım.