Yıllardır dünyanın farklı coğrafyalarından insanların maruz kaldığı haksızlıkları duyurmayı amaçlayan belgeseller çekiyorsunuz. Bu amaçla kurduğunuz "Human Movie Team" organizasyonu nasıl ortaya çıktı ve sizce yeni medyada nasıl bir boşluğu dolduruyor?
Suriye savaşının başlamasıyla üst üste bölgeye giderek insanlara savaşın acımasız yönünü anlatan belgeseller yaptım. Bu belgeselleri Türkiye'de il il, ilçe ilçe gezerek halka izlettirdik ve herkesin Suriye'de neler yaşandığına dair bilgi sahibi olmasını sağladık. Üst üste çekilen belgesellerde yer alan söylemler, görüntüler insanları çok üzüyordu ve bireysel olarak bir şeyler yapmaya sevk ediyordu yani bana söyledikleri buydu. Bu arada muhacirler aramıza karışmaya başlamıştı ve çok yardıma muhtaç görünüyorlardı. Halkımızın bir kısmı onlar için çok hızlı organize olurken bir kısmı da muhacirlere karşı önyargılıydı.
Gittiğim üniversitelerde belgeseli beraber izlediğimiz gençler "Abla biz ne yapabiliriz?" diye sordular hep. Kendimce onlara cevaplar veriyordum. 2016 yılında kamuoyundaki yanlış mülteci algısını değiştirmek için dünyada yaşanan savaş, işgal, çatışma, yoksulluk gibi durumlardan bunalmış ve bir hak arayışı içine girmiş gençlerle buluştuk ve "Human Movie Team" kuruldu. Kamera bilgisi ve kurgu dersleri vermeye başladım gençlere, sonra bilenlerin bilmeyenlere öğrettiği bir yapıya dönüştü, ücretsiz bir akademi gibi.
Çevremizdeki mültecilerin hikâyesini çekip yayınlayarak başladı bu yolculuk. Pek çok mültecinin hayatı değişti. Baktık bu şekilde ilerlemek çok etkileyici oluyor insanların hayatı değişiyor; İslam coğrafyasında yaşananları da konu edecek videolar yapmaya karar verdik. Bazı videolarımızı Birleşmiş Milletler alıntılayarak açıklama yaptı. Gerçekten bu işi yapmak isteyen gencecik yüreklerle yola çıktık. Para kazanmak birinci derdimiz değildi, arkamızda herhangi bir sivil toplum kuruluşu, gazete ve televizyon kanalı desteği yoktu, tamamen kötü haberlerden bıkmış insanların bir araya gelmesi ve onların samimiyetle bir şeyler yapması sonucu Human Movie Team buralara geldi. Yeni medyada biz bir ilki başlattık belki de. Üstüne kocaman yazı yazdığımız ekranda İslam coğrafyasında yaşananlar akıyordu. Belki videoyu yapan dertlendiği için o kadar izlenildi videolar. Bence Human Movie Team yeni medyanın temiz ve samimi olma boşluğunu doldurdu. İnsanlar bunu gördü ve karşılığını verdi, veriyor. İnsanlar üzüldükleri şeyleri bizim videolarımızda karşılarında görünce ondan kaçamıyorlar. Görselin her türlü gücünü kullanarak derdimizi dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Bunu yapmak için çok geç kaldığımızı düşünüyorum.
Human Movie Team ekibi, mülteciler ve dünyanın her yerinde var olan insan hakkı ihlallerine odaklanırken, bu hikâyeleri nasıl aktarıyor, hassasiyetleriniz neler?
İşlediğimiz her konuda insanı odak noktası alıyoruz. Haber bültenlerinde "Patlamada 10 kişi öldü!" cümlesinde özne olan insanlarla ilgileniyoruz. Çünkü onlar bir sayı değil her birinin bir ismi var, yaşanmış bir hayatı var. Bu yüzden yapılan videoların çoğunda hayatını kaybedenlerin veya bir olaydan etkilenenlerin ismine, geçmişine yer veriyoruz. Bir savaştan, çatışmadan veya herhangi bir olaydan etkilenenler sadece bir istatistikten ibaret değildir. Bunu yaşayanın bir insan olduğunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Yoksa ruhsuz bir sayı kimsenin umurunda olmaz.
Başka bir dünya mümkün mü?
Mümkün tabii, mümkün olmaz mı? Buna inanmasak bu motto ile yola çıkmayız zaten. Bizler Müslümanız ve bu can bu bedende oldukça her güne yeni bir umutla doğuyoruz. Evet, çok fazla kötü şey var dünyada ama iyi güzel şeyler de yok mu? İyilikle, güzellikle, merhametle biraz da gayretle dünyada değişmeyecek şey yok gibi. Evet, bombaları engelleyemiyoruz ama onun karşısındayız ve bunu tüm dünyaya haykırıyoruz, sesimizi duyurduğumuz her yere. Açlıkla da mücadele çok zor, hangi birine yetişebiliriz değil, yetişebildiğimiz yere kadar gidebiliriz. Yeter ki böyle bir derdimiz olsun. Biz zaferden değil seferden sorumluyuz ve işini çok iyi yapan kötülere karşı iyi bir ordu kurmalıyız. O zaman başka bir dünyanın mümkün olduğunu göreceksiniz. Zor diye bir şey yoktur, imkânsız biraz vaktimizi alır sadece.