Gitmeden bir 'selfie' çekelim
Moda olan bir davranışın, sosyal medyada hızla yayılmasına alıştık, ama belki de yakın zamana kadar hiçbir akım, bu kadar hızlı moda olurken aynı zamanda bu kadar geniş bir çevreyi etkisi altına almadı. Yakın zamanda Gangnam Style dansı vardı. Bir dönem elin ve damatlarından düğünlerinde davetlileri ile birlikte Gangnam dansı yapanlar oldu ve geçti. Ama 'selfie', 7'den 70'e herkesi ve her ortamı kuşatan ve çok hızlı benimsediğimiz kitle alışkanlığımız oluverdi.
Hâlbuki 'selfie', bütünüyle yeni bir icat değil. Fotoğrafçıların kendi fotoğrafını çekmek anlamında kullandığı 'otoportre' çekimleri veya bizlerin fotoğraf makinesinin saatini kurup, koşup karşısında poz verdiğimiz fotoğraflarımız zaten mevcuttu. Yahut elimizde telefonumuzu veya küçük dijital kameramızı ters çevirir, kendimize göre ayarlamaya çalışarak rastgele fotoğraf çekerdik. Türkçeye özçekim olarak tercüme ettiğimiz 'selfie' ise ön yüzünde kamerası olan telefonların kullanıma girmesi ile yaygınlaştı. Ekranın karşısında duruyor ve istediğiniz gibi ayarlama yapabiliyorsunuz, sürpriz yok, üstelik başkalarını ve farklı açıları ekleyerek bunu bir eğlenceye dönüştürebiliyorsunuz. (Mesela bir kareye en çok kişi sığdırma 'selfie'leri veya hayvanlı 'selfie'ler gibi).
Elbette moda olan her şey gibi, 'selfie'nin de bir ekonomisi var. 'Selfie'nin ancak, ön yüzünde kamera olan ve insanda aynaya bakıyormuş hissi yaratarak poz verme imkânı sunan telefonların cebimize girmesi ile yaygınlaştığını söyledik. Zamanla bu tarz alışkanlıklar, ihtiyaç algıları yarattı ve "benim telefonumla 'selfie' çekilemiyor" demek yerine, senin telefonun 'selfie'leri daha iyi çekiyor sözünü daha sık duymaya başladık. Lakin yine de 'selfie'nin moda ve tüketimin bir parçası olması bütünüyle yeni telefon modelleri ile ilgili değil.