İsmihan Şimşek: ÇARESİZLİĞİN JANJANLI KAPISI: EZOTERİK ŞİFACILIK

ÇARESİZLİĞİN JANJANLI KAPISI: EZOTERİK ŞİFACILIK
Giriş Tarihi: 16.01.2025 11:02 Son Güncelleme: 16.01.2025 12:27

Ezoterizmin temel iddiası, hakikat bilgisinin sıradan insanların bilebildiği bilgilerden çok farklı olduğudur. Buna göre sıradan insanlar bu bilgileri kavrayamaz, akılları karışır, ruh sağlıkları bozulur. Bu bilgileri anlayanların da kötüye kullanma, halkı yanlış yola sevk etme riski vardır. Bu nedenle
hakikati sıradan insanlardan gizlemek gerekir. Sırlar, sadece inanç, bağlılık ve ruhen hazır oluş durumuna göre onu öğrenmeye ehil hâle gelen kişilere açılır. Değerini bilmeyecek olanlarla bu bilgi paylaşılamaz. Aslında bu yönüyle ezoterik gruplar gizli örgütlere benzerler. "İçi bilirsek,
dışta tezahür eden oluşların da sırlarını çözeriz" temeline dayanır bu öğreti.


"Guru değil, ruhanî koç"
Ezoterizmdeki özel bilgilerle donatıldıkları iddiasını başkalarına telkin etmek onlar üzerinde nüfuz ve hâkimiyet kurmanın basamağıdır. Ezoterik akımlar, gizli bir ilimden söz etmek ve hakikati sırra dönüştürmek suretiyle bunları tartışmaya kapatır. Onu kendi elinde tutmakla da halk içindeki üstün konumunu sürdürür. Kendilerinin sahip olduğunu iddia ettikleri sırların olması, insanların hakikati bilmek için onlara sorgusuz- sualsiz bağlanmasını, onlarda vehmettiği olağanüstü güçlere psikolojik olarak teslim olmasını sağlar. Bütün bunlar insanların duygularının suiistimal edilmesine sonuna kadar kapı açar.

Belli bir geleneği ve usta/çırak ilişkisi olmayan bir sahte ezoterizm, tabii olarak majisyenliğe, okültizme ve uyuşma felsefesine doğru genişler. Modernitenin ezoterizminde uyuşma ve kaçma isteği vardır çünkü modern insanın zihni, taptığı maddeler çoğaldıkça parçalanır. Hakikatin bütününü anlamaya çalışmak yerine kolay olanı seçip ritüellere odaklanan, onu da anlamından kopuk bir şekilde şekle ve sembollere indirgeyen yeni çağın ezoterik inançları nereye dönsek karşımıza çıkıyor.

Kapitalist zihniyet de şu ânda bir pazar olarak mistisizme/ezoterizme eğildi. Uzun yıllar kutsal yapısı içerisinde Doğu'da uygulanan meditasyon, yoga gibi metotlar Hindistan'dan alınıp Batı'ya getirildiğinde kapitalist niyetlere let edildi. Batı'nın kendi kapitalist bünyesine adapte ettiği bu yeni "rahatlatıcılar"a artık guru veya şeyh değil, "ruhanî koç", "maneviyat koçu" önderlik etmeye başladı.

Aynı pazarlamacı anlayış İslâm ezoterizmi için de söz konusu. Yıllarca Hindistan'dan guru ithal eden Batı, İslâm medeniyetinden de bazı şeyhleri ithal etti veya kendi uydurduğu Mevlânâ'yı pazarlamaya başladı. Yine kendine uydurduğu, manipüle ettiği Yunus Emre ile kendine çevirdiği
Muhyiddin İbn Arabî üzerinden, gelenekle asla ilgisi olmayan felsefeler geliştirdi ve bunları yine Doğu toplumlarına sattı.

Yeni çağın ezoterik inançları Yeni çağ akımları (YÇA), diğer adıyla New Age inançlar, özellikle 2000'li yıllarda enerji şifacılığı faaliyetleri ile yükselişe geçti. Ülkemizde "reiki, theta healing, bioenerji, access bars, eft ve yaşam çiçeği" gibi modern şifa teknikleri önem kazandı. Modern şifa tekniklerinin yaygınlaşmasında aktif rol oynayan sosyal medyadaki paylaşımlar, canlı yayın, IGTV videoları ve hediye seanslar insanlardaki manevi boşluğu doldurmayı vaat etti. Böylece "mistik deneyimler, seküler maneviyat ya da alternatif ruhsallıklar" olarak tanımlanan YÇA'lar, medyada kendilerine yer bularak mesajlarını geniş kitlelere ulaştırdı ve yeni medyanın sunduğu imkanlar ile dinsel görünümlü maneviyatçı grupların sayısı her geçen gün arttı.

Çok geniş yelpazede inanç ve deneyimlere yer veren bir hareket olarak YÇA; bir yandan reenkarnasyon, astroloji, teosofi, paganizm, büyücülük, astrofizik, parapsikoloji, eft, reiki, kişisel gelişim, beden şifası gibi mistik öğelere sahipken diğer yandan paranormalizm, alternatif tıp, şifacılık ve UFO'lojiyi içerir. Ayrıca yüksek benlikle iletişim (kanal olma, rüyalar, hipnoz, meditasyon), kişisel gelişim ve insani potansiyelin açığa çıkması (psikosentez, nlp, astral seyahat), şifa çalışmaları (reiki, bioenerji, zikir, nefes çalışmaları, yoga), kehanet (astroloji, tarot, numeroloji) gibi uygulamaları da kapsar.

YÇA inançları arasında kabul edilen enerji şifacılığı her kesimden insana hitap eder ve kişisel, fizyolojik tüm problemlere çözüm sunmayı amaçlar. Enerji ile şifalanma; insanın fiziksel bedeni dışında, eterik, astral, mantral ve spiritüel bedenlere sahip olması, enerjinin çakralardan bedene akması, kişinin kendini bedensel ve ruhsal açıdan iyi hissetmesidir. Şifa verme ve şifalanma, bedenin süptil bir enerjiye sahip olduğuna ve evrenin bahşettiği bu enerjinin ruhsal boyutta kullanılması düşüncesine dayanır. Günümüzde modern enerji şifacılığının Einstein'cı bir paradigma üzerine temellendirildiği biliniyor.

Bu paradigmaya göre madde ve insan enerji ve titreşimden ibarettir. Böylece geleneksel ilaç ve cerrahi müdahalelerin aksine saf enerjiyle tedavi yapılabilir. Şifa kanalı olarak kabul edilen şifacının görevi hastanın bedenindeki enerjiyi çakralar aracılığıyla uyumlu hâle getirmek ve hastanın kendi kendini tedavi edebilme gücünü aktifleştirmektir. Enerji ile şifalanma tekniğinde enerji kanalının temiz olmasının yanı sıra doğru zamanda ve yerde kullanılmasının kişiyi rahatlattığı, günlük ve geçmiş problemlerindeki blokajı engellediği ve doğru şifa alımı ile sonuçlandığı belirtilir.

Manevi boşluğu dolduran hurafeler

Enerji şifacılığı uygulamaları farklı inançlardan derlenen verilerle inşa ediliyor. Kişinin geçmişindeki olumsuz bilinçaltı girdilerinin temizlenmesi, farkındalık geliştirme, bolluk bereket atölyeleri ile şifalandırma çalışmaları da yapılıyor. YÇA, sembol ve imalara dayalı bir dil geliştirerek modern dünyada inanç zemininin kayganlaşmasıyla oluşan manevi boşluğu doldurmaya çalışıyor. YÇA'larda dini ögeler yerini okültik ögelere bırakıyor, reenkarnasyon inancı, panteist tanrı anlayışı ve ruhlarla kurulan ilişkiler gibi ritüellere sıkça rastlanıyor.

Geçmişte şifa arayışının klanların hayatta kalma tarzlarına göre şekillendiği, rahiplerin veya şamanların hüküm sürdüğü toplumlarda dinsel unsurların öncelikli olduğu toplumlarda büyü ile tedavi, avcı, toplayıcı veya yağmacı toplumlarda cerrahi tedavi, tarım toplumlarında ise şifalı otlarla tedavi uygulamaları yapıldığı görülüyor. Özellikle çok tanrılı dönemlerde insanlar hastalıkların nedenlerini ve tedavisini bulmada kendilerini yetersiz hissetmişler, hastalıkların nedenlerini tabiat olayları ile ilişkilendirerek hastalıkları ay ve güneş tutulmaları, yıldızlar, gök gürültüleri, fırtınalar gibi tabiat
olaylarıyla izah etmeye çalışmışlar. İlk çağ insanları ürkütücü olarak kabul ettikleri doğa olaylarını büyüsel yöntemlerle açıklamaya çalışmışlar, hastalıkların büyüler ve cinler nedeniyle meydana geldiğine inandıkları için hastalıklardan kurtulmak düşüncesiyle şaman adlı din adamları ya da
büyücüler üretmişler.

Tarihte ilk büyük medeniyetlerden biri olan Mezopotamya medeniyetinde çok tanrılı din anlayışına göre, sadece tanrıların sağlık ve hastalık getirebileceğine ve hastalıkların, cinler, kötü ruhlar gibi görünmez güçlerin insan bedenine girmesiyle meydana geldiğine inanılmaktaydı. Hastalıklar,
tanrılara karşı olan görevleri ihmal etme ve günah işleme nedeniyle tanrılar tarafından verilen bir ceza olarak kabul edilmekteydi. Hatta hayvan sokması veya ısırması gibi durumlar bile geçmişteki hatalı davranışların sonucu olarak görülmekteydi. Antik Yunan'da özellikle şifa tanrısı Asclepios'a
adak adamayı gerektiren ritüeller uygulanıyordu. Dönemin büyücüleri her türlü hastalığı iyileştirme konusunda şöhretliydi. Öyle ki bu büyücüler tedavi edemedikleri hastayı şifa bulduğuna ikna ederek şifalandırmış olurlardı.

İslam medeniyetinden önce Arap kültüründe hastanın bedenine girdiği düşünülen kötü ruhların büyüsel yöntemlerle yani, okuyup üfleyerek, tanrılara kurbanlar adayarak veya muska yazarak uzaklaştırdıklarına inanarak yapılan şifacılığın kâhin ve arraflar (olaylar arasındaki benzerlik ve ilişkileri tespit ederek geçmiş ve daha çok gelecek hakkında tahminde bulunan kişi) tarafından yapıldığı, ayrıca bitkiler, bitki tohumları, bal, kan aldırma gibi yöntemlerin kullanıldığı ilaç tedavilerinin uygulandığı biliniyor.

Kur'an nazil olmaya başladıktan sonra şifa anlayışına yeni perspektif kazandırdığı görülüyor. Kur'an'da belirli ilkeler içerisinde insanların beden sağlığının korunmasına önem verildiği ve bedensel hastalıkların tedavisi için tıbbi müdahale, ilâç kullanımının gerekliliğine dikkat çekiliyor. Özellikle
"Onda -balda- insanlar için şifa vardır." (Nahl Suresi 16/69) ayeti ve Eyüp Peygamber'e şifa için toprağa ayağını vurup çıkan suyu içmesinin ve yıkanmasının istenmesi (Sâd Suresi 38/42) fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde izlenecek yöntemlere başvurulmasına yönelik bir arayışı ifade
etmektedir. Aynı zamanda Hz. Peygamber'in Allah'ın ihtiyarlık ve ölüm dışında her hastalık için bir şifa yarattığını bildirmiş olması tedavi arayışına teşvik ettiğini gösteriyor. Bu tedavi yöntemlerinde ilaç/ şifa olacak yiyecek ve içecekler öneriliyor.

Yeni nesil üfürükçüler

Geçmişte inançtan bağımsız görülmeyen şifa anlayışı artık seküler bir yapının kavramı olarak var… Şifacılık ve sekülerliğin birbiriyle örtüştüğü ya da örtüştürüldüğü dünyada çağın özneleri yeni bir bakışla inşa oluyor. Hız ve haz çağının şifacılık anlayışıyla örtüşen "Hayatı 1 Günde Değiştirmek", "21 Günde Bilinç Formatlama", iyileşme şifreleri gibi birçok uygulama tekniği paket şeklinde sunuluyor. Dünün "kurşuncu, ocaklı, cinci hoca, üfürükçü"
gibi sıfatlarla tanımlanan şifacıları günümüzde modern dünyanın vaatlerine ihanet eden ve dolandıran kişiler olarak eleştiriliyor. Fakat YÇA'nın yaşam koçları, şifacıları, enerjicileri ne hikmetse muteber kabul ediliyor.

Tamamlayıcı tıp yaklaşımındaki pratiklerin çoğunun geleneksel Doğu tıbbının uygulamalarını içerdiği, özellikle Hindistan, Çin, Tibet gibi Uzak Doğu ve Hint ülkelerindeki geleneksel ve mistik tıp anlayışının Batı ülkelerinde sentezlenerek modern bir şekle getirilerek kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Tamamlayıcı tıp anlayışı fitoterapi, aromaterapi gibi "geleneksel tıp uygulamaları", akupunktur, ayurveda, kiropraktik ve refleksoloji gibi "icat edilmiş gelenek" ve homeopati ve holistik tıp gibi karşı "karşı-modern tıp" olmak üzere üç kategoriden meydana geliyor. Yaygınlaşan
tamamlayıcı tıp uygulamaları İslam dünyasında şifa kavramı ile pazar oluşturularak tüketiciye sunuluyor.


Enerji şifacılığı uygulamalarının dinlerden bağımsız olduğu düşünülse de aslında Uzak Doğu'nun mistik öğretileri ve Batı'nın modern söylemleriyle harmanlanarak din kavramı kullanılmadan yeni bir din anlayışı sunuluyor. Ayrıca modern enerji şifacılığı muhafazakâr kişilere kendi inançlarına uygun üsluplar üretiyor. Hatta kitabi dinlerin kaynaklarından öğretiler sunuyor ve böylece sunduğu yeni anlayışın tüm kesimler tarafından kabul görmesini sağlıyor. Burcunuza göre Esmaü'l Hüsna'dan isimler belirleyip tespih çekmek, şifalı taşlara bazı dualar okumak, bioenerji seanslarında Felak-Nas surelerinin okunması gibi sentezlenmiş tedavi yöntemleri uygulanıyor.

Manevi boşluklarını doldurmak, kendisini değerli hissetmek ve maddi konfor içerisinde yaşamak isteyen kişilere değerli hatta kutsal oldukları, hatalarının ya da kötü hissetmelerinin atalarının gerçekleştirmiş oldukları yanlış eylemlerden kaynaklı olduğu mesajı veriliyor. Bolluk, bereket kavramları kullanılarak tamamen seküler dünyanın kapital talepleri ortaya konuluyor ve maddi zenginlikler için bolluk, bereket seansları düzenlenerek kanaat yerine sürekli isteme üzerine bir anlayış sunuluyor.

"777'lerle manifestlemek" diye bir kalıp insanların hayatına sokulmaya çalışılıyor. Üzerinizdeki yorgunluk, hastalık, nazarın adaçayı yakarak yok olacağına, nazar boncuğunun kötü enerjiyi kendisine çekip takan kişiyi kötü enerjilerden uzaklaştıracağına, muska taşımanın kişileri kazadan beladan, hastalıktan (özellikle de ruhsal hastalıklar) koruyacağına, mahalledeki Ayşe teyzenin atalarından el aldığına ve dokunduğu kişiyi şifalandırdığına inanan onca çaresiz insana doktordan randevu almanın ve istikrarlı dua etmenin bu kadar zor olmadığını birilerinin hatırlatması gerekiyor.

* Bu yazıda Dr. Handan Yalvaç Arıcı'nın "Modern Şifacılık Yönelimleri" adlı makalesinden faydalanılmıştır.

BİZE ULAŞIN