ÇOCUKLARA DİN EĞİTİMİ NASIL VERİLMELİ?
Çevremde çocuğu olan ailelerden sık sık şunu duyuyorum: "Çocuğuma dini eğitimi nasıl verebilirim?" Konunun çok uzmanı değilim. Beş çocuk annesi ve öğretmen olarak konuşabilirim. Öncelikle bence Müslümanların mantığında bir hata var çünkü bizim dinimiz ve hayatımız birbirinden ayrılmıyor. Birbirlerini bağlıyorlar, dengeliyorlar. Mesela biz çocuklarımıza konuşmayı küçük yaştan beri doğal şekilde öğretiyoruz. Öğretmeye niyet etmeden konuşuyoruz, çocuklar öğreniyorlar. Aslında dinimiz de çocuğa aynı şekilde öğretilmeli. Dolayısıyla ben "Nasıl dinimizi öğreteceğiz?" diye bir konseptin olduğunu düşünmüyorum. Çocukların yemek yemesinde, kıyafet giymesinde, komşularıyla ya da arkadaşlarıyla ilgilenmesinde, bütün davranışlarında İslam olmalı ve bunu da aileler doğal bir şekilde kendi yaşantısını çocuğa aktararak yapmalı. Bu yüzden çocuklara dini eğitim vermek istiyorsak önce bizler dini öğrenmeliyiz.
Eğer Müslümanlar olarak biz sürekli dini hatırlarsak o zaman hayatımızı da dinimize göre yaşarız. Veliler olarak bizlerin çok eksiği olabiliyor. O zaman
belli kaynaklar bizim için gerekiyor. Yani dersler, kitaplar aslında çocuklar için değil, anne baba için. Bir kitaptan çocuklarımız dini öğrenecek mi? Eğer çocuk evin içinde onu göremezse, sanmıyorum. Mesele o evin içinde, hayatımızda o dinin ne kadar var olduğu. Sadece cuma namazları, Ramazan ayı, hatta beş vakit namazla da olacak bir şey değil. Hayatımızın her alanında dinimizi yaşamalıyız. Yani hayatımızdaki her parçaya dokunması gerekiyor. Yani dini ilk biz yaşamalıyız, o niyetle çocuklarımıza da bunu göstermeliyiz.
Bizim dinimizde gerçekten hayatın her parçası için bir şey var. Hayvanlar için, arkadaşlar için, doğa, su, çöp, her noktaya dinimiz dokunuyor. Kesinlikle Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) hayatı ve sünnetleri çok önemli bir noktada. "Bir konu hakkında onun davranışı nasıldı?" Kesinlikle en iyi örnekleri oradan bulabiliriz. Evet, onu çok seviyoruz, siyer okurken Peygamberimizin hayatından örnek aldığımızı söylüyoruz fakat bunlar hayatımızın içinde olduğu zaman bizim için anlamlı.
O zaman çocuğumuza güzel bir dini eğitim vermek istiyorsak önce bizim yaşamamız lazım. Anne baba olarak onu bizim araştırmamız lazım, öğrenmemiz lazım. Her akşam böyle bir niyetle etkinlik yapabiliriz. Anne bir ders alıyor mesela. Önemli noktalar öğrendiğinde onları aileye anlatabilir. Ama sadece oturup anlatmak için yapmamalı bunu çünkü didaktik tarzda bir anlatım çocuklar için çok verimli olmuyor. Ne okuduysak, öğrendiysek, o noktalar kesinlikle hayatın bir parçasında olması lazım.
Kuran'ı çocuklara sevdirmek
Çocuklarımıza Kuran'ı öğretmeliyiz, okutmalıyız fakat öncesinde çocuğa Allah'ı ve Peygamberimizi sevdirmemiz gerekiyor. Esma'ül- Hüsna Atlası kitabımda aslında bunun için uğraştım. Allah'ın isimlerinin anlamlarını ve günlük yaşamda bunların önemini hem çocuklar hem aileler için yazdım. Gerçekten bizim çocuklarımız eğer Allah'ı anlamazsa, yani "Allah kimdir? Bizi ne kadar seviyor?", bunları bilmezse nasıl Kuran'ı sevebilir, okuyabilir? Yani tamam, kitabımızı okuyacağız fakat bazen bakıyorum öğrencilerim Kuran'ı meal olarak okumuyor. Öğretmen olarak yıllarca sordum öğrencilerime; kim tüm Kuran mealini okudu diye. Bazen sınıfımızda hafızlar bile vardı ve hiçbir çocuk "Benhepsini okudum" demedi. Çok üzücü bir şey. Demek ki biz yanlış bir şekilde öğretiyoruz. Arapça okumak da Arapça öğrenmek de çok önemli ama bunun yanında çocuklarımızın anlayabileceği şekilde öğretmeliyiz.
Kesinlikle küçük yaştan itibaren çocuklarımıza Allah ve Kuran bize ne diyor, bunu öğretmeliyiz. Fatiha Suresi Bize Ne Anlatıyor?, Kadir Suresi Bize Ne Anlatıyor? kitaplarını yazarken çocuklarımız küçük yaştan itibaren bunları öğrenmeye başlasınlar istedim. Şunlar çok önemli: Allah kim? Biz nasıl Allah'ı sevmeliyiz? Allah bizi nasıl seviyor? Onu çocuklara anlatmamız lazım çünkü eğer çocuklarımız onu anlamazsa, Allah'ı hayatın çok dışında bilirlerse, çok uzaktan hissederlerse dini, Allah'ı sevemez, öğrenemezler. Kuran sadece bir kitap olarak rafta durur. Saygı duymak kadar onu raftan indirmek de önemli. Ama sadece Ramazan'da değil. Aslında Kuran yaşayan bir metin. Her anda, her kişinin, her ülkede, her dönemde bir şey bulabileceği bir kitap. Onu önce biz yaşamaya başlarsak çocuklarımıza anlatmamız, sevdirmemiz daha kolay olacak.
Evde neler yapabiliriz?
Çocuklara vereceğimiz dini bilgiler de var tabii ki. Ben bu konuda çocuklarımı büyütürken kendi yöntemimi kullandım. Çocuklar daha küçükken evimizde aktif şekilde sürekli etkinlikler yaptık. Çocuklara oyunla öğrettim her şeyi. Bazen bir deneyle, bazen de bir sanatla, resimle öğrendiler. Özellikle siyer konularında, İslam'ın şartları, İslam tarihi, Esma'ül-Hüsna'yı çocuklara genellikle bir etkinlik tarzı ile anlatmaya çalıştım. Aslında oturdum ve şunu düşündüm; tüm bu bilgileri bu çocuğun anlayacağı, hiç unutmayacağı, hayatına dâhil edeceği ve başka birine anlatmak isteyeceği şekilde nasıl aktarabilirim? O zaman etkinlik tarzından çok faydalandık. Çocuklar çok eğlendiler ve oynayarak da öğrendiler. Yıllar sonra bile o anı hiç unutmuyorlar ve orada verdiğimiz mesaj hayatının parçasında oluyor.
Hem çocuk için eğlenceli oluyor hem de farklı farklı öğrenme şekilleri denemiş oluyoruz. Mesela birinde dokunuyor, birinde deniyor, birinde görüyor, birinde dinliyoruz. Böyle farklı tarzlar, etkinlikler olduğunda o zaman tüm çocuklarımıza kalıcı şekilde öğretiyoruz. Çocuklar büyüdüklerinde artık bu tarz bir öğrenme şeklini kullanmak mümkün olmayacak tabii. Ben burada ailelerin gençlerle ve çocuklarla çok zaman geçirmesini önemli görüyorum. O çocukla sürekli iletişim halinde olmak, beraber vakit geçirmek dinimizi aslında o yaş grubuna aktarmanın bir yolu.
Batı kültürüne bakmaya ihtiyacımız mı var?
Bu gibi eğitimleri bizler evde vermezsek dışarıdan çocuklar bir sürü şey alıyor. Mesela bir çocuğun duygusal zekâsının gelişmesi, duygularını anlatması çok önemli bir konu. Ters Yüz filmi bu noktada çok önemli bir meseleye değiniyor. Tabii ki önemli ve eğlenceli bir film. Güzel bir şekilde duygular hakkında konuşmayı, çocukların duygusal farkındalığını arttırmayı anlatıyor. Ama Müslüman olarak bizim daha büyük bir şekilde düşünmemiz lazım. Bu filme hemen gitmeyelim mesela. Öncelikle boykot olduğunu bilmemiz gerekiyor tabii. Daha sonra ise şunu söylemek istiyorum. Bizim duygularımızı anlamak ve bağ kurmak için bu filme ihtiyacımız var mı? Aslında bizim dinimizde, Kuran ve sünnette duygularımızı
anlamak ya da anlamlandırmak için çok fazla örneklerimiz var. Yeterince araştırıyor muyuz? Yeterince bakıyor muyuz? Yeterince bilgimiz var mı?
Mesela Peygamberimiz bir duygu hissedince acaba ne diyor, ne yapıyor? Kuran bizler için ne diyor? Bizim duygularımız var ve hepsi Allah'tan geldi. Öyleyse o zaman tüm o duyguları hissederken ne yapmalıyız? Eğer olumsuz duygularımız, kıskançlık ya da mutsuzluk gibi hislerimiz varsa o zaman Allah ya da Peygamberimizin tavsiyeleri nedir? Acaba biz yeterince bilmiyor muyuz? Yani bu duyguları hissetmek, anlamak ya da bu duygularımızla baş etmek için Batı kültürüne bakmaya ihtiyacımız mı var? Bunu söylemek istiyorum aslında.
Bir veli olarak ya da öğretmen, yazar, filmci, gazeteci olarak bizlerin hem kendimiz hem de çocuklarımız için artık biraz daha derin ve kreatif şekilde düşünmemiz gerekiyor. Dinimiz o kadar kapsamlı ama asıl eksiklikler bizde.
Günümüz dünyasından çocukları korumak
Bugün dizilerle, filmlerle, sosyal medyayla eğlenceli bir hayat tarzı pazarlanıyor. Ben de beş çocuğumla aynı sıkıntıları yaşıyorum. Çocukları korumak için kesinlikle benim tavsiyem sosyal medya ve televizyon, bilgisayar kullanımını azaltmak. Ne kadar limit ve sınır koyabilirsek o kadar fayda var. Çocuklarımıza bunun nedenlerini anlatmak lazım. Mesela önce israf nedir, onu anlatmaya başlayabiliriz. Tüketime teşvik edilen bu çağda çocuklara sürekli yeni kıyafet almanın israfa gireceğini çocuğa israf eğitiminden sonra aktarmak gerek. Tabii ki çocuklarımızın renkli, güzel şeylere ilgisi var. İnsan olarak güzel kokuyu, renkleri biz de çok seviyoruz. Çocukları kontrol edecek şey kesinlikle iletişim noktası: "Sen de ben de bunları seviyoruz ama her şeyi satın almak mümkün değil."
Burada bizim hayatımızın en önemli noktasına neyi koyduğumuz da önemli. Eğer güzellik bizim için çok önemliyse ya da ünlü bir kişiyi idol olarak alıp sürekli onun sayfasını takip ediyorsak çocuk da bunlardan etkilenecektir. Eğer çocuklarımıza düzgün bir dini eğitim vermek istersek hayatımızın en önemli noktasının Allah ve dinimiz olması lazım. Biz çocuklarla ne kadar oturup konuşabilirsek, sohbet edersek, neleri alıyoruz, neleri almıyoruz, tüm bunları anlatırsak çocuğu o kadar bu dünyadan koruyabiliriz.