Melek Sena Subaşı: Ocak 2017 | Dosya sözlük

Ocak 2017 | Dosya sözlük
Giriş Tarihi: 3.01.2017 13:57 Son Güncelleme: 17.01.2017 11:47
Melek Sena Subaşı SAYI:31Ocak 2017
Bu sayıda geçen kavramlar ve sözcükler için sözlük.

Fatımîler:

909-1171 yılları arasında Kuzey Afrika, Mısır ve Suriye'de hüküm süren, Şii mezhebinin İsmailiye koluna bağlı devlettir. Fatımîler, kendilerini köken olarak Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma'ya dayandırır ve meşruiyetlerini bunun üzerinden inşa etmeye çalışırlar. İslam dünyasındaki tek hilafet merkezi olduklarını iddia eden ve çağdaşı olan Sünni devletlere baskı yapan Fatımîler, 1171 yılında Selahaddin Eyyubî tarafından ortadan kaldırıldı. Selahaddin Eyyubî, Şii Fatımî devletini ortadan kaldırdıktan sonra camilerde hutbeyi kendi adına okutmuş ve Sünni Abbasi halifesine bağlılığını bildirmiştir.

Nusayri:

Asıl kurucusu 'Şeyh Bayrak' olarak bilinen, yaklaşık olarak 957/968 yılları arasında yaşayan ve Halep'te vefat eden 'Hüseyin bin Hâmdân-ı Hasîbî'dir. Nusayri görüşlerinin temelinde Hz. Ali'yi ve 12 İmamı ilahlaştırmaları yatar. Bu aşırı inançları onları bulundukları coğrafyada uzun yıllar boyunca izole bir hayat sürmeye itti. 2 Şubat 1971'de Hafız Esed'in Suriye'de ilk Nusayri devlet başkanı olmasıyla beraber Nusayriler Suriye'de sosyal ve siyasal alanda etkili olmaya başladılar. Bu tarihten itibaren özellikle Sünni nüfusun yoğun olduğu yerlerde rejim karşıtı ayaklanmalar başladı. 2 Şubat 1982'deki Hama kentinde rejim tarafından gerçekleşen katliam, yaklaşık 30 bin Suriyelinin ölümüyle sonuçlandı.

Aşar vergisi:

Aşar kelimesi, Arapça 'öşür' kelimesinden gelmiştir ve anlamı 'onda bir'dir. Osmanlı zamanında tarım ürünlerinden alınan vergidir. Halk, yetiştirdiği tarım ürünlerinin onda birini vergi olarak devlete verirdi. Ürün bedelinin tespiti, ürünün satılarak nakde dönüştürülmesi ve nakdin taşınması o dönemin şartlarına göre oldukça zor olacağı için vergi nakit değil, 'ayni' (madde olarak) olarak alınırdı. Toplanan vergiler yerel ve askerî ihtiyaçların karşılanmasında kullanılırdı.

Erbane:

Binlerce yıldır Mezopotamya ve Ortadoğu coğrafyasında kullanılan vurmalı bir çalgıdır. Antik çağlardan bugüne birçok ritüelin merkezinde yer almaktadır. Fars ve Kürt müziğinin vazgeçilmezi olmakla birlikte cehrî zikir yapan tarikatların zikir ibadetleri esnasında yaygın olarak kullanılmaktadır.

SALNÂME:

Osmanlı Devleti'nde resmi ve özel kurumlardaki bir yıllık olayları göstermek amacıyla hazırlanan eserlerdir. Osmanlı tarihi, teşkilatı, biyografileri, coğrafyasıyla ilgili ilk salnâme 1263 (1847) yılında, Salnâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye adıyla Ahmed Vefik Paşa tarafından yayımlanmıştır. Salnâmeler Osmanlı Devleti'nin siyasetine, teşkilatlanmasına ve kültür hayatına ait araştırmalar için önemli birer kaynak niteliğindedir.

FATMA ALİYE (1862-1936)

İstanbul'da dünyaya gelen Fatma Aliye, Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak tanınır. Fransızca ve Arapçadan yaptığı çevirilerin, felsefi ve edebi çalışmalarının yanı sıra kadın hakları, kadın sorunları ve kadın-erkek eşitliğiyle ilgili birçok eser verdi. Kadınlara Mahsus Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazdı ve muhafazakâr görüşlerden kopmadan kadın haklarını savundu. 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını yayımlayan yazar, romanlarında bireyleşme çabasında olan, çalışan ve erkeğe ihtiyaç duymayan kadın kahramanlar yarattı. 1897'de ilk resmi kadın derneği olan Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti'ni kurmuştur. 1914 yılında yazdığı ve son yapıtı olan Ahmed Cevdet Paşa ve Zamanı yapıtında ise meşrutiyet sonrası siyasal yaşamdan bahsetmiştir.

MÜNEVVER AYAŞLI(1906-1999)

Yazar, Selanik'te dünyaya geldi. Son Osmanlı kadınlarından olan Münevver Ayaşlı, imparatorluğun çöküşüne ve cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti. Osmanlı'yı anlatan eserleriyle tanınan yazar, anı, gözlem, tarih ağırlıklı yazılar yazdı. Yazarın eserlerinde içinde yaşadığı devirde gördüklerini, işittiklerini ve -bilebildiği kadar- hakikatleri gelecek nesillere nakletme çabası vardır. Romanları ve hatıraları yakın tarihin önemli belgeleri arasındadır. İmparatorluğun çeşitli bölgelerini gezen, geniş bir kültür birikimine sahip olan ve birkaç dil bilen Münevver Ayaşlı, Türkiye Yazarlar Birliği'nin 1984 Üstün Hizmet Ödülü'nü Fevziye Abdullah Tansel'le paylaşmıştır.

BÂYEZÎD-İBISTÂMÎ(804-874)

Künyesi, Tayfur Ebû Yezîd el-Bistâmî olan ve 'Sultân-ül-ârifîn' lakabıyla bilinen Fars İslam âlimi ve filozofudur. İran'da Hazar Denizi kenarındaki Bistâm'da doğdu. Önce Hanefi fıkhı ile uğraştı, sonra Ebu Ali Al-Sindi 'den 'varlık birliği' (Vahdet-i Vücud) ilmini öğrendi. Tasavvufun doğuş devrinde yaşayan Bâyezîd-i Bistâmî, tasavvufî görüşlerini Farsça olarak ifade eden ilk sûfîlerdendir ve daha sonra bu sözleri Arapçaya tercüme edilmiştir. Türbesi Bistam'dadır ve tarih boyunca pek çok devlet adamı tarafından ziyaret edilmiştir.

Halepkâri kumaş: Giysi yapımında kullanılan bir tür mavi ipekli kumaş.

Kışlamak: 1. Kış olmak. 2. Kışı bir yerde geçirmek.

Lahuti: Tanrısal, ilahi.

Mutad: Âdet haline getirilmiş, alışılmış şey.

Mükaşefe: 1. Gizli şeyleri açığa çıkarma, keşfetme, ortaya çıkarma. 2. Hakk'ın sırlarını keşfetme.

Müntesib olmak: 1. İntisab etmiş, bağlanmış. 2. Mensup.

Müreffeh: Refah ve varlık içinde yaşayan, gönençli.

Tasallut: Musallat olma, saldırma.

Tedip etmek: Yola getirmek, uslandırmak, terbiye etmek.

Tillo: Siirt ilinin bir ilçesi.

BİZE ULAŞIN