H.Sena Kural: Saraylı bir feminist: Ulviye Mevlan Civelek

Saraylı bir feminist: Ulviye Mevlan Civelek
Giriş Tarihi: 1.06.2015 18:33 Son Güncelleme: 1.06.2015 18:37
H.Sena Kural SAYI:14Haziran 2015
Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına kadar kadınlara yönelik dergi çıkaran Ulviye Mevlan, kendisine belli başlı bazı ilkeler edinmiştir. Öncelikle cinsiyetçi kalıp yargılara karşıdır. Babaya ve kocaya bağlılığın kadınların en büyük problemi olduğunu sık sık dillendirir. Mevlan’ın gazetecilik anlayışı ‘eleştiri’ üzerine kuruludur. ‘Eleştiri küçültmez aksine yüceltir’ anlayışına sahiptir. "Kadınlar Dünyası, tek bu çetin mesele ile ne kadar uğraşmış olduğunu, kadınlık namına bazı muvaffakiyette istihsal eylemiş bulunduğunu herkes biliyor… Mamafiye bazı kadınların Müdafa-i Hukuki terfiye-i hali için neşriyatımıza bile fütur/ftür devam edeceğiz, kadınlara iş bulunmasını istirham edeceğiz. Zamanın değişmiş olmasına vatanın maişet sebebiyle izdivaçların fevkalade azalmış bulunmasına genç adil ve müşfik hükümetimizin nazar-ı dikkatini celb etmekten geri durmayacağız."

Kafkasya'dan Ruslar tarafından sürgün edilmiş Çerkes bir ailenin çocuğu olarak 1893 yılında Balıkesir Gönen'de dünyaya geldi Nuriye Mevlan. Ailesi tarafından küçük yaşlarda saraya verildi ve Yıldız Sarayı'nda saray terbiyesi aldı. Saraya verilen kızlar öncelikle dinî meseleler ve muaşeret kuralları ile eğitilmeye başlarlar, İslam hukukuyla ve insan ilişkilerinde nasıl davranılacağı, nasıl konuşulacağıyla ilgili bir eğitim sürecinden geçerlerdi. Bu eğitimlerin yanı sıra dil dersleri de alan Nuriye Mevlan'a, saraya yakışır bir isim olarak 'Ulviye' ismi verildi.

Henüz 13 yaşındayken saray adetlerince yapılması gerektiğine karar verilen bir evlilik yaptı. Kendinden yaşça çok fazla büyük Sultan Abdülhamit'in süt kardeşi Hulusi Bey ile evlendirildi. Bu evlilik sonrasında mutlu bir şekilde geçirdiği saray hayatı son buldu. İstemediği evliliği süresince kendi kendine sürekli okumalar yaptı ve kendini geliştirmeye çalıştı. Avrupa'da yaşayan kadınların hak ve hukuklarını öğrenmek ve Osmanlı kadını ile aralarında tahlil yapabilmek için Avrupalı feminist kadınlarla ilişkiler kurdu. Osmanlı kadınının kendini mevcut haliyle geliştiremeyeceğini öngördü. Kendisini geliştirmeye adadığı bu süreç içerisinde hayatı ile ilgili kararlar da aldı ve kısa bir süre sonra Hulusi Bey'den ayrıldı.

Genç yaşına rağmen olgun zekâsı ile kadınlara dil ve resim dersleri vermekte, dikiş-nakış öğretmekteydi. 20 yaşına geldiğinde Kadınlar Dünyası dergisini çıkartmaya başlayan Ulviye Mevlan, maddi manevi tüm olumsuz şartlara rağmen bu derginin çıkması için büyük savaş verdi. Dergi, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı nedeniyle birkaç defa kesintiye uğrasa da dokuz yıl boyunca yayın hayatına devam etti.

Nitelikli gazetecilik anlayışı

Kadınlar Dünyası dergisinin çıkarılmasındaki ilk hedef, kadının ekonomik bağımsızlık elde etmesi, sosyal hayata katılımının sağlanmasıydı. 100 sayıdan fazla çıkan dergide kadınlar hakkında pek çok makale yazıldı. Dergi kendisini 'musavver bir gazete' olarak tanımlıyor olsa da muhtevasına bakıldığında daha çok bir dergi olarak incelenmesi gerektiği kanaatini oluşturmaktadır.

Meşrutiyet dönemine damgasını vuran, bu dönemin en gözde ve en ciddi dergileri arasında gösterilen Kadınlar Dünyası, kadın resmi yayınlayan ilk dergi olmasıyla da önemli bir yere sahiptir. 1913'ten 1921'e kadar yayınlanan Kadınlar Dünyası'nın feminist bir duruş sergilediği aşikâr. "Kadınların hak ve hukuku tanınmadıkça erkek yazılarına yer verilmeyecektir" ilkesi de bunu ispatlar nitelikte.

Dergi kadrosu, daha sonraki yıllarda döneminin dernekleri arasında en çok ses getiren Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti'ni kurdu. Ulviye Mevlan başta olmak üzere dergi kuruluşunda yer alan kadınlar, hem idealist hem kültürlü kadınlardı. Mevlan, sultanlar ile birlikte büyüdüğü için İstanbul'un yüksek tabakadaki kesimi ile iletişim kurmada hiç sıkıntı yaşamadı. Daha sonrasında her sosyal katmandan kadın da dernek bünyesine katıldı.

Cemiyet, kadınların kurumsal bir kimlik kazanmasını, toplumsal pozisyonları olmasının öneminin görülmesini sağlamıştır. Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti ilk kanuni kadın derneğidir, cemiyetler kanununa göre kurulmuştur ve o dönem verilen 'tesis belgesi'ni alabilmiştir.

Ulviye Mevlan, kadınların güçsüz bir varlık olmadığını, gerektiğinde bir erkek kadar cesaret gösterebileceğini kanıtlamaya çalıştı. O dönem için en tehlikeli ve cesaret isteyen şeylerden biri uçağa binmekti. Yakın zamanda Rus kadın pilotu Tereşkova'nın uzaya gitme cesaretini göstermesi dünyada kadının itibarını yükseltmişti. Ulviye Mevlan da cemiyetlerinin buna benzer bir şey yapması gerektiğini düşündü. Bu sayede seslerini duyurabilmeleri daha kolay olacaktı. Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti'nin üyelerinden Belkıs hanımefendinin uçağa binmesine karar verildi. Aynı zamanda bu olayla gelişen teknolojiye seyirci kalınmadığı da gösterilecekti. İlk kez uçan Türk kadınının büyük bir merasim ile İstanbul semalarında dolaşması Avrupa basınında çok ses getirdi. Böylece kadınların cesaret ve azimlerinden hiçbir zaman ödün vermeyecekleri gösterilmiş oldu.

Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra dağılmış olsa da bırakmış olduğu anlayış kadınların dünyasında bir temel oluşturmuş ve bir gelenek ortaya çıkarmayı başarmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet'in kuruluş yıllarına kadar kadınlara yönelik dergi çıkaran Ulviye Mevlan, kendisine belli başlı bazı ilkeler edinmiştir. Öncelikle cinsiyetçi kalıp yargılara karşıdır. Babaya ve kocaya bağlılığın kadınların en büyük problemi olduğunu sık sık dillendirir. Mevlan'ın gazetecilik anlayışı 'eleştiri' üzerine kuruludur. 'Eleştiri küçültmez aksine yüceltir' anlayışına sahiptir.

Kadın hareketine kimliği ile büyük bir ivme kazandırmış isim aynı zamanda basında sansüre de karşıdır. Ona göre herkes vicdanının sesini dinleyerek yazmalıdır. Sansürün ortadan kalktığı ortamda ise medyaya daha büyük sorumluluklar düştüğünü vurgular. "Bir muharrir eline kalemi alır almaz memleketin şekil ve zayiatını, halk müşkülatını, buna karşı siyasi cereyanın, ahlaki cereyanın rengini, bütün bunları dakik bir muhakemeden geçirmeye mecbur ve ona göre yazı yazmağa mecburdur."

Kadınların artık kendi haklarını kendilerinin dillendirmesi gerektiğini savunan Mevlan'ın, 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinde büyük etkisi olmuştur, bu uğurda pek çok mecrada mücadeleler vermiştir.

Ulviye Mevlan, dergiciliğe başladığı yıllarda tanıştığı ünlü gazeteci Rıfat Mevlan ile ikinci evliliğini gerçekleştirdi. O dönemde Mustafa Kemal'e muhalefet ettiği için sürgün edilen Rıfat Mevlan'dan ayrıldıktan sonra ise ailesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen Ali Civelek ile evlendi.

Onaylanmayan bu evliliği yaşamının sonuna kadar devam ettirdi. 1964'te vefat eden Ulviye Mevlan, yaşamı süresince yaptığı tüm çalışmalarla, toplum tarafından sadece geleneksel statüler yüklenmiş ve dışlanmış kadınların eşitlik mücadelesini devamlı olarak desteklemiştir. İlk feminist kadın temsili olarak gösterilen isim, kendi örneği üzerinden kadınların nitelikli bir duruş sergileyebileceğini göstermiştir.
BİZE ULAŞIN