DİJİTAL DÜNYADA “DUR” İŞARETİ YOK

Lacivert Yazı İşleri 16 Nisan 2025, Çarşamba
Dijitalleşmenin sunduğu imkânların sosyal medya, çevrimiçi oyunlar ve dijital kumar gibi insanların keyif aldığı alanlara erişimi kolaylaştırması bu uygulamaların birer bağımlılığa dönüşmesine yol açıyor. Dijital platformların psikolojik taktiklerden yararlanan teşvik mekanizmaları insanları farkına bile varmadan eğilim, zevk ve zaafları üzerinden bir haz tuzağına çekiyor. Bir anlamda insanlar için kaçış yolu olan yeni bağımlılıkların toplumsal boyutlarını, dijitalleşmeyle gelen bağımlılıkları ve modern iptilalarla nasıl mücadele edebileceğimizi Kültegin Ögel, Adnan Ertemel ve Selvanur Yazıcı Sezgin ile konuştuk.

YALNIZLIK ÇAĞI BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR
PROF. DR. KÜLTEGIN ÖGEL
Psikiyatri Uzmanı


Çağımızda bağımlılıkların çeşitleri artmıyor ancak bağımlılık artıyor. Bunun en önemli nedeni çağımızın "yalnızlık çağı" olması. Toplu yaşamın getirdiği zorluklar kadar yararlar da vardı. Zaman içinde yalnızlık ve bireyleşme ön plana çıktı. Bunların ön planda olması ise bağımlılık sorununu daha da artırdı. Dolayısıyla insanların boş zaman geçirme veya dertleriyle başa çıkma yolları giderek bağımlılık nesnelerine dayanmaya başladı. Örneğin, sosyal medya insanı yalnızlıktan kurtarıyor ama zaman içinde kendine bağlıyor ve yalnızlığın da başlıca nedeni oluyor. Böylece insan bir kısır döngüye giriyor. Akşam eve gelince yapacak bir şey bulamayan insanın "İki kadeh alkol alayım" diye başlayan süreci, zaman içinde bağımlılığa dönebiliyor.

Bireyleşme ve yalnızlaşma

Çağımızdaki bireyleşme ve yalnızlaşma sorunu insanların dert paylaşmaktan kaçınmasını da beraberinde getiriyor. Hep iyi görünmek, hep "süper" olmak modasının arttığını fark ediyoruz. Çünkü insanlar zayıf yanlarını saklıyor. Dertler, insanla paylaşılır. Bugün ise dert paylaşılmadığı gibi artık diğer insanlar da dert dinlemekten kaçıyor. "Benim derdim bana yeter" anlayışı, paylaşımı güçleştiriyor. Son yıllarda insanların kişisel gelişim kitaplarına yönelimi de aslında yalnızlığın bir sonucu. Kendi kendini tedavi etmenin bir yoludur kişisel gelişim çalışmaları. Kişisel gelişimin yettiği yerde, bağımlılık nesnelerine ihtiyaç azalabiliyor.

Çağımızın diğer hastalığı mutsuzluk ve çaresizlik… Günümüz insanının gücü sadece kendi hayatını akışına bırakmaya yetiyor. Umutsuz ve çaresiz iseniz, o zaman yaşam değerleriniz ve hedefleriniz önemini yitirir. Bu durumda kendinize zarar verecek şeylerden de kaçınmamaya başlarsınız. Alkol, madde, kumar bu dönemde devreye girer. İlk çağlardan beri alkol ve uyuşturucu kullanımı vardır. Bunların çoğu insanların esriklik arayışının bir sonucudur. Bu nedenle o dönemlerde bağımlılıktan söz etmek zordur. Ancak modernleşmeyle birlikte artan acılar, insandan insanüstü beklentiler, bağımlılığı artıran faktör oldu.

Modern kent yaşamında kaçış yolları aramak
Bireyleşmeyle beraber eski mahallelerdeki sıkı yapılar çözüldükçe, çocukların üstündeki kontrol mekanizmasının da azaldığını söyleyebiliriz. Eski kent yaşamında herkes birbirinin çocuğundan haberdar olurken, bugün apartmanda kimlerin yaşadığını bile bilmiyoruz. Bunun sonucunda, örneğin çocukların madde kullandığından haberimiz olmuyor. Ebeveynlerin kent içindeki zorunlu koşuşturması da onları çocuklarından uzaklaştırdı. Bunun sonucunda da çocuklar için farklı arayışlar söz konusu olmaya başladı ve bu arayışların önemli bir sonucu da bağımlılık oldu.

Bağımlılığa eşlik eden en önemli faktör ise stresle başa çıkma yetersizliği ve yaşanmış ruhsal travmalar. Tüm bunların ilacı ise anlatmak ve paylaşmak… Anlatmanın zayıflık olarak algılandığı durumlarda bu duyguları yaşamaktan kaçınmak temel hedef oluyor. Alkol, uyuşturucu, kumar, sosyal medya bu kaçışın farklı gözüken benzer yolları. Bir oyun başında olmak acıları unutturabiliyor. Buluşmak yerine akıllı telefonlarla haberleşmek daha kolay; halı saha maçı düzenlemek zor, ama Playstation oyununda bir araya gelmek çok kolay. Kentleşmenin vahşiliği sonucunda insanlar arasındaki artan mesafeler, teknolojiyi daha değerli kıldı.

DİJİTAL MEDYA DURMA MEKANİZMASINI ORTADAN KALDIRIYOR
DOÇ. DR. ADNAN VEYSEL ERTEMEL
İTÜ GİRİŞİMCİLİK MERKEZİ (GINOVA) DİREKTÖRÜ

Çağımızın önemli sorunlarından biri olan dijital bağımlılığı anlamak için öncelikle bilişsel ve psikolojik yönüne bakmamız gerekiyor. Biraz geriye gitmek gerekirse 2000'li yılların başlarından itibaren davranışsal iktisatçılar insan beyninin nasıl çalıştığına dair önemli içgörüler ortaya çıkardılar. Bu anlamda özellikle sağ beynin, bilinçdışının, alışkanlıkların ve tasarımsal öğelerin insan davranışlarında baskın önemini ortaya koydular. Bu keşiflerden hareketle dijital platformlar, davranışsal psikolojiye dayalı tekniklerle en ince ayrıntısına kadar kurgulanmış tasarımsal yöntemlerle kullanıcıları uzun süre ekran başında tutacak alışkanlıkları teşvik ediyor. Örneğin Instagram'a birkaç dakika bakıp çıkacağım diye giren bir kullanıcı, farkında olmadan kendini dakikalarca hiç tanımadığı insanların reel videolarını scroll (sonsuz kaydırma) yaparken bulabiliyor.


Burada asıl kabahat karşı konulması güç olan bu tasarım tekniklerini vahşi kapitalist bir saikle tasarlayan dijital platformlarda. Bugün dijital platformların ve oyunların insanı kendine bağlaması sadece keyif duygusuyla açıklanamaz. Arkasında ciddi bir tasarım felsefesi ve nöropsikolojik mekanizmalar var. Bu platformlarda "Dur" işaretinin olmayışı çok önemli. Geleneksel medya kanallarında, örneğin televizyon programı sona erdiğinde
reklam girer ve seyirciye bir mola fırsatı sunulur. Ancak dijital medya bu durdurma mekanizmalarını ortadan kaldırır. "Sonsuz kaydırma" sayesinde, sosyal medya platformlarında kullanıcılar içeriği tüketirken zamanı unutur.

Bir diğer önemli unsur "FOMO" (Fear of missing out- Gelişmeleri kaçırma korkusu) fenomenidir. Sosyal medya, kullanıcılara dünyada olup bitenleri takip etme imkanı sunarak, bu korkuyu körükler. Ayrıca bu korku kullanıcıları telefonlarına bağlı hale getirebilir. Oyunlar ve sosyal medya platformları, "değişken ödül sistemi" ile de insan beynini etkiler. Beynimiz düzenli aralıklarla gelen ödüllerden çok, beklenmedik ve tahmin edilemez ödüllere daha fazla tepki verir. Bir sosyal medya paylaşımının kaç beğeni alacağı ya da bir oyun içerisinde hangi sürpriz ödüllerin kazanılacağı bilinmediği için bu süreçler bağımlılığa yol açabilir.
Kumar, dijitalleşmeyle kontrolsüz bir bağımlılığa dönüştü

Değişken ödül sistemleri özellikle çevrimiçi kumara ilgiyi artırıyor. Kumar, tarih boyunca toplumların parçası olmuş bir eğlence biçimi olsa da dijitalleşmeyle birlikte kontrolsüz bir bağımlılık kaynağına dönüştü. Geleneksel kumarın aksine çevrimiçi kumar 7/24 erişilebilir, anonim ve kolay
ödeme yöntemleriyle desteklenen bir yapıya sahip. Bu özellikler, bireylerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesini zorlaştırırken bağımlılık riskini artırır. Özellikle spor bahisleri ve çevrimiçi casino oyunları, yüksek riskli bağımlılık davranışlarını tetikliyor. Bu durum bugün toplumun her kesimini
etkiliyor. Online kumarın toplumsal etkileri yalnızca bireysel mali kayıplarla sınırlı değil. Aile içi huzursuzluk, boşanmalar, psikolojik sorunlar ve intihar vakaları giderek artmakta.

Online kumar siteleri, her an erişilebilir olmaları, kişiselleştirilmiş bonuslar ve agresif pazarlama stratejileriyle bağımlılık yapıcı bir ortam yaratıyor. Bu siteler, kullanıcıları kayıplarını telafi etmeye yönlendiren psikolojik tuzaklar, sürekli kazanma illüzyonu ve anlık ödüller ile bağımlılık döngüsüne çeker ancak bireyler, bu risklere karşı bilinçli adımlar atarak kendilerini koruyabilirler. Kumar reklamlarını engellemek için sosyal medya platformlarında
filtreleme ayarları yapılabilir. Ayrıca stres, yalnızlık veya sıkıntı anlarında kumara yönelme eğiliminizi spor, meditasyon veya hobi edinme gibi alternatif aktiviteler geliştirebilirsiniz. Aile ve arkadaşlarınızdan destek alın çünkü kumar bağımlılığıyla mücadelede en önemli faktörlerden biri sosyal çevrenin desteğidir.

BAĞIMLILIKLAR "YENİ NORMAL" DAVRANIŞLAR OLARAK GÖRÜLÜYOR
SELVANUR YAZICI SEZGİN
YENİ MEDYA UZMANI

Günümüz insanları ve sosyal medya tüketicileri olarak elimizdeki telefonlara, tabletlere kendimizi neden bu kadar kaptırdığımızı, kaydırmalara neden doyamadığımızı anlamak için aslında öncelikle yeni medya teknolojilerinin ve sosyal medya kanallarının işleyiş yöntemini öğrenmemiz gerekiyor.
Bildiğiniz gibi, sosyal medya kanalları çoğunlukla ücretsiz ya da düşük bütçelerle erişebildiğimiz yeni medya teknolojileri olarak hayatımızda. Bu hizmetlerin maliyeti bizden çıkmıyorsa, nasıl karşılanıyor? Reklamverenler tarafından.


Reklamverenler sosyal medya kanallarına para ödüyor, sosyal medya kanalları bunun karşılığında biz tüketicilerin dikkatini, reklamverene satıyor. Dolayısıyla burada bir "dikkat ekonomisi"nden bahsediyoruz. Yani bu teknolojilere erişmek için ödediğimiz bedel, bir meta olarak "dikkat." Diyebilirim ki Instagram, Youtube, Tiktok veya Facebook gibi sosyal medya kanallarının iş modeli tüketiciyi ekranda mümkün olan en uzun süre tutmak olarak tasarlanmıştır. Tüm sistem bunun üzerinden tıkır tıkır işlemeye devam eder. Haliyle Silikon Vadisi mühendisleri de her gün dikkatleri daha fazla bu uygulamalarda tutacak yeni teknolojiler üretmenin peşindedirler. Bu uygulamaları bir deneme sahası olarak kullanırlar ve her bir yeni özellik, buton, trend vb. tüketiciye sunulur, denenir ve eğer işe yararsa "dikkat" kaynağını ve değerini daha başarılı bir şekilde elde eder.

Dünya vatandaşları olarak koca bir dijital topluluğa dönüştük Sosyal medya kanallarının hayatımıza bu şekildeki gibi etkisinin artmasıyla birlikte "ekran bağımlılığı" altında "sosyal medya bağımlılığı" olarak yeni bir bağımlılık literatüre eklendi. Eskiden toplumların kültürel özellikleri, o toplumun yaşadığı coğrafyayla, tarihle, mekânla birlikte oluşur ve şekillenirdi. Şimdi ise dünya vatandaşları olarak koca bir dijital topluluğa dönüştük. Yeni medya teknolojilerine olan adaptasyonumuz, daha önceki nesillerde olmayan ancak bizlerde bir ortak kültür olarak var olan bazı durumları, davranışları ortaya çıkardı. Sofra fotoğrafı paylaşma örneği, önceki kültürel değerlerimizle çakışan bir yeni kültür öğesi olarak örnek verilmeye değer bir mesele bana kalırsa. Bugün Z kuşağı, yenilen yemeklerin fotoğraflarının paylaşılmasının bir zamanların kültürüne ve değerlerine uyumsuz bir davranış olduğunu bilmiyor bile. Dolayısıyla bu tür yerleşmiş ve herkes tarafından benimsenmiş örnekler bağımlılık olarak değil "yeni normal" davranışlar olarak görülüyor. Bu bağımlılıklarla beraber fizyolojik rahatsızlıkların yanı sıra pek çok yeni psikolojik hastalık türedi ve sosyal medya tüketimini sınırlandırmak, bilinçli yeni medya tüketicisi olmak bağımlılıkla mücadele için olmazsa olmaz hâline geldi diyebilirim.


İnternet kullanıcısı bir tip "tüketici"

Sosyal medya kanallarının tüketim kültürüyle iki farklı sıkı bağı var aslında. İlki bu kanalların kendilerinin tüketim endüstrisinin yeni birer öğesi olması; bir ürün olarak tüketilmeleri ve internet kullanıcısını bir "tüketici"ye dönüştürmeleri hasebiyle tüketim kültürünün modern çağda yeni bir karşılığı olmaları. Bir diğer yönüyle ise, alışveriş ve yaşam tarzı kültürünün dijitalleşmesi. Instagram başta olmak üzere sosyal medya kanallarının alışveriş ve yaşam tarzı kültürüne bu kadar muntazam eklenmesinin bence en önemli nedeni bu sosyal medya platformlarının görsellik-merkezli olmaları. "Görüntünün iktidarı" çağında eski alışveriş imkanlarıyla göremeyeceğimiz ürünlere dair tüm detayları biliyor olmamız, influencerlar aracılığıyla ürünlere dair bir enformasyon bombasına maruz bırakılıyor olmamız bizi her geçen gün online alışveriş bağımlılığına sevk ediyor. "İhtiyaç" ve "istek" kavramlarını yeniden hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Benzer Haberler

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.