New Age dinler her tarafı sarmış durumda. Bir taraftan korkunç bir ırkçılık propagandası yayılıyor. Tüm Avrupa'da paganizm tehlikesi gittikçe yükseliyor. Kabul edelim, bu tehlike bizi de sarmakta. Çünkü mevcut din ve maneviyat anlatısı insanların ruhsal problemlerine deva olmaktan uzak. Vaaz kültürünün yeni nesilde bir karşılığı yok. Nasihat dinlemek istemeyen gençler Youtube videolarıyla şişirilmiş bir kültürel gerçekliğe inandırılıyorlar. Önce bizi kültürümüzün kötü olduğuna ikna ettiler. Güzel olan her şeyin Batı'dan geleceğini düşünüyoruz. İnsanlardan kurumlara kadar örnek alınan odak noktası hep Batı. İnsanlar duyarsızlaştıkça kendi dertlerine düşer oldular. "Bu hayatı güzel yaşayalım da gerisi önemli değil"
diyen bir bireysellik türetildi.
Irkçılık ise Avrupa'nın en gizli silahıydı. 20. yüzyılın ortalarından itibaren onu gizleyerek iş tutmuşlardı. Artık filmlerinden edebiyatlarına kadar saklamak istemiyorlar. İzlanda'da mesela mabetler bile LGBT'nin "gökkuşağı" rengine boyanmış durumda, çünkü başbakanları olan kadın da bir eşcinsel. Bütün bu diskuru ise özgürlükler üzerinden konuşuyorlar. Ellerindeki en büyük silah "kültür." Buradan çıkmak ve insanlığa yeni şeyler söylemek için olan biteni detaylarıyla düşünmek durumundayız.
Yeni İnsan "yaratıldı" bile. Geleneksel söylemler, doğulu mistik unsurlar sadece bir renk artık.
Yeni insanın maneviyatını Yogiler karşılıyor. Tarihm ihtiyacı, popüler olmaya aday ekran sevdalısı tarihçiler eliyle karşılanıyor. Ruh durumu karışık, olsun nasıl olsa terapide düzelir. Kendini kötü hissedince alışverişe çıkıyor ya da bir yurt dışı tatiline. Sözüm ona ulusal değerlerine bağlı birisi ama sokakta gördüğünde insan yerine koymadığı mülteciyi unutup Amerika'dan vatandaşlık dilenmek için fırsat kovalıyor. Sosyal medyasına baksan milli duyguların hiçbirini kimseye kaptırmıyor ama kendine de düşman, kendi insanına da. Bu sayıda biraz tahlil, biraz da yaraya ilaç olacak tespitler var. İyi okumalar dilerim.