Tatilin yorgun kadınları
Herhalde, kadın-erkek ayrı havuzlarla ilgili olarak belediyelerin son zamanlarda yaptığı havuzları kastediyor. Spor konusundaki eksikliklerimizden birisini kadın erkek ayrı havuza girmeye bağlıyor. Ne garip… Demek kadın erkek bir havuz yapmanın, sayfiye yerinde plajda giyilecek kıyafeti homojen bir kültür ile dayatmanın asıl ve özellikle kadınlarımızı yüzmekten alıkoyduğunu bilmiyor.
Yüzmek, evet toplumumuzun içine işlemiş bir spor değil. Öncelikle kamu için biraz pahalı bir spor, yaz kış yapabilmek için tesis gerektiriyor. Nitekim bu yatırım ancak son yıllarda yaygın ve ucuz bir imkâna dönüşebildi. Bu da hâlâ İstanbul veya Ankara için geçerli. Türkiye genelinde hâlâ her ilçede ulaşılabilecek ve profesyonel yüzme imkânı sunacak havuzlar yok. Bu bir vaka… Lakin ikinci bir vaka var ki, daha vahim. Bu havuzlarda kim yüzecek? Türkiye halkı. Yüzde 68'inin başörtüsü taktığı bir topluma karma havuz, plaj giysisi dayatmaya çalışan zihniyet, bu havuzların karma olmamasını da eleştiriyor.
Kendi tecrübemi aktarayım. İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum ve büyüdüm. Benim çocukluğumu geçirdiğim 90'larda Moda Plajı denen bir şey kalmamıştı, İstanbul'un denizleri artık girilemeyecek kadar kirliydi. Bize en yakın havuz Burhan Felek Spor Salonunda idi: karma, yani benim için bir seçenek değildi.
Son iki senedir Kurtköy'de yaşıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi buraya tam olimpik bir havuz yapmış. Havuzun üyelik ücreti, 15 TL. (Özel tesislerde havuz üyelik ücretlerini hatırlayalım). Bu ücret karşılığında iki ay boyunca haftada iki saat havuzu kullanabiliyorsunuz. Tesis gıcır gıcır, havuz şahane…