Ben bebek doğurdum, senin süper gücün ne?
İnsanoğlu yaratıldığından beri kadınlar hamile kalır, hamilelik ortalama dokuz ay 10 gün sürer, bebek dünyaya gelir ve nesil devam eder. Pek çok özel hissi ve bedensel değişimi barındıran bu özel durum, bu açıdan bakıldığında aslında son derece sıradandır. Dünyaya gelen çocuk, ailenin kendi yaşantısı içerisinde yaşamına devam eder, sevilir, bakılır, büyütülür, yetiştirilir, hayata hazırlanır ve süreç devridaim eder.
Eskiden tabii, eskiden öyleydi. Şimdi bu bakış açısı kabul görmüyor. Efendim, 'trendy gebelik', 'trendy annelik' bunu kabul etmiyor. Çünkü, trendy'likte sıradanlık kabul edilmez!
Kadın hamiledir. Bir anda dünyanın merkezine oturur. Doğurana kadar oradadır. O artık bir prenses, bir kraliçedir. Elini eteğini iş hayatından, günlük yaşamdan, ev işlerinden çeker. Sadece göbeğine ve bebeğine odaklanır. Gebelikle ilgili her türlü kitabı okur, forumlara üye olur, kendini doktorundan bile daha bilgili zanneder. Mümkünse bulunduğu şehrin en ünlü kadın doğumcusuna gider. O anda aynı şehirde yaşayan ve gebelik takibini sağlık ocağında yaptıran hemcinsinin bebeğiyle, kendi bebeği asla aynı kefede değildir. Onun bebeği, bedeni, hamileliği hepimizden daha değerlidir.
Bir 'trendy gebe', bebeğini yaşama bir proje gibi hazırlar. Cevizle, balıkla beslenir, klasik müzik dinler, bebeğiyle düzenli olarak konuşur, karnını sever, bebek babanın sesine de aşina olsun diye, adamın ağzını karnına dayar, öyle konuşturur.
Bir 'trendy gebe', gebeliğinin her anını fotoğraflamak ister. Mümkünse profesyonel fotoğrafçılarla çalışır. Kocası önünde diz çöküp karnını öpen, beyaz elbiseler içerisindeki gebe, o an dünya üzerindeki son çocuğu dünyaya getirecekmiş gibi, bundan sonra insanlık nesli onun karnındaki çocuktan türeyecekmiş gibi bir havaya bürünür. İşte bu hissi yaşadığında, kayış tamamen kopar. 'Babyshower' partileri, bebeğe isim bulma toplantıları, bebeğe -yurt dışında rahat yaşayabilsin diye- i, ş, ğ, ç harfi olmayan isim bulma çabaları, doğum için yurtdışına gitmek istemeler, hamile yogaları, hamile kulüpleri, gebelik koçları falandı filandı derken dokuz ay dolar... Ve sonunda trendy gebe ile yukarıda bir ara sözünü ettiğimiz, üzerinde çok da durmadığımız sağlık ocağında gebelik takibi yaptıran sıradan gebe doğum yapar. Biz de karşımızda ilk kez bir ortak nokta görürüz: İnsan...
Ama her ikisinin yetiştirdiği insan tabii ki de aynı olmayacak. Sıradan anne mi olmak istiyorsun, yoksa modern anne mi? 'Modern anne, trendy anne, yeni nesil anne...!' Peki, o zaman önce şunları öğren: Sen özelsin, biriciksin, yegânesin, mükemmelsin. Bunu bil. Öyleyse senin çocuğun da özel, biricik, mükemmel ve farklı. Evet evet, bunu iyi öğren. Her yerde söylemen gerekecek. 'Benim çocuğum çok farklı ve çok özel bir çocuk' diyeceksin. Unutma, sıradanlık yok!
Şimdi aşama aşama diğer trendy annelik meselelerine başlayabiliriz. Eskiden son derece basit bir eylem olarak görülen ve bütün kadınlara bahşedilmiş olan o emzirme işini hafife alma. Derhal emzirme kulüplerine üye ol, emzirme danışmanından yardım al. Lohusa şerbeti mi? A aaa, duymamış olayım. Ne kadar geleneksel, ne kadar sıradan... Malt içeceksin, malt. Satılıyor kutu kutu, her yerde var. Böyle eline alıp sokakta, alışveriş merkezlerinde gezerken falan içeceksin.
Anneanne, babaanne, teyze, konu komşu gibi bilumum zevatı evden uzaklaştıracaksın. Bakıcı ve danışman senin işini çözer. Nasıl olsa her konuda para vererek danışacak birini bulursun, büyük ebeveynleri karıştırma şimdi. Hem anneanneler, babaanneler çocuğu çok sever, her dediğini yapar ve çocuğu şımartır. Modern annelik, çok sevilmiş ve sevgiden şımarmış çocuk istemez. Ayrıca çocuğu anneanne, babaanne, konu komşu sevmesin zaten, babası da 'biraz sevsin.' Annesi sevsin sadece, annesine yapışsın, annesine delice bağlansın, kopamasın. Evet evet, anne ve çocuk ayrılmaz ikili olsun. Sen de öyle ol. Hani kazara çocuk kreşe, anneanneye, babaya falan birkaç saatliğine bırakılmak durumunda kalırsa, çok ağla. Çocuk da ne olduğunu bilemeyip 'annem ağlıyorsa demek ki vardır trajik bir durum' desin, o da ağlasın. Bir trendy anne, çocuğuna yapışır, ayrılamaz, her ayrılıkta ağlar, çocuk susar ama anne susamaz. Unutma, ayrılmak yok.
Öğrenmen gereken çok önemli iki kelime var. 'Hijyenik' ve 'organik'. Organik kıyafetler al, iki gün sonra küçülecek kıyafetlere servet harca. Para mı yok? Olsun. Bul. Bütün anneler organik giydiriyor, sen de öyle yapacaksın. Dişinden tırnağından arttır. Trendy çocuk, organik giyecek ve organik yiyecek, nokta! Köyden getirsek olur mu yumurtayı? Hayıııır, tabii ki olmaz, orda hayvan afedersin kendi pisliğini falan gagalıyor, biz yavrumuza öyle şey yediremeyiz. Organik marketten alırız organik yumurtayı. Köydeki teyzenin elinin değdiği şeyleri de yediremeyiz. Acaba ellerini yıkadı mı o sebzeleri ayıklarken? Bilemiyoruz ama organik marketlerdeki ürünlerin hijyeninden eminiz. Yoksa neden bu kadar pahalı olsun ki, dimi ama?
Derhal internetten anne gruplarına üye ol ve hemen birkaç kursa yazıl. Bebeğin sosyalleşmesi lazım. Hayır, tabii ki de eve çocuklu misafir davet etmeyeceğiz. Isırır, saçını çeker, vurur çocuğa falan. Yaşıtlarıyla oynayacaksa oyun gruplarına gideceğiz birlikte. Saçmalama, tabii ki parklara gidemeyiz. Ne öğrendik yukarda? Hijyen! Şimdi çocuk parkta tozla toprakla oynayıp mikrop mu kapsın? Ayrıca parkta trendy anne olunmaz, sıradan anneler parka gider. Biz henüz yaşına girmemiş yavrumuzla dans grubuna yazılacağız, dans ede ede oynayacağız. Niye? Çünkü ten teması önemli. Ama bu ten temasını bebeği uyuturken kurma. Zinhar sallama, kat'a yanına alma, sarılıp yatma. Modern bir anne bunu yapmaz. Çocuğun ayrı bir odası var, odasına beşiğine bırakacaksın, bebek orda kendi kendine uyuyacak. Efendim, ağlıyor mu? Ağlasın. Ağlar ağlar susar. Yabancılar(!) hep böyle çocuk büyütüyorlar. Biz de böyle büyütelim. Kalbinin sesini, içgüdülerini dinleme. Modern çocuk yetiştirme öğretileri ne diyorsa o olacak.
Senin sahip olmak isteyip de sahip olamadığın her şey çocukta olacak, senin yapmak isteyip de yapamadığın her şeyi çocuğun yapacak... Sen de bunları gerçekleştirebilmek için elinden gelen her şeyi yapacaksın. Pahalı oyuncakları, marka kıyafetleri, tütülü elbiseleri, akülü arabaları, cep telefonu, tablet gibi teknolojik cihazları altın tepsilerde sunacaksın çocuğuna. Hayır, tabii ki de kendisi çabalamayacak bunlara sahip olmak için. Hık deyince tablet, gık deyince telefon! Eksik mi kalalım başkalarından? Bütün trendy çocuklarda var, 'ezik miyiz' biz? Değiliz; trendyiz...
Ne demiştik, bu trendy çocuk çok özel, çok farklı bir çocuk. Öyleyse tabii ki de her alanda başarılı olacak. İki yaştan itibaren yabancı dil eğitimine başlayabilirsin. Efendim? Henüz ana dilinde bile konuşamıyor mu? Olsun, ne yapacak Türkçeyi öğrenip? Sen ona 'yavrum, evladım' falan deme zaten, öyle seslenme. 'Honey' de, kulağı alışsın. Türkçe seslenmen gerekiyorsa 'prensesim, prensim, aşkım' falan de. Ne o öyle, evlat falan... Hiç trendy değil! Kurslara devam... Piyano, bale, drama, spor, modern dans, resim, yabancı dil, ilerleyen yaşlarda basketbol, eskirim falan hiçbirini es geçme. Hepsine gitsin. Göndermeyenleri ayıpla, böyle üstten üstten bak. 'A aaaa nasıl bu kadar sıradan çocuk yetiştirebiliyorsunuz, nasıl parkta oynatıyorsunuz' bakışı at. Burada önemli olan çocuğun yetenekleri, ne istediği, nerede ne yapıyorken mutlu olduğu değil. Mühim olan; nereye ne kadar para ödediğin, bir mükemmel anne olarak, senin çocuğu kurstan kursa, etkinlikten etkinliğe taşırken arabada ne kadar beklediğin, diğer trendy arkadaşların çocuklarının 'mükemmelliğini, özel oluşunu, süperliğini' anlatırken senin aşağı kalıp kalmadığın... Hani çocuğunun doğum günü partilerine falan davet edeceksin bu insanları... Otel tutacaksın, organizasyon şirketleri ile anlaşıp düğün tadında iki yaş, üç yaş, beş yaş doğum günleri düzenleyeceksin ya, hah işte o buluşmalarda aşağı kalmamalısın.
Çocuğu bir kenara bırak, kendine de dikkat edeceksin. Her daim şık, her daim bakımlı, her daim fit, şıkır şıkır olacaksın. Bebek omzuna kusuyor olabilir, az önce bebeğin altını alırken eline kaka bulaşmış olabilir, çocuk çikolatalı ellerini senin üstüne sürmüş falan olabilir. Takılma bunlara. Cep telefonunun açısını iyi ayarla, biraz üstten selfie çek, bunların hiçbiri gözükmez. Böylece rahat rahat #baby, #myson, #happyhours, #love yazar paylaşırsın.
Bütün bunları yapıyorsan, mükemmel bir modern annesin demektir ama yine de çocuk büyüdükçe süreci ve trendleri yakından takip etmeyi unutma.
Bir de unutman gereken şeyler var: Senin son derece geleneksel yöntemlerle büyüdüğünü unut mesela... Annenin dizlerinde yatmanın ne güzel olduğunu, kardeşlerinle aynı yatakta uyuduğun geceleri, sokakta doyasıya oynadığın ve salçalı ekmekle, ekmek arası domatesle karnını doyurduğun günleri unut. Mozaik pastanın üstüne mum dikerek kutladığın doğum günlerini, gittiğin mahalle ilkokulunu, karatahtayı, tebeşiri unut. Peşinde koşan, saçını okşayan anneni, havada uçan terliği, ev yapımı bez bebekleri, kapı önü oyunlarını unut.
Bir çocuğun, gerçek çocukluk deneyimlerini yaşayarak, anne babasıyla, aile büyükleriyle mutlu ve huzurlu bir evde büyüyerek mutlu olabileceğini aklından bile geçirme. Hedef iyi yürekli, merhametli, saygılı, sevgi dolu çocuklar yetiştirmek değil; hedef özgüvenli, nitelikli, özel çocuklar yetiştirmek! Trend bu.
Anlaşıldı mı görevler? Kendi çocukluğumuzu unuttuk, trendy olduk. Modernliğimiz uğurlu, yetiştireceğimiz bu süper çocuklar vatana millete hayırlı olsun.