Siz de fark etmişsinizdir, artık teknolojik yenilikler eskisi gibi on yıllar içinde gerçekleşmiyor, bazen bir iki haftada bir hayatımızı değiştirecek bazı yeni başlıklar açılıyor. Müthiş bir hızla ilerliyoruz bir bilinmeze doğru. Bu hız, bu acele bizi kaygılandırıyor elbette. Biz de Lacivert olarak geçtiğimiz aylarda işlediğimiz bir konuyu biraz daha zenginleştirerek yeniden ele almak zorunda hissettik kendimizi. Çünkü Yapay Zekâ dosyasını ilk yaptığımız aylardan bu yana öyle çok yenilik gerçekleşti ki, başlangıçta bir iddia, bir hayal olan birçok unsur bugün hayatımızın parçası olmaya başladı.
Yazarlar, senaristler yapay zekâdan faydalanıyorlar artık. Bir yayınevi, yabancı dilden yapılan çeviriyi onunla denetlediğini söylemekten çekinmiyor, hatta bazı kitapların da artık yapay zekâ ile çevrilebileceği söyleniyor. Klip çekiyor, sosyal medya fenomenleri "yaratıyor." Bir grafik tasarımcıya yaraşır düzeyde görsel tasarımlar yapıyor. Film afişleri tasarlıyor, resim yapıyor. İster fütüristik bir öge ister izlenimci bir resim… Ne isterseniz artık. İnsanlığın koskoca evrensel mirası büyük bir veri tabanına dönüşmüş durumda. Yapay zekâ veriyi işledikçe öğreniyor; öğrendikçe insana yaklaşıyor. Üretiyor ve hepimizi korkutuyor bu üretim.
Makinelerin düşünmesi, kendi kendine kararlar alacak kıvama gelmesi olası gelecek hayallerimizi baltalarken, ülkeler birbirine karşı daha da hırçınlaşıyor. Kalın duvarlar örülmekle kalmıyor, sınırlar daha da derin yarıklar haline getiriliyor. New York'taki bir şirketin gizemli işlerini Hindistan'daki bir yazılım ekibi hallederken, Çin'deki bir korsan bilgisayar mühendisi sizin kişisel bilgilerinizi Avrupa ülkelerine satıyor.
Zevkleriniz, hobileriniz, korkularınız, sevinçleriniz şahsiyetinizin altını dolduran bir veriye işleniyor. Kendi düşüncelerinizin, kendi rafine keyiflerinizin yerini, büyük verinin işlem kablolarından geçip cep telefonunuzun ekranına düşen öneriler alıyor. Düşünmüyor, koklamıyor, üzülmüyor, sevinmiyorsunuz. Öneriliyor, deneyimliyor, ilgileniyorsunuz. İşte bu duyduklarınız ve az sonra okuyacaklarınız, dijital dönüşümün ayak sesleri…