Unutmak mı önce, hatırlamak mı, yoksa yaşamak mı? Yaşarken içine düşmek ve bir gidip bir gelmek, işte bu olsa gerek Yeni Türkiye halleri…
-Neler oluyor? Ne bekliyoruz? Ne değişti?
-Yeni Türkiye, varsa eğer birazcık, bütünüyle unutmaktır eskiyi…
-Hayır, 'Yeni Türkiye', başlı başına bir hatırlama hali… Kendini ve kendinden olan her şeyi…
-Hatırlamak ve unutmak aynı anda, Yeni Türkiye'de olamayan bir beklenti…
-Asıl mesele, bir parça hatırlamak ve düzenli unutmak 'bağzı' şeyleri…
-Unutmak mı önce, hatırlamak mı, yoksa yaşamak mı? Yaşarken içine düşmek ve bir gidip bir gelmek, işte bu olsa gerek Yeni Türkiye halleri…
-Bazıları derler ki, hayaller gerçek olmadan çok evvel, gerçekler buharlaşıp hayal olmuşlardı 'o hal'lerde…
-O hayaller ve haller, oy verelim, edi bese!
-Seçimler, seçkinleri seçerler… Seçkinlerse aslında seçmene öfkelidirler… İhtiyaç duydukları tek şey bir miktar sandık terapisi…
-Anlıyorum, sandık öfkesi de bir nevi terapi… Daha evvel bilseydim, bunca yoldan gelmezdim, bir garip tekrar ve taassup hepsi.
-Tanzimat'tan beri, her ne oldu ise Tanzimat'tan beri, evet, Tanzimat'tan beri bekliyorum ben burada, çoktan seçmeli sınavlarda ve kan tahlillerinde. (Please choose the odd one: darbe, vesayet, anayasa ve demokrasi…)
-Demokrasi demişken, halklar ve reformlar ve haklar, hatta özgürlükler ve formalar… Tanzimat'tan beri…
-Büyük nutuklar perde perde azalırken, ortaya çıkıyor hakların ve kişilerin içindeki faili meçhul dönüşümleri…
-Yeni Anayasa yeni fikir ve polemik değil mi? Peki nerede bulacağım ben, Yeni Türkiye'de etnik saik ile azınlık zümreyi, dahası bir arada duran ara bulucu akil ile sakıncalı sakilliği…
-Güvenli ve milli hürriyetler, hep çok bilindik… Bana olsa olsa milim milim tavizler söyle… Şöyle; nefes kesilmiş, sebebi unutulmuş, kaydı silinmiş…
-Doğru ya, insan ne unutur ne hatırlar utanç zamanlarını, siler kayıtlarını, ve böylelikle boşlukta kapanır dilim dilim uykulu yaraları…